"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/954 E., 2023/975 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/766 E., 2021/1323 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.12.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı ... vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davalı avukatların ön alım sebebiyle tapu iptal ve tescil davasında davacıları temsil ettiklerini, talimatları dışında miras hisseleri eşitmiş gibi tescil talebinde bulunduklarını ve mahkemece bu yönde karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, tapuda oluşan hatalı tescilin giderilmesi için davalı avukatların bu kez tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, ancak dosyayı takip etmeyerek açılmamış sayılmasına karar verilmesine sebebiyet verdiklerini, dava konusu taşınmazla ilgili dava dışı şahsın açtığı ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlandığını, taşınmazın ihale yoluyla satıldığını, tapu iptal tescil davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi ile sonuçlandığını satış sebebiyle öğrendiklerini, bu sebeple satış neticesinde eksik hisse karşılığı bedel ödenmesinden kaynaklı zarara uğradıklarını, sebepsiz zenginleşmeye dayalı 10 yıllık zaman aşımı süresinin de dolduğunu iddia ederek; davalı avukatlardan fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 376.142,85 TL maddi tazminatın 19.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili; davacıların dava açılmasından evvel bir veraset ilamı sunmadıkları gibi tapu iptal ve tescil davasında iptal edilen kısımdan daha düşük pay alacakları yolunda bir uyarı veya taleplerinin de bulunmadığını, kaldı ki şufa davası ile elde edilecek kazanımın davacılar arasında eşit olarak dağıtılacağı yönünde Yargıtay içtihadı birleştirme kararı bulunduğunu, sonradan açılan tapu iptal ve tescil davasının davacıların bilgisi dahilinde açılmamış sayılması yönünde karara bağlandığını, satış sonucunda azil yoluna da gidilmediğini, vekalet ücret alacağının ödenmemesi için eldeki davanın açıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacıların kötü niyetli olduğunu, satış sonrasında her hangi bir azil göndermediklerini, şufa hakkının mirastaki hisse ne olursa olsun eşit olarak kullanılmasının zorunlu olduğunu, bu hususun Yargıtay içtihadı birleştirme kararında açıkça düzenlendiğini, davacıların her hangi bir zararının bulunmadığını, mirasçılar arasında zamanaşımının söz konusu olmayacağını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay İBK 1947/5-18 nolu İçtihadi Birleştirme Kararı'nda; "..birden fazla paydaşın önalım hakkının kullanılmasında hisse miktar ve oranının bir önemi yoktur. Şufa hakkını kullanacak paydaşlar birden fazla olduğunda bu hakkın aralarında ortak olduğu ve şufa hakkından eşit olarak yararlanacağı kanun maddesinden anlaşılmaktadır. Paydaşlardan birinin davasından vazgeçmesi halinde, onun payı davalı üzerine bırakılmaz, bu miktar dahi davayı yürüten paydaşlar adına tescil edilir.." şeklinde olduğu, Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/550 E. sayılı dosyasında görülmekte olan davasında da, davanın kabulü halinde ancak davacılar adına eşit olarak tescile karar verilebileceğinden, davacıların anılan davada bir zararlarının ortaya çıkmadığı, açılan 4. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın da işlemden kaldırılıp açılmamış sayılmasına karar verildiği, bir kısım davalıların davayı kabul ettiği ancak duruşmaya gelmedikleri, davacılar vekilinin de davayı takipsiz bıraktığı, bu davada Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/550 E., 2000/1942 K. sayılı kararı sebebiyle kesin hükümden reddi gerekeceği, kaldı ki davayı kabul ettiği söylenen ortakların tapuda da aynı sonuca yönelmiş işlemleri gerçekleştirmelerinin imkan dahilinde bulunduğu, bunun için bir mahkeme kararına lüzum olmadığı, bu nedenlerle davalı avukatların açmış oldukları şufa davasının Yargıtay'ın uygulamasına uygun olduğu, davacıların bu sebepten maddi bir zarara uğramadıkları, vekilin vekalet ilişkisi kapsamında özen borcunu yerine getirip getirmediği, müvekkillerine bilgi verip vermediği hususlarının da davacılar tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi kararındaki hisse oranlarının yanlış olduğunu, veraset ilamına göre hisselerin tapuya tescil ettirilmesini kabul ettiklerini açıkça beyan etmelerine ilişkin dava dışı Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/409 E. sayılı dosyasının davalılarının verdikleri muvafakatnamelerin adı geçen dosyaya ibraz edildiğini, bir kısım davalıların duruşmada hazır olarak davayı kabul ettiklerini, buna rağmen davalı avukatların takip eden duruşmaya mazeretsiz olarak katılmayarak dosyanın işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine sebebiyet verdiklerini, davalı avukatların söz konusu kararı elden tebliğ alıp, zamanaşımı süresini işlettiklerini, davanın akıbeti hakkında davacılara bilgi vermediğini, böylece ilgili dosya davalılarına karşı yöneltilebilecek taleplerin zamanaşıma uğramasına neden olduklarını, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda söz konusu taşınmazın satılarak hissedarlara satış bedelinin hisselerine göre ödenmesi üzerine davacıların paranın eksik yatması sebebiyle davalı avukatların hatasını öğrendiklerini, uğradığı zarardan davalı avukatların sorumlu olduğunu, bilirkişi raporlarındaki değerlendirmelerin hatalı olduğunu, davalı avukatların dosyanın akıbeti hakkında hesap verme ve dava sonunda aldıklarını teslim ettiğini ispat etmekle yükümlü olduğunu, ancak avukatların bu yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi buna ilişkin dosyaya delil de sunmadıklarını, davalı avukatlar tarafından dosya gereği gibi takip edilebilseydi davayı kabul eden davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilerek tapudaki hisse oranlarının düzeltilebilecek olduğu halde bu imkanın davalı avukatlar tarafından ellerinden alındığını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; şufa davasının tarafları ve konusu ile Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davasının tarafları ve konusunun farklı olması sebebiyle şufa davası neticesinde verilen kesinleşmiş kararın tapu iptali tescil davası yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı, şufa davasına konu hissenin davacılar adına veraset ilamındaki hisseler doğrultusunda tescil edileceğine ilişkin davacıların davalı vekillere talimat verdiklerinin ispat edilemediği, dosya kapsamındaki muvafakatnamelerden şufa davasının davacıları konumundaki vekil edenlerin iptal edilecek payın miras hisseleri oranında adlarına tescilini istedikleri, tapudaki eşit oranda hisse tesciline yönelik durumun düzeltilmesi için kendi aralarında anlaşarak eldeki davanın davacılarına muvafakat verdiği, bu muvafakatnamelere istinaden Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2009/409 E. sayılı tapu iptali tescil davasının açıldığı, davanın duruşmasına mazeretsiz olarak vekillerin katılmaması sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu karardan davacıların bilgilendirildiği yönünde dosya kapsamında delil bulunmadığı, bu safhada söz konusu muvafakatnamelere istinaden yeni bir dava açılması mümkün olduğu gibi hissedarların tapuya giderek kendi iradeleri ile tapu kaydını düzeltmeleri de imkan dahilinde olduğu, bu yüzden henüz davacıların oluşmuş bir zararından bahsedilemeyeceği, dava konusu taşınmazın dava dışı şahıs tarafından açılmış bulunan ortaklığın giderilmesi davası neticesinde satılarak ortaklığın giderilmesine karar verildiği, kararın kesinleşmesini müteakip 22.09.2014 tarihinde taşınmazın ihale yoluyla satıldığı ve sonrasında aralarında davacıların da bulunduğu hissedarlara tapudaki paylarına isabet eden tutarların ödendiği, hisselerine isabet eden satış bedelinin ödenmesi ile Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/409 E. sayılı dosya davalısı hissedarların, davacı yana verdikleri muvafakatnameleri gözetilerek satış bedelini tahsil ettikleri tarih itibariyle sebepsiz zenginleştiği kabul edilmesi gerektiğinden eldeki davanın açıldığı tarihte (18.05.2015) henüz TBK 82 nci maddesinde sebepsiz zenginleşme için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından, davacıların bahsi geçen dosyanın davalı hissedarları aleyhine sebepsiz zenginleşme iddiasıyla dava açma imkanları devam ettiği, her dava açıldığı tarihteki koşullara göre karara bağlanması gerektiği, davacıların dava tarihi itibariyle oluşmuş bir zararlarının varlığından söz etmek mümkün olmadığından yukarıda belirtilen hissedarlar aleyhine sebepsiz zenginleşmeye dayanarak dava açmak yerine davalı vekiller aleyhine yönelttikleri eldeki davada haksız olduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekaletin gereği gibi ifa edilmediği, sadakat ve özen ödevinin ihlal edildiği iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) 506 ncı maddesi (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390 ıncı maddesi)
2. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun (1136 sayılı Kanun) 171 ve 40 ıncı maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere özellikle davalı avukatların açmış oldukları şufa davasının Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına uygun olduğu, tescile yönelik durumun düzeltilmesi için paydaşlarca muvafakat verilmişse de bu muvafakatnamelere istinaden Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2009/409 E. sayılı tapu iptali tescil davasının açıldığı, davalı avukatların açılan davayı vekil olarak sonuna kadar gereği gibi takip etmekle yükümlü oldukları, ancak davanın duruşmasına mazeretsiz olarak vekillerin katılmaması sebebiyle öncesinde işlemden kaldırılmasına, süresi içerisinde yenilenmemesi neticesinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, söz konusu muvafakatnamelere istinaden yeni bir dava açılması mümkün olduğu gibi hissedarların tapuya giderek kendi iradeleri ile tapu kaydını düzeltmelerinin de imkan dahilinde olduğu, bu yüzden henüz davacıların oluşmuş bir zararından bahsedilemeyeceği, hisselerine isabet eden satış bedelinin ödenmesi ile Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/409 E. sayılı dosya davalısı hissedarların, davacı yana verdikleri muvafakatnameleri gözetilerek satış bedelini tahsil ettikleri tarih itibariyle sebepsiz zenginleştiği kabul edilmesi gerektiğinden eldeki davanın açıldığı tarihte (18.05.2015) henüz TBK 82 nci maddesinde sebepsiz zenginleşme için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından, davacıların bahsi geçen dosyanın davalı hissedarları aleyhine sebepsiz zenginleşme iddiasıyla dava açma imkanları devam ettiği, bu nedenle zararın oluşmadığının anlaşılmasına
göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.12.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.