Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4089 E. 2024/2441 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: SGK ile eczane arasında imzalanan protokol gereğince, sahte reçete düzenlenmesi nedeniyle eczaneye cezai şart uygulanıp uygulanmayacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Ceza mahkemesi kararında eczacının sahte reçete düzenlenmesinde kastı ve dahli olmadığının tespit edilmiş olması ve protokolün ilgili maddesinde eczacı veya çalışanları dışındaki üçüncü kişilerin eylemlerinden eczacının sorumlu tutulmayacağının belirtilmesi gözetilerek, cezai şart talebinin reddine ve istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1051 E., 2023/817 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/28 E., 2020/196 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı asıl tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 40.047,64 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı asılın temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili Kurum ile sözleşmesi bulunan ve bir dönem Batman İlinde faaliyet gösteren ... Eczanesi sahibi ve mesul müdürü olan davalı hakkında 2012 protokolünün (4.3.6) maddesine göre toplam reçete bedeli olan 40.047,64 TL zararın ödendiği tarih itibari ile hesaplanacak yasal faizi ile birlikte; yine protokolün (5.3.9), (6.17) ve (4.3.7) maddeleri gereğince 1.214.826,60 TL cezai şart bedelinin 23.07.2016 tarihi itibari ile hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsil edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, ödeme yapılmadığını, bu sebeple başlatılan icra takibine, davalının haksız ve kötü niyetli itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirterek; itirazın iptaline ve müvekkili lehine üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı asıl; 2012 yılından itibaren ...'a ait ... Eczanesinin mesul müdürlüğünü yaptığını 2014 yılı Ocak ayında Mustafa'nın bilgi ve haberi olmadan reçete düzenlediğinden şüphe duyması sebebi ile eczaneyi kapattığını, yapılan reçete faturalarının hiç birinde kendi imzasının olmadığını, 2015 yılında İzmir Mali Şubede ifadeye çağrıldığında ...'ın kendi özel bilgisayarından 170 adet reçete yapıldığının kendisine bildirildiğini, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda beraatine karar verildiğini, bu reçetelerin dışında haberi olmadan kaşesi ve imzası kullanılarak diğer reçetelerin de ... tarafından yapıldığından emin olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı Kurum ile sözleşmesi bulunan ve Batman İlinde faaliyet gösteren ... Eczanesinin sahibi ve mesul müdürünün davalı olduğu, ilgili Eczanede yapılan denetimler sonucunda sahte reçetelerin düzenlenmiş olduğunun tespit edildiği, sahte reçete bedelinin toplamda 40.047,64 TL olduğu, davacı Kurumla yapılan sözleşmenin tarafı olan davalının bu sahte fatura bedellerinden sorumlu bulunduğu, resmi belgede sahtecilik suçunu işleyen kişinin dava dışı ... Eczanesinin teknisyeni olarak çalışan kişi olduğunun kesinleşmiş Mahkeme ilamıyla belli olduğu, davalının sahte fatura düzenlemesine herhangi bir dahlinin olmadığı, davalının Kurumu zarara uğratmak kastıyla hareket etmediği, rızası ve bilgisi dışında hazırlanan sahte reçeteden dolayı suçların ve cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca davalıya uygulanan cezai şart isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile takip dosyasının 40.047,64 TL asıl alacak ve bunun işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile devamına, kabul edilen asıl alacak miktarı olan 40.047,64 TL üzerinden %20 tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2021 tarihli ek kararıyla; davalı adına gönderilen muhtıranın gereği olan istinaf kanun yoluna başvuru harcı, istinaf karar harcı ve gider avansının tebliğ tarihinden itibaren bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davalının eczacı ve mesul müdür olması nedeniyle müvekkili Kuruma karşı sözleşme hükümleri gereğince sorumlu olduğunu, sözleşme hukukundaki sorumluluk ile ceza hukukundaki sorumluluk kavramlarının karıştırılmaması gerektiğini, eczacılara yasal mevzuat ile yüklenen sorumlulukların aksine hareket halinde sorumluluktan kurtulmalarının mümkün olmadığını, hukuk hakiminin ceza Mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığını, davalının cezai şarttan sorumlu olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı eczacının Kurumu zarara uğratmak kastıyla hareket etmediği, bu yöndeki savunmasının aksinin ispatlanamadığı, yine davalı eczacının Kuruma fatura edilen reçetenin hazırlanmasında katkısının olmadığı gibi reçetelerin sahte olduğu konusunda da bilgisinin bulunmadığı, bu hususa aykırı iddiaların ise inandırıcı ve geçerli delillerle ispatlanamadığı, davalı eczacının rızası ve bilgisi dışında hazırlanan ve kullanıma sunulan sahte reçeteden dolayı sorumlu tutulmaması gerekeceği, suçların ve cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca davalıya yöneltilen protokolünün (6.3.19) maddesinde belirtilen sözleşme şartlarının davalı aleyhine gerçekleşmediği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 2012 yılı eczane protokolünün (4.3.6), (5.3.9) ve (6.17) maddelerinin ihlalinden kaynaklanan cezai şart bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2012 Yılı ... Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokolün (4.3.6), (5.3.9), (5.3.10), ( 6.17) ve (4.3.7) maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesinde; davalı eczacı ve çalışanı aleyhine açılan resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşları aleyhine dolandırıcılık suçlarından yapılan yargılama neticesinde, sanık ... hakkında; "...'un Batman İlinde faaliyet gösteren ... Eczanesinin sahibi ve yetkilisi olduğu, sanık ...'ın ise sözkonusu eczanede eczane teknisyeni olarak çalıştığı, ancak sanığın 2012 yılının ortalarına doğru vekaletnameye dayalı olarak eczanenin tüm işlemlerini yapmaya yetkili olduğu, yani mesul müdür olarak faaliyetini sürdürdüğü, diğer sanığın ibraz ettiği vekaletnameye göre de bunun ispatlandığı, müşteki katılanın muayene olmadan dolayısıyla sahte olarak tanzim edilen 19.12.2012 tarihli adli emanetin 2016/1292 sırasında kayıtlı reçete ve karekot çıktısının ... Başkanlığı'nın 31.12.2015 tarihli cevabi yazısı, uzmanlık raporu ve ifade tutanaklarından anlaşılacağı üzere ...'na gönderilerek fatura bedelinin 13.03.2013 tarihinde tahsil edildiği, ... tarafından gönderilen 31.12.2015 tarihli cevabi yazıdan anlaşılacağı üzere sözkonusu kurum zararınnın 234, 49 TL olduğu, 12.04.2016 tarihli uzmanlık raporu ile reçetede bulunan müşteki adına atılı imzanın ile müşteki Masum Kaya'nın mukayese imzaları arasında irtibat tespit edilemediğinin belirtildiği, sanık ...'nın eczanenin mesul müdürü olup fiili olarak da eczanenin işlerini yürütmesi karşısında üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını işlediği" gerekçesiyle mahkumiyetine karar verildiği, davalının ise beraatine karar verildiği ve kararın 05.04.2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74 üncü maddesi hükmüne göre Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği, illiyet gibi esasları hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan Ceza Mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin Ceza Mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup Ceza Mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-92 E., 2018/1362 K. sayılı kararı).

3. Yukarıda yer verilen yasa hükmü ve taraflar arasında akdedilen 2012 tarihli protokolün (5.3.10) maddesine yer alan "Ancak, söz konusu sahte ilaç fiyat kupürü/sahte karekod, sahte reçete veya sahte raporun eczacı ya da eczane çalışanları dışında üçüncü kişilerin dahli ile Kuruma fatura edildiğinin yapılacak araştırma ve/veya inceleme sonucunda tespit edilmesi halinde bu madde hükmü uygulanmaz." düzenlemesi uyarınca; dava konusu reçeteler nedeniyle yapılan ceza yargılamasında reçetelerin sahteliğinde davalının kastının ve dahlinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davalının temyiz dilekçesinin miktar itibariyle REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.