"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/848 E., 2023/683 K.
Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasından dolayı verilen direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulması üzerine, yapılan yargılama sonunda Bölge Adliye Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin Taştepe Eczanesinin sahibi olduğunu, davalı Kurumca müvekkiline gönderilen 27.03.2017 tarihli yazı ile kanser hastası olmadığını ve özel merkezlere hiç gitmediğini beyan eden dava dışı hak sahibi Selma adına yazılan reçetelerin incelemeye alınması sonucunda 26.10.2016 tarihli raporun düzenlendiği, anılan reçetelerin hak sahibinin bilgisi dışında olduğunun ve reçete arkasındaki imza ve bilgilerin hak sahibine ait olmadığının tespit edildiğinin belirtildiğini, bununla birlikte yürütülmekte olan başka bir soruşturmadan kaynaklı olarak elde edilen bir kısım veriler ile hareket edilmesi suretiyle uyarı ve 4.694,13 TL para cezası uygulanacağının bildirildiğini, ancak 2016 yılı protokol maddelerinin yanlış değerlendirildiğini ileri sürerek; uyarı ve para cezası verilmesine dair işlemin tüm sonuçlarıyla birlikte iptali ile muarazanın giderilerek sözleşmenin aynı koşullarda devamına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; yapılan işlemlerin yerinde ve yasal olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.10.2019 tarihli ve 2017/207 E., 2019/360 K. sayılı kararıyla; işleme dayanak reçetelerin sahte olduğuna dair herhangi bir iddia ve tespitin bulunmadığı, yapılan soruşturma sırasında dava dışı hak sahibi Selma isimli kişinin kanser raporları ve reçetelerin kendisine ait olmadığını, bazı reçetelerin arkasındaki telefon numarasının kendisinin eski hattı olduğunu bildirdiği, dava dışı hak sahibi adına benzer nitelikte başka eczanelerden de kanser ilacı temin edildiği, hastanelerden sağlık hizmeti alındığı, davacının kendisine gösterilen kimlik ve reçete bilgileri ile Medula sistemine göre ilaçları teslim ettiği, davacının reçete arkasındaki imzanın hak sahibine veya yakınına ait olmadığını tespit etmesinin mümkün bulunmadığı, tespit edilen olgulara göre davalı tarafından tesis edilen işlemin hukuka uygun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile işlemin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.04.2021 tarihli ve 2019/1675 E., 2021/472 K. sayılı kararıyla; hak sahibi Selma'nın yerine bir başkasının muayene edildiğinin ve eczacı tarafından da ilaçların hak sahibine teslim edilmediğinin dosya kapsamı ile sabit olduğu, davacı eczacının Selma'ya ait reçetenin eczanesine gelmesiyle kimlik kontrolü yapmayarak kusurlu davrandığı, 2016 yılı Eczane Protokolünün (5.3.2) maddesinin uygulanması için kusur dahi aranmadığı, ilaçların hak sahibine ulaştırılmamasının cezai işlem uygulanması için yeterli kabul edildiği gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 07.04.2022 tarihli ve 2021/7357 E., 2022/3184 K. sayılı ilamıyla; somut uyuşmazlıkta; cezai işleme konu reçetelerin sahibi Selma'nın ehliyetini kaybettiği ve Kurum tarafından yapılan incelemelerde bu ehliyetin kullanılarak tedavi hizmeti alındığının anlaşıldığı, ayrıca davacı tanığının beyanına göre Selma'nın davacıya ait eczanenin yakınında oturduğu, eczacının Selma'yı tanıdığı, bu nedenle bu isimle başka şahısa ilaç vermeyeceğine dair savunmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu ve Selma ile Selma'nın yerine tedavi görüp ilaç alan Füsun'un birbirlerini tanıdıklarını ve aynı evde yaşadıklarını, bu durumun da Selma'nın rızası ile kimliğini Füsun'a kullandırmak suretiyle tedavi olmasını sağladığını gösterdiğinden eczacının kimlik kontrolü yaptığına dair iddiası ve dinlettiği tanığın beyanlarının aksinin Kurumca ispatlanamadığının kabulünün gerektiği, zira 3. bir şahsın, Selma'nın ehliyetini kullanarak kişileri ve kurumları yanılttığı, davacı tarafın sözleşmeye aykırı bir eylemi bulunmadığı gibi, davacının eylemi ile Kurumun uğradığı zarar arasındaki illiyet bağının 3. kişinin ağır kusuru ile kesildiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/2199 E., 2022/172 K. sayılı kararıyla; önceki hükümde direnilmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
VI. DİRENME KARARININ HUKUK GENEL KURULUNCA İNCELENMESİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.03.2023 tarihli ve 2022/3-1266 E., 2023/176 K. sayılı ilamıyla; davaya konu cezai işlemin dayanağı olan madde hükmünün, reçete sahibine veya ilacı alana ait kimlik kontrolünün yapılmaması neticesinde ilaçların reçete sahibinden başkasına verilmesine dayandığı, ne var ki, tüm dosya kapsamı ele alındığında, eczanenin kimlik kontrolünü yapmadığı hususunun aydınlanmadığı, sosyal güvencesinin bulunmayan ve davaya konu ilaçları kullandığı tespit olunan dava dışı Füsun'un hak sahibinin ehliyetini kullanmak suretiyle birçok sağlık sunucusundan benzer şekilde hizmet aldığı, bu şekilde ameliyat dahi olduğunun anlaşıldığı, Füsun'un Selma ile tanışık oldukları ve hatta aynı evde oturdukları iddiaları karşısında eczane sahibinin üçüncü kişinin eylemiyle yanıltıldığı, nedensellik bağının bu şekilde kesildiğinin kabulünün gerektiği, Özel Daire bozma kararında da işaret olunduğu üzere eczane sahibinin kimlik kontrolü yapıldığına dair iddiası ve dinlenen davacı tanıklarının beyanlarının aksinin Kurumca ispatlandığının kabulünün mümkün olmadığı, davalının bu hususta bir ispatı bulunmadığından, eczane sahibi tarafından gerekli kimlik kontrolünün yapılmadığı tespitinde bulunulması ve buna dayanılarak protokolün ilgili maddesi gereğince cezai işlem tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozma Sonrası Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma kararına uyularak; davanın kabulü ile davalı Kurumun işleminin iptaline karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; müvekkili Kurumun zarara uğradığını, bu zararın meydana gelmesinde davacı ve çalışanlarının kusuru veya ihmalinin bulunduğunun dosya kapsamıyla sabit olduğunu, davacının hiç tanımadığı ve gerçekte hasta olup olmadığını dahi bilmediği ve kimlik kontrolü yapmadığı birine son derece hassas ve özel olan gerçek hastalara yazılması gereken ilaçları temin ettiğini, müvekkilinin uygulamış olduğu cezai işlemin yerinde olduğunu, davaya konu işlemin bizzat davacının da kabul ve taahhüt ettiği protokol hükümleri çerçevesinde gerçekleştiği ifade edilerek, kararın bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; davacı eczacının Kuruma fatura ettiği 2016 yılı protokolünün (5.3.2.) maddesince uygulanan cezai işlemin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin yedinci fıkrası.
3. Değerlendirme
Yukarıda yer verilen madde uyarınca Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymanın zorunlu bulunmasına, Bölge Adliye Mahkemesince bu yönde yapılan inceleme sonucu davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VIII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.