"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/472 E., 2023/147 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece; davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden reddine, tazminat istemi yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalılardan Maliye Hazinesi vekili ile davacılar vekili tarafından talep edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 19.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat ... ile davalı Bakanlık vekili Avukat ... ve davalı Hazine vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 11.00'de Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacıların babaları ...'in ... mübadillerinden olup, 1925 yılında 6 nüfuslu ailesiyle Türkiye'ye geldiğini ve 1771 sayılı İskan Kanunu hükümlerine göre bu aileye Merkez Tevzi Defteri 279, Mübadil İskan Esas Defteri 279 ve Temlik Esas Defteri 583 numaralarda kayıtlı 1 ev, 50 ağaç zeytin ve 5 dönüm tarla tahsis edildiğini, bu tahsisin mülkiye amiri tarafından onanıp tapuya tescil için Bursa İskan Dairesinin 31.05.1932 tarihli yazısı ile Bursa Tapu Müdürlüğüne gönderildiğini, ev ile zeytinlik tescil edildiği halde, Yenibağlar mevkiinde tahsis edilen 5 dönüm tarlanın her nasılsa tapuya tescil edilmediğini, 5 dönüm tarlanın adlarına tescil edilmesi için Köyişleri Bakanlığına yapılan başvurunun 08.04.1968 tarihli yazı ile reddedildiğini, bunun iptali için iskan sahiplerinden...'in açtığı davanın Danıştay 8. Dairesinin 18.11.1969 tarihli ve 1968/4546 E., 1969/4030 K. sayılı kararı ile iskanen tahsis edildiği halde tapuya tescili suretiyle ilgililere temlikinin yapılmadığı anlaşılan 5 dönüm tarlanın aynen veya başka bir yerde bu kadar arazi vermek suretiyle veya tazminen davacının iskan hakkı tamamlanması gerektiğinden aksine tesis edilen işlemin iptaline hükmedildiğini, Danıştay kararının infazı ve Karaman Köyü Yenibağlar mevkiindeki 5 dönüm tarlanın karşılığı olan başka bir Hazine taşınmazının verilmesi için 11.08.1980 ve 10.12.1987 tarihli dilekçelerle Bursa Valiliğine (İskan Dairesine) başvurulduğunu, Bursa Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün14.12.1987 tarihli yazısı ile Bursa Defterdarlığından “... Köyü 268-329-1941 paralel sayılı Maliye Hazinesi adına kayıtlı olan taşınmazlardan birinin Danıştay kararı gereği 2510 sayılı İskan Kanunu hükümlerine göre verilmesi düşünüldüğünden hali hazır fiili ve hukuki durumlarının, fuzuli şagili ve kiracısı olup olmadığının, işgal ve kira süresinin, herhangibir amme hizmetine tahsisli olup olmadığının bildirilmesinin" istendiğini, bu yazıya Bursa 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün verdiği 14.12.1987 tarihli cevapta; "... Köyü 268-329-1941 sayılı parsellerin Maliye Hazinesi adına tapuda kayıtlı olduğu" bildirildiği halde, Danıştay kararının yerine getirilmediğini, davacılar murisi babaları...'in 2001 yılında ölümünden sonra, davacıların 28.12.2009 tarihli dilekçeleri ile Bursa Ertuğrulgazi Milli Emlak Müdürlüğüne başvurduklarını, adı geçen Müdürlüğün 25.10.2010 tarihli yazısı ile "dilekçe ve eklerinin tetkikinde taleplerinin(Mülga 2510) 26.09.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5543 sayılı İskan Kanunu kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir" denilerek, dilekçe ve eklerinin İl Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne gönderildiğinin kendilerine bildirildiğini, iskan defterinin mülki amirce tasdikinden sonra tahsise konu arazinin mülkiyet hakkının tahsis sahiplerine geçip tescilinden önce mülkiyet hakkının kazanıldığını ve zamanaşımına uğramasının da sözkonusu olmadığını ileri sürerek; tevzi defteri 279, İskan Esas Defteri 1006 ve Temlik Esas Defteri 583 numaralarda iskan sahipleri adına kayıtlı olan 5 dönüm miktarlı Bursa Osmangazi İlçesi Karaman Köyü, Yenibağlar mevkiindeki Hazine adına kayıtlı ve mevcut durumda imarlı olan arazinin tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini, belirtilen mevkiide Hazine adına kayıtlı taşınmazlar bulunmadığı takdirde, Bursa Toprak İskan Müdürlüğünün 16.10.1979 tarihli yazısı ile verilmesi düşünülen ve 1979 tarihli tapu kayıtlarına göre Maliye Hazinesi adına tapuda kayıtlı olan Osmangazi İlçesi, ... Köyü 268-329-1941 sayılı parsellerden taleplerine muadili olan parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına 1/2 pay oranı ile tescilini, bu isteklerinin hiçbirisinin mümkün olmaması halinde, İskan Müdürlüğünün 14.12.1987 tarihli yazısında verilmesi düşünülen ... Köyü 268-329-1941 sayılı parsellerin taleplerinin muadili olan taşınmazların rayiç değerinin tespiti ile şimdilik 500.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 04.06.2014 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda 1.750.000,00 TL üzerinden davayı ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar adına davayı takip eden Hazine vekili; davada husumetin doğru yöneltilmediğini, ayrıca zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin de geçtiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 22.09.2014 tarihli ve 2012/440 E., 2014/381 K. sayılı kararla; 31.05.1932 tarihli adiyen iskan edilen muhacirlere verilen gayri menkul envalin muhakkak tasarruf vesikasında yüzölçümü yazılı Bursa Osmangazi Karaman köyü Yenibağlar mevkindeki 5.000 metrekare miktarlı taşınmazın zilyetliğinin gerek davacıların murisi gerekse davacılara teslim edilmediği ve bu taşınmazla ilgili tapuda tescil işleminin yapılmadığı, 2510 sayılı İskan Kanunu'nun 23 üncü maddesindeki 1 yıllık hak düşürücü sürenin iskan ve temlik belgesi ile ayni hak kazananlara uygulanmayıp taşınmazda başka nedenlerle hak iddia edenlere yönelik olarak konulan bir hüküm olduğu, bu itibarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı savunmalarının yerinde olmadığı, bunun yanı sıra söz konusu tasarruf vesikasında yüzölçümü yazılı 5.000 metrekare miktarlı taşınmazla ilgili davacıların murisi...'in açtığı davada Danıştay 8. Dairesinin 1968/4546 E., 1969/4030 K. sayılı 18.11.1969 tarihli ilamıyla eksik iskan hakkının aynen veya mümkün değilse tazminen tamamlanması gerektiğinin hüküm altına alınıp kesinleşmiş Danıştay ilamının aksinin tartışılmasının mümkün olmadığı, iskan hakkına konu bu taşınmazın akıbeti hakkında kayıtlar üzerinde uzman bilirkişiye inceleme ve araştırma yetkisi verildiği, Danıştayın kesinleşmiş kararı gereği muadil olarak verilmesi düşünülen taşınmazların verilmemiş olması, idarenin bu şekilde fiilen kusurlu bir imkansızlığa sebep olması, tapu iptalinin hukuken ve fiilen mümkün olmaması karşısında davacı tarafın tazminata yönelik terditli talebinin kabulü gerektiği gerekçesiyle; davacı tarafın tapu iptal ve tescile yönelik talebinin reddine, davacı tarafın 27.06.2012 harç tarihli dava ve 04.06.2014 tarihli ıslah dilekçeleri birlikte değerlendirilmek suretiyle terditli talebinin kabulü ile toplam 1.750,000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 04.11.2015 tarihli ve 2015/15068 E., 2015/17254 K. sayılı ilamıyla; "(...) İskan kaydı ile kendilerine temlik edilen, ancak somut olayda olduğu gibi tapuya tescil edilmeyen ya da tapuda kayıtlı taşınmazlarını haricen satması veya kayıt maliki ve mirasçılarının ilgilenmemesi nedeniyle yerine uygulanmayan milyonlarca kayıt sahibi ya da mirasçısının, yasaların kendilerine tandığı yasal yolları zamanında kullanmayarak hak düşürücü süreleri geçirdikten yıllarca sonra somut olayda olduğu gibi Hazineye karşı tazminat davası açmaları yürürlükteki yasalara göre olanaksızdır. O halde tapu kaydının iptali ve tescil davalarının hak düşürücü süre yönünden reddini gerektirecek davalar nedeniyle açılan tazminat davalarının da dinlenilmesi mümkün değildir.
Bilirkişiler BK 96. maddesinden söz ederek "fiilen kusurlu bir imkansızlık yaratıldığından" söz etmiş, Mahkeme de gerekçesinde bu konuya yer vermiştir. Bu maddeye göre; alacaklı hakkını kısmen veya tamamen alamadığı takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini, ispat etmedikçe bundan dolayı zararın tamamından sorumludur. Bu sorumluluğu belirleyecek davanın herhalde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılması gerekir. Somut olayda iskan sahibi davacı murisleri hak düşürücü ve zamanaşımı süresi içinde itiraz ve dava haklarını kullanmamış olduklarından davanın esasına girilip bu konu tartışılamaz.
Danıştay kararı ile davalı Bursa Valiliği belirli bir tazminat ödemeye mahkum edilmemiştir. İskan kaydının tapuya tescil edilmeme eylemi davacıların haklarına kavuşmasına engel olmamıştır. Bu sebeple, haksız fiil olarak kabul edilemez. 818 sayılı BK'nun 60. (6098 sayılı TBK'nun 72.) maddesi gereğince haksız fiilde zamanaşımı süresi 1 ve 10 yıldır. Sebepsiz zenginleşme olarak kabul edilirse 818 sayılı BK. md. 66 (6098 sayılı TBK m.82) uyarınca yine zamanaşımı süresi 1 ve 10 senedir. 818 sayılı BK'nun 125. (6098 sayılı TBK'nun 146.) maddesi uyarınca her dava 10 senelik zamanaşımına tabidir. Olaya hangi yönden bakılırsa bakılsın tazminat davası yönünden zamanaşımı süresi geçmiştir.
Davalı vekili süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğundan zamanaşımı nedeniyle tazminat davasının reddine karar verilmelidir.
13-Kabule göre de; Tapu Sicil Müdürlüğü adına oluşturulan bir tapu kaydı olmadığından tapu iptali ve tescil davası yönünden bu müdürlüğe husumet yöneltilemeyeceği gibi, tazminat davası yönünden de Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilemez. Yine, tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istendiği halde bu ayırıma gitmeden hüküm kurulması isabetsiz ise de, zamanaşımı nedeniyle hüküm bozulduğundan bu yanlışlıklara işaret edilmekle yetinilmiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1. Mahkemenin 02.05.2017 tarihli ve 2017/80 E., 2017/161 K. sayılı kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
2. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
3. Dairemizin 11.04.2018 tarihli ve 2017/14541 E., 2018/3866 K. sayılı ilamıyla; kararın onanmasına karar verilmiştir.
4. İlama karşı taraf vekilleri karar düzeltme talebinde bulunmuş, Dairece verilen 25.12.2018 tarihli ve 2018/4335 E., 2018/13245 K. sayılı ilamla; düzeltme isteklerinin reddine karar verilmiştir.
5. Davacıların Anayasaya Mahkemesine başvuru yapması üzerine, Anayasa Mahkemesinin 2019/2236 numara ve 21.09.2022 tarihli kararıyla; mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa'nın 35 inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, başvurucuların tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
C. Anayasa Mahkemesinin İhlal Kararı Sonrası Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Danıştay kararında davacıların murisinin hakkının varlığı tespit edilerek idari işlemin iptal edildiği, tescil talebinin reddine ilişkin işlemin iptal edilmesine dair verilen kararda dava konusu taşınmazın davacılar adına tescili gerektiği, davacıların murisinin talep ettiği taşınmazın aynen verilmesinin mümkün olmaması hâlinde başka bir taşınmaz verilmesi ya da tazminat ödenmesi suretiyle de iskân hakkının gereğinin yerine getirilebileceğinin belirtildiği, davacıların murisine tahsis edilen taşınmazın 1935 tarihinde yapılan kadastroda herhangi bir parsele uygulanmadığı gözetildiğinde aynen teslimin imkânsız olduğu, taşınmazın aynen tesliminin alternatifinin davacılara tazminat ödenmesi olduğu, davacılarca terditli olarak tazminat isteminde bulunulduğu, Anayasa Mahkemesi kararında da başvurucuların 1771 sayılı Kanun'dan doğan ve varlığı Danıştay kararıyla tespit edilen 5 dönümlük taşınmazın tapusunu edinme hakkının aynen teslimin sağlanamamasının alternatifi olarak tazminata hükmedilmesi isteminin zamanaşımı gerekçesiyle reddedilmesinin Anayasa'nın 35 inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal niteliğinde olduğuna karar verildiği gerekçesiyle; davacı tarafın tapu iptal ve tescile yönelik talebinin reddine, 27.06.2012 harç tarihli dava ve 04.06.2014 tarihli ıslah dilekçeleri birlikte değerlendirilmek suretiyle terditli talebinin kabulü ile toplam 1.750,000,00 TL tazminatın dava tarihi olan 27.06.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; ilk dava tarihi üzerinden 11 yıl geçmiş olması nedeniyle dava konusu taşınmazın yeniden yargılama yapıldığı tarihteki rayiç değerinin tespiti ile tespit edilen tazminatın tahsiline karar verilmesi talepleriyle ilgili bir karar verilmeksizin 11 yıl öncesinde tespit edilen 1.750.000,00TL rayiç bedelin dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hükmedilen 1.750.000,00TL'nin ilk dava ve ıslah tarihi itibariyle yasal faiz tutarının 1.443.750,00 TL, tahsil edilecek toplam tutarın ise 3.193.750,00TL olduğunu, davacıların ilk davada hükmedilen tazminat ile 10 adet daire satın almaları mümkünken karar tarihi itibariyle geciken adalet gereği ellerine geçmesi muhtemel bu para ile sadece 1 adet daire satın alabileceklerini, davacıların zararlarının boyutu dikkate alındığında bu davadan sonra munzam zarar davası açmak mecburiyetinde kalacaklarını, davacıların munzam zarar davası açmalarına gerek kalmaksızın Mahkemece Anayasa Mahkemesinin yeniden yargılama yapılması kararı esas alınarak dava konusu taşınmazın güncel rayiç bedelinin tespiti ile davanın mahiyeti gereği tespit edilen rayiç bedelin kamulaştırmasız el koyma hükümleri gereği faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olduğu nazara alınmadan dava ve ıslah tarihi şeklinde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili; Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/80 E. ve 2017/161 K. sayılı kararı ile Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 04.11.2015 tarihli ve 2015/15068 E., 20125/17254 K. sayılı bozma ilamına uyulduğunu ve davanın reddine karar verildiğini, bu kararın gerekçesinde de müvekkili Bakanlık İl Müdürlüğü tarafından görev alanındaki işlemlerin gerçekleştirildiğinin belirtildiğini, tescil işlemlerinin ise Tapu ve Kadastro Müdürlüğünce yapılması gerekmekte olup, müvekkili Bakanlığın bu işlemler için tasarrufta bulunma yetkisinin olmadığını, bu durumda müvekkili Kuruma husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı Maliye Hazinesi vekili; dosyada iki davalı idare bulunmakta olup; hükmedilen tazminattan davalıların her ikisinin de müştereken ve müteselsilen sorumlu olup olmadığının da belirtilmediğini, davacılar murisinin ve dava konusu edilen iskana konu taşınmazın hak sahibi olduğu iddia edilen dedesine ait veraset ilamı dosyaya sunulmadan, taraf teşkili sağlanmadan, davacıların murisinin mübadil mi göçmen mi olduğu yeteri kadar araştırılmadan karar verildiğini, Lozan Anlaşması hükümlerinin incelenmediğini, tazminata ilişkin taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının 04.06.2014 tarihli ıslah dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmediğini, ıslaha ilişkin beyanda bulunmaya ilişkin hukuki dinlenme hakklarının ihlal edildiğini, davacıların dayandığı Danıştay kararının infazı için idareye başvuru sürelerinin üzerinden de 10 yıllık süre geçtiğini, davacıların mülkiyet iddiasının da yersiz olduğunu, zira iskan bölgesinin en yüksek mülki memurunun iskan tahsis işlemini onaylaması söz konusu olup; tescili sağlamadığını, ayrıca Danıştay kararının da tescil hükmü içermediğini, yalnızca bir idare işlemin iptalini içerdiğini, kaldı ki davacıların iskan mahallerinde 5 sene oturma mecburiyeti bulunmakta olup; davacıların kendilerine verilen yerdeki zilyetliklerini ve bu mecburiyeti yerine getirdiklerini de ispat edemediklerini, bu nedenle de mülkiyet hakkına dayalı tazminat davasının reddi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Danıştay kararının icra edilmemesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) "Mülkiyet Hakkı" başlıklı 35 inci maddesi,
2. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50 nci maddesi.
3.Değerlendirme
1. Temyiz olunan Mahkeme kararında yazılı gerekçelere ve özellikle yeniden yargılama yapmakla yükümlü Mahkemenin, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde karar vermiş olmasına göre; davacılar vekili ile davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile hükmün davalı ... yönünden onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2. Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bir husustur.
3. Dairemizin 04.11.2015 tarihli bozma ilamında da belirtildiği üzere, Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilemez.
4. Hal böyle olunca Mahkemece, davalı Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu davalı yönünden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacılar vekili ile davalı ... Bakanlığının temyiz itirazlarının reddi ile Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi gereğince davalı ... yönünden ONANMASINA,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca davalı Tapu Sicil Müdürlüğüne İzafeten Maliye Hazinesi yönünden BOZULMASINA,
28.000,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin karşılıklı verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacılara yükletilmesine,
1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.