"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/228 E., 2022/162 K.
Taraflar arasındaki haciz bildirimine itirazın iptali ve alacak davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine verilmistir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava dışı mükellefin vergi borcu nedeniyle davalıya 09.07.2010 tarihli haciz bildirimleri gönderilerek 20.04.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı tarafından 12.07.2010 tarihli dilekçe ile dava dışı vergi borçlusu ile ticari ilişkilerinin ve borçlarının bulunmadığı belirtilerek haciz ihbarnamesine itiraz edildiğini, davalının dava dışı vergi borçlusu şirkete ve ortağına 02.05.2011 tarihi itibariyle 119.386,00 TL borcunun bulunduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının haciz bildirimine itirazının iptaline, 119.386,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davalının mükellef şirket ve ortağına borçlu olduğunun tespitine ve davalı yetkililerinin İcra ve İflas Kanunu'nun 338 inci maddesine göre cezalandırılmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkili aleyhine başlatılan 2002/1715 E. sayılı icra takibinde yetkiye itiraz edildiğini, işbu davanın yetkili mahkemede açılmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava dışı kişinin alacağını başka bir kişiye devrettiğini, tasarruf yetkisinin kalmadığını savunarak, davanın reddini ve lehine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.03.2014 tarihli ve 2011/222 E., 2014/131 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKI YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 11.11.2019 tarihli ve 2017/3026 E., 2019/10456 K. sayılı ilamıyla; "...Bu durumda Mahkemece davalı kooperatif vekiline usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin tebliği ile delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde taraf teşkili sağlanmadan, yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğu..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın Kuşadası 1. İcra Müdürlüğünün 2002/1715 sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, itirazın iptali davasında yetkili mahkemenin genel yetki kuralı kapsamında davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesi olacağı, süresi içerisinde yetki itirazında bulunulduğu, davalı kooperatifin tebligat yapılan adresinin, ticaret sicil adresinin ve icra dairesinde yetkiye itiraz edilirken yetkili icra dairesi olarak da bildirdikleri adresin İncirliova/ Aydın olduğu gerekçesiyle, Mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dava dışı kişi tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibinde yetki itirazında bulunulduğu, yetki itirazının İcra Hukuk Mahkemesinde değerlendirilerek yetki itirazının reddine karar verildiği, davanın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na göre açılan itirazın iptali davası olmadığını, davalı kooperatif tarafından dava açıldıktan sonra borcun tamamının ödendiğini, borcu kabul eden davalının dava açılmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 79 uncu maddesine göre haciz bildirimine itirazın iptali ve alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6183 sayılı 79 uncu maddesi,
2.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi,
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 89 uncu maddesi,
3. Değerlendirme
1.Mahkemece davanın icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu şeklinde belirleme yapılmış ise de somut uyuşmazlıkta; dava dışı mükellefin borcu nedeniyle alacaklı olduğu belirtilen davalıya 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi uyarınca haciz bildirimleri gönderildiği, davalının itiraz etmesi üzerine haciz bildirimine itirazın iptali ile alacak talep edildiği görülmektedir.
2. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) yetkiye ilişkin hükümleri “Selahiyet” başlıklı ikinci kısmında düzenlenmiş olup, çok genel bir açıklamayla bunlar; davalının ikamet mahkemesi, sözleşmenin ifa olunacağı yer mahkemesi, gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesi ve diğer yetki belirlemeleridir.
3.Anılan Kanun'un 9 uncu maddesinin ilk fıkrası aynen; “Her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Kanunu Medenisi gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür.” şeklindedir.
4. Davalının ikametgahı mahkemesinin yanında, başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. Öğretide ve uygulamada, özel yetki kuralları olarak adlandırılan ve bazı dava çeşitleri için kabul edilen bu istisnai nitelikteki yetki kuralları, ilke olarak kamu düzenine ilişkin değildir.
5. Kamu düzenine ilişkin olmayan özel yetki kuralları, genel mahkemenin (m.9) yetkisini kaldırmadığından, eş söyleyişle onunla birlikte uygulandığından, davacı davasını genel veya özel yetkili mahkemede açmak hususunda bir seçim hakkına sahiptir. Zira özel yetki genel yetkiyi ortadan kaldırmaz, onun yanında varlığını sürdürür; dolayısıyla dava veya icra takibi, davacının/alacaklının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili icra dairesinde veya mahkemede açılabilir.
6. Bu noktada, somut uyuşmazlın çözümü için alacaklının kendi ikamet yerinde dava açma yetkisinin bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
7. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri ile ilgili düzenlemeyi içeren ve kamu düzenine ilişkin olmayan özel yetki kuralı niteliğinde bulunan 1086 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinde; “Dava, mukavelenin icra olunacağı veyahut müddeaaleyh veya vekili dava zamanında orada bulunmak şartiyle akdin vuku bulduğu mahal mahkemesinde de bakılabilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
8. Sözleşmenin ifa edileceği yerin taraflarca açık veya zımni olarak belirlenmediği durumlarda, şayet borç bir para borcu ise, sözleşmenin ifa edileceği yer mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 73 üncü maddesine göre belirlenecektir.
9. 6098 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesinde de; aynı yönde düzenleme bulunmakta olup, aksi kararlaştırılmadıkça, para borcunun, alacaklının ödeme zamanında ikamet ettiği yerde ödenmesi gerekir.
10. Buna göre; Mahkemece, davanın konusu para alacağı olup, götürülecek borç niteliği bulunduğundan, davacı/alacaklının seçimlik hakkı gereği yerleşim yeri olan Kuşadası Mahkemesinin yetkili olduğu gözetilerek, uyuşmazlığın esastan incelenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi gereğince usulden BOZULMASINA,
22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.