"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1204 E., 2023/1347 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 3. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/149 E., 2022/37 K.
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin 11.11.2016 tarihinde davalı hastanede sezeryan yöntemi ile doğum yaptığını, doğumdan 3 gün sonra şiddetli ağrı şikayetiyle müracaat ettiği davalı hastanenin acil servisinde, nöbetçi ebe tarafından yapılan kontrolde sorun olmadığı söylenerek ağrı kesici bir iğne ile taburcu edildiğini, aradan bir kaç gün geçtikten sonra şiddetli ağrıların nüksetmesi üzerine, yeniden davalı hastaneye müracaat ettiğini, tetkikler sonucu teşhis konulamaması nedeniyle acil ameliyata karar verilerek rahminin cerrahi operasyonla alındığını, davacının eşine cerrahi operasyon başladıktan sonra, okumasına fırsat bırakmadan formalite ve acil olduğu söylenerek muvafakatname imzalatıldığını, müvekkilinin ve eşinin muvafakatinin bulunmadığını, sözde muvafakate istinaden haksız yere operasyon yapıldığını, bir daha çocuk sahibi olabilmesinin fiziken imkansız hale geldiğini ileri sürerek, 600.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2. Birleşen davada ise, müvekkilinin doğum sırasında kullanılan gazlı bezin rahminde unutulması nedeniyle iltihaplanma oluştuğundan ikinci kez operasyon geçirmek zorunda kaldığını, "Histerektomi" operasyonu ile tamamen alındığını, geçirmiş olduğu ağır travma ve yaşadığı ağrılar sebebiyle herhangi bir işe girip çalışamadığını ileri sürerek; 300.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hastane vekili asıl davada, davacının talep ettiği tazminat talebinin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, ameliyat sırasında yapılan gözlem ve muayene sonucunda rahim ve her iki yumurtalık borusunun durumdan etkilendiği, dokunun bir kısmının çıkarılması gerektiği ve hasta için hayati önem taşıdığı düşünülerek davacının eşinin ameliyat girişinde ayrıntılı olarak bilgilendirilerek yazılı onamı alınmasıyla cerrahi olarak çıkartıldığını, özen yükümlülüğüne uygun hareket edildiğini, hastanın zarar görmemesi için mesleki tüm şartların yerine getirildiğini, işlemlerde tıbben, eksik, hata ya da ihmalden kaynaklanan hizmet kusuru ve hasta haklarına yönelik bir ihlal olmadığını, olayda uygun bir illiyet bağı bulunmadığı gibi zarar oluşmadığını, fahiş bir manevi tazminat talep edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı doktor vekili birleşen davada; davacının iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, doğum esnasında içinde gazlı bez veya herhangi bir malzeme unutulmasının söz konusu olmadığını, enfeksiyonun nedeninin sezaryen sonrası oluşan tıbben olası enfeksiyon riski olduğunu, müvekkilinin doğum sırasında ve sonrasında uyguladığı tedavide üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporlara göre davacıya uygulanan sezeryan operasyonu esnasında ve sonrasında gerekli antibiyotiklerin reçete edilip uygulandığı, taburculuktan sonra karın ağrısı şikayetiyle başvuran kişinin pelvik enfeksiyonu ön tanısıyla yeniden yatırıldığı, bu yaklaşımın uygun olduğu, pelvik enfeksiyonun her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilecek komplikasyon niteliğinde bulunduğu ve işlemlerin komplikasyon yönetimi açısından uygun sayıldığı, dosyada mevcut tıbbi belgelerin incelenmesinde sezeryan operasyonu sırasında yabancı cisim unutulduğuna dair iddialarını destekler nitelikte tıbbi herhangi bir delilin yer almadığı, ameliyatın tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun gerçekleştirildiği, sağlık hizmetinin yürütülmesinde hastane idaresinin organizasyon hatasının tespit edilmediği, bilimsel belirleme karşısında davalıların sorumlu olmayacağı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davalı doktor tarafından bebeğin uygun kiloda olmasından dolayı 36 haftalık hamile olan müvekkilinin doğumunun gerçekleştiğini, doğum öncesi ve sonrası her türlü tetkik ve komplikasyondan geçirilen davacının herhangi bir bulguya rastlanılmadığından taburcu edildiğini, ancak doğum sırasında kullanılan gazlı bezin rahminde unutulması sonucu enfekte olduğunu, hem sezeryan hem de rahmin alınması operasyonlarında aydınlatılmış rızasının bulunmadığını, buna ilişkin olarak ATK ve bilirkişi raporlarında bu konu hakkında değerlendirme de yapılmadığını, hekim hatasından kaynaklı zarara uğratıldığını, doğumdan hemen sonra histerektomi ameliyatını gerektirecek kadar ağır bir kanama ve iltihaplanmanın olması gerektiğini, salt ameliyata rıza göstermenin yeterli olmadığını, komplikasyonların da izah edilmesi gerektiğini, aydınlatılmış onamda ispat külfetinin davalılarda bulunduğunu, müvekkilinin hastaneye sevki ile yapılacak olan muayenesinin ardından yeniden rapor alınmasını talep ettiklerini, ancak mahkemece değerlendirilmediğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgilerin yer aldığı, imzası davacı yanca inkar edilmeyen 11.11.2016 tarihli "aydınlatılmış onam belgesi", 21.11.2016 tarihli Laparoski bilgilendirme ve onam formu ile yargılama aşamasında tanık sıfatıyla verdiği beyanında; "Ameliyatın gerçekleştiği esnada beni acilen çağırdılar. Ameliyathanenin kapasında 4.bir çocuk düşünüyormusunuz diye sordular. Eşimin rahminin alınmasının zorunlu olduğunu söylediler. Acil olarak eşimin sağlığını düşündüğümden belgeleri imzaladığını, ..." ifaden davacının eşi tarafından imzalanan 21.11.2016 tarihli histerektomi ve salpingoferektomi ameliyatı hasta bilgilendirme ve onam formunun varlığı karşısında, davalıların aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğinden söz edilemeyeceği, kaldı ki alınan onamın, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındığının da davacı yanca ispat edilmediği, delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklı özen yükümlülüğünün ihlali ile tedavide hata yapıldığı iddiasına yönelik maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "vekalet sözleşmesinin tanımı" başlıklı 502 nci ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle Adli Tıp ve bilirkişi kurul raporlarında enfekte dokuların hastanın sağlığı için operasyonu yapan hekim tarafından alınmasının uygun olarak nitelendirilmesine, buna göre kusurun olmamasına, yönetim ve organizasyonda aksaklık bulunmamasına, operasyon için onam alınmasına, hastane veya doktora sorumluluk yüklenemeyeceğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
02.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.