"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1111 E., 2023/1230 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/103 E., 2022/85 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.02.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat .... ile davalı vekili Avukat ...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalının 31.01.2019 tarihinde, mülkiyeti ..... Tic. Ltd. Şti'ne (... Ltd. Şti.) ait iki taşınmazı ½ pay ile satın aldıklarını, taşınmazların satın alınması aşamasında ipotek borçlarından haberdar olduklarını, haczi kabil mal varlığı olmaması nedeni ile borcun önceki malikten tahsil edilemediğini ve tamamen müvekkili tarafından ödenerek ipoteğin fek edildiğini, borcun kendi payına düşen kısmını ödemeyen davalıya gönderilen ihtarnameden bir sonuç alınamadığını, borcun müvekkili tarafından ödenmesi ile davalının kendi payı oranında borçtan kurtularak sebepsiz olarak zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 687.674,00 TL’nin davalıdan tahsiline ve bir kısım ödemeler için Salihli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/19 E. sayılı dosyasında açılan alacak davası ile bu dosyanın birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın niteliği itibari ile rücuen tazminat davası olup müvekkilinin taşınmazı edinme tarihi olan 31.01.2019 itibari ile zamanaşımı süresinin dolduğunu, davaya konu taşınmazların tamamı ... Ltd. Şti. adına kayıtlıyken, akdedilen 31.01.2019 tarihli Protokol ile ½ oranında payların müvekkiline satış yoluyla devri hususunda mutabakat sağlandığını, müvekkilinin satıştan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacı tarafından sunulan dekontlarda yapılan ödemelerin davacının taşınmaz satışları nedeniyle ... Ltd. Şti.'ne olan borcunu ödemek amacıyla yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalının ipotekli taşınmazın mülkiyetini sonradan kazandığı için borçtan kişisel olarak sorumlu olmadıkları, sadece taşınmazın paraya çevrilmesine katlanmakla yükümlü oldukları, dava konusu taşınmazların devrine ilişkin resmi senetler incelendiğinde davacı ve davalının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (4721 sayılı Kanun) 888/2. maddesi gereğince borcu üstlenmediği, dolayısıyla ipotekten kaynaklı borçlardan borçlu dava dışı şirketin kişisel olarak sorumlu olduğu, davacı ipoteği terkin ettirmemiş olsa da ipoteğe konu borçları alacaklı bankaya ödediği, bu durumda ipoteğe konu borç nedeniyle ödeme yapan davacının ödediği miktarı 4721 sayılı Kanun'un 884/2. maddesi gereği lehine ipotek tesis olunan asıl borçlu olan dava dışı şirketten talep edebileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş karara karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince hukuki nitelendirmenin davadaki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirildiği, özellikle salt ipotekli taşınmaz maliki olan davalının kişisel sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; uyuşmazlığa uygulanan kanun maddelerinin dava ile ilgisinin olmadığını, hükümde yer alan kişisel sorumluluk ve taşınmazla sorumluluk olgularının davaya uygulanamayacağını, dava konusu olaya göre müvekkilinin ipotekli taşınmazın yarısı oranında borçlu olan davalının payına düşen tutarın ödenmesi ile borçtan kurtulduğunu ve taşınmazdaki payının değerinin de bu oranda yükseldiğini, müvekkilinin bu ödemeyi davalının bilgisi dahilinde yaptığını, borcun ödenmesinden sonra kendi payını ödeyeceğini beyan eden davalının müvekkiline bu kapsamda bir ödeme yapmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, tarafların 1/2 oranında paydaş oldukları ipotekle yükümlü taşınmazlar için davacı tarafından ipoteğe istinaden ödenen bedellerin davalının taşınmazlardaki payı oranında sebepsiz zenginleşme kuralları gereği iadesi istemine ilişkindir.
Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye ve özellikle taşınmazı ipotekle yüklü satın alan tarafların yükümlülüğünün sadece ipoteğin paraya çevrilmesine katlanmaktan ibaret olmasına, dolayısıyla ipoteğe konu borçtan kişisel olarak sorumlu bulunmamalarına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi .
KARŞI OY
Somut olayda, davacı ve davalının birlikte, dava dışı ... isimli şirketten üzerinde banka ipoteği bulunan iki adet taşınmazı ½ pay oranında satın aldıklarını, dava dışı bankanın kredi borçlusu ...’nin borcunu ödemeyerek temerrüde düşmesi üzerine borcun tahsili için, satın alınan iki adet taşınmaz yönünden müvekkili ve davalı aleyhine “ipotekli icra takibi” başlatıldığını, müvekkilinin taşınmazın satılmasını önlemek için kendi ½ payına isabet eden kısım yanında, davalıya isabet eden ½ payı da ipotekten kurtaracak şekilde ...’nin borcunu dava dışı bankaya ödemek suretiyle, her iki taşınmazı da ipotek borç yükünden kurtardığını, ödenen borç toplamının ½’si olan 687.674 TL’yi davalının kendisine ödemediğini ve bu suretle sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek bu bedelin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, ödenen borçtan kendisinin sorumlu olmadığını dolayısıyla davacıya ödeme yapmak zorunda olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacının istinaf isteminin reddolunmuştur.
TBK’nın 127. Maddesindeki;
“Alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişi, aşağıdaki hallerde ifası ölçüsünde alacaklının haklarına halef olur:
1. Başkasının borcu için rehnedilen bir şeyi rehinden kurtardığı ve bu şey üzerinde mülkiyet veya başka bir ayni hakkı bulunduğu takdirde.”
Düzenleme dikkate alındığında, davacı, borcun tamamını alacaklı dava dışı bankaya ödeyerek, davalının ½ pay sahibi olduğu taşınmaz üzerindeki rehnin kaldırılmasını sağlamış olup, kendisi de bu taşınmaz üzerinde hak sahibi olduğundan, alacaklının hakkına halef olmuştur. Alacaklının taşınmaz üzerinde borca yeter miktarda alacağı garanti edecek bir ipotek hakkı bulunmakla, davacının da davalıya ait ½ pay üzerinde bu hakkı doğmuştur. Ancak bu ipoteği de kaldırtmış olmakla davalı, ipotek yüklü taşınmaz yerine, ipotek yükü olmayan ve bu suretle önemli değer artışı sağlayan bir taşınmaza sahip olarak davacı aleyhine sebepsiz olarak zenginleşmiştir.
Davacının TMK’nın 884. Maddesi uyarınca, bankanın alacaklarına halef olması, TBK’nın 127. Maddesindeki haklarını kullanmasına halel getirmez.
O nedenle, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, davayı reddeden mahkeme kararını onayan Daire çoğunluğunun görüşünü isabetli bulmuyorum.