Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4700 E. 2024/3032 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sözleşmenin haksız feshi nedeniyle ortaya çıkan istirdat ve alacak istemlerinin değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacının sözleşmenin haksız feshi nedeniyle ödemek zorunda kaldığı borcun, menfi tespit davası devam ederken ödendiğinin anlaşılması üzerine, davanın İİK m.72/6 uyarınca kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinin gözetilmemesi ve menfi tespit hükmü kurulması doğru görülmeyerek karar davacı yararına bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/86 E., 2023/415 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen istirdat ve alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- birleşen davada davalı vekili, taraflarca 12.11.2015 tarihinde İktisadi Kalkınma (İKAP2) Mali Destek Programı kapsamında Destek Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede proje maliyetinin % 50'sinin davalı tarafından hibe edilmesinin kararlaştırıldığını, proje için toplam 979.617,40 TL harcama yaptığını, sözleşmeden doğan tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen davalının 89.808,70 TL eksik ödeme yaptığını sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini ileri sürerek yaptığı tüm hibe ödemelerini (400.000,00) geri talep ettiğini, 50.000,00 TL teminat mektubunu haksız olarak nakde çevirdiğini, oysa ki sözleşmeye aykırı davranmadığını, sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, davalıya 400.000,00 TL borçlu olmadığını, aksine davalının 89.808,70 TL daha ödeme yapması gerektiği için şirketin alacaklı olduğunu ileri sürerek 400.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine, 89.808,70 TL alacağının 4.12.2017 tarihinden itibaren Merkez Bankasının uyguladığı reeskont faizinin üç puan fazlası ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı- birleşen davada davacı vekili, taraflarca 12.11.2015 tarihinde destek sözleşmesi imzalandığını, davacı şirket yetkilisi olan A.Ö hakkında terör örgütü üyeliği nedeni ile soruşturma yürütüldüğünü, sözleşmede yapılan düzenlemeler gereğince terör suçu işlenmesi nedeniyle sözleşmenin 6 ay süre ile durdurulduğunu ve daha sonra haklı olarak feshedildiğini, davalıya proje kapsamında 400.000,00 TL ödeme yapıldığını, sözleşmede 53.000,00 TL cezai şartın ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacının asıl davadaki taleplerinin, sözleşmenin haklı olarak feshedilmesi nedeniyle kabul edilemeyeceğini savunarak, asıl davanın reddine, destek kapsamında ödenen 443.969,44 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline ilişkin açmış oldukları ve iş bu dava ile birleşen davanın ise kabulüne karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.02.2019 tarihli 2017/135 E., 2019/82 K.sayılı kararı ile hakkında soruşturması yürütülen A. Ö'nün proje kapsamında her türlü iş ve işlemleri takip ettiği, işletme yöneticisi olduğu, davalı şirket ortağı olduğu ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre feshin haklı olduğu ilgili sözleşme hükümleri ile EK G-2 genel koşullar dikkate alındığında davalı-birleşen davanın davacısının 404.183,56 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 404.183,56 TL'nin davacı/ karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 12.09.2019 tarihli ve 2019/1331 E., 2019/1433K. sayılı kararıyla; istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı taraflarca temyiz dilekçesi verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar ile davalı-birleşen davada davacının temyiz dilekçesi miktardan reddedilmiş olup davalı-birleşen davada davacı tarafından bu kez ek karar temyiz edilmiştir.

2. Dairenin 19.02.2019 tarihli 2020/8078 E., 2021/1824 K. sayılı ilamı ile "taraflarca imzalanan destek sözleşmesinin EK G-2 12.3.D maddesinde "terörle ilgili bir suç işlenmiş olması (bu husus destek yararlanıcısının ortakları, taşeronları ve aracıları için de geçerlidir) halinde ajans herhangi bir şekilde tazminat ödemeksizin sözleşmeyi fesheder." düzenlemesinin mevcut olduğu davalı-birleşen davada davacısı tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih gerekçesi olarak sözleşmeyi imzalayan A. Ö'nün hakkında yürütülen soruşturmasının gösterildiği, dosya incelendiğinde, A. Ö'nün 2004 yılından itibaren şirkette sigortalı işçi olarak çalıştığı, mali destek sözleşmesini şirketin tek hissedarı olan H. Ö'den aldığı 27.11.2014 tarihli vekaletname ile şirket adına imzaladığı ve projenin tüm aşamalarını vekil olarak takip ettiği, şirket ortağı, taşeronu veya aracısı olmadığı, sözleşmenin feshinden sonra 25.11.2016 tarihli azilname ile azledildiği ve iş sözleşmesinin de aynı tarihte sona erdirildiği, hakkında yürütülen soruşturma dosyasından delil yetersizliği nedeniyle beraat ettiği ve kararın kesinleştiği, destekten yararlanan şirket ve ortakları hakkında terör suçundan açılmış herhangi bir soruşturma olmadığı, sözleşmenin feshinden sonra 17.11.2017 tarihinde şirketin tek hissedarı H. Ö'nün şirketin ½ hissesini A. 'nün kardeşi B. Ö’ye devrettiği, sözleşme kapsamında destekten yararlanan şirketin tüm yükümlülüğünü yerine getirdiği, işin tamamlandığı ve bu durumun dosyada bulunan 01.11.2018 tarihli bilirkişi heyet raporu ile de tespit edildiği, ayrıca sözleşmenin fesih gerekçesinin de şirket yetkilisi A. Ö hakkında terör suçu nedeniyle başlatılan soruşturma olduğu, işin tamamlanmadığına ilişkin fesih gerekçesi bulunmadığı, anayasada düzenlenen "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz" ve "ceza sorumluluğu şahsidir" ilkeleri dikkate alındığında sözleşmenin haksız fesih edildiğinin anlaşıldığı, mahkemece sözleşmenin haksız fesih edildiği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, davalı -birleşen davada davacı tarafın ek kararın temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın onanmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen sözleşmenin haksız fesih edildiği gerekçesiyle, asıl davanın alacak istemi yönünden kabulüne, menfi tespit talebinin reddine; birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairenin 19.12.2022 tarihli 2022/7811 E., 2022/9579 K. sayılı ilamı ile Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozmanın gereğinin yerine getirilmediği, bozma ilamında, davalı-birleşen davanın davacısının, dava konusu sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinin belirtildiği, buna göre mahkemece, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle, açılan birleşen davanın reddi ile asıl dava konusu olan menfi tespit talebinin kabulüne karar verilip, asıl dava konusu olan 89.808,70 TL alacak talebi yönünden ise tarafların iddia ve savunmaları ile sözleşmenin haksız olarak feshedildiği dikkate alınmak suretiyle yapılacak değerlendirme sonucunda bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozmaya uyularak sözleşmenin haksız fesih edildiği gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile 89.808,70 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, menfi tespit davası yönünden asıl dava davacısının 400.000,00 TL yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-birleşen davada davalı vekili; Mahkemece aslı dava yönünden menfi tespit talebinin kabulüne karar verilmiş ise de önceki mahkeme kararı nedeniyle davalı şirket alacağını Kastamonu İcra Müdürlüğünün 2019/7075 Esas sayılı dosyası ile takibe koyduğundan ve söz konusu takip borcu müvekkili şirket tarafından ödenmiş olduğundan dava dosyasına sunulan 30.06.2022 tarihli dilekçe ile taleplerini 561.046,00 TL bedelde istirdat davasına dönüştürdüklerine dair beyanları bulunduğundan hükümde bu hususun dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını veya düzelterek onanmasını talep etmiştir.

2. Davalı-birleşen davada davacı vekili; 667 sayılı KHK'da aranan kriterin "sübut" değil "iltisak" veya "irtibat" olduğunu, projenin durdurulması kararından sonra davacı-birleşen davada davalı şirketin adı geçen yönetici yerine kimin atandığına ilişkin bir açıklama yapılmadığı, bu durumda sözleşmenin devamının mümkün olmadığı, sözleşmenin feshine ilişkin sürecin fesih tarihindeki olağanüstü tedbirlere dair mevzuat hükümleri de gözetilerek hukuka uygun şekilde gerçekleştirildiğini, davacı-birleşen davada davalının alacak talebinin muaccel olmadığı, alacağın muaccel hale gelmesi için nihai raporun müvekkili kuruma sunulmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece istirdat kararı verilmesi gerekirken menfi tespit kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle istirdat ve alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 72 nci maddesi. (İİK)

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı-birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi İİK'nın 72/6 ncı maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, açtığı menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilen ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Buna göre menfi tespit davasının devamı sırasında borcun herhangi bir nedenle ödendiği iddiası üzerine mahkemece bu iddia araştırılıp ödemenin kanıtlanması halinde, talep olmasa dahi dava kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir.

3. Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Dairenin 23.02.2021 tarihli, 2020/8078 E.ve 2021/1824 K. bozma ilamına uyulması sonrasında yapılan yargılamanın 12.01.2022 tarihli celsesinde davacı-birleşen davada davalı vekilinin önceki mahkeme ilamının davalı-birleşen davada davacı tarafından Kastamonu İcra Müdürlüğünün 2019/7075 esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edilmesi neticesinde ödeme yapıldığına dair beyanı ve dosyada mevcut belgelerden icra dosyasının infazen kapatıldığı anlaşılmakla, menfi tespit talepli olarak açılan davanın İİK'nın 72/VI. maddesi gereğince kendiliğinden istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek, istirdat talebi hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde menfi tespit hükmü kurulması doğru olmamış, kararın bu sebeple davacı yararına bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı-birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı- birleşen davada davalıya yükletilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.