Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4113 E. 2024/3884 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan çeklerin iptali, borçlu olmadığının tespiti, satış vaadi sözleşmesinin iptali ve ödenen bedellerin iadesi talepleri.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuk Genel Kurulu, yerel mahkemenin bozma kararına konu hususları hükme esas aldığı raporda tek tek incelediği ve davalıların sorumluluk kapsamını belirlediği gerekçesiyle direnme kararını uygun bulmuş, bu nedenle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2020/313 E., 2020/702 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen menfi tespit ve alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen direnme kararı, davalı ... vekilinin temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarihli ve 2022/(13)3-131 E., 2022/1805 K. sayılı ilamıyla direnme uygun bulunup, sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmesi üzerine, Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı vekili; Antalya ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi, 1477 ada 1, 7, 8, 9 ve 10 no’lu parseller ile bu parsellere bitişik Antalya ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesinde 12566 ada 1 ve 2 no’lu parsellerde bulunan üzerinde pazar yeri inşa etme amacıyla taşınmazın hissedarlarından ve diğer hissedarların vekili olduğunu ifade eden davalılardan ... ile yanında diğer davalılar ..., ... ve ... ile 31.01.2007 tarihli alım-satım sözleşmesinin ön protokolünü imzaladığını, akabinde başkaca adi yazılı şekilde protokoller de düzenleyip çekler verildiğini, .... Noterliğinde 15.02.2007 tarihli ve 04103 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini akdettiklerini, sözleşmenin imzalanmasından sonra yine birden çok protokol düzenlendiğini, ödemeye ilişkin çekler verildiğini, 27.04.2009 tarihinde Oda ile ... ve aracı ... arasında yapılan Arsa Alım Satım Devir Protokolüne göre Oda tarafından aracıya 1.794.084 TL ödendiği, bu bedel konusunda tarafların birbirlerini ibra ettiği ve aracının başka bir bedel talep etmeyeceğini, 30.08.2009 tarihine kadar ferağ işleminin aracı tarafından gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalıların ferağ edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek; düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satış bedeli olarak teslim edilen çeklerin iptaline ve çekler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleşen davada davacı vekili; müvekkili Oda tarafından davalılara çek ve banka yolu ile aktarılan paralar ve makbuzlarla yapılan toplam ödemenin 2.244.084 TL olduğunu ileri sürerek, şimdilik 500.000,00 TL’lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 05.02.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 4.500.000 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili; müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, 22.11.2007 tarihli protokole ek sözleşme ile çeklerin davacı Oda yetkilileri ... ile ...’ya iade edildiğinden müvekkilinde kalan bir çek bulunmadığını, diğer çeklerin müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkili tarafından işleme konulmuş herhangi bir çek olmadığını, ayrıca söz konusu çeklerde hamil, lehdar, ciranta sıfatıyla taraf olmadıklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.

2. Diğer davalılar vekilleri; davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 02.04.2015 tarihli ve 2014/886 E., 2015/366 K. sayılı kararıyla; asıl davada davalılar ... ve ... yönünden sıfat yokluğu nedeni ile davanın reddine, davalı şirket yönünden sulh sözleşmesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına, davalılar ... ve ... yönünden davanın kabulü ile toplam 776.000,00 TL bedelli çekler yönünden davacının adı geçen davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafça davalı şirkete ödenen 300.000,00 TL’nin davalılar ... ve ...’dan müteselsilen tahsiline, 15.02.2007 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptaline, birleşen davada davalılar ... ve ... yönünden sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine, davalılar ... ve ... yönünden davanın kısmen kabulüne, toplam 3.266.083,97 TL alacağın 500.000,00 TL’sinin dava, 2.766.083,97 TL’sinin ıslah tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16.03.2017 tarihli ve 2015/39083 E., 2017/3282 K. sayılı ilk kararıyla; hükmün onanmasına karar verilmiştir.

3. Davalı ... vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 14.06.2017 tarihli ve 2017/5247 E., 2017/7457 K. sayılı kararıyla; davalı ... vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile onama kararının kaldırılmasına karar verilmiş; yeniden yapılan temyiz incelemesi sonunda 30.11.2017 tarihli ve 2017/6333 E., 2017/11762 K. sayılı kararıyla; “... davalı ...'in aracı sıfatıyla hareket ettiği, davalı ...'nin de noterde düzenlenen 15.2.2007 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile bu taşınmazlardaki %25 hissesinin davacı odaya satışının vaad edildiği ve 350.000,00 TL. bedelin bu davalı ...'ye ödendiği, dolayısıyla davalı ...'nin Mahkemenin kabulünün aksine 3. kişinin fiilini taahhüt etmediği, bizzat sahibi olduğunu bildirdiği %25'lik hisseyi devir etmeyi taahhüt ettiği, (...) 27.04.2009 tarihli protokolde de, davacıya satılması vaad edilen taşınmazlara ilişkin olarak satış bedelinden çeklerle ve nakden 1.794.000,00 TL.sinin davalı aracı ...'e ödendiğinin yazılı olduğu, (...) davacı oda tarafından satışı vaad edilen taşınmazların satış bedeline ilişkin olarak davalı tarafa ödenen nakit ve verildiği bildirilen çeklerin tutarı ile davalıların sorumluluğunun kapsamının belirlenmesi önem taşımaktadır. Mahkemece, 17.03.2014 tarihli bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olduğu açıklanmış ve 27.04.2009 tarihli protokolde davalılar ... ve ...'in kendi adlarına vaad eden sıfatıyla taraf olarak imzaladıkları ve davacı tarafından yapılan ödemeleri ibra ederek taraf sıfatını kabul ettikleri, ödemeleri de çeklerle birlikte teslim aldıkları gerekçesi ile müteselsilen sorumlu tutuldukları anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece, son bilirkişi raporunun hükme esas alındığı açıklandığı halde, gerekçede herhangi bir açıklama yapılmaksızın asıl dava açısından karşılıksız kalan çekler yönünden ilk bilirkişi raporundaki belirlemeye göre karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde davacı oda tarafından satış bedeli olarak hangi davalıya hangi çeklerin verildiği, ne miktar ödeme yapıldığı hususunda, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan protokol hükümleri ile birlikte, davacı odanın ticari defter ve kayıtları incelenmeli, davacı oda adına tapu devri verilen hisseler açısından da bu protokollerin kapsamı içinde bir devir yapılıp yapılmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmalı ve davalıların sorumluluklarının kapsamı belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi" gerekçesiyle; karar bozulmuş tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

B. Mahkemece Bozma Sonrası Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; önceki gerekçenin yanında, bilirkişi raporlarında çelişki olmadığı, Mahkemece tutarlarda resen düzeltme yapıldığı, davacı odanın tüm ödeme belgeleri, ödemelere ilişkin para makbuzu dip koçanları, davacı odanın karar defterinin tasdikli sureti, çek fotokopileri, banka ödeme belgeleri, banka tarafından teslim edilen çek defteri koçanı ibraz edildiği, tüm bilirkişi raporlarında bu belgelerin de incelenmiş olması, odaya ait başkaca incelenecek karara etkili bir kayıt bulunmadığı, davalı tarafça davacı odaya taşınmaz devredilip devredilmediğinin araştırılması yönünden de gerek dosya içerisine getirtilen tapu kayıt ve devir işlem suretleri, gerekse bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde davacı odaya devredilen 819,85 m² taşınmazın davalılar aracılığıyla değil, tapuda devir yapan taşınmaz maliklerine oda tarafından ayrıca yapılan makbuzlu ödemeler karşılığı yapılmış olduğu, gerek taraflar arasında imzalanan protokol ve sözleşmelerde satış vaadlerinde davalı ...'nin kendisine ait olan ve olmayan taşınmazların devrini üstlenmesi, taşınmaz maliklerinin vekili sıfatı ile imza atması, ödemeleri ve çekleri kabul etmesi, yine ...'in vekili olarak çek ve ödemeleri kabul etmesine ilişkin vekalet vermesi, yine 15.02.2007 tarihli ve 4103 yevmiye nolu düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesinde kendi hissesinin değeri 350.000,00 TL olarak belirlendiği halde çok daha yüksek miktarda ödemeleri ve çekleri kabul etmesi, ...'in çekleri ve ödemeleri alarak bir kısım çekleri ciro edilmeyeceği taahhüt edildiği halde kendi cirosu ile davalı şirkete ciro etmesi karşısında her iki davalının da menfi tespit davasına konu çekleri aldıkları ve karşılıklı imzalamış oldukları 27.04.2009 tarihli protokol ile 1.794.084,00 TL ödemeyi de kabul ettikleri, ilk kararda hüküm altına alındığı gibi asıl ve birleşen davadan müştereken müteselsilen sorumlu oldukları, tüm bu açıklamalar karşısında Mahkemece verilen 02.04.2015 tarihli ve 2014/886 E., 2015/366 K. sayılı kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili; Mahkemenin müvekkilinin “taraflar arasında imzalanan sözleşme ve protokollerle kendisine ait olan ve olmayan taşınmazların devrini üstlendiği ve taşınmaz maliklerinin vekili sıfatıyla imza attığı” yönündeki kabulünün hatalı olduğunu, 3. kişinin fiilini üstlenmediğini, aracı olmadığını, ödeme ve çekleri kabul etmediğini, diğer davalı ...'in vekili olarak çek ve ödemeleri kabul etmesine ilişkin vekalet verdiği yönündeki tespitin açıkça hatalı olduğunu, satış vaadi sözleşmesinin karşılığında yalnızca 100.000,00 TL tutarında kapora aldığını, müvekkile başkaca herhangi bir ödeme yapılmadığını, taraflar arasında imzalanan 27.04.2009 tarihli “Arsa Alım-Satım Devir Protokolü” ile davacı oda tarafından ibra edildiğini, Mahkemenin davacının zararından diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğu yönündeki kabulünün taraf iradelerine ve dosyadaki yazılı delillere açıkça aykırılık teşkil ettiğini, 27.04.2009 tarihli protokolün 1. maddesinde “…taşınmazların ODAYA devri konusunda ODA tarafından ARACIYA toplam 1.794.084,00 TL (Bir Milyon Yedi Yüz Doksan Dört Bin Seksen Dört Türk Lirası) ödenmiş olup, bu bedel konusunda taraflar birbirlerini ibra ederler. Aracı başka bir bedel talep etmeyeceklerdir.” şeklinde belirtildiğini, ibra edildiğini ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafından düzenlenen bütün çeklerin davalı ... adına olduğunu, 22.11.2007 tarihinden sonra düzenlenen bütün belgelerin davalı ... tarafından imzalandığını, 27.04.2009 tarihli protokolün 6. maddesinde, taşınmazların devrinin yapılmamasından ve ayrıca Oda tarafından aracıya verilmiş olan çeklerin Oda’ya iade edilmemesinden ötürü hukuki ve cezai sorumluluğun Aracıya ait olduğunu, kendisinin almadığı ve davacı tarafından bizzat diğer davalıya yapılan ödemelerden diğer davalıyla birlikte müteselsilen sorumlu tutulmaması gerektiğini, davacı tarafından davalı ...'e verilen ve onun tarafından diğer davalı şirkete ciro edilen 300.000,00 TL tutarındaki çeklerden sorumlu tutulmasının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, dosya kapsamından ve tarafların anlatımından çeklerin kime verildiği, kimin tarafından ciro edildiği, kimin tarafından nasıl tahsil edildiğinin anlaşılabileceğini, davacıya ait ticari defter ve kayıtların incelenmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

VI. DİRENME KARARININ HUKUK GENEL KURULUNCA İNCELENMESİ

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarihli ve 2022/(13)3-131 E., 2022/1805 K. sayılı ilamıyla; bozma kararında, davacı Oda tarafından satış bedeli olarak hangi davalıya hangi çeklerin verildiği, ne miktar ödeme yapıldığı hususunda, protokol hükümleri ile birlikte, davacı Odanın ticarî defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiği, davacı Oda adına tapu devri verilen hisseler açısından bu protokollerin kapsamı içinde bir devir yapılıp yapılmadığı konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalıların sorumluluklarının kapsamı belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği belirtilmişse de hükme esas alınan raporda anılan hususların tek tek incelenerek ele alındığı ve varılan sonuca göre hüküm kurulduğu anlaşıldığı gerekçesiyle; Direnme uygun bulunarak, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

VII. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl davada taşınmaz satımına ilişkin verilen çeklerin iptaline, çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptaline; birleşen davada ise taşınmaz satışına ilişkin ödenen bedellerin istirdadı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72 nci maddesi

3. Değerlendirme

1. Direnme üzerine Hukuk Genel Kurulunca yapılan incelemede, "Mahkemenin ilk kararının gerekçesinde 17.03.2014 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğundan bahsedilmiştir. Özel Daire bozma kararında ise bu duruma rağmen asıl dava açısından karşılıksız kalan çekler yönünden ilk bilirkişi raporundaki belirlemeye göre karar verildiği belirtilmiştir. Ancak, direnme kararında açıklandığı üzere Mahkemece re’sen ve çek suretleri gözönüne alınarak düzeltme yapıldığı, talebin dikkate alınması suretiyle çeklerin ve bedellerinin hükme alındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, hüküm ve gerekçede çelişkiden bahsedilemeyeceğinden karar HMK’nın 297. maddesine uygundur." şeklinde belirtilmiş olup ayrıca "...bozma kararında, davacı Oda tarafından satış bedeli olarak hangi davalıya hangi çeklerin verildiği, ne miktar ödeme yapıldığı hususunda, protokol hükümleri ile birlikte, davacı Odanın ticarî defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiği, davacı Oda adına tapu devri verilen hisseler açısından bu protokollerin kapsamı içinde bir devir yapılıp yapılmadığı konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalıların sorumluluklarının kapsamı belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği belirtilmişse de hükme esas alınan raporda anılan hususların tek tek incelenerek ele alındığı ve varılan sonuca göre hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır." gerekçesiyle, direnme uygun bulunarak davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

2. Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca verilen karara göre, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı Oda tarafından satış bedeli olarak hangi davalıya hangi çeklerin verildiği, ne miktar ödeme yapıldığı, protokol hükümleri, davacı Odanın ticarî defter ve kayıtlarının incelendiği, davacı Oda adına tapu devri verilen hisseler açısından bu protokollerin kapsamı içinde bir devir yapılıp yapılmadığı, davalıların sorumluluklarının kapsamı tek tek incelenerek varılan sonuca göre hüküm kurulmasının yeterli olduğu, bundan böyle araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı anlaşıldığından davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan Mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VIII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi gereğince ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.