"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/61 E., 2021/54 K.
Taraflar arasında görülen alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 432 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve davalılar vekili tarafından temyize konu edilen toplam miktar 2.080,00 TL olup Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 4.270,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalıların murisine ait taşınmazını, murisin borçlarını ödemek ve ona borç para vermek karşılığında müvekkilinin satın aldığını, tapu kaydının da müvekkilinin kardeşi olan dava dışı ... adına yapıldığını, murisin ölmesi üzerine davalılar tarafından muris muvazaası nedeni ile tapu kayıt maliki olan müvekkilinin kardeşi ... aleyhine tapu iptal ve tescil davası açıldığını, dava sonucunda taşınmazın 12/16 payının davalılar adına tapuya tescil edildiğini; müvekkilinin murise borç para verip 28.000,00 TL tutarında borç senedi aldığını, ancak satış işleminin gerçekleşmesinden sonra senedin murise iade edildiğini; müvekkilinin murise ait kooperatif borçlarını ödediğini ve taşınmaza bir takım iyileştirmeler yaptığını, taşınmazın malikinin değişmesi ile müvekkilinin yaptığı bu ödemelerin karşılıksız kaldığını ileri sürerek; şimdilik 32.000,00 TL alacağın 26.12.2005 tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte miras payları oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, taraf teşkilinin sağlanmadığını, tapu kaydı dava dışı 3. kişi adına olması nedeni ile davacının sıfatının bulunmadığınısavunarak; davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.04.2014 tarihli ve 2010/52 E., 2014/73 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 16.06.2015 tarihli ve 2014/17890 E., 2015/11115
K. sayılı ilamıyla; kesinleşmiş mahkeme kararları ile dava konusu taşınmaz satışının muvazaalı olduğu, gerçekteki amacın satış değil murisin davalılardan mal kaçırıp gene davalı konumunda bulunan sağ kalan eş Yurdagül'e taşınmazı bağışlamak olduğu hususunun sabit olduğu, davacının davalıların murisi adına yaptığı ödemeleri ispat etmesi gerektiği, Mahkemece davacının sunduğu makbuz fotokopileri konusunda davalı tarafa diyecekleri sorularak, bu ödemelerin varlığının sabit olması durumunda, yapılan bu ödemenin iadesine karar verilmesi gerektiği, diğer yandan; davacı tarafın, taşınmaza bir takım iyileştirmeler yaptığını da iddia ederek bu iyileştirmelerin de tahsilini talep ettiği, Mahkemece, taşınmazın karşı tarafa iade edilip edilmediğinin belirlenmesinden sonra, yapıldığı idda edilen iyileştirmeler konusunda da bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 10.12.2015 tarihli ve 2015/285 E., 2015/324 K. sayılı kararıyla; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
2. Dairenin 20.10.2016 tarihli ve 2016/3777 E., 2016/11932 K. sayılı ilamıyla; yargılamaya devam edilerek davanın esasının incelenmesi ve esas hakkında hüküm kurulması gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1.Mahkemenin 28.12.2017 tarihli ve 2016/443 E., 2017/590 K. sayılı kararıyla; taşınmaz üzerinde davacı tarafından yapılmış herhangi bir muhdesatın bulunmadığı, var olan yapılarda da davacı tarafından herhangi bir iyileştirme yapılmadığı ve dosyaya sunulan makbuzlarda davacının ödediğine dair imzasının bulunmadığı, davalıların makbuzları kabul etmedikleri, makbuzların fotokopi olup asıllarının dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
2. Dairenin 24.04.2019 tarihli ve 2019/323 E. 2019/3637 K. sayılı ilamı ile karar onanmış, davacının karar düzeltme talebi üzerine bu kez Dairenin 26.12.2019 tarihli ve 2019/3796 E., 2019/10677 K. sayılı ilamıyla; davacının sair karar düzeltme istemleri reddedilerek, dosyanın içerisinde bulunan makbuz fotokopileri dikkate alınarak Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birliklerinden asılları temin edilip değerlendirildikten sonra hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyanın içerisinde bulunan makbuz fotokopileri dikkate alınarak Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birliklerinden asılları temin edilmiş ve 2.080,00 TL ödemenin davacı tarafından yapıldığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 2.080,00 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; her ne kadar Mahkemece Tarım Kredi Kooperatiflerinden gelen 3 makbuza göre karar verilmiş ise de, davalıların murisi lehine müvekkili tarafından icraya yapılan ödemeler sorulmadan hüküm kurulduğunu, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulmasına rağmen Mahkemece kabul edilen kısım yönünden faize hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
09.05.1960 tarihli ve 21/9 ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları,
3. Değerlendirme
1.Mahkemece, uyulan bozma ilamı doğrultusunda kararın verilmiş olmasına ve bozmaya uymakla kesinleşen ve karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak durumu oluşturan kısımlar hakkında Mahkemece yeniden inceleme yapılmasına imkan bulunmadığının anlaşılmasına göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı dava dilekçesinde; 32.000,00 TL alacağın 26.12.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Buna göre Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen, davacının faiz talebi hakkında hüküm kurulmamış olması usul ve kanuna aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
2. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
3. Davacı vekilinin faize ilişkin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan "2.080,00TL'nin ibaresinden sonra gelmek üzere "dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte" ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
17.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.