"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/44 E., 2023/237 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak görülen alacak davalarından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve karşı davanın ayrı ayrı kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı- karşı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davacı- karşı davalı asıl ... ile davalı- karşı davacı vekili Avukat ... ve Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı şirket ile müvekkili arasında 2001 yılından bu yana süregelen bir vekalet ilişkisinin mevcut olduğunu, avukatlık hizmet sözleşmesinin her yıl aynı şartlarla yenilenmek suretiyle 01.03.2009 tarihine kadar varlığını sürdürdüğünü, ancak davalı şirketin 26.01.2009 tarihli ihtarname ile vekalet ilişkisinin 01.03.2009 tarihi itibariyle sona ereceğini, bu tarihten itibaren sözleşme konusu hukuki hizmetin alınmayacağını ihtar ederek azil iradesini bildirdiğini, müvekkilinin vekalet sözleşmesinden haklı bir nedeni olmaksızın azledildiğini beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile sözleşmeden ve kanundan doğan toplam 40.000,00 TL alacaklarının dava tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 05.09.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebi 18.581.808,99 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı vekili; müvekkili şirketin, taraflar arasındaki Avukatlık Sözleşmesinin süresinin dolması sebebi ile davacıya sözleşmenin yenilemeyeceği bildiriminde bulunulduğunu, davacının iddialarının aksine haksız azil olarak nitelendirilecek bir durumun söz konusu olmadığını, davacı tarafından hapis hakkının usulüne uygun bir şekilde kullanılmadığını, müvekkili şirketin zor durumda kaldığını ve vekil - müvekkil arasındaki güven ilişkisini önemli ölçüde zedelediğini, müvekkili şirketin alacağı olan 475.741,40 TL bedel üzerine bloke konulduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini, karşı davalarının kabulü ile davacı - karşı davalı tarafından haksız bir şekilde 475.741,40 TL bedel üzerinden konulan "hapis hakkı"nın kaldırılmasına, bu bedelin blokenin uygulandığı 03.12.2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 06.03.2014 tarihli, 2009/421 Esas, 2014/71 Karar sayılı kararla; feshin haksız olduğu, davacının 01.01.2001- 31.12.2007 dönemine ilişkin olarak tahakkuk ettirilen avukatlık ücretinin 523.699,27 TL'sinin ödenmiş olmasının, azlin haklı olduğu savunmasının dinlenilmesini mümkün kılmadığı, karşı dava yönünden davacı ile arada akdedilen vekalet sözleşmesinin feshinin haksız olduğu kanaatine ulaşıldığından ve hapis hakkının usulüne uygun kullanıldığı belirlendiğinden, karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın ıslah talebi de dikkate alınarak kabulüne, toplam 18.581.808,99 TL vekalet ücreti alacağının, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2014/28042 E., 2015/22649 K. sayılı kararı ile; davalının sözleşmeyi 26.01.2010 tarihli ihtarla, yeni dönem itibariyle yenilemeyeceğini bildirmesinin, haksız bir fesih olarak kabul edilemeyeceği gibi, “haksız azil” olarak da kabul edilemeyeceğinden, olayda Avukatlık Kanunu’nun “haksız azle” ilişkin hükümlerinin uygulanamayacağı, o halde mahkemece, dava konusu ihtilafın, tarafların serbest iradeleri ile yaptıkları ve geçerli olan bu sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle davacı avukatın sözleşmenin belirtilen hükümleri gereğince hak etmiş olduğu vekalet ücreti miktarı tespit edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin geçersiz olduğundan ve yapılan fesih ihbarının da haksız olduğundan bahisle, yazılı şekilde karar verilmiş olmasının, usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün temyiz eden davalı-karşı davacı yararına bozulmasına, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı davacı/karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06.04.2016 tarihli, 2015/35858 E., 2016/9680 K. Sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamı neticesinde düzenlenen 07.01.2021 tarihli bilirkişi kök raporunun hükme esas alındığı, davacı- karşı davalı avukatın hapis hakkından fazla tutarda bedeli hapsetmesi sebebiyle taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin en önemli unsurundan olan güven duygusunun zedelendiği, bu haliyle davalı- karşı davacı şirketin azlinin haksız olmadığı, karşı dava yönünden ise avukatın toplamda hapsettiği 475.741,40 TL'den bilirkişi raporunda hesaplanan vekalet ücreti alacakları mahsup edilerek toplam 225.256,82 TL yönünden fazladan hapis hakkı kullandığı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; 68.946,93 TL vekalet ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karşı davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 225.256,82 TL'nin hapis hakkının kullanıldığı tarih olan 03.12.2008'den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- karşı davalı vekili; karara esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmelere göre, vekalet ücretinin matrahının nakit tahsilatlar + davalı adına toplanan ekipmanlar + davalı için aboneliğe döndürülen abonelikler olduğunu, ancak birinci sözleşme dönemine ait 4066 adet ekipman iade dosyaları için vekalet ücretine hükmedilmediğini, 364 adet yayına dönüş için hesaplama yapılmadığını, ekipman iadeleri ve yayına dönüşlerin feragat olarak değil tahsilat olarak değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca 16.01.2002 tarihli sözleşmede takipten ya da alacaktan feragat edilmesi halinde ücret ödenmeyeceğine dair hiçbir hüküm bulunmadığını, 02.06.2005 tarihli ikinci sözleşmenin 12. maddesinde; takipten külli olarak feragatten bahsedildiğini, alacak kalemlerinden birinden feragat etme halinde ücret istenilmeyeceği yönünde bir kararlaştırma bulunmadığını, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen azlin haklı olduğu yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, müvekkilinin sarf ettiği emek ve mesai dikkate alınarak, 59.152 adet derdest dosyada adalete uygun bir ücret takdiri gerektiğini, reddedilen tutar bakımından davalı vekili lehine hesap edilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu, karşı dava hakkında verilen kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiğini, müvekkilinin hapis hakkına konu edilen, vekalet ilişkisinin devamı sırasında, 31.12.2007 tarihine kadar yapılan tahsilatlardan kaynaklanan vekalet ücreti ve masraf alacaklarının, karara esas alınan bilirkişi raporlarında hatalı hesaplandığını, kısmi tahsilat yapılıp davalı tarafça feragat edilen dosyalardaki tahsilat ve vekalet ücretleri ile, 31.12.2007 tarihine kadar yapılan tahsilatlardan dosya bazlı tahakkuk eden vekalet ücretlerinin eksik hesaplandığını, karşı dava ile kabul edilen tutarlara hapis hakkı tarihinden itibaren faiz işletilmesinin de hatalı olduğunu, mahkeme kararının karşı davanın kabul edilen kısımları bakımından ve aleyhe tüm hususlarda temyizen tetkiki ile bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada vekalet sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen ücretlerin tahsili istemine, birleşen davada ise aynı sözleşme nedeniyle hapis hakkının usulsüz kullanılmasından dolayı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26 ncı maddesi.
2.1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 163 vd. maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Taraflar arasında düzenlenen 02.06.2005 tarihli sözleşmenin 21 inci maddesi ile, yine taraflar arasında düzenlenen ve bozma ilamında açıkça sözleşme hükümlerine uygun olarak feshedildiği belirtilen 10.08.2008 tarihli ''Avukatlık Sözleşmesi''nin 24 üncü maddesinde; bu sözleşmenin, imza tarihinden itibaren taraflar arasında varsa daha önce bu konuda yapılan sözleşmeler yerine geçeceği ve bu sözleşme hükümlerinin sözleşme tarihinden itibaren taraflar arasında uygulanacağı kararlaştırılmıştır.
Uyulmasına karar verilen bozma ilamında taraflar arasındaki ihtilafın, tarafları bağlayan sözleşme hükümlerine göre çözülmesi gerektiği hususu açıkça belirtilmiş olup, 02.06.2005 tarihli sözleşmenin 12 nci maddesi ile 10.08.2008 tarihli sözleşmenin 12 nci maddesinde avukatın vekalet ücretine hak kazanabilmesi için icra takibinin sonuçlandırılmış olması, alacağın tamamının tüm faiz ve ferileriyle birlikte fiilen tahsil edilmiş bulunması gerektiği kararlaştırıldığından, 02.06.2005 tarihinden itibaren başlatılan ve taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin sona erdiği tarih itibariyle derdest olan dosyalar için, tamamen tahsil şartı yerine getirilmemiş olduğundan davacı avukatın vekalet ücretine hak kazanamayacağı kabul edilerek, davacı-karşı davalının bu yöndeki temyiz itirazının ve karşı dava yönünden davalı- karşı davacının ilk verilen kararı temyiz ettiği görülmekle bu yönden davacı- karşı davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmadığı kabul edilerek bu yöndeki temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2. Davacı- karşı davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Taraflar arasındaki Avukatlık Ücret Sözleşmesi başlıklı 16.01.2002 tarihli sözleşmenin (I. Sözleşme dönemi) incelenmesinde; sözleşmenin ''mali hükümler'' başlıklı 3 b maddesinde; ''Her takip için yapılan tahsilata, tahsil edilen miktara göre (anapara+faiz) %10 olarak hesap edilen avukatlık ücreti (brüt) serbest meslek makbuzu karşılığı Avukata'a ödenecektir. Ödemeler ay sonu verilecek vekalet ücreti raporunu takiben bir hafta içerisinde, her durumda Avukat tarafından düzenlenecek serbest meslek makbuzunun Dıgıturk'e ulaşmasını müteakip 3 gün içerisinde yapılır. Karşı taraftan alınacak vekalet ücreti Avukat'a ait olacak ve 2f maddesine göre işlem yapılacaktır.'', 2b-4 üncü maddesinin 3 üncü bendinde;'' Digiturk hangi aşamada olursa olsun takipten vazgeçmesi veya alacağın tahsil olunmayacağına dair derkenar ibraz edilmesi durumunda ayrıca vekalet ücreti ödenmez.'' ''Takipte tahsilat yapılmamış veya Digiturk'ün belli aşamadan sonra takibe devam edilmemesini istediği takipler ile derkenar alınan takipler için Digiturk avukata vekalet ücreti ödenmez'' hükümleri bulunmaktadır.
I. Sözleşme dönemi için; davacı avukatın vekalet ücretine hak kazanabilmesi için dosyanın tamamen tahsil edilmesi şart koşulmadığından ikinci sözleşme dönemine kadar olan (01.06.2005) dönemde kısmen tahsil edilen dosyalar üzerinden brüt % 10 oranında vekalet ücretine hak kazanacağı, yine bu dönem için sadece ekipman iadesi için başlatılan takiplerde ve abone alacağı ile birlikte ekipman iadesi talep edilen dosyalarda abone tarafından ekipmanların iade edildiği tespit edilen dosyalar için ekipman iadesinin tahsilat gibi değerlendirilmesi ve bu bedel üzerinden %10 oranında brüt ücret hesaplanması gerekirken, ekipman iadelerinin takip konusu alacaklardan feragat edilmiş gibi değerlendirilerek ücret hesaplaması yapılmaması doğru görülmemiştir.
3. Taraflar arasındaki 02.06.2005 tarihli ''Avukatlık Sözleşmesi'' (II. sözleşme dönemi) hükümlerinin incelenmesinde; sözleşmenin 12. maddesinde; “Avukata tevdi olunmuş ve olunacak işlerde, Avukatın lehe takdir olunan ve/veya hüküm altına alınan Dıgıtürk tarafından ödenecek vekalet ücretine aşağıda kararlaştırılan oranlarda hak kazanabilmesi için işlerin sonuçlandırılmış olması, alacağın tamamının tüm faiz ve bilcümle ferileri ile birlikte fiilen tahsil edilmiş bulunması gerekmektedir. Takibe konu alacak dosyası Avukata tesliminden itibaren 5 ay içerisinde tahsil edilirse, tahsilat miktarının %7,5'i, 5 aydan sonra tahsil edilirse tahsilat oranının %5'i oranında vekalet ücreti ödeyecektir. Dava veya icra takibine herhangi bir aşamasında Digitürk tarafından herhangi bir aşamasında Digitürk tarafından herhangi bir sebeple feragat edildiği taktirde avukata o dosya için herhangi bir vekalet ücreti ödenmeyecektir.'' hükmü bulunmaktadır.
Davalı tarafından dosyaya sunulan USB bellek içerisinde yer alan ekipman iadesi duyurusuna göre; “15.06.2005 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 2005 haziran ayında gönderilen dosyalar hariç olmak üzere iade alınacak ekipman başına 15 TL hak ediş verileceği" belirtilmiştir.
II.Sözleşme dönemi için; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tarafından ekipman başlığı altında vekalet ücreti hesaplanan 1099 adet dosyadan takip tarihi Haziran 2005 olan 1060 adet kaydın bulunduğu belirtilerek, 1060 dosya için hak edişin oluşmadığı değerlendirilmiş ve kalan 39 adet dosyaya ilişkinse bunlardan 36 adetinin hak edişe uygun olduğu değerlendirilerek davacı avukatın hak kazanacağı ücretin toplamda 540,00 TL olduğu değerlendirilmişse de; 01.06.2005 tarihli bu sözleşmede davacı avukatın vekalet ücretine hak kazanabilmesi için ''dosyanın tamamen tahsil edilmesi'' şart koşulduğundan, Haziran 2005 döneminde takip başlatılan 1060 dosyanın sadece ekipman iadesi dosyaları mı olduğu, ekipman iadesi ile birlikte abone alacağının da tahsile konulup konulmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması ile bu sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde yalnızca ekipman iadesi için başlatılan icra takip dosyalarında ekipman iadesi alınmış olduğunun tespiti durumunda bunun tahsilat gibi değerlendirilmesi ve yine ekipman iadesi ile birlikte abone alacağı için başlatılmış takiplerde bu yöntem sonucu tamamen tahsilat yapılmış dosya bulunup bulunmadığının tespiti ile davacı avukatın hak kazanacağı vekalet ücretlerinin hesaplanması gerekmektedir.
Davacı- karşı davalı vekilinin talebi doğrultusunda yayına dönüş dosyalarına ilişkin vekalet ücretlerinin bilirkişi raporunda hesaplandığı görülmüş olup, bu bedel karşı davada hapis hakkı kullanılan miktardan mahsup edilmiştir.
4. Tüm bu açıklamalar ve taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri ve taleple bağlılık kuralı doğrultusunda; açıkça uyulmasına karar verilen bozma ilamında; 'davalının sözleşmeyi 26.1.2010 tarihli ihtarla, yeni dönem itibariyle yenilemeyeceğini bildirmesinin, haksız bir fesih olarak kabul edilemeyeceği gibi, “haksız azil” olarak da kabul edilemeyeceği gözetilerek, taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri, yukarıda 2 ve 3 üncü bentlerde yapılan açıklamalar doğrultusunda taraf itirazlarını karşılar, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak ve uyulan bozma ilamı doğrultusunda taraflar arasında sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle ve azlin haksız olmadığı şeklindeki yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup kararın bozulmasını gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Davacı- karşı davalının ''değerlendirme'' bölümünün 1 inci bendinde belirtilen sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacı- karşı davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.