Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5137 E. 2024/3039 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tıbbi uygulama hatası nedeniyle vefat eden hastanın yakınları tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davasında, doktor ve hastanenin kusur oranına göre değil de oluşan zararın tamamından sorumlu olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen yükümlülüğünün ihlali nedeniyle doktor ve hastanenin hastanın ölümünden kusurlu oldukları ve tıbbi uygulamada en hafif kusurun dahi sorumluluk doğurduğu, müteselsil sorumluluk hallerinde davacının alacağını sorumluların tamamından talep edebileceği gözetilerek, yerel mahkemenin davalıların kusur oranına göre tazminata hükmetmesi usul ve yasaya aykırı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/319 E., 2023/44 K.

Taraflar arasındaki maddi manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; 1984 doğumlu murisleri ...'un davalı hastanede, davalı doktor tarafından 09.06.2004 tarihinde ameliyatla safra kesesinin alındığını, ameliyat sonrası iyileşemeyen ...'un rahatsızlığını dile getirmek üzere aynı hastane ve doktora aralıklarla üç kez gitmesine karşın gerekli tıbbi müdahalenin yapılmadığını, ...'un 27.06.2004 günü vefat ettiğini, otopsi sonucunda, “kişinin ölümünün ameliyat sonrası ortaya çıkan sistik arter (safra kesesine ait atardamar) kaynaklı iç kanamaya bağlı hipovolemik şok sonucu meydana gelmiş olduğu"nun belirtildiğini ileri sürerek, maddi manevi tazminat istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; merhum ... Kaya'nın 09.06.2004 tarihinde müvekkili şirkete bağlı olan Özel ... Hastanesine geldiğini ve diğer müvekkili Dr. ... tarafından gerekli tetkik ve muayeneleri yapıldıktan sonra kronik taşlı kolesistit tanısı konduğunu ve kendisinin ve annesinin yazılı rızası alınarak laparoskopik safra kesesi ameliyatının yapıldığını, ameliyattan sonra hastanın hastanede gerekli her türlü ameliyat sonrası tedavisinin yapıldığını, müvekkili şirket ve doktorun söz konusu hastanın safra kesesi ameliyatından 17 gün sonra ölümünden sorumlu tutulamayacaklarını, müvekkillerinin herhangi bir kusurlarının bulunmadığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 03.04.2014 tarihli ve 2006/233 E., 2014/332 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne maddi tazminat olarak, davacılardan anne ... için 96.660,36TL nin ameliyatın yapıldığı tarih olan 09.06.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, bu davacıya ödenmesine, manevi tazminat olarak, davacılardan anne ... için 20.000,00 TL, davacı baba ... için 20.000,00 TL ve davacı kardeş ... için 10.000,00 TL nin ameliyatın yapıldığı tarih olan 09.06.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, bu davacılara ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.06.2019 tarihli ve 2015/12260 E., 2016/9862 K. sayılı ilamıyla; "..mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında bu konuda uzmanların bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, dava konusu olayda davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığının belirlenmesi" gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin karar başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalıların 3/10'ar oranında müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davacı ...'un destekten yoksun alma tazminatının davalıların kusur oranları gözetilerek yapılan hesaplamada 57.996,22 TL olarak hesaplandığı, davacı tarafça cenaze giderlerine ilişkin delil sunulmadığı anlaşılmakla davacının 57.996,22 TL tutarında maddi tazminat taleplerinin kabulüne, manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde ise vefat eden ... 'nın davacıların oğlu ve kardeşi olduğu, evlatlarını ve kardeşini kaybeden davacıların vefat sebebiyle üzüntü ve elem duymasının kaçınılmaz olduğu, ayrıca mahkememizce verilen önceki kararın davalılarca temyiz edildiği, davalılar lehine usuli müktesep hakkın doğduğu hususları da göz önünde bulundurularak takdiren davacı anne ... ve baba ... lehine 20.000'er TL, abla ... lehine 10.000 TL manevi tazminatın 09/06/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili; Mahkemenin maddi tazminat konusunda hata yaptığını, tazminat miktarı olarak 96.660,36 TL yerine eksik olarak 57.996,22 TL sına karar verildiğini, hasta - doktor ve hastahane ilişkisi vekalet akdinden kaynaklandığına göre doktor ve hastane hele de ölümle sonuçlanmış ise kusur oranları ne olursa olsun doktor ve hastahanenin olayda kusuru var ise bu oranlara bakılmaksızın doktor ve hastahane zararın tümünden sorumlu olduğunu, davalı hastanenin adam çalıştıranlar açısından diğer davalı ile birliktezararın tümünden müteselsilen sorumlu olduğunu, davacı ... için hükmedilen eksik hesap edilmiş maddi tazminat yönünden, üç müvekkili için de ekonominin geldiği durum, paranın satın alma gücü değerlendirildiğinde manevi tazminat miktarlarının yükseltilebilmesi için kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalılar vekilleri; Adli Tıp Genel Kurulundan alınan raporun olayın özelliklerine uygun, Yargıtay denetimine elverişli rapor olduğu, bu rapora dayanarak karar vermesi gerekirken, mahkemenin her türlü yeterlilikten uzak rapora dayanarak karar vermesinin hatalı olduğunu çelişkileri gidermediğini, bozma öncesi 03.07.2014 tarih 2006/233 Esas 2014/332 Karar sayılı ilamında; davacılar lehine manevi tazminata karar verilirken tek vekâlet ücretine hükmedildiği, temyize konu kararda, bu kez davacılar lehine manevi tazminatlar açısından ayrı ayrı 3 kez vekâlet ücreti takdirinin kanuna aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcunu yerine getirmeyen doktor ve hastanenin oluşan zarardan sorumluluğu istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usuli kazanılmış hak" olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3.Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 386 ve devamı maddelerin (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 502 ve devamı) düzenlenmiştir.

4. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK 321/1 md) (TBK 400). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir. (Dairenin 07.12.2022 tarihli ve 2022/5767 E., 2022/9263 K. sayılı kararı, 26.01.2022 tarihli ve 2021/5385 E., 2022/462 K. sayılı kararı, 23.06.2020 tarihli ve 2020/1255 E., 2020/5068 K. sayılı kararı)

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; taraf vekillerinin aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacılar vekili dava dilekçesiyle, maddi ve manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilmiş ve davalıların ameliyat olduktan sonra ölen ...'un ölümünde kusurlarının bulunduğu belirlenmiştir. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Müteselsilen sorumluluğun bulunduğu durumlarda davacı, alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir, müteselsil sorumluluk ilkesi gereği davalıların zararın tamamından sorumlu olması gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece, davalıların somut olayda kusurlu ve müteselsil sorumlu oldukları gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde, davacı ...'a ödenecek maddi tazminatın davalıların kusurları oranında belirlenerek tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3. Mahkemece verilen 03.07.2014 tarihli ilk kararda, manevi tazminat talebinin kabulü nedeniyle davacılar yararına tek bir vekalet ücretine hükmedildiği, kararın davacılar vekilince temyiz edilmemesi nedeniyle davalılar yararına kazanılmış hak oluşturduğu anlaşıldığından, bozmaya uyularak verilen kararda manevi tazminat talebinin kabulü nedeniyle davacılar yararına üç ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiş, usul ve kanuna aykırı olan kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1-Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2- Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.