"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1063 E., 2022/1275 K.
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/493 E., 2021/709 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
Daire kararına karşı davacı maddi hatanın düzeltilmesi talebinde bulunmakla; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, maddi hatanın düzeltilmesine yönelik dilekçenin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kurum vekiline 06.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı kurumun evrak teslim yetkisi bulunan memuru tarafından temyiz başvuru dilekçesinin 20.06.2022 tarihinde İlk Derece Mahkemesine sunulduğu gözetildiğinde, davacı kurum tarafından yapılan temyiz başvurusunun süresinde olduğu anlaşılmakla, Dairenin maddi hataya dayalı olarak verilen 28.09.2022 tarihli ve 2022/5476 E., 2022/7120 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin süresinde verildiği kabul edilen temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı tarafından Bakanlık aleyhine İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2011/8082 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen Hukuk Hizmetleri Birimindeki bir takım operasyonel aksaklıklar nedeniyle ödeme emrine itiraz edilemediğini, dolayısıyla ilamsız icra takibinin davalıya herhangi bir borçları olmamasına rağmen bu şekilde kesinleştiğini, davalının 2009 Ekim ayından başlayarak 2011 yılı Nisan ayından dahil icra takip tarihine kadar program dışı öğrenci kabul ederek haksız ücret tahakkuk ettiklerine dair bilgi belge sunduğunu, davalının uhdesine haksız olarak geçirilen ödemenin hukuka aykırı olduğunu, 11.07.2008 tarih ve 17721 sayılı yazısı ile kabul ettiğini ve 01 Haziran 2006-31 Mayıs 2007 tarihleri arasında program dışı öğrencilerden 19.344,00 TL, ücretsiz öğrencilerden 35.337,60 TL olmak üzere toplam 54.681,60 TL'yi geri ödemek istediklerini beyan ettiklerini, davalının idareye borçlu olduğunu ikrar ettiğini ve bununla ilgili borcun vadelere bölünmesini talep ettiğini, idarece söz konusu borcun 60 ay vadeye bölündüğünü ileri sürerek; icra takibi sonucunda davalıya ödenen 118.463,24 TL'nin asıl borç, alacaklıya ödenen faiz, icra harç ve giderleri ile paranın alacaklıya ödendiği tarihten itibaren faiz ve mahkeme masrafları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2011/8082 E. sayılı icra takibi sonucunda davalıya ödenmek zorunda kalınan tutarın ferileri ile birlikte taraflarına ödenmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davaya konu edilen icra dosyasının alacaklısı ve ödeme yapılan şirketin...Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Ltd. Şti. olduğunu, her iki şirketin farklı tüzel kişiliğe sahip ayrı şirketler olduğunu, davaya konu icra dosyasından Kartal Umut Işığı adlı şirkete ödeme yapılmadığından davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, istirdat taleplerinin süresinde olmadığını, bu sebeple zamanaşımı def'ilerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davaya konu icra dosyasının tarafı olmamakla birlikte mezkur dosyadan şirkete yapılan herhangi bir ödeme olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, istirdat istemine konu icra takip dosyasındaki alacaklının ...Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Ltd. Şti. olduğu, davanın ise ... aleyhine açıldığı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün cevabi yazısına göre...Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Ltd. Şti.'nin herhangi bir isim değişikliğine uğramadığı, ana sözleşmesinin 19.08.2004 tarihli olup 22.08.2012 tarihinde tescil edildiği üzere şirketin tasfiyesine karar verildiği, bu nedenle şirketlerin aynı şirket olmadığı, işbu şirketlerin yöneticilerinin ve/veya ortaklarının aynı kişiler olmasının şirketlerin de aynı şirket olduğunu göstermeyeceği, hukuki olarak her iki şirketin de ayrı tüzel kişiliklerinin bulunduğu gerekçesiyle davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili; davalı şirket ve davalının icra takibinde yer alan şirketin farklı şirketler olduğu, mahkemeye sunulan Ticaret Sicil Gazetesi kayıtları incelendiğinde iki şirketin temsilcileri, ticaret merkezi, adresleri, ortakları, şirket amaçları ve tüm unsurları ile aynı şirket olduğunu,... Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Limited Şirketi'nin tasfiye halinde olduğunu, davacı şirketin ise söz konusu şirketin devamı niteliğinde aynı alanda faaliyet gösterdiğini ve aralarında organik bağ olduğunu, Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere temsilcileri, ticaret sicil merkezleri, adresleri, ortakları ve işletme konularının aynı olan şirketler arasında organik bağ olduğu bu iki şirketin birbirinden farklı olduğunun kabulünün ve bu nedenle davanın husumet yönünden reddinin hukuka aykırı olduğunu, aralarında organik bağ olan şirketler hakkında husumet itirazında bulunmasının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 17.05.2022 tarihli 2022/1063 E., 2022/1275 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin gerekçesindeki hususlara değinilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Süreden Ret Kararı
Dairenin 28.09.2022 tarihli ve 2022/5476 E., 2022/7120 K. sayılı ilamı ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararının, davacı vekiline 06.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz dilekçesinin ise HMK’nın 361 inci maddesinde öngörülen iki haftalık yasal süre geçirildikten sonra 22.06.2022 tarihinde verildiği gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
VI. Maddi HATA DÜZELTME
A. Süreden Ret Kararına Karşı Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili kararın düzeltilmesi isteminde bulunmuştur.
B. Düzeltme ve Temyiz Sebepleri
1-Davacı vekili; temyiz kanun yoluna başvuru tarihinin 20.06.2022 tarihi olmasına rağmen Dairece temyiz tarihinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek, süreden dilekçe ret kararının düzeltilerek temyiz başvurusunun incelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde belirttiği itirazları tekrarlayarak kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kurum tarafından aleyhinde başlatılan icra takibi nedeniyle ödenen meblağın istirdadı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.İcra İflas Kanununun 72/7 nci maddesinde "Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir." düzenlemesi yer almaktadır.
2.Dairenin 20.09.2018 tarihli ve 2016/20777 E., 2018/8830 K. sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1.Her ne kadar davacı vekilinin temyiz dilekçesinin Dairenin 28.09.2022 tarihli ve 2022/5476 E., 2022/7120 K. sayılı kararı ile süreden reddine karar verilmiş ise de, dosyanın incelenmesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kurum vekiline 06.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı kurumun evrak teslim yetkisi bulunan memuru tarafından temyiz başvuru dilekçesinin 20.06.2022 tarihinde İlk Derece Mahkemesine sunulduğu gözetildiğinde, davacı kurum tarafından yapılan temyiz başvurusunun süresinde olduğu anlaşılmakla, Dairenin maddi hataya dayalı olarak verilen 28.09.2022 tarihli ve 2022/5476 E., 2022/7120 K. sayılı kararı kaldırılarak temyiz itirazlarının incelemesine karar verilmiştir.
2. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine sahiptirler. Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
3. Görüldüğü üzere, taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için defi değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
4. Uygulamada sıfat yerine genel olarak "husumet", davacı bakımından "aktif husumet ehliyeti", davalı bakımından "pasif husumet ehliyeti" tabirleri kullanılmaktadır.
5. Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bir husustur.
6. Bu düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde, davacı tarafından istirdadına karar verilmesi istenen ödemenin dava dışı şirkete ödendiği, her şirketin ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu, davalı şirket ile dava dışı şirketin aynı şirketler olduğu hususunun da ispatlanamadığı gözetildiğinde kararın bozulmasını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Dairenin 28.09.2022 tarihli ve 2022/5476 E., 2022/7120 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.