Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4558 E. 2024/3047 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından eğitim hizmetleri sözleşmeleri kapsamında bloke edilen alacakların tahsili için başlatılan icra takibine davalı kurumun yaptığı itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının istihdam yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin ve davalı kurumun bloke ettiği tutarların miktarının tespiti için yeterli inceleme yapılmadığı ve bozma kararına uygun bir bilirkişi raporu alınmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2238 E., 2023/2166 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/249 E., 2018/261 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı Kurum tarafından meslek edindirme kursları düzenlenmesi için açılan bir kısım ihaleler sonucu davalı Kurum ile birtakım sözleşmeler imzaladıklarını, kendilerinin sözleşme gereklerini yerine getirmelerine rağmen davalının ihale bedellerinin her birinin %21'lik kısmını iş bitirme garantisi olarak bloke ettiğini, bloke edilen 570.000,00 TL'nin iş bitiminde ödenmediğini, ödenmeyen alacağın tahsili için başlattıkları icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müfettiş raporu doğrultusunda işlem yaptıklarını, itirazın haklı olduğunu savunarak davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 29.09.2016 tarihli ve 2015/542 E., 2016/647 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF KARARI

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesinin 12.04.2017 tarihli ve 2017/230 E., 2017/431 K. sayılı kararında; "Uyuşmazlık, davacının yasaklama işlemi hakkında idari yargıda dava açmadan sözleşme kapsamında alacak isteğinde bulunup bulunamayacağı noktasındadır. Davacının yasaklama işlemi hakkında dava açmaması sözleşme kapsamındaki alacaklarını istemesine engel değildir. Hal böyle olunca davacı, sözleşme kapsamında alacağını istediğine göre mahkemece bu kapsamda taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

V. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesi kararına uyan İlk Derece Mahkemesince 07.06.2018 tarihli ve 2017/249 E., 2018/261 K. sayılı kararla; davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2015/15738 sayılı takip dosyasında 569.346,62 TL asıl alacağa ve 29.925,00 TL işlemiş faize yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, itirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20'si oranındaki tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

VI. İSTİNAF KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 15.12.2021 tarihli ve 2018/3337 E., 2021/3231 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin ikinci kararı da kaldırılarak kendisince yapılan tahkikat sonucunda davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2015/15738 E. sayılı takip dosyasında 434.896,93 TL asıl alacağa ve 25.832,88 TL işlemiş faize yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin bu miktarlar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, itirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20'si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

VII. TEMYİZ

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece; Bölge Adliye Mahkemesince herhangi bir gerekçe belirtilmeden söz konusu rapora atıf yapılmış. Rapor içeriğinden 31.01.2014 tarihli teftiş raporunda gerekçesi belirtildiği ve gerekçesi belirtilen davacı ile yapılan sözleşmelerin (3.4.4) maddesi gereğince kurs sonrası kısmen dahi olsa istihdamın yerine getirilmediğinin kabul edildiği varsayılsa dahi 31.01.2014 tarihli teftiş raporunda dava dilekçesinde belirtilen 197199/89169-75010/99830-74974/99793 sayılı üç adet sözleşme için belirtilen tutarların tahsil edilemeyeceği rapora yansımış, yine aynı teftiş raporunda 99850/74998 numaralı sözleşmeye yer verilmiş olmasına rağmen neden raporda dışlandığı anlaşılamamıştır. O halde Bölge Adliye Mahkemesince yapılması gereken; tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalı tarafın itirazlarını karşılayacak, davalının hangi sözleşmede hangi gerekçeyle istihdamın yerine getirilmediği ve davacıya ödenmeyen bloke tutarlarının somut tespitlerine yer verilmeli ve davacının istihdamı sağlayıp sağlamadığı ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerini değerlendirecek uzman Sayıştay Denetçisinden oluşan üç kişilik yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

VIII. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNCE BOZMAYA UYULARAK VERİLEN KARAR

Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...Üç kişilik uzman Sayıştay Denetçisinden oluşan bilirkişi heyetinden asıl ve ek rapor alındığı, alınan bilirkişi asıl ve ek raporunda davacı yüklenicinin 74998, 329842, 8993,2811,74974,2839,8972 ve 9014 sözleşme nolu meslek edindirme kursları dolayısıyla istihdam garantili Eğitim Hizmetleri Sözleşmelerinin 10.7 maddesi hükmüne istinaden davacı yüklenici hakedişlerinden bloke edilen tutarlara ilişkin olarak icra takip tarihi itibariyle davalı idareden toplam 383.449,58 TL alacaklı olduğu, davacı yüklenicinin 7510,111235 ve 329806 sözleşme nolu istihdam garantili Eğitim Hizmetleri Sözleşmeleri dolayısıyla firmalarına hakediş ödemesinde bulunulduğunu kanıtlaması durumunda davacı yüklenicinin icra takip tarihi itibariyle toplam 550.217,58 TL alacaklı olduğunun kabul edilmesinin gerektiği bildirildiği, bilirkişi asıl ve ek raporu usul ve yasaya uygun olup hüküm kurmaya elverişli bulunduğu..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2015/15738 E. sayılı takip dosyasında 383.449,58 TL asıl alacağa ve 20.131,10 TL işlemiş faize yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin bu miktarlar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmedilen asıl alacağın (383.449,58 TL) %20'si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IX. TEMYİZ

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

A. TEMYİZ SEBEPLERİ

1. Davacı vekili temyiz isteminde; dosya kapsamında alınan kök ve ek raporun itirazlarının değerlendirilmeden hazırlandığını, davalı Kurumun 75010, 111235, 329806 sözleşme numaralı kurs dosyalarının arşivde olmadığı gerekçesiyle dosyaya ibraz edemediğini, akabinde 27.01.2020 tarihli yazı ekindeki çizelgenin 7510, 111235 ve 329806 sözleşme no'lu istihdam garantili eğitim hizmetleri sözleşmeleri dolayısıyla yükleniciye hakediş bedeli ödenmediği şeklinde düzenlendiğini, işbu kurs dosyalarına ait bloke edilen miktarların 0,00 TL olarak gösterilmesinin müvekkilinin haklı alacağını sürüncemede bıraktığını, hükme esas alınan raporda salt çizelgeye itibar edilerek ispat yükünün müvekkiline çevrilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, davalının savunma ve iddiasını ispatlayamadığı kabul edilerek, müvekkilinin haklı alacağının 550.217,58 TL olduğunun kabulü gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili temyiz isteminde; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin temyiz incelemesi neticesi karar bağlanan bozma hükmünde davacının istihdamı sağlayıp sağlamadığının taraflar arasındaki sözleşme hükümleri kapsamında değerlendirilmesinin istenildiğini, ancak hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında bozma ilamında istenilen hususlar kapsamında inceleme yapılmadığını, davacı yüklenici ile imzalanan eğitim hizmetleri sözleşmeleri aynı zamanda istihdam yükümlülüğü içerdiğini, gerek 31.12.2008 tarihli ve 27097 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan (mülga) Türkiye İş Kurumu İş Gücü Uyum Hizmetleri Yönetmeliği, gerekse 12/-.03.2013 tarihli ve 28585 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan (mülga) Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca istihdam yükümlülüğünün yerine getirilmesinin yüklenicinin sorumluluğunda olduğunu, istihdam garantili sözleşme hükümlerinden de anlaşıldığı üzere, herhangi bir teftiş, denetim veya soruşturma raporuna ihtiyaç bulunmaksızın, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri gereğince, aylık olarak yüklenici tarafından Kuruma sunulan hak edişlerin kontrolleri neticesi, yapılan ödemelerden %20'si Kurum tarafından bloke edilerek kalan tutar yükleniciye ödendiğini, ilgili eğitim/kursun tamamlanmasını müteakip ilgili yüklenici istihdam yükümlülüklerini yerine getirerek bu durumu süresi içerisinde belgelemez ise sözleşme süresince bloke edilmiş olan %20 tutarındaki sözleşme bedeli ödenmediği ve neticesinde bloke tutar irad kaydedilerek yüklenici hakkında yasaklılık hükümleri uygulandığını, bu nedenle söz konusu sözleşme hükümleri kapsamında yapılan bloke işlemlerinin bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmelerle herhangi ilgisi bulunmadığını, davacı yüklenici tarafça, istihdam yükümlülüğünün yerine getirilmemiş ve/veya kabul anlamına gelmemekle birlikte yerine getirilmiş olsa dahi Kuruma bildirilmemiş olması sebebiyle müvekkil Kamu Kurumunca ilgili mevzuat ve sözleşme hükümleri kapsamında blokelenen tutarların öngürülen süreler sonunda irad kaydedilmesi ve hatta yüklenici süresi dolduktan sonra yükümlülüğünü yerine getirse dahi (m.34/5) bloke tutarın hiçbir şekilde geri ödenmemesi gerektiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmadığını, davacı yüklenicinin sözleşme ve mevzuat hükümleri gereğince yükümlülüklerini yerine getirdiğine ilişkin gerekli belgeleri sunamadığını, müvekkil Kamu Kurumunun davacı şirkete borcu olmadığına ilişkin dava konusu icra takibine yapılan itirazının haklı gerekçelere dayandığının taraflarca akdedilen sözleşme hükümleriyle sabit olduğu, haklı gerekçeyle icra takibine itiraz etmiş olan müvekkil Kamu Kurumunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı alacaklının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, dava konusu olaya ilişkin olarak kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkil Kamu Kurumunun borçlu olduğuna karar verilse dahi, bu tutara avans faiz değil yasal faiz uygulanması gerektiğini, yine taleple bağlılık ilkesi gereği mahkemelerin talep edilenden fazlasına hüküm kuramayacağı dikkate alındığında, talep edilmeyen avans faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

B. GEREKÇE

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen eğitim hizmetleri sözleşlemeleri kapsamında bloke edilen alacakların tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

27.10.2011, 10.04.2012, 23.05.2012, 20.12.2012, 03.10.2013, 08.01.2013 tarihli Eğitim Hizmetleri Sözleşmelerinin (23.2) maddesi.

3. Değerlendirme

1. Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Belirtilmelidir ki bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.)

2. Somut olayda Mahkemece; bozma kararına uyulduğu hâlde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ilamı ile; davacının hangi sözleşme ve hangi sözleşme maddelerine göre hangi miktarda istihdam borcunun yerine getirmediği ve davalının hangi miktarda bloke tutarını ödemediğine ilişkin somut tespitlere yer verilerek değerlendirme içeren bilirkişi raporu alınması gerektiği açıkça belirtilerek; yapılan bozma ilamına uyulma kararı verilmiş ise de, herhangi bir gerekçe belirtilmeden rapora atıf yapılmış, istihdam zorunluluğunun yerine getirilip getirilmediği tartışılmamıştır.

3. Hükme esas alınan rapor içeriğinde; "Davalı idare, davacı ... Eğitim İnş, Eml. Sig. Turizm San. Tic. Ltd. Şti.'nin kasiyer meslek kursu açılması maksadıyla 329842 sözleşme no.lu 126.400,00 TL. bedelli, grafik meslek kursu açılması maksadıyla 197199 sözleşme no.lu 97.574,40 TL. bedelli, bilgisayar destekli grafik tasarım meslek kursu açılması maksadıyla 74974 sözleşme no.lu 304.920 TL. bedelli, yönetici sekreter meslek kursu açılması maksadıyla 8972 sözleşme no.lu 346.500,00 TL. bedelli, bilgisayar destekli grafik tasarım meslek kursu açılması maksadıyla 2839 sözleşme no.lu 240.240,00 TL. bedelli, yönetici sekreter meslek kursu açılması maksadıyla 9014 sözleşme no.lu 234,000,00 TL. bedelli, kasiyerlik meslek kursu açılması maksadıyla 74998 sözleşme no.lu 112.800,00 TL. bedelli, bilgisayar destekli grafik tasarım meslek kursu açılması maksadıyla 2811 sözleşme no.lu 276.500,00 TL. bedelli, lojistik meslek kursu açılması maksadıyla 329806 sözleşme no.lu 235.840,00 TL. bedelli, kasiyer meslek kursu açılması maksadıyla 8993 sözleşme no.lu 442.400,00 TL. bedelli, yönetici sekreter meslek kursu açılması maksadıyla 7510 sözleşme no.lu 294.000,00 TL. bedelli, yönetici sekreter meslek kursu açılması maksadıyla 111235 sözleşme no.lu 294.000,00 TL. bedelli istihdam garantili Eğitim Hizmetleri Sözleşmelerinden kaynaklanan istihdam yükümlülüğünün yerine getirmediğine ilişkin herhangi bir inceleme raporunu dava dosyasına ibraz etmemiştir." tespitine yer verilerek 74998 ve 74974 sözleşme numaraları sözleşmelerdeki bloke tutarlar da alacak miktarına dahil edilmiş ise de; İş Başmüfettişi ... tarafından düzenlenen 31.01.2014 tarih ve 9977- 9767/SR/01-01 sayılı Soruşturma Raporunda, davacının kasiyerlik meslek kursu açılması maksadıyla 74998 sözleşme no.lu ( kurs portal no 99850) 112.800,00 TL. bedelli ve bilgisayar destekli grafik tasarım meslek kursu açılması maksadıyla 74974 sözleşme no.lu (kurs portal no99793) 304.920 TL. bedelli sözleşmelerde, davacının istihdam yükümlülüğünü yerine getirmediğine ilişkin tespit ve incelemelere yer verilmiş olup, bu sözleşmeler nedeniyle ödenmeyen bloke tutarlarının, gerekçede tartışılmadan alacak miktarına dahil edilmesi isabetli görülmemiştir.

O halde Bölge Adliye Mahkemesince yapılması gereken; taraflar arasında imzalanan ve dava konusu yapılan istihdam garantili Eğitim Hizmet Sözleşmelerinin (23.2) maddesi uyarınca, ispat yükü kendisinde olan davacıya, istihdam yükümlülüğünün yerine getirilmesine ilişkin, kursiyerlerin 3 aydan az olmamak üzere kurs süresi kadar istihdam edildiklerine dair belgeyi sunması için talep halinde davacı tarafa kesin süre verilmesi, davacının belgeleri sunmaması halinde bu yükümlülüğünü yerine getirmediği kabul edilerek karar verilmesi, sunması halinde ise tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun rapor ya da ek rapor aldırılarak sağlanan istihdam sayısına göre davacının talep edebileceği miktarın belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4. Bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

X. KARAR

Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.