Logo

3. Hukuk Dairesi2023/461 E. 2023/2154 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Elektrik çarpması sonucu meydana gelen yaralanmaya bağlı tazminat davasında, davacı tarafından açılan belirsiz alacak davasında ıslah edilmiş miktar üzerinden mi yoksa sonradan hesaplanan miktar üzerinden mi hüküm kurulması gerektiği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin ilk hükümde hesaplanan maddi tazminat tutarına itiraz etmediği için bu hususta davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, mahkemenin 6100 sayılı HMK'nın 177/2. maddesini yanlış uyguladığı ancak sonucu itibariyle kararın doğru olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2016 E., 2022/1971 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/200 E., 2022/407 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekilince incelemenin duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davalı vekili Avukat ... ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; 30.10.2016 tarihinde davacılardan ... ...'nin evinin damında olduğu sırada, çok yakın mesafeden geçen yüksek gerilim hattındaki elektrik akımına kapılarak ... tehlike geçirecek nitelikte ağır bir şekilde yaralandığını, bu yaralanma nedeni ile yaklaşık 45 ... yatış yapılarak tedavi gördüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik davacılardan ... ... için 10.000 TL maddi, 1.000 TL bakıcı ve tedavi giderleri masrafı ile 400.000 TL manevi, anne ve babası olan diğer davacılar için 150.000'... TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini talep etmişler; 28.02.2019 tarihli dilekçesi ile taleplerini 632.996,85 TL olarak belirlemiş, 11.05.2022 tarihli ıslah dilekçe ile de maddi tazminat taleplerini 1.554.752,40 TL’ye, bakıcı gideri taleplerini ise 1.276,43 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı; öncelikle davanın nedensellik bağı yokluğundan ve zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, sorumluluğunu gerektirecek koşulların gerçekleşmediğini, iddia edilen olay tarihi öncesinde dava konusu yerde herhangi bir arıza ihbarının yapılmamış olduğunu, kazanın meydana geldiği yerdeki elektrik tesisinin teknik standartlara uygun olarak yapıldığını, periyodik bakımlarının zamanında yapıldığını, olayın davacı anne babanın gözetim yükümlülüğü altındaki diğer davacının eylemi ile gerçekleştiğini, bu nedenle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, yine hükmedilecek manevi tazminat miktarının sebepsiz zenginleşme vasıtası olmaması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 10.04.2019 tarihli ve 2017/8 E., 2019/63 K. sayılı kararıyla; benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacı ... için 632.996,85 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminatın, davacılar ... ve ... için 10.000'... TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davacının bakıcı ve tedavi giderleri masrafları talebinin reddine karar verilmiş; bu kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 25.09.2019 tarihli ve 2019/961 E., 2019/1020 K. sayılı kararıyla; elektrik iletim hattının mı yoksa binanın mı önce yapıldığının, binanın ... olup olmadığının davalı şirketten ve belediyeden sorulmak suretiyle tespiti, olay yerinde keşif yapılarak önceki bilirkişiler harici 2 elektrik, 1 iş güvenliği uzmanından tarafların, varsa dava dışı kişilerin veya kurumların kusurunun olup olmadığı, elektrik iletim hattının binaya olan uzaklığının kesin olarak tespiti, ana babanın kusurunun bulunup bulunmadığı değerlendirilerek denetime elverişli rapor alınması, davacı çocuğa bakıcı gerekip gerekmediği yönünden rapor alınması, raporun sonucuna göre bakıcı gerektirmesi halinde bakıcı gideri ve diğer talepleri yönünden yeniden (karara en yakın tarih esas alınması gerektiğinden) aktüerya uzmanından rapor alınması, bilirkişi raporları arasında çelişki oluştuğunda bu çelişki giderilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden taraf vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacılar vekilinin daha önce verilen hükmü manevi tazminat ve bakıcı giderleri yönünden istinaf ettiği, davalı şirket vekilinin ise hükmü takdir edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğundan bahisle istinaf ettiği, davacılardan ... ...'nin ağır şekilde yaralandığı olayda davalı ve dava kendisine ihbar edilen davalının alt yüklenicisi Edessa Enerji A.Ş. nin asli kusurlu olduğu, davacıların olayın meydana gelmesinde tali kusurlarının bulunduğu, meydana gelen kaza sonucunda davacı küçüğün vücut fonksiyon kaybı oranının %65 olduğu ve iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceği, davacı küçüğün gerçekleşen elektrik çarpması neticesinde kalıcı olan uzuv kayıplarının ruh halini ve psikolojisini, sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkilediğinin tespit edildiği, istinaf kararı sonrasında alınan bilirkişi raporuna göre davacı küçüğün 1.554.752,40 TL kalıcı iş göremezlik, 1.276,43 TL bakıcı gideri zararı olduğunun anlaşıldığı, ancak usuli kazanılmış hak hususu gözetilerek daha önce verilen hüküm ile aynı miktarda maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacıların gerekli tedbirleri almayarak olayın meydana gelmesindeki kusurları ve davalının kamu hizmeti gören bir şirket olması gözetilerek takdiri indirim ile hesaplanan bakıcı giderinin davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine, meydana gelen kaza nedeniyle davacıların bir nebze olsun elem ve üzüntülerinin giderilebilmesi amacıyla tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın olay tarihi itibari ile satın alma gücü dikkate alınarak hak ve nesafet ilkelerine uygun miktarda manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacı ... için 632.996,85 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tazminatın tahsili sırasında 22.02.2021 tarihli ara karar ile hükmedilen 90.000 TL geçici ödemenin; kaza tarihinden ödendiği tarihe kadar işleyecek yasal faizinin ve mahsup sonrası bakiye kalan 542.996,85 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacılar ... ve ... için 10.000'... TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakıcı ve tedavi giderlerine yönelik talep bakımından taleple bağlı kalınarak ve takdiri indirim hali de gözetilerek 675 TL'nin bilirkişi raporu ile belirlendiği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili; Mahkemece eksik incelemeye dayalı karar verildiğini, zira 28.02.2019 tarihli dilekçelerinin belirleme dilekçesi olduğunu, bahsi geçen dilekçe ile davalarını belirlediklerini, bu nedenle ikinci dilekçedeki talepleri gibi davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 177 nci maddesine aykırı bir şekilde davanın kısmen reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davacı ...'nin ağır bir şekilde yaralandığını, sakat kaldığını, hayatını idame ettirecek çok önemli uzuvlarını kaybeden çocuğun bakıcıya ve yardımcıya her daim ihtiyaç duyduğunu, bu nedenle hükmedilen bakıcı gideri ve manevi tazminatın eksik kaldığını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; zamanaşımı def'inin dikkate alınmadığını, davalı şirketin kusur ve sorumluluğunun olmadığını, elektrik tesisinin teknik standartlara uygun olarak yapıldığını, keza periyodik bakımlarının da yapıldığını ve bu bağlamda somut olayda bakım, onarım eksikliği ve teknik hatanın tespit edilmediğini, olayın meydana gelmesine davacı küçüğün sebebiyet verdiğini, bilirkişi raporundaki hesaplamanın fahiş olduğunu, hakkaniyet indirimi yapılmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının da yüksek olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava niteliği itibariyle elektrik çarpmasından kaynaklanan haksız eylem sonucu meydana geldiğinden davanın açıldığı tarihte uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı, Mahkemece delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, olayın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olan davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu saptanarak karar verilmesinin ve 6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesi gereğince ikinci kez ıslah olmayacağından davacı vekilinin 28.02.2019 tarihli ıslah dilekçesine göre, davacıların maddi ve manevi tazminat davalarının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesinin yerinde olduğu; ancak olay tarihi, kusur oranları, davacı ... ...'nin meydana gelen maluliyet oranı, tarafların sosyal ekonomik durumu gözönüne alındığında, davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf talebinin manevi tazminat yönünden kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, esas yönünden hüküm kurulması yoluna gidilmek suretiyle; davacı ... için 632.996,85 TL maddi ve 60.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tazminatın tahsili sırasında 22.02.2021 tarihli ara karar ile hükmedilen 90.000 TL geçici ödemenin; kaza tarihinden ödendiği tarihe kadar işleyecek yasal faizinin ve mahsup sonrası bakiye kalan 542.996,85 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacılar ... ve ... için 20.000'... TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, bakıcı ve tedavi giderlerine yönelik talep bakımından taleple bağlı kalınarak ve takdiri indirim hali de gözetilerek 675 TL'nin bilirkişi raporu ile belirlendiği 21.07.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ilaveten istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması taleplerinin değerlendirilmediğini, faizin olay tarihinden değil ıslah tarihinden başlatılması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, elektrik çarpmasına bağlı yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Geniş anlamıyla sorumluluk kavramı, bir kişinin başka bir kişiye verdiği zararları giderme yükümlülüğü olarak açıklanmıştır. Hukuki anlamda sorumluluk ise taraflar arasındaki borç ilişkisinin zedelenmesi sonucu ... zararların giderilmesi (tazmin edilmesi) yükümlülüğünü içerir. Sorumluluk hukukunun tarihsel gelişim süreci içerisinde, kusur sorumluluğundan kusursuz sorumluluğa uzayan bir yol izlenmiştir.

2. Sorumluluk için mutlaka kusurun aranması bazı hâllerde modern tekniğin ve makineleşmenin icaplarına yabancı düşmektedir. Bu sebeple hukukun esas prensibi olan kusur sorumluluğu yer yer zayıflamış hatta bazı hâllerde tamamen ortadan kalkarak yerini kusursuz sorumluluğa terk etmiştir. Teknik ilerlemeler ve ona bağlı olan tehlikelerin artması karşısında, kusura dayanan sübjektif sorumluluk artık, yalnız başına, zarar görenlere etkili bir koruma sağlamaya elverişsiz ve dolayısıyla adaleti gerçekleştirmek bakımından yetersiz kalmıştır. Kusur yoksa sorumluluk da ortaya çıkmaz görüşü artık geçerliliğini kaybetmiştir. Kusura dayanmayan sorumlulukta; sorumluluğu doğuran olay, zarar ve zararla söz konusu olay arasında bir illiyet bağı bulunması sorumluluğu doğurmak için yeterlidir.

3. Kusursuz sorumluluk, hakkaniyet sorumluluğu, ... sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu olmak üzere üçe ayrılmaktadır.

4. Tehlike sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 71 ... maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında;

" Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.

Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arzeden işletmeler için ... bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır." şeklinde düzenleme yapılmıştır.

5. Burada işletme sahibi veya işletene ... kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. İşletme sahibi veya işleten, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.

6. Öte yandan, uyuşmazlıkla ilgisi nedeniyle önem arz eden “usuli kazanılmış hak” kavramının üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.

7. Davaların uzamasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Bu kavrama ilişkin olarak 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda ve 6100 sayılı Kanun'da açık bir düzenleme bulunmamakta ise de; bu ilkenin uygulanma gerekliliği her iki Kanun hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir.

8. Tazminat hesabında hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınmasının nedeni hesaplama yöntemiyle ilgili olup, tazminat miktarının belirlenmesi ileriye dönük varsayımsal hesaplamaları gerektirmesi ve ... belli iken varsayıma dayalı hesaplama yapılıp buna göre karar verilmesinin mümkün olmaması esasına dayalıdır.

9. Hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınması mahkemenin vereceği ilk hükümle ilgili olup, bu hükmün yeniden rapor alınmasını gerektirmeyen bir nedenle bozulması hâlinde, ... verilecek hüküm tarihini esas ... bir hesaplama yapılması gerekmeyecektir. Ancak, bozma nedeni tazminat hesabı için yeniden rapor alınmasını gerektiriyor ise, bu takdirde alınacak raporda sonradan değişen ücretler esas alınarak hesaplama yapılıp, önceki rapordaki miktar itibarıyla varsa usulî kazanılmış hak oluşturan durumların da gözetilmesi gerekecektir.

10. Hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik maddi tazminat hesabı noktasında temyiz itirazı bulunmadığı veya Yargıtay Hukuk Dairesince maddi tazminat hesabı yönünden bir aykırılık görülmediği takdirde, bu raporun esas alınması gerektiği konusunda usulî kazanılmış hak oluşacağından farklı bir hesaplama içeren ... rapora göre karar verilmesi, usulî kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.02.2022 tarihli ve 2021/10-188 E., 2022/87 K. sayılı ilamı).

11. 6098 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinde "Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha ... bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır." hükmü bulunmaktadır.

12. 6100 sayılı Kanun’un belirsiz alacak davasını düzenleyen 107 nci maddesi “(1)Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” hükmünü içermektedir.

13. Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklının hukuki ilişki ile asgari bir miktar ya da değer belirterek alacak davası açabilmesi belirsiz alacak davası ile mümkündür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107 nci maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunu artırabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.

14. Belirsiz alacak davası açan davacının davanın mahiyetinden kaynaklanan ilk dava hakkı, bedel artırım hakkı ve bilirkişi raporundaki miktar ve usuli müktesep hakla sınırlanmamış ise ayrıca ıslah hakkı bulunmaktadır

15. Davacı, sınırlama ve yasağa tabi olmadan, sadece talepte bulunmak suretiyle ... miktar üzerinden yargılamaya devam edilmesini isteyebilecektir. Şüphesiz, alacağın belirli bir hale gelmesini müteakip ortaya çıkan ... talep eksik belirtilmişse, bundan sonra ... bir arttırma isteği iddianın genişletilmesi yasağı ile karşılaşacaktır. Çünkü bu durumda belirsizlik değil, davacının kendi ihmalinden kaynaklanan bir durum söz konusudur. (Ejder ... Islah, Ankara, Genişletilmiş 5. Baskı, 2021, s.230)

3. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığa konu dava belirsiz alacak davası olarak açılmıştır.

2. Elektrik çarpmasına bağlı gerçekleşen yaralanma nedeniyle açılan eldeki davada, olayın meydana gelmesinde, davalı ... şirketinin tehlike sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumlu olduğu, davalı vekilinin istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması talebinin bulunmadığı, ayrıca faiz başlangıcına yönelik temyiz itirazını istinaf dilekçesinde ileri sürmediği, istinafta ileri sürülmeyen hususun temyizde incelenemeyeceği, davacılar lehine hükmedilen bakıcı gideri tazminatı ve manevi tazminatların yerinde olduğu anlaşılmakla; davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

3. İlk Derece Mahkemesinin kaldırma kararı öncesinde yaptığı yargılamada maddi tazminatın hesabına yönelik 01.01.2019 tarihli bilirkişi raporu üzerine davacılar vekilinin 28.02.2019 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 632.996,85 TL olarak belirlediği, İlk Derece Mahkemesinin 10.04.2019 tarihli kararı ile de davacılar lehine 632.996,85 TL maddi tazminata hükmedildiği, anılan hükmün davacı tarafça yalnızca bakıcı gideri tazminatı ve manevi tazminatlar yönünden istinaf edildiği, eş söyleyişle, davacı tarafın İlk Derece Mahkemesince verilen 10.04.2019 tarihli karara yönelik maddi tazminatın hesabına dair bir itirazının bulunmadığı, bu hususun davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu anlaşılmaktadır.

4. Buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı lehine maddi tazminat yönünden oluşan usuli kazanılmış hakkı gözeten İlk Derece Mahkemesi kararının, gerekçesinin doğru olduğu gözetilerek bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile 6100 sayılı Kanun'un 177/2 nci maddesi gereğince ikinci kez ıslah olmayacağı gerekçesine dayanılması yerinde görülmemiştir.

5. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca sonucu itibariyle doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davacılar vekilinin gerekçeye yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin DEĞİŞTİRİLEREK ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Temyiz eden davacılar adli müzaharet kararı almış olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.