Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4869 E. 2024/355 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fesih protokolü gereği yapılan ödeme sonrasında davacıya icra takibi başlatılması üzerine, davacının borçlu olmadığının tespiti istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Fesih protokolünde belirtilen ödeme şartının davacı tarafından yerine getirildiği ve protokolün tarafları ibra ettiğinin anlaşılması gözetilerek, davacının borçlu olmadığının tespitine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2618 E., 2023/1200 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2019/675 E., 2021/201 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında iki adet konutun satımına ilişkin 17.02.2016 tarihli iki ayrı sözleşme imzalandığını, bu kapsamda davalının kısmi ödeme yaptığını, aradan yaklaşık 3 yıl geçtikten sonra davalının bahse konu sözleşmelerden dönmek istediğini, akabinde 02.01.2019 tarihinde fesih protokolü düzenlenerek bahse konu iki sözleşmenin fesih edildiğini, protokol kapsamında davalıya en geç 15.03.2019 tarihinde 524.000,00 TL'lik tutar ödemesi şartına bağlandığını, tarafından bu ödemenin yapıldığını, ödeme sonrasında davalının müvekkili şirketten bir alacağı kalmadığını, ancak davalının kötü niyetli olarak 23.08.2019 tarihinde müvekkili aleyhine İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2019/31848 Esas sayılı dosyası ile 653.220,86 TL bedelli takip başlattığını, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, davalının %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında ön ödemeli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede belirtilen 210.000 USD bedelin tamamını davacıya ödediğini, daha sonra taraflar arasında fesih protokolü imzalandığını, müvekkiline 524.000,00 TL tutarında kısmi ödeme yapıldığını, iade edilen tutarın ödeme günündeki kur üzerinden hesaplandığında 95.970 USD'ye tekabül ettiğini, dolayısıyla davacının müvekkiline olan bakiye borcunun 114.030 USD olduğunu, kalan bakiye borcun ödenmesi hususunda davacıya ihtarname gönderildiğini, olumsuz cevap üzerine İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2019/31848 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, fesih protokolünün birbiriyle çelişen hükümler içerdiğini, ayrıca fesih protokolünün ibra mahiyetinde de olmadığını, davacı tarafın sebepsiz olarak zenginleştiği miktarın davalı müvekkiline iade etmesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının sözleşme nedeniyle 14.03.2019 tarihinde 499.000 TL ve 15.03.2019 tarihinde 25.000 TL ödediği hususunda herhangi bir ihtilaf olmadığı, sözleşmenin yabancı para olarak ödenmesi nedeniyle yabancı para olarak iadesini talep edebileceği ve talebin de bu yönde olduğuna göre ödenen bedelin ödeme zamanındaki kur üzerinden dolar karşılığının hesaplanması gerektiğinden davanın kısmen kabulüne, davacının İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2019/31848 E. sayılı dosyasında işlemiş faiz yönünden 700,48 USD borçlu olmadığının tespitine, takibin 114.030,00 USD asıl alacak 1.136,50 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 115.166,50 USD yönünden devamına, asıl alacak tutarına (114.030,00-USD) 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD olarak açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı işletilmesine, davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı vekili; icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili; yargılama aşamasında sunulan dilekçelerin dikkate alınmadığını, delillerin değerlendirilmediğini, sözleşmelerin doğru olarak nitelendirilmediğini, ödenen meblağın yanlış ve eksik hesaplandığını belirterek, usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılarak davanın tümden kabulüne ve kötü niyet tazminatına karar verilmemesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında iki adet taşınmaz için şekil şartlarına uyulmadan adi nitelikte gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği ve tarafların bir araya gelerek sözleşmeden dönüldüğü konusunda anlaşmaya vardıkları, geçersiz sözleşmeye istinaden sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince herkesin aldığını iade etmekle yükümlü olduğu, her ne kadar davacı tarafça ödeme ediminin yerine getirildiği iddia edilmiş ise de İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflarca sunulan ödeme belgelerine göre davacının ödeme edimini tam olarak yerine getirmediğinin anlaşıldığı ve yapılan hesaplamaya göre davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın yerinde olduğu, davanın kısmen reddine dair karar verildiği anlaşılmakla İİK'nın 72 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davalı lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği, bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda; davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalının istinaf talebinin kabulüne, HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davacının İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2019/31848 E. sayılı dosyasında işlemiş faiz yönünden 700,48 USD borçlu olmadığının tespitine, takibin 114.030,00 USD asıl alacak 1.136,50 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 115.166,50 USD yönünden devamına, asıl alacak tutarı (114.030,00 USD) 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD olarak açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı işletilmesine, icra takip tarihindeki döviz kurunun TL karşılığının %20'si oranında tazminatın (191.798,46‬ TL'nin) davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, davalının 210.000 USD değil, 140.000 USD tutarında ödeme yaptığını, 27.04.2021 tarihli beyan dilekçesinin değerlendirilmediğini, iki adet satış sözleşmesinin geçerli olduğunu, davanın senetle ispatlanmasına gerek olmadığını, tanıkla da ispatlanabileceğini, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2019/31848 Esas sayılı takip dosyasında borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Taraflar arasında 17.02.2016 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin İstanbul ili Esenyurt ilçesi ......,isimli projenin 14. kat 243 ve 244 numaralı bağımsız bölümlerinin 210.000,00 USD karşılığında satımı konusunda adi yazılı şekilde imzalandığı hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.

2. Taraflar arasında sadece 2019 yılı yazılarak ay ve gün belirtilmeden düzenlenen fesih protokolünün; 3.1 inci maddesinde "Taraflar işbu protokol ile 17.02.2016 tarihinde imzalanan yukarıda bilgileri yer alan iki adet taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin karşılıklı olarak 15.03.2019 tarihinde fesih edileceği hususunda mutabık kalmışlardır.", 3.3 maddesinde "Alıcıya en geç 15.03.2019 tarihinde 524.000 TL'yi ödemeyi kabul ve beyan eder. Satıcı en geç 15.03.2019 tarihi mesai bitimine kadar alıcının Kuveyttürk Bankası ... IBAN nolu hesabına yukarıda taahhüt ettiği 524.000 TL yi ödemediği takdirde işbu fesih protokolü geçersiz olacak ve Alıcı ödemiş olduğu toplam sözleşme bedeli üzerinden icrai ve hukuki işlemlere başlayacaktır." şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, fesih protokolü 15.03.2019 tarihinde 524.000,00 TL'lik tutar ödemesi şartına bağlanmıştır. Davacı, 14.03.2019 tarihinde 499.000 TL, 15.03.2019 tarihinde ise 25.000 TL ödeme yaparak toplam 524.000 TL davalının hesabına ödemiştir. Böylece ödeme şartı davacı tarafından yerine getirilmiştir. Davalı ise bu ödemenin yapıldığını, ancak fesih sözleşmesinin ibra niteliğinde olmadığını, ödemenin dolar üzerinden yapıldığından dolar bazında geri ödemenin yapılması gerektiğini, böylece başlangıçta davacıya 210.000 USD ödeme yapıldığından, davacının geri ödemesi olan 524.000 TL'nin de dolar üzerinden ödemesinin hesaplanması gerektiği kabul edilerek, bakiye alacak için 114.030,00 USD asıl alacak, 1.836,98 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 115.866,98 USD'nin tahsili amacı ile 23.08.2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Davacı taraf bu davada icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

3. Fesih sözleşmesinin incelenmesinde, 524.000 TL'nin 15.03.2019 tarihinde ödenmesi halinde 17.02.2016 tarihli sözleşmelerin feshedileceği taraflar arasında kararlaştırılmıştır. Ödemenin yapılmaması halinde ise fesih protokolünün geçersiz olacağı ve alıcının ödemiş olduğu toplam sözleşme bedeli üzerinden icrai ve hukuki işlemlere başlanacağı belirtilmiştir. Böylece artık dava konusu, fesih protokolünün şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olduğundan bu hususta inceleme yapılması gerekmektedir. Protokol şartlarına göre ödeme yapılmazsa alıcının ödemiş olduğu toplam sözleşme bedeli üzerinden icrai ve hukuki işlemlere başlanacağı hükme bağlanmış olup, fesih protokolüne göre tarafların birbirini ibra ettiği açıktır.

4. Hal böyle olunca, davacı süresinde ödemeyi gerçekleştirdiğinden dava konusu icra takibinden dolayı davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki açıklanan hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

5. Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

2. Davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.