"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava dışı kamu borçlusu ... Tahin Helva Gıda San ve Tic. Ltd. Şti.nin 195.567,00 TL olduğu varsayılan borcundan dolayı form HB1 düzenlenerek 12.12.2017 tarihinde müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, dava dışı şirket ile müvekkili şirket arasında 2017 yılında ticari ilişki bulunduğunu ancak borcun bulunmadığını, itiraz süresinin geçirildiğini ileri sürerek; dava dışı şirkete borcunun bulunmadığının tespiti ile müvekkili şirketin zimmetinde sayılan borcun kaldırılmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının haciz bildirisi yazısına süresinde itiraz etmediğini, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. Davanın açıldığı Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.01.2018 tarihli ve 2018/9 E, 2018/5 K. sayılı kararıyla; davacı şirketin, dava dışı şirket ile arasındaki borç ilişkisinin ticari nitelikte olduğu, dava konusu uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında kaldığı, anılan Kanun kapsamında kalan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle; davanın görev yönünden reddine karar verilmiş; tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine hüküm 11.04.2018 tarihinde kesinleşmiştir.
2. Dosyanın gönderildiği İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ve dava dışı kamu borçlusu şirkete ait ticari defter, belgeler ile banka kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacının dava dışı şirkete borcunun bulunmadığı, aksine alacağının olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, davacının davalıya 195.567,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davanın açılmasına davacının sebebiyet verdiğini, idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesini, amme borçlusuna ödeme yapıldığına dair delillerin yasal dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda davacının dava dışı şirkete borcunun bulunmadığının tespit edilmesi karşısında İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olduğu, davacının söz konusu haciz bildirisinin tebliğinden itibaren 7 günlük süre içerisinde itiraz hakkını kullanmadığı, davalı davanın açılmasına neden olmadığından vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerekirken yazılı şekilde yargılama gideri ve maktu vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; dava dışı umme borçlusuna ödeme yapıldığı yönündeki davacı delillerinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 79 uncu maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6183 sayılı Kanun'un "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin uygulanabilmesi için, üçüncü kişinin asıl amme borçlusuna borcu olduğunun ve borç miktarının somut olarak tespit edilmiş olması ve 3. kişinin elinde olan borçluya ait malın maddenin ilk fıkrasında sayılan mallardan olması gerekir. Eş söyleyişle, amme borçlusunun 3. şahıslardaki alacakları üzerine haciz konulabilmesi için amme borçlusunun 3. şahıs nezdinde alacağı bulunduğunu bildirmiş olması veya idarece borçlu şirketin bu şahıslardan alacağı olduğunun tespit edilmesi ve tespit edilen tutar kadar haciz konulması gerekmektedir.
2. Haciz bildirisini alan 3. şahıs, haciz bildiriminin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde ilgili vergi dairesine itirazda bulunmadığı takdirde, aynı maddenin üçüncü fıkrasında açıklandığı üzere mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında haciz ve takip işlemleri uygulanır. Bundan sonra, 3. kişi hakkında ödeme emri düzenlenerek takip işlemlerine başlanır.
3. Haciz bildirisine karşı süresi içerisinde itiraz etmediğinden zimmetinde sayılan borç için veya elinde bulunduğu sayılan mal için 3. kişi haciz bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir yıl içerisinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açabilir. Kanunda öngörülen bir yıllık süre, hak düşürücü niteliktedir.
4. Somut olayda, uyuşmazlığın temeli 6183 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesi uyarınca üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczine ilişkin olup uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme genel mahkemedir.
5. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince; uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/1-a-3 maddesi uyarınca esası incelemeden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye ya da yeniden görülmesi için görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek, uyuşmazlığın esasının incelenmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
6. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca usulden BOZULMASINA,
2. Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.