Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4622 E. 2025/745 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya ait arazi üzerine davacı tarafından yapılan yapı nedeniyle tazminat istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından yapılan yapının halen davacının kullanımında olması ve sebepsiz zenginleşme olgusunun gerçekleşmemesi nedeniyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilerek ve düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/603 E., 2023/1973 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 10. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/137 E., 2022/378 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.02.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat .... ile davalı asil ... vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının, davaya konu arsa üzerine, yıllar önce taşınmazın maliki olan kardeşi davalının isteği üzerine kendi malzemelerini kullanarak 2 katlı ev yaptığını, yapılan evin birinci katında davacının, ikinci katında ise davalının oturduğunu, davalının son dönemde elindeki tapuya güvenerek davacıyı oturmakta olduğu evden hak edilen tutarda bir bedel ödemeksizin çıkartmaya çalıştığını, göndermiş olduğu ihtarname ile davacının kendi malzemeleriyle yaptırmış olduğu evi tahliye etmesini ve 12 yıllık kira bedelinin ödemesini istediğini, ancak haricen kendisine 50.000,00 TL teklif ettiğini, iki yapının tüm masraflarını karşılayan davacı için teklif edilen bu bedelin yeterli olmadığını ileri sürerek; şimdilik 1.000,00 TL tazminat talep etmiş; 05.07.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini harca esas değer olarak 399.000,00 TL belirlemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davalının 2006 yılında 24.000,00 TL para ile arazisi üzerine inşaat yaptırmaya başladığını, yetmediği yerde borç aldığını, kredi çektiğini, davacının maddi durumunun iyi olmadığını, ilk çocuğunu bakamadığı için Çocuk Esirgeme Kurumuna vermek zorunda kalan birinin kendi malzemeleriyle başkasının arazisi üzerine 2 katlı bir bina yapamayacağını, dava konusu taşınmaz yapılırken davalı çalıştığı için davacıya para vererek malzeme almasını ve inşaatla ilgilenmesini istediğini, davacının davalıdan aldığı paralar ile inşaat malzemesi aldığını, davacının kendi parası ile inşaat yaptığı iddiasının doğru olmadığını, davalının kardeşi olan davacının yoksul ve hasta olması nedeniyle evine yerleştirdiğini, ancak son zamanlarda çocuklarının da büyümesiyle birbirlerinden rahatsız olmaya başladıklarını, davacının kendisinden aldığı paralarla yaptığı ödemeleri sahiplendiğini, yakınlarının davacının evden çıkarılması halinde hepsine sıkıntı olacağını düşündüklerinden kendisini ikna etmeye çalıştıklarını, davalının da davacıya taşınma ve ev tutma için 50.000,00 TL yardım teklif ettiğini ancak davacının daha fazla istediğini, kendisinin de yasal yollara başvurmak zorunda kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalıya ait arsa üzerine yapılan taşınmaz konusunda tanık anlatımlarıyla her iki kardeşin de masrafa katlanmış olmasının mümkün olduğu, ancak davacının taşınmazda uzun yıllardır yerleşmesi ve taşınmazın kendisine ait olacağına dair ortada yazılı bir sözleşme olmadığı gibi tanıkların da tarafların mülkiyetin davacıya devri konusunda anlaştıklarına dair bir beyanda bulunmadıkları, davanın bu yönüyle olsa olsa muhdesat tespiti olabileceği, hesaplanan ecrimisil değeri ile karşılaştırıldığında davacının yapmış olduğunu iddia ettiği ancak ispatlayamadığı giderlerin karşılığını taşınmazda oturmak suretiyle aldığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle; subut bulmayan davanın reddine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dinlenen davacı tanık beyanlarından davacı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle; istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; davacının kendi malzemeleri ile davalı arazisine 2 katlı bina inşa ettirdiğini ve bu yönde talepte bulunduğunu, ancak İlk Derece Mahkemesinin davanın mahiyetini anlamadan karar verdiğini, karar gerekçesinin davadaki talepleri ile uyumlu olmadığı gibi hukuki temelininde bulunmadığını, davalının davacıyı evden çıkarmak ve tahliye etmek için ihtarname gönderdiğini, davalının davacıya yaptığı 50.000,00 TL'lik teklifin ve davalı tarafından gönderilen ihtarnamenin dahi değerlendirilmediğini, davanın ispatlanmasına rağmen eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini, davalının davacı hakkında açtığı tahliyeye ilişkin davanında reddedildiğini, dinlenen tanık beyanları ile davacı tarafça evin yapıldığına şahit olduklarının açıklığa kavuştuğunu, yapılan keşif sonrası taşınmazın kıymet taktirinin yapıldığını ve buna göre davanın ıslah edildiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davalıya ait arazi üzerine davacı tarafça yaptırılan yapıya ilişkin tazminat istemine ilişkindir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 722. maddesinde; bir kimsenin kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanması halinde bu malzemenin arazinin bütünleyici parçası olacağı; ancak sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açmaması halinde malzeme sahibinin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebileceği; aynı koşullar altında arazinin malikinin de rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun'un 723. maddesi gereğince; malzeme sökülüp alınamazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir. Anılan hükümler, esas itibariyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 77 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özel bir halidir.

6098 sayılı Kanun'un 77 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkisinden söz edilebilmesi için, bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülemez. Zira, vücuda getiren tarafından kullanılan muhdesatın, diğer kişilere herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Daha açık bir ifadeyle azalma ve çoğalmanın, dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalıya teslim edildiği tarihte gerçekleştiğinin kabulü zorunludur.

Somut olayda; davalı tarafından açılan tahliye ve kira bedeli talepli icra takibine itirazın iptali davasının reddine karar verildiği, gerek temyize konu davanın açıldığı tarihte gerekse yargılama sırasında taşınmazın halen davacının kullanımında bulunduğu, aksine ilişkin dosyaya yansıyan herhangi bir delil bulunmadığı, dolayısıyla sebepsiz zenginleşme olgusunun henüz gerçekleşmemesi nedeniyle davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddi gerektiği açıktır.

Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesince bu gerekçeyle davanın kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi doğru değil ise de sonucu itibariyle karar doğru olduğundan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, aynı Kanun'un 370/4 maddesi hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin DEĞİŞTİRİLEREK ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.