"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/579 E., 2023/1718 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin sağlık hizmeti sunduğu davalı Kurum mensubu 91 hastanın beyanlarında, SUT hükümlerine göre 1 saat fizik tedavi hizmeti verilmesi gerekirken uygulanan tedavinin yaklaşık 45 dakika sürdüğünü bildirdikleri gerekçesiyle, sağlık hizmeti sunulmadığı halde Kuruma fatura edildiği, ayrıca reklam yasağına aykırı davranıldığı belirtilerek davalı tarafından 10.04.2019 tarihli işlemler hakkında uygulanan toplam 429.736,70 TL cezai şart uygulandığını ileri sürerek; cezai şartın öncelikle iptalini, aksi kanaatte olunması halinde 2017 Protokolü uygulanarak cezanın indirilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; uygulanan cezai işlemin yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 21.09.2020 tarihli ve 2019/552 E., 2020/584 K. sayılı kararıyla; hak sahiplerinin Kurum müfettişine vermiş oldukları ifadelere bakıldığında FTR işleminin yapılmadığı yönünde hiçbir beyan bulunmadığı, sadece 60 dakika olarak işlem yapılmadığının belirtildiği, dolayısıyla bu hastalara SUT’da FTR işlemi için belirtilen sürenin altında da olsa bir sağlık hizmeti sunulduğu, bu haliyle davalı Kurumca sadece hasta ifadesine bağlı olarak somut deliller olmaksızın 60 dakikalık sürenin altında uygulanan fizik tedavi ve rehabilitasyon seanslarının sunulmayan sağlık hizmeti olarak kabul edilerek cezai işlem uygulanmasının uygun olmadığı, reklam yasağının ihlal edildiğinden bahisle 2018 Yılı Sözleşmesinin (8.5) ve (12.1.) maddeleri uyarınca uygulanan 1.000,00 TL ceza; davacı merkezde tedavi gören bazı Kurum sigortalılarının “tıp merkezi tarafından yürütülen reklam ve tanıtım faaliyetleri sonucunda ... Tıp Merkezine yönlendirilmiş olduklarını” ifade etmeleri nedeniyle uygun ise de, Kurumca işlem yapılmadan önce ilgili il sağlık müdürlüğüne bildirim yapılmadan ve görüş alınmadan cezai şart uygulanmasının olanaklı olmaması nedeniyle 1.000,00 TL cezai şart uygulanmasının da yerinde olmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, uygulanan toplam 429.736,70 TL tutarındaki cezai şarta ilişkin davalı Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.05.2022 tarihli ve 2021/379 E., 2022/1215 K. sayılı kararıyla; Sosyal Güvenlik Kurumunun harçtan muaf olması nedeniyle 44,40 TL başvuru harcından sorumlu tutulması isabetsiz olduğundan davalı tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 10.11.2022 tarihli ve 2022/5520 E., 2022/8715 K. sayılı ilamıyla; davacı tıp merkezi hakkında Kurumca uygulanan kesinti işleminin yerinde olup olmadığının denetlenmesi amacıyla Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, heyette FTR uzmanı doktorun yer almadığı, hükme esas alınan raporda; davacının 2018 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin (8.5.2.) maddesinde yer alan “shs’ler, ilgili mevzuata aykırı reklam, kampanya, tarama ve tanıtım yapamaz” kuralını ihlal ettiği, ancak Kurumun aynı maddede yer alan “tespit edilen bu durumlar ilgili il sağlık müdürlüğüne yazılı olarak bildirilir ve gelen cevabi yazı göz önünde bulundurularak sözleşme ve kurum mevzuatı çerçevesinde gerekli işlemler yapılır” hükmünü yerine getirmediği, İl Sağlık Müdürlüğüne bildirimde bulunmadığını belirtmişse de, dosyada yer alan belgelerden Kurumun il sağlık müdürlüğüne davacının reklam yasağına aykırı davrandığına ilişkin 13.06.2018 tarihinde bildirim yazısı yazdığı ve il sağlık müdürlüğünün 29.06.2018 tarihli cevabi yazısında “davacının reklam yapmak için izin almadığını” bildirmiş olması nedeniyle bilirkişinin bildirim yapılmadığı gerekçesiyle cezai işlemin iptali gerektiğine yönelik görüşünün de hatalı olduğu, hal böyle olunca tarafların tüm delilleri, bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazları da dikkate alınarak FTR uzmanı doktorların da yer aldığı üç kişilik bilirkişi heyetinden; taraflar arasındaki sözleşme maddeleri, SUT hükümleri ve ilgili diğer mevzuata göre hazırlanacak, her hasta bazında gerekçeleriyle birlikte değerlendirme yapılarak cezai işlemlerin yerinde olup olmadığına dair tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerektiğinden bahisle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma kararına uyulmakla davalı taraf lehine oluşan usul ve kazanılmış hak durumu da dikkate alınarak, bozma kararı doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, 24.04.2023 tarihli duruşmada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 324 üncü maddesi gereğince, toplam 6.000,00 TL bilirkişi ücretinin delil avansı olarak karşılanması amacıyla davacı tarafa iki haftalık kesin süre verildiği, davacı tarafça ücreti karşılanmadığı için bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı, 91 hastaya verilen fizik tedavi hizmetlerinin SUT'a ve sözleşmeye uygun verildiğinin ispatlandığından söz edilemeyeceği, davacının reklam yapmak için izin almadığını bildirmiş olması ve bir kısım kurum sigortalıları ..., ..., ..., ... ve ...'ın müfettişlerce alınan beyanları karşısında reklam yasağını ihlal ettiği ve 2018 yılı sözleşmesinin (12.1.) maddesi gereğince uygulanan 1.000,00 TL cezai şartın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; müvekkili aleyhine haksız borç çıkarıldığını, teftiş raporunda genelleme yapıldığını, bilirkişi ücreti yatırılmaması nedeniyle davanın reddedilemeyeceğini, söz konusu delil haricindeki diğer delillerle davanın devam etmesi gerektiğini, muhtıra ile davanın reddedileceğinin bildirilmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmistir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Kurum tarafından uygulanan cezai şartın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi,
2. 6100 sayılı Kanun'un 190 ve 324 üncü maddeleri
3. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 59 uncu maddesinin ikinci fıkrası
3. Değerlendirme
Bölge Adliye Mahkemesince uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde reklam yasağının ihlaline ilişkin belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verildiği, sağlık hizmeti sunulmadığı halde kuruma fatura edilmesi nedeniyle gerçekleşen cezai şart yönünden 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 59 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu, verilen kesin süreye karşın davacı tarafça bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, dolayısıyla davacı tarafın dosya kapsamındaki diğer deliller ile söz konusu tutanakların aksini ispatlayamadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.