"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekilinin SGK'dan emekli olup maaşını Karaman PTT Şube Müdürlüğünden aldığını, davacının PTT A.Ş aracılığı ile anlaşmalı davalı bankadan tüketici kredileri kullandığını, davacının ödeme güçlüğü içine düşmesi nedeniyle kredi borçlarını ödeyemediğini ve bu nedenle PTT'den almış olduğu maaşına davalı banka tarafından bloke konulduğunu, 6502 Sayılı TKHK'nun 5/2.maddesi uyarınca tüketici ile akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartların kesin hükümsüz olduğunu ileri sürerek, davacının emekli maaşı üzerine konulan blokenin kaldırılmasını ve davalı banka tarafından bloke nedeniyle tahsil edilen bedellerin iadesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacının kullanmış olduğu kredinin niteliğinin SGK ile bankaların anlaşması şartıyla anlaşmalı bankalar tarafından, emekli maaşlarını PTT aracılığı ile alan müşterilere kullandırılan bir kredi olduğunu, Kredi sözleşmesi ve beraberinde imzalanan sözleşmelerde ve alınan taahhütnamede kredi taksitlerinin emekli maaş hesabından ödenmesi kararlaştırıldığını, müvekkili bankanın takas, virman ve mahsup hakkını kullanılmasına muvafakat edildiğini, emekli kredisi kullandırılma aşamasında davacının serbest iradesi ile ihtirazı kayıtsız olarak kredi taksitlerinin emekli maaşından kesinti yapılmasına yönelik vermiş olduğu muvafakatname bulunmaktayken işbu davanın açılması haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararıyla; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacının davalı banka ile imzaladığı ihtiyaç kredisi sözleşmeleri uyarınca 4 adet kredi kullandığı, davacı tarafından 08/05/2015 tarihli muvafakatname ile PTT aracılığı ile kullanacağı kredi hizmetlerine ilişkin olarak SGK'dan olan alacaklarını, Aktif Yatırım Bankası A.Ş'ye rehnettiğini, bankanın doğmuş ve doğacak alacaklarına karşılık herhangi bir talimata gerek olmaksızın faiz ve masraflarıyla birlikte takas-mahsup etmek suretiyle tahsil etmeye, banka borçları tamamen tahsil ve tasfiye olana kadar SGK'dan olan alacaklarını başka banka ve finans kurumlarına aktarılmasını talep etmeyeceğini, bankadan kullanmış olduğu kredilerin ödenmemesi halinde ve sair suretle bankaya borçlu bulunduğu durumlarda banka tarafından hakkında başlatılacak icra takiplerinde SGK'dan almakta olduğu gelir, aylık ve ödeneklerin tamamı üzerinde haciz uygulanmasına muvafakat verdiği, taahhüt ettiği, virman ve takas mahsup talimatı ve onayı verdiği, kredi borcu taksitlerinin de kesinti yapılan hesaptan ödenmesini kabul ettiği, kullandırılan kredinin teminatı olarak imzalanan bu taahhütnamenin haksız şart olarak değerlendirilemeyeceği ve tarafları bağlayıcı nitelikte olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, 6502 sayılı TKHK.5/2.maddesi uyarınca Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartların kesin olarak hükümsüz olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/13-1980 Esas-2021/829 Karar sayılı 24.06.2021 tarihli kararında da açıkça ''...Kurum emeklisi, davalı bankadan tüketici kredisi kullandığı sırada banka nezdinde aldığı emekli maaşından takas ve virman suretiyle tahsilat yapılmasına muvafakat etmiş ise de ne var ki İİK’nın 83/a maddesi gereğince haczedilemezlikten önceden feragat geçersiz olup henüz hakkında herhangi bir icra takibi başlatılıp maaşından haciz suretiyle borcun ödenmesine izin verildiği yönünde davacının iradesinin açıkça ortaya konulduğundan da bahsedilemeyeceğinden kredinin alınması sırasında takas ve mahsup yönünde verilen muvafakat da geçerli sayılmaz...'' hususlarının yer aldığını, davalı bankanın işbu davanın açılmasından sonra müvekkilinin maaşından 964,97 TL kredi borcuna kesinti yaparak mahsup ettiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamına, toplanan delillere ve özellikle davacının vermiş olduğu talimatlar doğrultusunda günü gelen taksitlerin maaş hesabında kesilmiş olmasına ve taksitlerin banka nezdinde mevcut maaş hesabından kesilmesini ihtirazı kayıtsız kabul eden davacının daha sonra dava açarak yapılan kesintinin tahsilini istemesinin hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmamasına göre, mevcut delillerin taktirinin ve kararın dayandığı gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki hususları tekrar ederek kanuna aykırı şekilde uygulanan banka işleminin hatalı olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; tüketici kredisi borcu nedeniyle davacının emekli maaşına konulan blokenin kaldırılması ve yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi ile değişik 5510 Sayılı Kanunun 93 üncü maddesi.
2. 5510 Sayılı Kanunun 93 üncü maddesine değişiklik getiren ve 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanunun 32/2-b maddesi.
3. 4721 sayılı Kanunun 2 nci maddesi,
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 31.01.2024 tarihli ve 2023/3-52 Esas 2024/29 Karar sayılı kararı.
3.Değerlendirme
17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, Sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.
2004 sayılı Kanun'un 83/a maddesindeki "82 ve 83 üncü maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir." hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi ile değişik 5510 Sayılı Kanun'nun 93 üncü inci maddesinin birinci fıkrasında, "... bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepleri, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu hükmün 2004 sayılı Kanun'un 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacı tarafından imzalanan ek taahhütnamelerle kredilere ilişkin ödemelerin emekli maaşı hesabından virman-takas-mahsup yapılarak tahsil edilmesine muvafakat edildiğinin, davacı tarafça sözleşmeden dönülmediği gibi borcun ne şekilde ödeneceğine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadığının, davalı bankanın da bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya kredileri kullandırdığının, yine kesintilerin kredi sözleşmesine istinaden yapılmış olup, icra müdürü tarafından yapılmış bir haczin de bulunmadığının, borcun ödenmemesi üzerine davalı bankanın, davacının maaşına bloke konulacağına dair hükme dayanarak kesinti ve tahsilat yapmasında hukuka aykırılık bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olduğundan, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,06.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.