"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2023/116 E., 2023/430 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 11. Hukuk Dairesince, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı bankadan 4.000,00 TL limitli kredi kartı aldığını ve limitinin 4.000,00 TL olmasına güvenerek kullanması için dava dışı aile dostu ...’e verdiğini, 28.03.2011 tarihli hesap özetinde kredi kartı borcunun 44.517,81 TL olduğunu görünce ilgili banka şubesine başvurduğunu ancak olumlu bir sonuç alamadığını, icra takibine maruz kalmamak için bankaya 19.700,00 TL tutarında ödeme yaptığını, kart borcunun 4.000,00 TL'lik kısmına katlanmak zorunda ise de limit üstü olarak ödediği 15.700,00 TL'nin müvekkilinden haksız olarak alındığını ileri sürerek, fazla yapılan ödemenin iadesini ve ödenmemiş olan 28.000,00 TL'den dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının kredi kartını kullanmasına izin verdiği dava dışı ...’in müvekkili bankayla ve taraflar arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesiyle bir ilgisinin bulunmadığını, davacının kartı dava dışı üçüncü kişiye teslim etmesi ve bu kişi tarafından kartın kullanılması sonucu doğan borçtan sorumlu olduğunu, müvekkilinin bankacılık hizmetleri sözleşmesinin ilgili maddeleri gereğince bir sorumluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.07.2013 tarihli ve 2012/759 E. 2013/597 K. sayılı kararıyla; davalı bankanın kredi kartının limitini aşacak şekilde kullanılmasına izin verdiği için davacı ile birlikte eşit kusurlu olduğu, buna göre 4.000,00 TL tutarındaki limit dışında kalan 40.517,81 TL'lik miktarın ½'sinden davacının, ½'sinden de davalının sorumlu olduğu gerekçe gösterilerek; davanın kısmen kabulü ile davacının üzerine düşen sorumluluk miktarından (20.258,91 TL), bankaya ödediği 19.700,00 TL’nin düşülmesi sonucu kalan 4.558,91 TL asıl alacak ile 1.927,20 TL işlemiş faiz ve 96,36 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 6.582,47 TL’den sorumlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 02.12.2015 tarihli ve 2015/3802 E. 2015/16018 K. sayılı kararıyla; dava konusu kredi kartının davacıya teslim edilmiş olup, kart hamilinin kendi iradesiyle kartını verdiği kişinin yaptığı işlemlerin tamamından sorumlu olduğu göz önüne alınarak kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Direnme Kararı
Mahkemenin 12.04.2016 tarihli ve 2016/666 E. 2016/417 K. sayılı kararıyla; önceki kararda belirtilen gerekçelere ek olarak, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun (5464 sayılı Kanun) 15 ve 16 ncı maddeleri uyarınca, davalı Bankanın limit üzerinde yapılan harcamalara onay vermemesi ve limitin aşılmaması için gerekli teknik önlemleri alması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2022 tarihli ve 2019/(19)11-127 E. 2022/615 K. sayılı ilamıyla; davalı ... Genel Müdürlüğü Kartlı Ödeme Sistemleri Bölümü tarafından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan 05.10.2011 tarihli yazıda; "Müşteri şikayetinde belirtildiği gibi 4.000,00 TL limitli bu kart ile kart limitinden fazla işlem yapılmıştır. Kart hamilinin limiti üzerinde işlem yapabilmesi Bankamız sistemindeki teknik bir hatadan kaynaklanmış olup sorun giderilmiştir." şeklinde açıklama yapıldığı da göz önüne alındığında; 5464 sayılı Kanun’un 15 ve 16 ncı maddeleri uyarınca kredi kartı ve kredi kartına ait şifrenin korunması yükümlülüğünün kart hamiline ait olup, kart hamilinin kart ve şifre ile hesabı üzerinde belirlenen limit dahilinde işlem yapabileceği ve tasarrufta bulunabileceği, davalı bankanın ise limit üzerinde yapılan harcamalara onay vermemesi ve limitin aşılmaması için gerekli teknik önlemleri alması gerektiği, ancak yukarıya aynen alınan 05.10.2011 tarihli yazı içeriğinden anlaşıldığı üzere davalı Bankanın, kart limitinin aşılmaması için gerekli önlemleri almaması ve sistemdeki teknik hata nedeniyle limit üstü harcamaya izin vermesi nedeniyle müterafik kusurunun bulunduğu; hal böyle olunca, yerel Mahkemenin hem davacı asılın hem de davalı bankanın kusurlu olduğuna yönelik direnme kararının yerinde olduğu gerekçesiyle; taraf vekillerinin kusur oranına ve Mahkemece hükmedilen miktara ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
D. İkinci Bozma Kararı
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08.12.2022 tarihli ve 2022/6457 Esas, 8828 Karar sayılı ilamıyla; davanın kredi kartı limitini aşan kısımdan borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin ise de Mahkemece, davacının borçlu olduğu meblağın tespitine karar verildiği; menfi tespit davasının gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle hakkında icra takibi yapılan veya yapılması muhtemel olan kişi/borçlu tarafından aslında borçlu olunmadığının ispatı için açılan bir dava türü olup buna göre Mahkemece, davacının borçlu olmadığı kısım tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, borçlu olduğu kısmın tespit edilerek olumlu hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle; hükmün re’sen bozulmasına ve bozma nedenine göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; önceki gerekçe tekrar edilerek, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre borç toplamının 44.517,81 TL olduğu, davacının kabulünde ve sorumluluğunda olan kart limiti tutarı 4.000,00 TL'nin bu tutardan düşülmesi ile 40.517,81 TL borcun kaldığı, tarafların %50 oranında müterafiken kusurlu oldukları değerlendirilmekle, davacının 40.517,81 TL'lik borcun yarısına karşılık gelen 20.258,91 TL'den sorumlu olmadığının anlaşıldığı; öte yandan davacı, sorumlu olduğu 4.000,00 TL haricinde fazladan ödediği 15.700,00 TL'nin iadesini talep etmiş ise de kusur oranına göre belirlenen tutar itibarıyla yapılan ödemenin fazla olmadığı ve dolayısıyla iade edilecek bir tutar bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davacının davalı bankadaki kredi kartının 28.03.2011 olan hesap kesim tarihi itibariyle 44.517,81 TL olan ekstre tutarının 20.258,91 TL'lik kısmından borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; kredi kartı limitini aşan miktardan tamamen davalı bankanın sorumlu olduğunu, davalının İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/55135 no’lu soruşturma dosyasına vermiş olduğu cevabi yazıda da hatanın kendisinden kaynaklandığı kabul ettiğini, limitin aşıldığına dair müvekkiline hiçbir bildirim yapılmadığını, bankanın sorumluluğunun müvekkiline yüklenemeyeceğini; kredi kartını kullanan ... (...) ... aleyhinde “Başkasına Ait Banka veya Kredi Kartının İzinsiz Kullanılması Suretiyle Yarar Sağlama” suçundan açılan ceza davası sonunda sanığın mahkumiyetine karar verildiğini, karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine de başvurunun esastan reddine karar verilmekle hükmün kesinleştiğini, müvekkilinin haklılığının her açıdan kanıtlanmış olduğunu, ayrıca taraflar arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesinin limit artışı usulünü düzenleyen 8. maddesine göre davalı bankanın, müvekkilinden talep ve icazet almadığı müddetçe kredi kartı limitini arttıramayacağı, davalı bankanın bu hükme de aykırı davrandığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; 5464 sayılı Kanun’un 15 inci maddesi hükmüne göre davacının %100 kusurlu olduğunu, kredi kartına ilişkin banka kayıtları incelendiğinde, davaya konu harcamaların davacının bilgisi dahilinde yapıldığının anlaşıldığı, zira kredi kartını dava dışı ...'e verdiğini iddia ettiği 08.03.2011 tarihinden sonra itiraza konu ettiği işlemlerin de aynı iş yerlerinden yapıldığının tespit edildiğini, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına verilen yazıda geçen “teknik bir hatadan kaynaklandığı” ifadesinin, davacıya ait kredi kartının üçüncü şahıslarca bir bilişim dolandırıcılığı sonucu ele geçirilmediğini belirtilmek amacıyla kullanıldığını, limit artırımın teknik bir hatadan kaynaklanmakta olup, bu sorunun müvekkilince derhal giderildiğini ve harcamaların da davacının bilgisi dahilinde kartını kendi rızasıyla verdiği dava dışı kişi tarafından yapıldığını, dolayısıyla borcun tamamından davacı hamilin sorumlu olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kredi kartı kullanımından kaynaklanan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 3, 6, 60 ve 63 üncü maddeleri,
2. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 18 inci maddesinin ikinci fıkrası,
3. 5464 sayılı Kanun'un 15 ve 16 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 6102 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Ancak bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklılık arz etmektedir. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. Bankaların birer itimat kurumu olduklarının kabul edilmesi gerekmektedir.
2. Öte yandan, 5464 sayılı Kanun'un “Kart kullanımına ilişkin yükümlülükler” başlıklı 15 inci maddesinde; "Kart kullanımından doğan sorumluluk, sözleşme imzalandığı ve kartın zilyetliğine geçtiği veya fizikvarlığı bulunmayan kart numarasının öğrenildiği andan itibaren kart hamiline aittir." düzenlemesi ile “Bildirim zorunluluğu” başlıklı 16 ncı maddesinde; "Kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bu bilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri almak, kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek zorundadır" düzenlemesi yer almaktadır.
3. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; 5464 sayılı Kanun’un 15 ve 16 ncı maddeleri gereği kredi kartının ve kredi kartına ait şifrenin korunması yükümlülüğü kart hamiline yüklenmiş olmakla birlikte davalı bankanın da limit üzerinde yapılan harcamalara onay vermemesi ve limitin
aşılmaması için gerekli teknik önlemleri alması gerektiği, davalı banka tarafından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan 05.10.2011 tarihli yazı içeriği de göz önüne alındığında, her ne kadar davacı kartını kullanması için aile dostuna vererek kartın ve kart şifresinin korunması yükümlülüğüne aykırı davranmış ise de, davalı bankanın da sistemdeki teknik hata nedeniyle limit üstü harcamaya izin vermiş olduğu ve kart limitinin aşılmaması için gerekli önlemleri almadığı anlaşıldığından tarafların müterafik kusurlu oldukları, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da tarafların bu yükümlülüklerine aykırı hareket etmeleri nedeniyle kusur oranlarının eşit olduğu kabul edilerek kredi kartı borcundan yarıya yarıya sorumlu tutulmak suretiyle hesaplama yapılmasının yerinde olduğu, bu itibarla temyizen incelenen kararda ve kararın gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.