Logo

3. Hukuk Dairesi2023/398 E. 2023/1954 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Keşide yeri bulunmayan bono nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Keşide yeri bulunmayan bononun kambiyo senedi vasfı taşımaması ve tek başına alacağın ispatı için yeterli olmaması, ancak davalının imzasını taşıması sebebiyle 6100 sayılı HMK'nın 202. maddesi anlamında delil başlangıcı sayılması ve bu durumda ispat yükünün davacı üzerinde olması, davacının iddiasını her türlü delille ispatlayabilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile verdiği karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3109 E., 2022/2627 K.

DAVA TARİHİ : 28.07.2016

HÜKÜM : Davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/1015 E., 2021/78 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; keşide yeri bulunmayan senede dayanarak başlattığı ilamsız icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek; davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; dava konusu evrak üzerinde kendi isminin yer almasının bizzat davacının talebi üzerine olduğunu, evrağın aylarca kendisinde kaldığını, davacı ile aralarında borç ilişkisi doğuracak herhangi bir işlem olmadığını, davacı ile dava dışı Cüneyt arasında rüşvet benzeri para verildiği iddiası olup bu hususta ceza dosyalarının bulunduğunu, iradesinin fesada uğratılmak suretiyle imzanın attırıldığını, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının senedi tanziminin hemen ertesinde davalıya vermiş olması, davacının aradan bir süre geçtikten sonra davalıdan senedin kendisine geri getirilmesini isteyerek, senedi kendisinin ofiste imha edeceğini söylemesinin genel hayat tecrübelerine aykırı görülmesi, davacı aleyhine ifade veren tanıklarla davalı arasında menfaat birlikteliğinin mevcudiyeti münasebetiyle kabule şayan görülmemesi, davacının senedin kendisine verilmesini müteakip davalıya ve yanındaki şahsa "siz bu parayı bana ödeyeceksiniz. Bundan sonra benim askerim olacaksınız." şeklinde beyanda bulunmasının, davalının o tarihlerde Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde görevli olması sebebiyle yine genel hayat tecrübelerine ve hayatın olağan akışına aykırı bulunması, davacının bu şekilde gayri hukuki, emredici, üstten ve hatta tehditkâr bir tavır sergileyebilecek durumda olmadığının dosya içeriğinden açıkça anlaşılması, davacının dava konusu takipten önce asıl borçlu olan dava dışı Özcan'dan alacağın tahsili maksadıyla Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2015/318 Esas sayılı dosyasında icra takibine girişmiş olması ve fakat anılan icra takibinin o tarihlerde dava dışı borçlunun tutuklanmış olması sebebiyle akim kalmış bulunması, dolayısıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 585 inci maddesinin bu sebeple somut olayda tatbikinin mümkün görülmemesi nedeniyle taraflar arasında borç doğurucu temel borç ilişkisinin mevcudiyetinin anlaşılması da birlikte değerlendirildiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; Mahkemece, ceza mahkemesinde davalının beraat etmiş olmasının aleyhine bir durum gibi yorumlandığını, Mahkemenin gerekçesini anlayamadıklarını, borcu kabul etmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen hususun farklı bir takibe ilişkin olduğunu, takibe konu evrak mücerret bir borç ikrarını içeren bono vasfını taşımadığı bu hali ile geçerli olmadığı yönünde Ankara 7. İcra Hakimliğinin 2015/84 E. sayılı dosyası ile hüküm tesis edildiğini, söz konusu evraka kıymetli evrak muamelesi yapılamayacağı gibi davalının iradesinin de kendisini adi olarak borçlandırmak olduğundan bahsedilemeyeceğini, dava konusu evrak üzerinde davalının isminin yer almasının bizzat davacının talebi ile olduğunu, bu evrak nedeni ile her hangi bir borç altına sokulamayacağını, davacının kendisinden herhangi bir alacağının olmayacağı yine bizzat davacı tarafından beyan edildiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından önce verilen davanın reddine dair gerekçenin haricinde bu gerekçeyi bertaraf edecek herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen İlk Derece Mahkemesince davacı tarafından takip edilmeyen davada davanın reddine karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, icra dosya numarasının yanlış yazıldığını savunarak; hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu edilen senedin kambiyo senedi vasfını taşımadığı, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre kambiyo vasfını taşımayan bononun adi yazılı senet hükmünde olduğunu, bu senetlerin aksinin ancak yazılı delil ile ispat edilebileceğini, somut olayda ispat yükü üzerinde olup, davalının senet nedeniyle borçlu olmadığını yasal delillerle ispat etmesi gerektiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200 üncü maddesi gereğince davanın miktarı itibari ile olayda tanık dinlenemeyeceğini, davalının açıkça yemin deliline de dayanmadığını, davalının borçlu olmadığını ya da borcunu ödediğini kesin delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde sunduğu nedenleri temyiz dilekçesinde tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kambiyo vasfı bulunmayan bono nedeniyle temel ilişkiye dayanılarak alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 202 nci maddesi; "(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.

(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir."

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16.05.2018 tarihli ve 2015/41653 E., 2018/5916 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere; davalının imzasını taşıyan bu belge, 6100 sayılı Kanun'un 202 nci maddesi hükmüne uygun olarak düzenlenmiş delil başlangıcı niteliğinde bir belgedir. Hal böyle olunca, davacı iddiasını Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 202 nci maddesi kapsamında her türlü delillerle ispatlayabilecektir.

3. Değerlendirme

1. Davaya konu senet, keşide yeri bulunmaması sebebiyle kambiyo vasfında olmadığından bu senet tek başına temel ilişkiyi ve davacı alacağını ispat açısından yeterli bir belge olarak kabul edilemez. Ne var ki davalının imzasını taşıyan bu belge 6100 sayılı Kanun'un 202 nci maddesi hükmüne uygun olarak düzenlenmiş delil başlangıcı niteliğinde bir belgedir.

2. Yazılı delil başlangıcının alacağın varlığını tek başına ispat etmesi mümkün bulunmadığından, ispat yükü davacıdadır. Davacı da iddiasını, 6100 sayılı Kanun'un 202 nci maddesi kapsamında her türlü delille ispatlayabilecektir. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; somut olayda ispat yükünün davacıda olduğu dikkate alınmak suretiyle, tarafların tüm delilleri birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.