"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI: 2021/1334 E., 2023/1172 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ: Gaziantep 1. Tüketici Mahkemesi
SAYISI: 2016/643 E., 2021/56 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkili ...'in eşi ve diğer müvekkilerinin annesi olan ...'in davalı ...'nde kalp ameliyatı sonrası yoğun bakıma alındığını, iki üç saat kadar sonra da hastanın yoğun bakım ünitesinden çıkarılarak normal odaya alındığını, normal odada başka bir hasta ve hastanın ziyaretine gelmiş sekiz-on kişi civarında hasta yakını bulunduğunu, bu durumun müvekkillerince görevli kişilere iletildiğini, ancak gerekli özenin gösterilmediğini, hasta yakınlarının uyarılmadığını, ameliyattan birkaç gün sonra hastanın durumunun ağırlaştığını, durumu derhal ameliyatı yapan davalı doktor ...'a ilettiğini, müteveffanın iki adet kaburga kemiğinin kırıldığını ve yeniden ameliyata alınması gerektiğini söylediğini, müteveffanın ilk ameliyattan 4 gün sonra tekrar ameliyat edildiğini, iki saat yoğun bakımda tutulduktan sonra yine bir başka hasta ve hastanın birden fazla yakınlarının bulunduğu normal odaya alındığını, ikinci ameliyatın ardından da müvekkillerinin yine kendi imkanlarıyla dışarıdan tıbbi cihaz temin ettiğini, davalı doktorun ameliyattan birkaç gün sonra herşeyin yolunda olduğunu, bayram bitiminde 31.07.2014 tarihinde hastanın taburcu edilebileceğini söylediğini, 30.07.2014 tarihinde müteveffanın durumunun ağırlaştığını, müvekkillerinin hastanın yoğun bakıma alınmasını istediğini ancak diğer davalı doktorun yaptığı muayene sonrası bayram nedeniyle yoğun bakımın kapalı olduğunu söylediğini, davalı doktorların defalarca aranmasına rağmen müdahale için gelmediklerini, bir buçuk saatlik çırpınma sonrasında hastanın müvekkillerinin gözü önünde vefat ettiğini, her iki doktorun ve hastanenin de vekalet görevlerini gereği gibi ifa etmediklerini, hastaya en zorunlu müdahalelerin dahi zamanında ve gereği gibi yapılmadığını ileri sürerek, müvekkillerinin uğradığı manevi zararın tazmini için her bir müvekkili adına 40.000,00 TL toplam 360.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hastane vekili; müvekkili hastanenin üzerine düşen sorumluluğu, gerekli dikkat ve özeni tam olarak yerine getirdiğini, davacı yanın iddialarının aksine tedaviyi yapan doktorun davacıdaki rahatsızlık ve hastaneye getiriliş amacıyla ilgili gerekli tüm aydınlatmayı ve uyarıları yaptığını, aydınlatılmış onam alındıktan sonra tedaviye başlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... ve ... vekili; müvekkillerinin üzerine düşen sorumluluğu gerekli dikkat ve özeni tam olarak yerine getirdiğini, yapılan tüm tedavi amaçlı işlemlerin tıp biliminin gerektirdiği standartlar ve kurallara uygun olarak yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu raporu ve 12.12.2020 tarihli bilirkişi raporunun birbiriyle uyumlu olduğu, sözkonusu raporlarda oluşan durumun komplikasyon olarak değerlendirildiği, tedavide kusur ve ihmalin bulunmadığının tespit edildiği, davalılara izafe edilecek kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; kararın usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, müteveffaya 4 gün arayla üst üste açık kalp ameliyatı yapan davalı doktor ...'ın gerek yapmış olduğu operasyondan gerekse de operasyonlar sonrası sürdürülecek olan tedavinin özenle uygulanmasından ötürü vekillik sözleşmesinden kaynaklı sorumlu olduğunu, yerleşik Yargıtay uygulamalarında da sıkça bahsedildiği üzere vekilin iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumlu olduğunu, ölümün meydana geldiği gün hemşire tarafından hastanın durumunun kritik olduğu bilgisi defaatle davalı doktor ...'a yine telefonda diğer davalı doktor ...'a iletilmesine rağmen her iki doktorun da müdahale için gelmediğini, 06.01.2020 havale tarihli bilirkişi raporunun 12. sayfasında yer alan ''hastanın sıkıntılarının artması sonrası saat 17.00'dan sonra hastanın yoğun bakıma alınmadığı ve gerekli müdahalelerde gecikme olduğu kanaatine vardık. Mavi kod sisteminin gerektiği gibi çalışmaması sebebiyle ... Park Hastanesi yöneticileri, hastanın 30.07.2014 tarihindeki takiplerindeki kusurları sebebiyle de nöbetçi ve sorumlu doktorların ihmalleri olduğu kanaatine vardık.'' şeklindeki değerlendirmesi ile davalıların yaşanan olaylardaki kusur durumunun ortaya koyulduğunu, görevli hemşire tarafından kendisine defaten bildirilmesine rağmen hastayla ilgilenmeyen diğer davalı doktor ...'ın da hukuki ve mesleki sorumluluğu bulunduğunu, her iki vekilin de vekalet görevlerini gereği gibi ifa etmediğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılama sırasında alınan 06.01.2020 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda, davalı hastane yöneticilerinin ve nöbetçi ve sorumlu doktorların ihmalleri olduğu yönünde kanaat bildirilmiş ise de 07.08.2019 tarihli ve 12.12.2020 tarihli raporların birbirini teyit ettiği, davalılara atfı kabil kusur bulunmadığı, Mahkemece 07.08.2019 tarihli ve 12.12.2020 tarihli raporlar benimsenerek karar verildiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; gerek davalı doktorlar gerekse hastane tarafından vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı hareket edildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı hastane ve doktorların özen yükümlüğünden kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502- 506 ncı maddeleri.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 141 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir.
2. Özel hastane ile hasta arasındaki hukukî ilişkinin, bir sözleşme ilişkisi olup hastaneye kabul sözleşmesinin karma sözleşme olarak kabul edildiği ve asıl edimi oluşturan tıbbî tedavi ediminin ait olduğu vekâlet sözleşmesi hükümlerine tabi tutulması, ancak diğer yükümlülüklere ilişkin tipik sözleşme hükümlerinin de niteliklerine uygun düştüğü oranda kıyasen uygulanması gerektiği, davalı hastanenin çalıştırdığı yardımcı hizmet gören diğer görevliler de borcun (sağlık hizmetinin) ifasında yardımcı kişi konumunda olup borcun kusurlu ifasından kaynaklı zararlardan hastanenin Türk Borçlar Kanunu 116 ncı maddesi uyarınca sorumlu olacağı, bu durumda en azından tedavinin gerçekleştirildiği hastane bakımından koşulları oluşursa organizasyon kusurunun bulunduğunun kabulü gerekecektir.
3. Somut uyuşmazlıkta dosya kapsamında yer alan tüm raporlarda; Adli Tıp Kurumundan alınan raporda ölüm olayının kişinin koroner by-pass ameliyatı ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği tespiti yapılmış ise de 05.06.2020 tarihli bilirkişi raporuna göre ikinci operasyon sonrası hastanın sıkıntılarının artması üzerine saat 17:00'den sonra hastanın yoğun bakıma alınmadığı ve gerekli müdahalelerde gecikme olduğu, Mavi Kod sisteminin gerektiği gibi çalışmaması sebebiyle davalı hastane yöneticileri ve hastanın 30.07.2014 tarihindeki takiplerinin kusurlu olması sebebiyle nöbetçi ve sorumlu doktorların ihmalleri olduğu tespitinde bulunulmuştur. İki rapor arasındaki çelişkiyi gidermek üzere alınan 12.12.2020 tarihli raporda, hastanın istenmeyen durum gelişmesi üzerine ikinci defa operasyona alındığı, tedavisine yoğun bakımda ve serviste devam edildiği, yoğun bakımda hastanın yeniden canlandırılması için bir saat süreyle kalp masajı CPR yapıldığının anlaşıldığı, tedaviyi yapan doktorlarda tıbbi uygulama, tedavi hatası veya tedavide gecikmenin söz konusu olmadığı, sağlık hizmetlerinde çalışanların üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek görevlerini yaptığı, tıbbın gerek ve kurallarına davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunmadığı tespit edilmiştir.
4. Davacı vekilinin 12.12.2020 tarihli rapora itirazında; ATK raporu ile 07.01.2020 tarihli ve 05.06.2020 tarihli raporlar arasındaki çelişkiye değinilmediği, serviste yeterli tıbbi ekipman bulunduğu tespitinin doğru olmadığı, hemşire Fatma Meltem'in müştekisi olduğu ceza davasındaki ifadesinin göz ardı edildiği bildirilmiştir. Bu durumda hükme dayanak teşkil eden 12.12.2020 tarihli raporda hastanın geçirdiği operasyonlardan kısa süre sonra servise alındığı, serviste başka hastaların ve yakınlarının bulunduğu, hastanede VAC uygulama cihazının bulunmadığı, bayram tatilinde yoğun bakımın kapalı olduğu, ikinci operasyon sonrası durumu kötüleşen hastanın gereken sürede yoğun bakıma alınmadığı, tüm aramalara rağmen sorumlu doktora ulaşılamadığı, nöbetçi doktorun gerekli tedbirleri almadığı, Mavi Kod sisteminin çalışmadığı iddialarının araştırılmadığı, Mahkemece, davacının bilirkişi raporuna yaptığı itirazları karşılamaya yönelik başka bir heyetten rapor alınmadığı gibi bu itirazları karşılayacak şekilde mahkeme kararında bir gerekçe ve değerlendirmeye yer verilmediği, organizasyon kusuru yönünden çelişkiyi giderecek mahiyette olmadığı anlaşılmaktadır. Belirtilen hususların hastanın ölümünde etkisinin bulunup bulunmadığı, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların organizasyon kusurundan kaynaklanan sorumluluğunu gerektirecek hata ve ihmal bulunup bulunmadığı hususunun belirlenmesi gereklidir. Hal böyle olunca, mahkemece davacının bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları da karşılayacak şekilde, konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak 3 kişilik bir heyetten taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve deliller de incelenmek suretiyle oluşacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.10.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere, özellikle Mahkemece ikinci bilirkişi raporuna yapılan taraf itirazının üçüncü rapor alınarak karşılanmış olmasına; ikinci raporda da; "Sonuç bölümünde" Bilirkişiler Adli Tıp Kurumu 8. İhtisas Dairesinin yorumuna katıldığımızı ifadesini kullanarak; yapılan işlemleri tıp kurallarına uygunluğunu teyit etmiş bulunmalarına karşın, Sayın Çoğunluğun yeniden bilirkişi raporu alınması görüşüne iştirak etmediğimizi ve kararın ONANMASI düşüncesinde olduğuma dair karşı oyumdur. 14.10.2024