Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3813 E. 2024/1956 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı doktor ve hastanenin yanlış ve hatalı tıbbi müdahaleleri nedeniyle uğradığı iddia edilen zararlar için maddi ve manevi tazminat talebi.

Gerekçe ve Sonuç: İlk ameliyat ve sonrakilerde davalıların özen yükümlülüğüne aykırı ihmal ve kusurlarının bulunup bulunmadığı, oluşan komplikasyonlara ilk operasyonda ve devamında yapılan hataların yol açıp açmadığı ve uygulanan tedavilerin tıp kurallarına uygunluğu hususlarında yeterli inceleme yapılmadan hüküm kurulması doğru görülmeyerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin mide rahatsızlıkları sebebiyle davalı şirket nezdindeki hastaneye müracaatı üzerine davalı doktor Volkan tarafından acil ameliyat önerildiğini, ameliyatın üçüncü günü gece yarısı şiddetli bir mide ağrısı yaşaması üzerine hemşirelerin mide ağrı kesicisi ile müdahale ettiklerini, rahatsızlıklarını ve şikayetlerini davalı doktora bildirdiğini, aynı gün taburcu edildiğini, beş ay boyunca sürekli ve şiddetli bir şekilde mide ağrısına maruz kaldığını, davalı doktora tekrar müracaatı üzerine safra direnajı için davalının tekrar ameliyat ettiğini, bu ameliyattan beş gün sonra davacının durumunun ağırlaştığını, davalı doktorun bu kez farklı bir hastalıktan bahsettiğini ve bağırsak fıtığı olduğunu bu nedenle de ameliyatın zorunlu olduğunu ifade ettiğini, üçüncü kez ameliyat olmak zorunda kaldığını, şikayetlerinin daha da artarak ciddi boyutlara ulaştığını, davalı doktorun artık bir şey yapamayacağını belirtmesi üzerine farklı bir hastane ve hekime başvurduğunu, tetkikler yapıldıktan sonra mecburen dördüncü ameliyatı kabul etmek zorunda kaldığını, mevcut durumunu değerlendiren doktorların tamamının, daha önce yapılan ameliyatlarda mide içinde bulunan kumaşların parçalandığını ve kalıcı bir hasar meydana geldiğini belirttiğini, sürecin hem müvekkilinin hem de yakınlarının psikolojisini oldukça olumsuz etkilediğini, müvekkilinin yaşadığı acı ve ızdaraba dayanamayacak hale geldiği zamanlar olduğunu, hastane fobsi oluştuğunu, kaygılı bir ruh haline büründüğünü, operasyonlardan sonra ayna karşısında kendi vücudana bakamaz hale geldiğini, hastanelere yaptığı ödemelerin 18.000,00 TL'lik bir tutarı bulduğunu, kalıcı bir maluliyet ve iş gücü kaybı oluştuğunu, tedavi aşamasında bakıcı hizmetinden faydalanmak zorunda kaldığını, davalı kuruma ameliyat için 5.000,00 TL, sonraki ameliyat için Medicana hastanesine 13.000,00 TL ödeme yaptığını ileri sürerek fazlası saklı olmak üzere 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hospitalpark Sağlık Hizmetleri A Ş. vekili; iddiaların tıbbi bilgi, belge ve dayanaktan yoksun olduğunu, yapılacak müdahalelerde davacının tüm müdahale hakkında detaylı olarak bilgilendirildiğini, aydınlatıldığını, ilgili onam formlarının okunduğu, kendisine izah edildiğini, müdahalenin komplikasyonları ile ilgili olarak da aydınlatılan davacı onam formunu "okuduğunu, anladığını, kabul ettiğini" kendi el yazısıyla beyan ederek imzaladığını, her türlü teşhis ve tedavi eksiksiz olarak yapıldığını, her türlü özenin gösterildiğini, test, tetkik ve tahlillerin tıbbi literatüre uygun olarak yapılmasına olanak sağlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... vekili; duruşmalardaki beyanlarında davanın reddini talep etmiştir.

3. İhbar olunan vekili; hastane uygulamalarının tıp kurallarına uygun olduğunu, hastanın kontrollere gelmemesinin kendi kusur ve ihmali olduğunu açıkça ortaya koyduğunu davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/15693 Soruşturma sayılı dosyasındaki Adli Tıp 7. İhtisas Kurulunun 22.04.2022 tarihli ve 2022/8758 sayılı raporunda; kişinin tedavisine katılan sağlık personelinin uygulamalarına tıbbi hata atfedilemediğinin, hizmeti sağlık çalışanları aracılığı ile yürüten idarenin dosya içerisindeki mevcut belgelere göre görünür bir hatasının saptanmadığının bildirildiği, genel cerrahi uzmanı bilirkişilerin 30.11.2022 tarihli raporunda, davalılara izafe edilebilecek bir eksiklik olmadığı, gastrik by pass, safra reflü cerrahisi ve fıtık ameliyatları kararının tıbben doğru olduğu doktor ve hastanenin eksikliklerinin olmadığının belirtildiği, teşhis ve tedavileri ile ilgili tıbbın gerekli kurallarına göre davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hatası bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; hükme esas alınan raporların denetime ve hüküm kurmaya elverişli, yeterli olmadığını, aldırılan raporlara itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, tedavi evrakları üzerinden rapor aldırıldığını, nasıl tespite gidildiği hususuna bir açıklık olmadığını, davacının sanki keyfi olarak hekimi bırakarak başka bir hekime gittiğinin belirtildiğini, tanık anlatımları ile de sabit olduğu üzere doktora ulaşamadığını, gerekli takibin yapılmaması ve hayati tehlikenin yüksek olması nedeniyle başka bir hekime müracaat etmek zorunda kaldığını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yerel Mahkemece talimatla aldırılan konusunda uzman bilirkişi heyetince düzenlenen raporda, davalılara izafe edilebilecek bir eksiklik olmadığının, ameliyat kararının tıbben doğru olduğunun, gastrik by pass sonrası safra reflüsü, multiple karın ameliyatı sonrası karın duvarında fıtık oluşmasının komplikasyon kabul edildiğinin,davalıların eksiklikleri olmadığının belirtildiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının yanlış ve hatalı tedavi uygulandığı iddiasına dayalı olarak açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun 502 nci ve devamı maddeleri.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266 ve 267 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yolun seçilmesi gerekir. (Tandoğan, Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri, Cilt, Ank. 1982, Sh.236 vd) Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekalet görevini gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşu için de geçerlidir.

2. Mahkemece gerekçede değerlendirilen Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı 2021/15693 Soruşturma numaralı dosyada alınan Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Dairesince hazırlanan 22.02.2022 tarihli raporda hastanın 07.08.2020 tarihinde geçirdiği gastrik bypass ameliyatı sonrası gelişen alkalen reflünün her türlü dikkat ve özene rağmen görülebilen bir komplikasyon olduğu yüzeysel şekilde belirtilmiş, eldeki dosyada alınan 30.11.2022 tarihli genel cerrahi uzmanı bilirkişilerden alınan raporda da benzer şekilde davacıya yapılan gastrik by pass ameliyatı sonrası oluşan safra reflüsü ve fıtığın ameliyat sonrası rastlanabilen komplikasyon olduğu, cerrahi müdahalelerin tıbbi uygulamalara uygun olduğu, aydınlatılmış onam belgesinin alındığı belirtilmiştir. Ancak söz konusu raporlarda yer alan incelemeler davacının iddialarını karşılar nitelikte olmayıp hüküm kurmaya elverişli değildir.

3. Hal böyle olunca, Mahkemece bariatric cerrahi (obezite cerrahisi) ve gastroloji alanında uzman, üniversitede görev yapan öğretim elemanlarından oluşturulacak yeni bilirkişi heyetinden somut olaya uygun şekilde davacının geçirdiği ilk ameliyat ve sonraki ameliyatlarda davalıların özen yükümlülüklerine aykırılık niteliğinde ihmal ve kusurlarının bulunup bulunmadığı, gastrik by pass ameliyatı sonrası safra reflüsü ve fıtık oluşumunun her türlü dikkat ve özene rağmen ortaya çıkabilecek komplikasyonlar olduğu belirtilmiş ise de bunlara neden olacak şekilde ilk operasyonda ve devamındaki operasyonlarda hata bulunup bulunmadığı, uygulanan operasyonların tıp kurallarına ne şekilde uygun olduğu ya da başkaca yöntemlerin uygulanmasının mümkün olup olmadığı hususlarında davacının tüm itirazlarını karşılar nitelikte, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, İlk Derece Mahkemesinin kararının bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı gerekçeyle BOZULMASINA,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.