Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4179 E. 2024/4432 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte nüfus cüzdanı ile gerçekleştirilen araç satış işlemi nedeniyle davacı araç sahibi ile noter arasında tazminat sorumluluğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile aracı satın alan şirket arasında yapılan sulh anlaşmasında aracın değerinin 520.000 TL olarak belirlendiği, ancak mahkemenin kasko değeri üzerinden müterafık kusur indirimi yapmasının hatalı olduğu gözetilerek ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/233 E., 2023/767 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki araç mülkiyetinin tespiti ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; araç kiralama işyeri bulunan davacının daha önce de farklı tarihlerde kiralayan davalı ...'a 30.09.2016 tarihinde 13 günlüğüne 06 ABK ... plakalı 2015 model Mercedes S 350 D AMG marka aracı kiraladığını, süre sonunda aracın teslim edilmediğini, GPS üzerinden aracın İzmir 'e götürüldüğünü öğrenmesi üzerine polise başvurusu sonucunda aracın 18.10.2016 tarihinde davalı şirkete satıldığını, 605.000,00 TL satış bedelinin davalı Bankanın merkez şubesinde satıcı adına açılan hesaba yatırıldığını öğrendiğini, savcılık aşamasında yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda satış sözleşmesindeki imzanın araç maliki davacıya ait olmadığının tespit edildiğini, sahte nüfus cüzdanı ile satış işlemi yapılıp bu cüzdanla açılan banka hesabına paranın yatırıldığını, sahte nüfus cüzdanı ile yapılan işlemler nedeniyle davalı noter ...'ın ve Bankanın da zarardan sorumlu olduğunu, aracı piyasa değerinin çok altında bir bedele satın alan ve hemen satış için 745.000,00 TL bedelle ilana koyan davalı şirketin sahibi ve yetkilisinin iyiniyetli olmadığını, bu süreçte aracını kiraya veremediği için kira bedelinden mahrum kalmak suretiyle ayrıca zarara uğradığını, aracı teslim aldığında birtakım orijinal parçaların araçta olmadığını fark ettiğini ileri sürerek; öncelikle aracın sahte satış işlemi sonrası oluşturulan trafik kaydının iptali ile davacı adına tesciline, bu talebin kabul görmemesi halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, aracın kasko bedeli ile davacının uğramış olduğu tüm maddi ve manevi zarar tespit edilerek davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 19.06.2017 tarihli talep açıklama dilekçesi ile fazlası saklı kalmak üzere 778.000,00 TL kasko bedeli, 1.000,00 TL mahrum kalınan kira bedeli, 1.000,00 TL aksesuar zararı ve 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı şirket vekili; aracın "sahibinden.com" internet sitesindeki ilan üzerine iyi niyetli ve kâr elde etmek amacıyla satın aldığını, şirketin davalı ... ile herhangi bir bağlantısı bulunmadığını, ödediği satış bedelinin iade edilmesi halinde dava açılabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

2.Davalı ... vekili; noter olan davalı tarafından yapılan işlemlerde mevzuata aykırılık veya herhangi bir kusur bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

3.Davalı ... vekili; davalının herhangi bir şekilde davacıdan araç kiralamadığını, davacıyı tanımadığını ve noter işlemlerini yapanın kendisi olmadığını, kiralama işlemlerindeki imzanın da davalıya ait olmadığını, davalının 2016 yılında ehliyetini kaybettiğini ve sonrasında yeni ehliyet çıkartarak kullanmaya başladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

4.Davalı Banka vekili; araç satıcısının talebi üzerine ve sunduğu nüfus cüzdanına istinaden adına hesap açıldığını, hesaba aktarılan paranın hesap sahibine ödediğini, dava dilekçesinde belirtilen hususların taraflarınca sonradan öğrenildiğini, yapılan işlemlerde mevzuata ve bankacılık ilkelerine aykırılık bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın davalı şirket aleyhine açtığı tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Banka aleyhine açılan davanın reddine, davalı noter aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 453.750,00 TL maddi tazminatın 18.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsiline, manevi tazminat davasının ve fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılardan ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; davacıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığından müterafik kusur indirimi yapılamayacağını, davalı ...'ın davalı olarak gösterilmesinin zorunluluk olduğunu, bu nedenle aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, nüfus cüzdanının aslı olmadan işlem yapan noterin sorumluluğu kabul edilirken aynı şekilde sahte nüfus cüzdanı ile işlem yapan Banka memurunun sorumluluğunun kabul edilmemesinin çelişkili olduğunu ileri sürerek, davanın kabulününe karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili; satış işlemini gerçekleştiren noterin olayda hiçbir kusuru bulunmadığını, noterin kusursuz sorumlu olduğunun kabulü ile aleyhine hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; araç maliki adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanı esas alınarak 18.10.2016 tarihinde araç satım sözleşmesinin düzenlendiği, noter işlemi sırasında kullanılan sahte nüfus cüzdanının aslı temin edilemediğinden iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılamadığı, soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporunda adına atılı imzanın davacı elinden çıkmadığının, yargılama sırasında alınan bilirkişi heyet raporunda ise, davalı banka nezdinde gerçekleştirilen vadesiz hesap açma işlemi ile davalı noterlik nezdinde gerçekleştirilen araç satış işleminde kullanılan nüfus cüzdanının banka ve noter bakımından iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığının, mevcut duruma göre davalı banka ile davalı noterliğin sorumluluğu açısından hükme ve denetime elverişli bir değerlendirme yapılamayacağının belirtildiği, nedensellik bağının kesildiğini ispat külfeti davalı noterde olduğundan iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilemeyen sahte nüfus cüzdanına istinaden araç satış sözleşmesi yapan davalı noterin kusursuz sorumluluk kapsamına zarardan sorumlu olduğu, araç kiralama işi ile iştigal eden davacının iş ve mesleki tecrübesi ve aracın niteliği ile kasko değeri göz önünde bulundurulduğunda yeterli araştırma yapılmayıp referans veya kefil istememesi, kira süresi dolduğu halde aracın derhal getirilmesini sağlayıcı yollara başvurmaması nedeniyle müterafik kusuru bulunduğundan davacı lehine hükmedilen tazminat miktarında indirime gidilmesinin yerinde olduğu, davalı banka yönünden noter gibi ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk hali söz konusu olmadığından ve bilirkişi raporunda da davacı asıl adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanı fotokopisinden anlaşılacağı üzere görünüşte silinti, kazıntı, ekleme ve sair dikkati çekecek bir durum bulunmamakla yapılan işlemlerin mutad bankacılık ilkelerine uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir,

TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılardan ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Taraf vekilleri; istinaf sebeplerini tekrar, ederek kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sahte nüfus cüzdanı ile gerçekleştirilen araç satış işlemi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesinin birinci fıkrası,

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 112 ve 237 nci maddeleri,

3. 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesi,

4. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası ile 89 uncu maddesi,

5. Dairece verilen 21.10.2021 tarihli ve 2021/6031 E., 2021/10530 K. sayılı ilam

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye göre; davacı vekilinin tüm, davalı ... vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2.Somut olayda; davacının mülkiyetinde bulunan araç, sahtecilikle davalı şirkete satılmış; davacı tarafından adına kira sözleşmesi yapılan davalı ..., sahte kimliğe dayalı satış işlemini gerçekleştiren davalı noter, sahte kimliğe dayalı olarak Banka hesabı açan ve hesaba yatan satış bedelini sahtecilik failine ödeyen davalı banka ve aracı satın alan davalı şirket aleyhine eldeki dava açılmış; yargılama devam ederken davacı ile davalı şirket arasında 11.06.2020 tarihli Sulh Anlaşması imzalanmış, anlaşmada 520.000,00 TL bedelin şirkete ödenmesi karşılığında aracın davacı yahut göstereceği kişiye devredilmesi kararlaştırılmıştır. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince; davacı tarafın davalı şirket ile yaptığı sulh anlaşması uyarınca araç bedelinin 520.000,00 TL olduğu gözetilerek, bu bedel üzerinden indirim yapılması ve ulaşılan sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalı ...'ın sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 saylı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinni birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı ... yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.12.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Somut olayda, davacıya ait Mercedes marka aracın ... sahte ad kullanan üçüncü kişiye kiralandığı, bilahare aracın bu şahıs tarafından araç maliki davacıya ait sahte kimlikle diğer davalı ... Ltd.’ye 605.000 TL bedelle davalı ...’ın işlettiği Noterlik Dairesi aracılığıyla satıldığı, paranın davacı adına davalı ...’ta açılan hesaba yatırıldığı, araç bedelinin bankadan yine davacının sahte kimliği kullanılarak çekildiği, davacının araç bedelini aralarındaki anlaşma uyarınca davalı şirkete 520.000 TL olarak ödemek suretiyle aracın devrini geri aldığı anlaşılmıştır.

Mahkemece davalı Banka yönünden esastan ... aleyhine açılan davanın pasif husumetten, davalı şirket aleyhine açılan davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, davalı noter ... yönünden ise davacının müterafık kusuru oranında indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı ...’ın istinaf istemi konusunda BAM tarafından esastan ret kararı verilmiş, bu karar Daire çoğunluğunca, mahkemece araç bedeli tarafılar arasındaki sulh anlaşmasında aracın değerinin 520.000 TL olarak kabul edilerek bu miktar üzerinden müterafık kusur indirimi yapılması gerektiği halde kasko değeri üzerinden indirim yapılmasının isabetli olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmedilmiştir.

Sayın Daire çoğunluğunun bu bozma gerekçesine katılmakla birlikte, bu şekilde bir bozmadan önce olayda davalı Noter’in sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususunda değerlendirme yapılması ve Noter hakkındaki davanın bütünüyle reddedilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. Şöyle ki;

Somut olayda, davalı Noter’in Noterlik Kanunu’nun 162. Maddesinde düzenlenen “Noterlerin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı düzenlemede yer alan;

“ Stajiyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar.”

Şeklindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, sahte kimlik bilgisi kullanılarak yapılan satışlara aracılık eden noterlerin hukuki sorumluluklarının kaynağının “haksız fiil sorumluluğu” olduğu hususunda tereddüt edilmemelidir. Haksız fiil sorumluluğu için aranan unsurların, “hukuka aykırı fiil, kusur, zarar, zarar ile fiil arasında illiyet bağı” unsurlarının hep birlikte bulunması zorunludur.

Noterlerin sorumluluğunun “kusursuz sorumluluk” olduğu hususundaki görüşe katılmıyorum. Bir sorumululuğun kusursuz sorumluluk hali olarak kabul edilebilmesi için bu hususun mutlaka ya TBK’da, ya da kendi özel yasasında açıkça düzenlenmesi şarttır. Oysa ne TBK’da, ne de Noterlik Kanunu’nda noterlerin kusursuz sorumluluğuna ilişkin hiçbir yasal düzenleme bulunmamaktadır. İçtihat yoluyla kusursuz sorumluluk hali yaratılması mümkün değildir.

Öte yandan, noterliklerin birer güven kuruluşu olduğu dikkate alındığında, “yüksek özen borcu” altında gözden uzak tutulmamalıdır. Nitekim Dairenin genel yaklaşımı da, Noterlerin her türlü özeni gösterdiği halde sahteciliği önleyemeyecek halde olması (dublör kullanılması, sahteciliğe sebep olan belgenin yüksek iğfal kabiliyetinin bulunması) halinde Noterlerin sorumlu olmayacakları kabul edilmiştir. Oysa kusursuz sorumluluktan kurtulmanın yegane istisnası “illiyet bağının kesilmesi” olgusudur.

Somut olayda, sahteciliğe konu nüfus cüzdanının elde olmaması nedeniyle bu belgenin “iğfal kaabileyeti” bulunup bulunmadığı tespit edilememiş, ancak belgenin iğfal kaabiyetinin bulunduğu kabul edilmiştir. Ortada bir zarar bulunduğundan şüphe duyulamaz. Ne var ki, davalı Noter’in hukuka aykırı eylemi ve zarar arasında UYGUN İLLİYET BAĞI bulunmamaktadır. Zira, sahte olduğu düşünülen nüfus cüzdanı kullanılarak davalı ...’ta davacı adına hesap açılmış ve araç bedeli olan 605.000 TL DAVACI ADINA BANKAYA YATIRILMIŞTIR. Bu noktadan sonra, davalı Banka’nın parayı gerçek alıcı olan davacı yerine, yanlışlıkla üçüncü kişiye ödemiş olması nedeniyle zarar gerçekleşmiştir. Paranın davacı araç sahibi yerine, banka tarafından, kim olduğu bilinmeyen üçüncü kişiye ödenmiş olmasında davalı Noter’in bir dahli bulunmamaktadır. Diğer bir anlatımla, meydana gelen zarar ile davalı Noter’in eylemi arasında İLLİYET BAĞI BULUNMAMAKTADIR. Bu nedenle davalı Noter yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen de olsa kabulüne karar verilmesini isabetli bulmadığımdan ve kararın bu şekilde bozulması gerektiğini düşündüğümden, aksi yöndeki gerekçeyle kararı bozan Daire çoğunluğu görüşünü isabetli bulmuyorum.