"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/678 E., 2023/64 K.
Taraflar arasındaki alacak (hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan) davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı idareye bağlı Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesi arasında genel temizlik, ilaçlama ve bahçe bakım hizmetleri işine ilişkin sözleşme imzalandığını, davalının yıllık iznini kullanan personelin izin ücretine tekabül eden bedeli müvekkili şirketin hakediş ödemelerinden kestiğini, yapılan kesintinin hukuki bir dayanağının bulunmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla haksız kesilen bedelden şimdilik 1.000,00 TL'sinin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 02.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; davayı tamamen ıslah ettiklerini, dava konusunu sözleşme kapsamında çalıştırılan personellerden yıllık ücretli iznini kullanan personelin izinli olduğu dönemde bu personellerin yerine davalı kurum talebi ile sözleşme kapsamındaki 148 personele ek olarak, izinli olan personel sayısınca çalıştırılan personellerin ücretlerinin taraflarına ödenmesi yönünde taleplerinin değiştirdiklerini ve dava değerini de 70.949,83 TL'ye yükselttiklerini beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; usul yönünden; görev, yetki, zamanaşımı itirazlarında bulunmuş, esasa ilişkin olarak ise açılan davayı kabul etmediklerini, yapılan işlemlerin mevzuat hükümlerine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, 08.05.2014 tarihli, 2013/532 E., 2014/180 K. Sayılı kararla; davanın yetki yönünden usulden reddine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Balıkesir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.11.2014 tarihli, 2014/24958 E., 2014/36119 K. sayılı kararı ile "...Somut olayda dava, davacı şirket ile davalı kurum arasında imzalanmış olan, temizlik hizmeti satın alma sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davalının ikametgahı mahkemesi olan Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi davaya bakma yetkisine sahiptir. O halde mahkemece davanın yetkili mahkemede açıldığı gözetilerek işin esası incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 17.09.2015 tarihli, 2015/142 E., 2015/266 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30.06.2020 tarihli, 2018/2114 E., 2020/5562 K. sayılı kararıyla; Mahkemece, davanın tamamen ıslah edilmiş olduğu hususu gözetilerek ve değinilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları çerçevesinde konu tartışılıp değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, ıslah hususu gerekçede hiç tartışılmaksızın dava dilekçesindeki talepler hakkında yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının davasının tam ıslah ettiği kabul edilerek, ıslah dilekçesi doğrultusunda yapılan yargılamada davacı şirket nezdinde çalışan işçilerin SGK hizmet dökümlerinin incelenmesinde 2008-1 ile 2009-12 dönemleri arasında 2283 gün fazla işçi çalıştırdığının tespit edildiği, bu hususa ilişkin iş sahibi idare tarafından 26.05.2009 tarihli "izinli personel yerine yedek personel çalıştırılmasına" ilişkin idare yazısının bulunduğu ancak yükleniciye ödeme yapılmadığının dosya kapsamı ile sabit olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile, 1.000,00 TL'sine dava tarihinden itibaren, 69.949,83 TL'sine ise ıslah tarihi olan 02.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplamda 70.949,83 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davaya bakmakla İdari yargının görevli olduğunu, davacının alacak talebinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olup, kesinti tarihinden itibaren 1 yıl içinde dava açılması gerektiğini, bu nedenle davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, davanın kısmi dava olarak açılamayacağını, davacının ihaleye girerken ilgili karar ve tebliğleri, yazılan olan % 5 prim kesintisini kabul ederek sözleşmeyi imzaladığını, davacının hak ediş raporuna, faturalara ve dava konusu kesintilere itiraz etmediğini, faturaları ihtirazi kayıt ileri sürmeden imzaladığını, Hazine tarafından karşılanan prim tutarının idare tarafından yüklenicinin hakedişinden kesilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 177/2 nci maddesi.
2.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
1.Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava konusu uyuşmazlığın davalının temyiz sebeplerinde belirttiği %5 prim kesintisinden kaynaklanmadığı, davalının talebi üzerine davacı tarafça, taraflar arasında imzalanan sözleşme doğrultusunda yıllık izinde bulunan işçiler yerine işçi çalıştırıldığı ve davalı tarafça ödenmesi gereken bu işçilerin ücretlerinin ödenmediği, işçilerin davalının talebi üzerine çalıştırıldığından dava konusu olayda sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2.Re'sen yapılan incelemede; yukarıda yer verilen ilgili Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.
Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın temyiz incelemesi sonucu Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30.06.2020 tarihli, 2018/2114 E., 2020/5562 K. sayılı kararıyla; HMK'nın 177 inci maddesinde, ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanun'un bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığının kabul edilmesi ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılmasının zorunlu olduğu, Mahkemece davacının bozmadan sonra sunduğu ıslah dilekçesi hakkında bir değerlendirme yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuş olup, mahkemece de bozma ilamına uyulmuş fakat bozma ilamında açıkça ''bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı'' yönündeki değerlendirmeye aykırı olarak davacının davasını tam ıslah ettiği kabulüyle hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde bozmaya uygun karar verilmemiş olması usul ve kanuna aykırı olsa da; bozmadan sonra ve Mahkemenin karar tarihinden önce 22.07.2020 tarihinde HMK'nın 177 nci maddesine eklenen 2 nci fıkrayla; ''Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.'' hükmü getirilmiş olup, Mahkemece bozma ilamına uyulduğu gerekçesi ile değil de HMK'nın 177 inci maddesine eklenen bu hüküm nedeniyle davacının davasını bozmadan sonra ve tahkikata ilişkin bilirkişi raporu alınmasından sonra tam ıslah ettiği ve bu durumda ıslahın mümkün olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup kararın bozulmasını gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının gerekçesinin düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının ''değerlendirme bölümünün 2 nci bendinde belirtilen şekilde'' gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi geregince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
30.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.