"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1331 E., 2023/263 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/398 E., 2019/1113 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,14.01.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı ... Holding Ltd. Şti. vekili Avukat ... ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı şirket tarafından davalının sahibi olduğu Bodrum Göltürkbükü'nde bulunan işletmenin finansmanında kullanılması için davalıya borç olarak 200.000 USD ve 300.000 USD olmak üzere toplam 500.000 USD ödeme yapıldığını, davalının hesabına havale edildiğine dair apostilli banka dekontu ve tercümesinin mevcut olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine süresi içerisinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu ileri sürerek, borçlunun icra takibine vaki itirazının iptaline, alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı vekili olarak görülen ...'in davacı Şirketi asaleten temsil yetkisine sahip olmadığını, havale dekontu üzerindeki isimlerin müvekkilinin ismi ile örtüşmediğini, müvekkili ile davacı şirket arasında borç ilişkisi bulunmadığını, daha önce başlatılan icra takibinin takip dayanağı belge üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmaması nedeni ile İcra Hukuk Mahkemesinin kararıyla iptal edildiğini savunarak, davanın reddine, davacı haksız ve kötü niyetli olduğundan %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının hesabından davalının hesabına toplam 500.000 USD havale yapıldığı, takibe dayanak dekontlarda yer alan "Borç/Kredi" ibaresinden takip konusu tutarın ödünç verildiği kanısına varıldığı, davalının takip konusu tutarı ödünç almadığına ilişkin savunmasını yazılı delil ile ispat edemediği, davalının açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne ile davalının icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, hüküm altına alınan 500.000 USD asıl alacağın takip tarihi itibari ile TL karşılığı olan 1.086.300,00 TL'nin %20'si üzerinden hesaplanan 217.260,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafça 500.000 USD'nin 09.02.2010 tarihli sözleşme gereğince borç olarak verildiğinin ileri sürüldüğü, havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda karine mevcut ise de 01.03.2010 tarihli 200.000 USD bedelli havale dekontunda "Ref Loan" "borç" açıklamasına yer verildiği anlaşıldığından davacı tarafından davalıya 01.03.2010 tarihinde havalesi yapılan 200.000 USD tutarın sonradan geri alınmak kaydıyla ödünç olarak verildiğinin kabulünün gerektiği, buna karşılık 25.02. 2010 tarihli 300.000 USD bedelli havale dekontunda "ref agreement 09.02.2010" açıklamasına ödemenin gerekçesi olarak 09.02.2010 tarihli sözleşme gösterilmiş olup Mahkemece kabul edildiğinin aksine dekontta bahsi geçen bedelin borç olarak gönderildiğine dair herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, bu nedenle Mahkemece 25.02.2010 tarihli 300.000 USD bedelli havalenin "borç" açıklaması ile yapıldığı şeklindeki kabulün doğru olmadığı, ancak havale açıklamasında atıf yapılan 09.02.2010 tarihli sözleşme davalı tarafından kabul edilmemekte ise de havale bedeli davalı tarafından çekince ileri sürülmeksizin alındığı, havale açıklamasına karşı çıkılmadığı, bu durumda davalının havale bedelini 09.02.2010 tarihli sözleşme kapsamında aldığını kabul etmek gerektiği, davacının bu sözleşmenin hayata geçirilmediğini ileri sürdüğü, davalının 09.02.2010 tarihli sözleşmenin hayata geçtiğine ve bu sözleşme belirtilen işletmenin faaliyete başladığına, kâr payı ödemesi yapıldığına dair bir savunmasının bulunmadığı, davalının kendisine havale edilen tutara karşı edimini yerine getirdiğini, bu tutarın karşılıksız kalmadığını ispat edemediğinden 25.02.2010 tarihinde davalıya havale edilen 300.000 USD'nin davacıya iadesi gerekeceği, Mahkemece sonuç itibariyle davanın kabulü doğru ise de 25.02.2010 tarihli 300.000 USD bedelli havale tutarı yönünden gerekçe doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, yeniden hüküm verilerek davanın kabulüne, davalının İstanbul 8. İcra Dairesinin 2014/23561 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 500.000 USD üzerinden bu miktara takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4.a maddesi uyarınca Devlet bankalarınca 1 yıllık vadeli USD mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz işletilerek devamına, hüküm altına alınan 500.000 USD asıl alacağın takip tarihindeki kur karşılığı olan 1.086.300,00 TL'nin %20'si üzerinden hesaplanan 217.260,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı davalı vekili temyiz yoluna bşavurmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacı adına vekalet veren ...'un dava tarihi itibari ile tescil ve temsil yetkisinin bulunmadığını, ispat yükünün yer değiştirdiğine ilişkin gerekçenin hatalı olduğunu, davalı ile davacı firma arasında imzalanmış hiçbir sözleşme ve ticari ilişki olmadığını, dava konusu dekontlara ilişkin ödemelerin davalıya borç para verilmesi için yapılan ödemeler olmayıp aksine bir borcun ödenmesi hususunda ispat aracı olduğunu, dekontlarda davacının beyan ettiği sözleşmeler dikkate alındığında ...'un kar payı sözleşmesi gereğince kâra ortak olmak karşılığında ödemek ile yükümlü olduğu borç tutarı olarak kabul edileceğini, 09.02.2010 tarihli sözleşmenin hiç dikkate alınmadığını, beyanların Mahkemece yanlış değerlendirildiğini, iddia edilenin aksine işletmenin 1 yıl süre ile faaliyet gösterdiğini, zarar ile sezonun kapanması sonrasında faaliyetlerine son vermek zorunda kaldığını, kar ortaklığı karinesinin oluştuğu hususunda hüküm verilmeden önce öncelikle firmanın araştırılması, bilançosu, ödenecek bir kar bulunup bulunmadığı somut olarak tespit edilmeden karar verildiğini, yargı kararları gereğince ödünç verilen bedelin istenebilmesi için öncelikle borçluya bildirimde bulunulması ve bu bildirimden itibaren altı hafta sonra takip başlatılması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, ödünç verme iddiasına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesince, hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davacı şirket temsilcisine şirket adına vekil tayin etme yetkisinin verildiği, herkes iddiasını ispatla yükümlü olup, havale dekontlarında yer alan açıklamalar dikkate alındığında ispat yükünün davalıda olduğu, davalının havale edilen paranın mevcut borcun ödenmesi için gönderildiğini ispat edemediği ve yargılama sırasında ileri sürülmeyen ve delil olarak dayanılmayan hususların da sonradan ileri sürülmesi halinde itibar edilemeyeceğinin anlaşılmasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.