Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4859 E. 2024/3217 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının acentesi tarafından tahsil edilip davalı şirkete aktarılmayan bireysel emeklilik ödemelerinin davalıdan tahsili talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesinin husumet gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararının gerekçesini düzeltmiş ancak esas hakkında yeniden hüküm kurmadan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/868 E., 2020/1518 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 5. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2015/1470 E., 2018/584 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; eski unvanı ... Emeklilik A.Ş. olan davalı şirketin yetkili acentesi ... Sigorta Aracılık Hizmetleri sahibi/yetkilisi ...'in 2013 yılı Mart ayında müvekkili ile temasa geçerek Devletin Bireysel Emeklilik Sistemi ile ilgili çok büyük destekler oluşturduğunu, bu sayede bankaların mevduat faizlerinden daha fazla getiri sağladığını, bu şekilde müvekkilinin ikna kabiliyeti yüksek olan davalının acentesinin konuşmalarından etkilenerek bireysel emeklilik sistemine girmeye karar verdiğini, müvekkilinin üç ayrı poliçe için toplamda davalı şirkete 450.000,00 TL ödeme yaptığını, ancak bir süre sonra müvekkilinin internet sayfasından yaptığı izlemede ödenmelerin eksik işlendiğini gördüğünü, durumu sorduğunda ... Emekliliğin farklı bir fonunda değerlendirildiği bilgisinin verildiğini, müvekkilinin açıklamadan tatmin olmayarak sistemden çıkmak istediğini hem şirkete hem de acenteye bildirdiğini, tüm birikimlerin ve getirilerinin ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalı şirket yetkililerin bazı tahsilatlarının kendilerine ulaşmadığını, yalnızca acentenin devrettiği miktarları verebileceklerini, bunun da 3 poliçe için 260.440,20 TL olduğunu bildirdiklerini, bakiye kısmın ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 189.559,00 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek (avans faizinden aşağı olmamak kaydıyla) davalı şirketin emsal fonlara ödediği getirileri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının davasını sigorta ve acentelik sistemi kapsamında değerlendirdiğini, sistemlerin birbirinden farklı olduğunu, farklı mevzuatlara tabi olduğunu, davalı şirket ile acente ... - ... arasında 25.07.2011 tarihinde Acentelik Sözleşmesi imzalandığını, ...in sahibi ...'in bireysel emeklilik aracılığı yapmak için özel mevzuat gereği aranan lisansa sahip olduğunu, bireysel emeklilik aracısı olarak davalı şirkete şahsen hizmet ettiğini, mevzuat uyarınca bireysel emeklilik aracısının her ne ad altında olursa olsun katılımcılardan para tahsil etmesinin yasaklandığını, ...’in bireysel emeklilik sistemine özgü mevzuata aykırı şekilde davacının para yatıracağı bir banka hesabı gösterdiğini ve davacıdan katkı payı adı altında para tahsil ettiğinin anlaşıldığını, davaya konu edilen bakiye tutardan şirketin bilgisinin olmadığını, bu miktar bakımından herhangi bir onayı ve rızası bulunmadığını, tahsil etme yetkisi bulunmadığını, davanın davalı şirkete yöneltilemeyeceğini, davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının bireysel emeklilik hesabında toplam 260.082,00 TL olduğunu, davacıya toplamda 260.440,20 TL iade edildiğini, emeklilik sisteminin özüne ve mevzuatına aykırı şekilde iş birliği içine girilmiş olmasının hukuk tarafından korunmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı arasındaki ödeme tutarları dikkate alındığında davalı şirketin davacı zararından sorumlu olmadığı, adı geçen şirkete husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; yerel Mahkeme kararının hatalı olduğunu, bilirkişilerin %50 oranındaki kusur belirlemesini kabul etmediğini, davalının bu olaydaki sorumluluğunun %100 oranında sayılması gerektiğini, kusur konusundaki belirsizliğin dava açısından uygun olmadığını, ilk bilirkişi heyetinin konuyu bazı yönleri ile eksik değerlendirdiğini, ancak ikinci heyetin konunun uzmanı olmayan kişilerden oluştuğu için yanlış değerlendirmeye dayandığını, iki rapor arasında çelişki olduğu için yeni bir rapor alınması gerektiğini, dava dışı acente tarafından müvekkile ödendiği belirlenen paraların müvekkili tarafından yapılan bireysel emeklilik ödentileri ile ilgisi olmadığını, bu paraların müvekkilinin dava dışı acenteye ve davalı şirkete sağladığı üretime isabet eden ve sigortacılıkta oldukça kullanılan yaygın komisyon bedelleri olduğunu, bu ödemeleri acentanın yapmasının mümkün olmadığını, acentanın sıfatının sadece aracılık yapmak olduğunu, davalı şirketin tam yetki ile atadığı acentenin her türlü faaliyetinden denetiminden tam ve eksiksiz sorumlu olduğunu, ilgili şirketlerin ilgili mevzuatlarında öngörülen her türlü bilgilendirme ve aydınlatma yükümlülüğünden her türlü yetersizlikten %100 sorumlu olduklarını, davalı şirketin doğrudan acentesi kanalıyla kendisine intikal eden ve müvekkile iade ettiği bedellerin acentesine zımnen tahsilat yetkisi verdiği üzerinde durulmadığını, müvekkilinin yatırdığı bedellerin yanlış belirlendiğini, müvekkilinin 450.000,00 TL yatırdığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda davalının acentasının yönetmelik hükümlerine aykırı olarak davacıdan bireysel emeklilik giriş aidatı, katkı payı tahsil ettiği, bu bedellerinin bir kısmını davalı şirkette davacı adına oluşturulan bireysel emeklilik hesaplarına aktardığı, davalı sigorta şirketinin de dava dışı acentasının davacı adına aktardığı bu bedelleri kabul ettiği, yönetmelik hükümlerine aykırı davranan acentasını bu konuda uyarmadığı veya bu işlemi acentasının neden yaptığını sorgulamadığı, acentanın davacıdan bu sebeple tahsil ettiği tüm bedellerden davalının sorumlu olduğu, ancak davacıda söz konusu giriş aidatlarını ve katkı paylarını, acenta ile aralarında yaptıkları harici anlaşma ile acentanın bu prim tahsilatları nedeniyle sigorta şirketinden tahsil edeceği prim üretim kazançlarından bir kısmının kendisine ödenmesi ile daha fazla kazanç elde edebilmek amacıyla yaptığını kabul ettiği, dava dışı acenta tarafından davalı sigorta şirketine aktarılmayarak zimmetinde tuttuğu bedeller nedeniyle kusurlu bulunduğu, davalı sigorta şirketinin kendisine aktarılan giriş aidatları ile katkı paylarını tamamen ödediği uyuşmazlık olmadığı, yine dava dışı acentanın da davacıya çeşitli tarihlerde 265.990,00 TL ödeme yaptığı, buna göre davacı yatırdığı bedelin üzerinde bir miktarı geri aldığı, davacı her ne kadar söz konusu dava dışı acenta tarafından kendisine yapılan ödemelerin, sisteme kattığı kişiler nedeniyle dava dışı acentaya dolayısıyla davalı şirkete sağladığı üretime isabet eden (prim üretimi) komisyon bedeli olduğunu ileri sürmüş ise de bu iddiasını ispatlayamadığı, davacının davalı şirkete aktarılmayan ve dava dışı acenta zimmetinde kalan yatırdığı bedellerin ise fazlası ile dava dışı acenta tarafından davacıya ödendiği, davacıya yapılan bu fazla ödemeler içinde dava dışı acenta ile haricen yaptıkları anlaşma gereğince davacıya verilmesi vaad edilen ek prim üretimi gelirinden davacı payına düşen miktarında bulunduğu, davacının söz konusu olay nedeniyle uğradığı bir zararının varlığını ispatlayamadığı, davacı tarafından dosyaya sunulan 35.000,00 TL ve 5.000,00 TL bedelli ödemelerin herhangi bir poliçe ile ilişkilendirilemediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; Mahkeme gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinin farklı olduğunu ileri sürerek ve istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalının bireysel emeklilik sistemine dahil olan davacının sisteme aktarılmak üzere davalının acentası hesabına yatırdığı ve acenta tarafından davalıya aktarılmayan 189.559,80 TL'nin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun duruşma yapmadan verilecek kararlar başlıklı 353 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin (2) nolu alt bendi.

2. Aynı Kanun'un 359 uncu maddesinin (2) nolu fıkrası.

3.Değerlendirme

1. İlk Derece Mahkemesince davalı şirketin davacı zararından sorumlu olmadığı, adı geçen şirkete husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş olup, davacı vekilinin istinaf başvurusu sonucu Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmede, kararın gerekçesi düzeltilmek suretiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hukuk kuralları gereği yapılan değerlendirme neticesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında hata edilmesi ve bu hatanın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, İlk Derece Mahkemesince verilen kararı kaldırarak yeniden esas hakkında karar vermesi gerekirken, hükümle birlikte bir bütünlük teşkil eden gerekçenin düzeltilmesine rağmen, yeniden esas hakkında hüküm kurulmaksızın davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

2. Bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının USULDEN BOZULMASINA,

2. Bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.