"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/372 E., 2023/909 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 29. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/75 E., 2021/83 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin aile şirketi olarak işletilen lokantada yıllarca aşçı olarak çalıştığını şirketin masraflarının çoğunu kendi kredi kartlarından karşıladığını, Ankara 6. Aile Mahkemesinin 201/1193 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası görülen eşi ... ve oğlu ...'nın şirket paylarının sahibi iken 21.06.2016 tarihinde şirketin tüm payının oğlu ...'a devredildiğini, kendisinin son 8 ila 10 yıl içinde kredi kartlarından şirkete yapılan harcamalardan dolayı icra takiplerine maruz kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL'nin faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunarak davacının şirket yönetimi ile ilgisinin olmadığını iddiaların çelişkili olduğunu, davasını ispat etmekle yükümlü olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıya iddiasını somutlaştırması için kesin süre verildiği, davacının vakalara ilişkin zaman, mekan ve içerik olarak somutlaştırma yapmadığını, bilirkişinin de hesaplama yapamadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; mahkemece verilen kesin süre içerisinde harcama yapılan kredi kartları ve numaralarını, bu kredi kartları ile şirket lehine ödeme yapılan firmaları, kredi kartı aldığı bankaların aleyhine yaptığı icra dosyalarını bildirdiğini, bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 31 inci maddesindeki hakimin davayı aydınlatma ödevini ve Türk Medeni Kanunu (TMK) 6 nci maddesindeki ispat yüküne dayanarak dosyanın mevcut haliyle bilirkişiye verildiği, bilirkişinin sunduğu raporda gerekli inceleme yapılabilmesi için yeterli bilgi belge ve doküman olmadığı, bu nedenle rapor düzenleyemediği, mahkemece davacıya iddialarını ispatlamaya yarar delillerine sunmak için kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde davacının şirketin kuruluşu olan 19.03.2008 tarihi ile dava tarihi olan 24.8.2016 tarihleri arasında şirkete yapılan alışveriş bedellerini talep ettiklerini belirterek birtakım bankalara ait kredi kart bilgileriyle söz konusu kredi kartlarını kullanmış olduğu işletme isimleri bildirilmişse de bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacının vakıaları ispata elverişli zaman, mekan ve içerik olarak somutlaştırılmadığı ve bu nedenle bilirkişinin hesaplama yapamadığından söz edilerek kesin süre içerisinde somutlaştırma yükümlülüğü yerine getirilmediğinden ispatlanamayan davanın reddine ilişkin hüküm kurulmasında isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf taleplerini tekrar ederek gerek süre verilmesinde gerekse bilirkişi raporuna itirazlarında kendi kredi kartları ile davalı şirket için belirttiği işletmelerden alışveriş yapıldığını,harcamaların davalı şirket tarafından ödenmemesi neticesinde maruz kaldığı icra takiplerine ilişkin dosya numaralarını tekrardan beyan ettiğini belirterek gerekli somutlaştırma yapılmasına rağmen deliller toplanmadan, bilirkişi tarafından hesaplama yapılmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu düşüncesiyle temyizen bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı şirket adına harcanan bedellerin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 6 ncı maddesi.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 139, 140/5, 190 ve 194 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 194 üncü maddesinde, somutlaştırma yükü düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrası uyarınca, taraflar dayandıkları vakıaları, ispata elverişli bir şekilde somutlaştırmakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde, maddenin ihdas amacının, uygulamada genel geçer ifadelerle somut vakıalara ve delillere dayanmadan davaların açılıp yürütülmesinin önüne geçmek olduğu belirtilmiştir. Gerekçenin devamında, "Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Genel geçer ifadelerle, somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşul vakıalara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen sonuçlarına katlanacaktır." şeklindeki ifadelere yer verilerek somutlaştırma yükünün anlam ve önemi vurgulanmıştır. Somutlaştırma yükü yerine getirilmeden ne karşı tarafın sağlıklı savunma yapması ne de sağlıklı bir hüküm verilmesi mümkündür. Karşı tarafın hukukî dinlenilme hakkının gereği olarak açıklama ve ispat hakkını kullanabilmesi için, öncelikle kendisine yöneltilen iddialar hakkında tam olarak bilgilenmesi zorunludur (m. 27). Keza, hükümde nelerin yer alması gerektiğini belirten Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 297 gereğince, tarafların iddia ve savunmalarının, uyuşmazlık noktalarının, hükmün dayandığı ve sabit görülen vakıların, tam olarak gösterilmesi aranmaktadır (m. 297/1-c). Somut vakıalar olmadan, hâkimin sağlıklı ve somut bir karar vermesi de mümkün değildir.
2. Davanın dayanağı olan vakıaların soyut olarak gösterilmesi yetmez, bu vakıaların ispata elverişli şekilde zaman, mekan ve içerik olarak somutlaştırılması zorunludur. Somutlaştırmak, bir iddiayı, zaman, mekân, kişi, oluş şekli gibi unsurlarıyla algılamaya, anlamaya, tartışmaya, ispata elverişli şekilde ortaya koymaktır.
3. Somut olayda, tüm pay sahibi dava dışı oğlu ... olan şirkete ait lokanta işletmesinde uzun yıllar aşçılık yaptığını ve işletmenin birçok masrafını şahsi kredi kartlarıyla yaptığını ileri sürerek bu masrafları talep etmektedir. Davacının dilekçesinde talebine dayanak yaptığı bazı iddialar (vakıalar) olmakla birlikte, bunlar somut ve açık değildir. Şöyle ki; davacı sadece kendi kredi kartıyla lokanta işletmesine bir takım harcamalar yaptığını ileri sürmüş ise de, bu harcamaların hangi zamanda yapldığı ve hangileri olduğuna ilişkin somut beyanda bulunmadığı gibi bunları işletme için yaptığına ilişkin somut kanıtlarını da verilen ihtaratlı kesin süre içerisinde dosyaya sunamamıştır. Davacının iddiaları soyut beyandan ibaret kalmıştır.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve mahkemece dinlenen tanık beyanlarından ve delil listesinden davacının iddasını ispata elverişli deliller ile somutlaştıramadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.09.2024 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
Dava davacı tarafından önce kurucusu olduğu, sonrasında aşçıbaşı olarak çalıştığı davalı şirket lehine adına kayıtlı kredi kartlarından yapılan harcama bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
HMK 139/1-ç hükmüne göre, yazılı yargılama usulünde, tarafların, ön inceleme duruşma davetiyesinin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları gerekir. Aksi halde ön inceleme duruşmasında mahkemece HMK 140/5 hükmü tarafların o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmalarına karar verilir. Bu kapsamda yazılı yargılama usulünde dava dilekçesinde, cevaba cevap dilekçesinde ve ikinci cevap dilekçesinde yeni vakıa ve deliller sunulabilir. Davacı vekili, dava dilekçesinde delil olarak bankaya yazılacak müzekkerelere, tanık, yemin vesair delillere ve cevaba cevap dilekçe içeriğinde kredi kartları ile yapılan harcamalara ve aleyhine yapılan icra takiplerine dayanmıştır. Kredi kartı harcamaları nedeniyle aleyhine başlatılan icra takiplerine ilişkin icra dosya numaraları bildirilmiş, ayrıca harcama yapılan kredi kartlarının ait olduğu banka hesap numaraları (Yapı Kredi Bankası, Garanti Bankası, Denizbank, Halkbank, Finansbank) ve lokanta için kredi kartı ile harcama yapılan firma isimleri (Özdil Gıda San.ve Tic.Ltd.Şti., Doğuşcan Et, Sütaş, Seçkin Ekmek, Riza Gross, 3ES, Migros Toptan, Metro Gross, Gökdil Gıda San.ve Tic.Ltd.Şti) açıkça belirtilmiştir. Mahkemece kredi kartlarının ait olduğu ilgili bankalara müzekkereler yazılarak hesap dökümleri, CD'leri ile birlikte temin edilerek dosyaya konulmuştur. Kredi kartlarından yapılan harcamalar nedeniyle davacı aleyhine başlatılan icra takip dosyaları da getirtilerek dosya arasına alınmıştır.
İlk Derece Mahkemesi yargılama sırasında önce davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının celbine, sonrasında yekün tuttuğundan bilahare değerlendirilmesi gerektiğinden davalı şirket defterlerinin mahkemeye celbine ilişkin ara karardan vazgeçilmesine karar vermiş, taraf beyanlarında geçen Aile, İş ve Asliye Ticaret mahkemesi dosyalarının akıbetleri araştırılmadan, davacı tanıklarını dinlemiş tahkikat aşamasından geriye dönerek 03.12.2020 tarihli duruşmada “Davacı vekiline dava konusu ettiği ve müvekkilinin davalı şirket ile ilgili yaptığını iddia ettiği harcama kalemlerini tek tek somutlaştırması ve dosyaya bildirmesi hususunda 1 hafta kesin süre verilmesine aksi takdirde davanın Açılmamış Sayılacağı hususunun ihtaratına (ihtarat yapıldı)” açıklamasıyla süre verilmiş, davacının 07.12.2020 tarihli yazılı beyanı üzerine dosya bilirkişiye tevdi edilerek ihtilaf konusu hususla ilgili olarak rapor alınmasına karar verilmiştir. İhtaratta verilen kesin sürenin delillerin somutlaştırılmasına ilişkin olduğu yargılama sonucunda kararın gerekçesinde delillerin somutlaştırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği karar gerekçesinde yazıldığı halde dayanak ihtaratta davanın açılmamış sayılmasına yer verilmiştir.
Bilahare görüşüne başvurulan bilirkişi tarafından; somutlaştırma yükümlülüğünü açıklanıp somut olayda davacının lokantanın malzeme ihtiyaçlarını kredi kartı ve nakit olarak karşıladığı sunulan belgelerden anlaşıldığı ancak işletmeden elde edilen gelirlerin miktarı ve nereye kullanıldığına ilişkin bilginin dosyaya kazandırılmadığı, aile işletmesi şeklinde yürütüldüğü anlaşılan lokantanın hisselerinin tamamının davacının oğlu ...'a devredildiğinin belirlendiği, davacının şirket yetkilisi tarafından uzaklaştırılma çabasına ilişkin bir iddiasının bulunduğu, ayrıca açılan davada davacının şirketten hangi sıfatla ve ne kadar tazminat istediğinin somutlaştırılmadığı, dava konusu talebin maddi vakıa ile ilgili illiyet bağının kurulamadığı, davacının şirket hissesini kendi üzerine geçirileceği vaadine ilişkin Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı 2016/ 686 Esas sayılı dosyası ile görülen davanın derdest olduğunun belirtildiği tespitlerinde bulunarak davacının taleplerinin soyut olduğu, soyut taleplerin dışında alacağına ilişkin bir delil sunmadığını, dosyada mevcut bilgi ve belgelerin değerlendirmesi ile davacının iddiasını ispat edemediği, vakıaların ispata elverişli şekilde zaman, mekan ve içerik olarak somutlaştırılmadığı, iddia ile vakıaların somutlaştırılmasından sonra bir vakıanın tam olarak algılanabileceği, ispat faaliyetinin yürütülebileceği ve vakıa üzerinde inceme ve tartışma yapılarak değerlendirme yapılabileceğinden herhangi bir değerlendirme yapılamadığı, hukuki nitelemenin sayın Mahkemeye ait olduğu belirtilerek 05.07.2021 tarihli rapor tanzim edilmiştir.
Sonuç olarak;
1. Davacı; dava dilekçesinde ve kesin süre içinde dayanağı olan delillerini, banka kredi hesap numaralarını ve hangi firmalardan alışveriş yapıldığını belirterek ortaya koyduğu, mevcut delillerin tespitinden sonra ispat yükümlüğününün yerine getirilip getirilmediğini tayin ve takdirinin Hakime ait olduğu, bilirkişi tarafından iddianın ispat edilemediği görüşünün hakimin hukuki nitelemeyi takdir ve tayin yetkisine müdahale olduğu, bu yetkinin sınırlandıramayacağı değerlendirilmekle, somut olayda davacının delillerini bildirmesi için verilen kesin sürenin sonunda davanın açılmamış sayılmasına değil de varsa eksik delilin sunulmaması halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve dosyadaki mevcut delil durumuna göre karar verileceği ihtaratıyla sonuçlandırılması gerektiğinden yaptırımı hatalı bildirilmiş usulsüz ihtara dayanılarak davanın reddedilmesi doğru görülmemiştir.
2. Davacının harcama yapılan kredi kartlarını ve kartlar ile alışveriş yapılan firmaları da isim olarak bildirdiği, nitekim dosyaya kredi kartı harcama dökümlerinin yazılı ve CD olarak gönderildiği dosya kapsamından anlaşılmakla bilirkişi tarafından vakıalarla hukuki hükümlerin birlikte değerlendirilmesi
noktasında gerekli tespitleri ve delillerden anlaşılabilen hesaplamaları yapması gerekirken sadece hukuki değerlendime ile somutlaştırma yükümlülüğünün yerine getirilmediğinden bahisle iddianın ispatlanamadığını belirterek gerekli incelemeyi yapmamıştır. Esasen yapılması gereken hangi kredi kartlarından dolayı davacı aleyhine icra takibi yapıldığını dosyaya celbedilen icra dosyalarını özetleyerek vermek, sonrasında ise anılan kredi kartı harcama dökümleri ve CD kayıtları incelemek suretiyle davacı tarafından belirtilen firmalardan yapılan alışveriş miktar ve tarihlerini ayrıştırmak olmalıdır. Nihayetinde söz konusu harcamaların şirket namına yapılıp yapılmadığı, şirket müstenidatı olan faturalarla ilgili olup olmadığının tespit edebilmek ancak ticari defter ve kayıtların, kredi kartı ekstrelerinin incelemesi ile mümkün olabilecektir ki bu husus da mali müşavir bilirkişinin de dahil olduğu bir heyetten alınacak raporla mümkün olabilir. Bu itibarla, dosyada mevcut deliller üzerinden tespitin yapılarak hukuki takdir ve nitelemenin hakime bırakılması gerekirken rapor tanzim edilmemesi ve sonucunda davanın delillerin somutlaştırılması yükümlülüğüne aykırılık gerekçesiyle reddi adalete erişim ve hak arama özgürlüğünü engelleyeceğinden delilin sunulması ile ileri sürülen delillerin iddiayı ispata yeterli olup olmadığı (sübut meselesi) birbirine karıştırılarak karar verilmesinin hatalı olduğu kanaati ile hükmün bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan Daire çoğunluğu tarafından kararın onanmasına karar verilmesini isabetli bulmuyorum.