Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5195 E. 2024/708 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hatalı tedavi sonucu açılan kısmi tazminat davasında, davacının ıslah dilekçesiyle artırdığı taleplerin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın vekalet akdinden kaynaklanması sebebiyle 818 sayılı BK'nın 126. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, ancak zararın özel yapısı gereği sonradan değişme eğilimi göstermesi ve gelişen durumun varlığı halinde zamanaşımı süresinin, gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle başlayacağı, somut olayda ise davacının zararın varlığını kısmi dava açtığı tarihte öğrenmiş olması ve ıslah dilekçesinin bu tarihten sonra verilmesi sebebiyle zamanaşımının gerçekleşmediği gözetilerek, davalı hastanenin karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2022/72 E., 2022/555 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı, davalı ..... İskenderun Gelişim Hastanesi San. ve Tic. A.Ş. ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Davalı ......,İskenderun Gelişim Hastanesi San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, davalı doktor ...'in 11.08.2009 tarihinde tüm karşı gelmelerine rağmen iki gözüne birden katarakt ameliyatı yaptığını ve ameliyat sırasında steril olmayan cihazların kullanılması sonucu gözlerinde oluşan komplikasyon sebebiyle her iki gözünü kaybettiğini, davalı doktor ...'in kendisinin hatalı olduğunu kabul ettiğini ve bir kısım hastane masraflarını karşıladığını ancak daha fazlasını karşılayamayacağını, kendisinin sigortalı olduğunu, sigortasına başvurmaları halinde tazminat ve masrafların sigorta tarafından karşılanacağını söylediğini ve bunun üzerine davalı ... şirketine müracaat ettiklerini, ancak sigorta şirketince önce doktor aleyhine dava açılması gerektiği, mahkemece tazminata hükmedilmesi halinde sigortanın bu tazminatı poliçe kapsamında ödeyeceğinin bildirildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın ameliyat tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren en yüksek faiziyle birlikte davalılardan sigorta şirketi bakımından poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 06.04.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile de toplam 337,086,64 TL maddi tazminat ile 200.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 23.07.2010 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalılardan (davalı ... şirketinin poliçe miktarı kadar sorumlu tutularak) tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... ve Özel İskenderun Gelişim Hastanesi San. ve Tic. A.Ş. vekili, aleyhlerine açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, ayrıca talep edilen maddi ve manevi tazminatın çok fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Islah dilekçesine karşı verdikleri beyan dilekçesinde ise; ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunmuşlardır.

Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 09.07.2013 tarihli ve 2010/320 E., 2013/402 K. sayılı kararıyla; davanın idari yargı yerinde ve idareye karşı dava açılması gerektiği gerekçesi ile dava dilekçesinin husumet nedeni ile reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECI

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19.06.2014 tarihli ve 2014/2829 E., 2014/19675 K. sayılı ilamında; Özel Tıp Merkezinde tedavi ve ameliyat yapılması konusunda vekalet hükümlerine dayalı özel hukuk sözleşmesinin taraflar arasında gerçekleştiği, 818 sayılı Borçlar Yasasının vekalet akdine dair hükümlerin uygulanmasının söz konusu olup bu haliyle davada, adli mahkemelerin görevli olduğu, Özel hastaneler ve muayenehanelerle ilgili davaların adli yargıda görülmekte olup, gerek Daire gerekse Yargıtay HGK.nun uygulamasının da bu yönde olduğu, doktorun özel hastanede yapmış olduğu müdahale nedeniyle az yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda, mahkemece, işin esası incelenerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 06.11.2019 tarihli ve 2016/305E., 2019/365K. sayılı kararıyla; davanın iş göremezlik maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile, 10.000,00 TL iş göremezlik maddi tazminat talebinin davalı ... ve Gelişim Hastanesi yönünden olay tarihi olan 11.08.2009 tarihinden itibaren, diğer davalı Ergo Sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi olan 23.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz oranları ile birlikte davalı ... açısından poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat davası yönünden ise davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... ve Gelişim Hastanesi yönünden olay tarihi olan 11.08.2009 tarihinden itibaren, diğer davalı Ergo Sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi olan 23.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz oranları ile birlikte, davalı ... açısından poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı vekilinin fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 23.03.2021 tarihli ve 2020/8247E., 2021/3030K. sayılı ilamında; davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiği belirtilerek, somut olayda Mahkemece İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı anlaşıldığından davacının 06.04.2018 tarihli ıslahı hiç yapılmamış kabul edilerek hüküm kurulduğu, hal böyle olunca, davanın ıslah edilmiş olduğu hususu gözetilerek ve 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun çerçevesinde ıslah edilen kısım yönünden de konu tartışılıp, değerlendirme yapılıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği, Mahkemece hükmedilen tazminatların işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verildiği, davalı ... ile hastane tacir olup, bir taraf için ticari olan iş diğer taraf içinde ticari sayıldığı, hal böyle olunca, davacının, alacağının avans faizi ile tahsilini isteyebileceği, bu durumda Mahkemece, kabul edilen alacağa bu davalılar yönünden avans faizi yürütülecek şekilde karar verilmesi gerektiği, davacı tarafın 22.04.2010 tarihinde davalı ... şirketinden talepte bulunduğuna ilişkin olarak dilekçeyi dosyaya ibraz ettiği, söz konusu dilekçesinin davalı ... şirketine tebliğ edilip edilmediği hususu araştırılarak usulüne uygun tebliğ var ise bu davalı yönünden taleplerin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; maddi tazminat davası yönünden; davanın ıslah ile birlikte kabulü ile; 308.264,55 TL iş göremezlik tazminatı ve 28.822,09 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 337.086,64 TL maddi tazminatın davalı ... ve Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Tic. AŞ. yönünden olay tarihi olan 11.08.2009 tarihinden itibaren, diğer davalı Ergo Sigorta Aş yönünden (yeni ticaret ünvanı HDI Sigorta A.Ş.) yönünden ise, taleple bağlı kalınarak dava tarihi olan 23.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı ... açısından poliçe limiti olan 100.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat davası yönünden; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Tic. Aş yönünden olay tarihi olan 11.08.2009 tarihinden itibaren, diğer davalı Ergo Sigorta A.Ş. yönünden (yeni ticaret ünvanı HDI Sigorta A.Ş.) yönünden ise, taleple bağlı kalınarak dava tarihi olan 23.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte, davalı ... açısından poliçe limiti dahilinde sınırlı sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı, davalı Özel İskenderun Gelişim Hastanesi San. ve Tic. A.Ş. (Devir eden Tıp Merkezi) ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 22.02.2023 tarihli ve 2023/396 E., 2023/194 K. sayılı ilamıyla, davanın kısmi dava olarak açıldığı, davalı vekilinin ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunduğu, davacı tarafın, meslekte kazanma güç kaybına ilişkin 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 04.01.2016 tarihli raporu, 24.02.2016 tarihinde öğrendiği, iş bu davayı 23.07.2010 tarihinde açtığı, ıslah dilekçesini de 06.04.2018 tarihinde verdiği, dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK.nın 126 ncı maddesi (6098 sayılı T.B.K.nın 147 nci maddesi) gereğince vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, davacının talebinin ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğramadığı belirtilerek davacı, davalı Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Tic. A.Ş. ve ... vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddedildiği, davacı tarafça ıslah dilekçesi ile hükmedilecek tazminata dava tarihi olan 23.07.2010 tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi talep edilmişse de Mahkemece olay tarihi olan 11.08.2009 tarihinden itibaren faize hükmedilerek talebin aşıldığı, somut olayda Mahkemece; Dairemizin 23.03.2021 tarihli ve 2020/8247 E., 2021/3030 K. sayılı bozma kararına uyulduğu hâlde gereklerinin yerine getirilmediği, davalı ... ile hastane yönünden alacağın avans faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken, tüm davalılar yönünden bozmaya aykırı olarak alacağın ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, bu hususların bozmayı gerektirdiği, ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici Madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

V. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı hastane vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davalı......, İskenderun ......., Hastanesi San. ve Tic. A.Ş. vekili; davacının Mahkemenin verdiği 06.11.2019 tarihli karara karşı sunduğu 28.12.2019 tarihli temyiz dilekçesinde, açıkça davanın belirsiz alacak davası olduğunu, dosyaya taraflarınca ıslah dilekçesi değil talep artırım dilekçesi sunulduğunu, hatta ıslah dilekçesi niteliğinde bir talepleri varsa ondan feragat ettiklerini belirttiğini, dava kısmi eda davası olmasına rağmen Mahkemece belirsiz alacak davası olarak değerlendirilip, zamanaşımı itirazının hatalı şekilde reddedildiğini, davacının ıslah ile artırdığı taleplerin zamanaşımına uğradığını, dava konusu olay sebebiyle müvekkil hastanenin herhangi bir kusur ve sorumluluğunun olmadığını, hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporlarının açıkça hatalı olduğunu ve itirazlarının karşılanmadığını, müvekkil hastane yönünden yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki ıslah ile artırılan kısım bakımından ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca tedavi gideri tazminatına bilirkişi raporu ile tespit edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; hatalı tedavi sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.03.2001 gün ve 2001/4-258 E., 2001/276 K.; 05.06.2002 gün ve 2002/4-470 E., 2002/477 K.; 15.05.2015 gün ve 2013/21-2035 E., 2015/1345 K. ve 01.03.2017 gün ve 2014/21-2372 E., 2017/379 K. sayılı ilamları.

2- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 147 nci maddesinin beşinci fıkrası.

3- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası.

4- Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.)

3. Değerlendirme

Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile düzelterek onama kararında açıklanan ilkeler ve gerekçelere göre davalı Özel İskenderun Gelişim Hastanesi San. ve Tic. A.Ş. vekilinin karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Özel İskenderun Gelişim Hastanesi San. ve Tic. A.Ş. vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye karar düzeltme harcının düzeltme isteyene yükletilmesine,

20.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

K A R Ş I O Y

Davacı, davalı doktor ...'in 11.08.2009 tarihinde tüm karşı gelmelerine rağmen iki gözüne birden katarakt ameliyatı yaptığını ve ameliyat sırasında steril olmayan cihazların kullanılması sonucu gözlerinde oluşan komplikasyon sebebiyle her iki gözünü kaybettiğini, davalı doktor ...'in kendisinin hatalı olduğunu kabul ettiğini ve bir kısım hastane masraflarını karşıladığını, ancak daha fazlasını karşılayamayacağını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL maddi 200.000,00Tl manevi tazminatın faizi ile tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile de toplam 337,086,64.-TL’ maddi tazminat ile 200.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan (davalı ... şirketinin poliçe miktarı kadar sorumlu tutulmasına) tahsilini talep etmiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, 1-Maddi Tazminat Davası Yönünden; Davanın ıslah ile birlikte KABULÜ ile;308.264,55 TL iş göremezlik tazminatı ve 28.822,09 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 337.086,64 TL Maddi Tazminatın davalı ... ve Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Tic. Aş yönünden olay tarihi olan 11/08/2009 tarihinden itibaren, diğer davalı Ergo Sigorta Aş yönünden (yeni ticaret ünvanı HDI Sigorta AŞ) yönünden ise, taleple bağlı kalınarak dava tarihi olan 23.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı ... açısından poliçe limiti olan 100.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,

2- Manevi Tazminat Davası yönünden; Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Tic. Aş yönünden olay tarihi olan 11/08/2009 tarihinden itibaren, diğer davalı Ergo Sigorta Aş yönünden (yeni ticaret ünvanı HDI Sigorta AŞ) yönünden ise, taleple bağlı kalınarak dava tarihi olan 23.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı ... açısından poliçe limiti dahilinde sınırlı sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,karar verilmiş, hüküm taraflarça temyiz edilmiştir.

1-Taraflar arasındaki sözleşmenin vekalet sözleşmesi olduğu açıktır.Davacının davalı hastanede davalı doktor tarafından 11.8.2009 tarihinde ameliyat edildiği, ameliyat sonucu her iki gözünü kaybettiğinden bahis ile 23.07.2010 tarihinde eldeki davayı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı,06.04.2018 tarihinde davasını ıslah ettiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Davalılar tarafından ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunulduğu, mahkemece belirsiz alacak davası olduğundan bahis ile zamanaşımı definin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde yasanın kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir (Velidedeoğlu, H. V.: Türk Medeni Hukuku, c. 1, cüz I, 6. Baskı, İstanbul 1959, s. 274).

Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden, dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir. Sonucu alacak hakkına son verme değil, onu eksik borç hâline getirme olarak ortaya çıkmaktadır. Zamanaşımına ilişkin düzenlemelerin temelinde iddia edilen alacağın aradan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen kullanılmaması karşısında borçlunun oldukça uzak geçmişte kalan bir borçtan doğabilecek ihtilaflara karşı korunması, kendi alacağına karşı uzun süre kayıtsız kalan kimsenin bu hakkının artık korunmaya layık olmadığını kabul etmiş sayılması yatmaktadır. Diğer bir ifadeyle özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı, bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde yasanın kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir.

Zamanaşımına uğrayan alacağın tahsili hususunda devlet kendi gücünü kullanmaktan vazgeçmekte, böylece söz konusu alacağın ödenip ödenmemesi keyfiyeti borçlunun iradesine bırakılmaktadır. Şu hâlde zamanaşımına uğrayan alacak ortadan kalkmamakla beraber artık doğal bir borç (Obligatio naturalis) hâline gelmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, alacağın salt zamanaşımına uğramış olması, onun eksik bir borca dönüşmesi için yeterli olmayıp borçlunun kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def'ide bulunması gerekir (Reisoğlu, S.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1998, s. 334, HGK’nın 05.05.2010 tarihli ve 2010/8-231 E., 2010/2553 K.; 03.05.2006 tarihli ve 2006/4-232 E., 2006/269 K. sayılı kararları).

Yargıtayın istikrar kazanmış son uygulamalarına göre, zamanaşımı hukuki niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir def'i olup usul hukuku anlamında ise bir savunma aracıdır (HGK’nın 06.04.2011 tarihli ve 2010/9-629 E., 2011/70 K.; 09.10.2013 tarihli ve 2013/4-36 E., 2013/1457 K.; 12.03.2014 tarihli ve 2013/4-544 E., 2013/315 K. sayılı kararları).

818 sayılı BK'nın 125 inci maddesine göre “Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine TBK'nın 146. maddesinde benzer bir düzenleme ile “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmü yer almaktadır. Kanun koyucu hem BK'nın 125. maddesi hem de TBK'nın 146. maddesi ile alacak haklarının tabi olacağı genel zamanaşımı süresini düzenlemiş olup, aksine bir yasal düzenleme olmayan hâllerde on yıllık sürenin uygulanması gerektiği açıktır.

Eldeki dava ise vekalet akdinden kaynaklanmakta olup BK 126(TBK’nın 147) maddesine göre beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır.

BK 128 (TBK'nın 149) maddesi uyarınca ise zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Muacceliyet, bir borç ilişkisinde, alacaklının edimi isteyebileceği ve borçlunun da bu isteme uyarak, edimi ifa etmekle yükümlü olduğu anı belirler. Bir başka deyişle, söz konusu anda borç ifa kabiliyeti kazanır ve alacaklı yine o anda edimi kabul etmekle yükümlü olur. Bir alacağın ya da borcun muaccel olması, ilke olarak edimin ifası için öngörülmüş bulunan vadenin dolmasıyla gerçekleşir.

Somut olay bakımından uyuşmazlığın çözülebilmesi için davacının talep ettiği ameliyat sonrası maluliyetten kaynaklanan maddi tazminat talepleri yönünden zamanaşımının hangi tarih itibariyle başlayacağının belirlenmesi gerekmektedir. Zamanaşımı süresinin tespitinde, zarar ve zararın öğrenilme tarihinin önemi açıktır. Bu noktada da, zararın ne zaman öğrenildiği önem kazanmaktadır.

Borca aykırılık hâlinde tazminat alacağının zamanaşımı ise bu alacağın doğduğu andan itibaren işlemeye başlar.Vekalet sözleşmesinde alacağın doğduğu zaman ise alacağın yani hakkın doğduğu andır. Eldeki tazminat davasında zamanaşımına tabi olan hak davacının ameliyat sonrası gözlerini kaybettiği için uğradığı zararları karşılamak için tazminat davası açabilme hakkıdır. Bu hak ise ameliyat sonucu gözlerini kaybettiği ve bunun ameliyattan kaynaklandığını öğrenmesi ile birlikte doğmaktadır. Bu durumda eldeki davada BK 125 (TBK’nın 147) maddesinde belirtilen “beş yıllık” zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi kural olarak ameliyat sonucu gözlerini kaybettiği tarihtir.

Buna karşılık, ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık, “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) söz konusu olacaktır. Böyle hâllerde, zararın kapsamını belirleyecek husus gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır.

Burada sözü edilen “gelişen durum” kavramı uygulamada çoğu kez yanlış anlaşıldığı şekilde, doğan zararın kapsamının zarar görence tam olarak öğrenilmesinin herhangi bir nedenle geciktiği (örneğin, buna ilişkin bilirkişi raporunun geç alındığı) durumlara ilişkin olan, böylesi bir durumu ifade eden bir kavram değildir. Başka bir anlatımla, gelişen durum kavramı salt zarar doğuran işlem ya da eylemin sonuçlarının gelişmesini ve bu nedenle zarar görenin bu konularda bilgi sahibi olabilmesinin zorunlu olarak bu gelişmenin tamamlanacağı ana kadar gecikmesini ifade eder (Hukuk Genel Kurulunun 06.11.2002 tarihli ve 2002/4-882 E., 2002/874 K.; 10.06.2015 tarihli ve 2014/21-282 E.,2015/1548 K.; 01.03.2017 tarihli ve 2014/21-2372 E., 2017/379 K. sayılı kararları). Nitekim tüm bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 05.02.2019 tarihli, 2018/21-523 E., 2019/70 K. sayılı kararında da aynen benimsenmiştir.

Bütün bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davacı davalı doktor tarafından ameliyat edildiği tarihten sonra gözlerini kaybettiğini öğrenmiş ve ilk davayı 23.07.2010 tarihinde kısmı maddi ile manevi zararlarının tazminini talep etmiştir. Uyuşmazlık 06.04.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat istemi yönünden zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin olup, Mahkemece belirsiz alacak talep olduğundan bahis ile zamanaşımı talebinin reddine karar verilmiş ise de gerek dava tarihi itibarı ile HMK nın yürürlükte olmadığı bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak değerlendirilmesinin yürürlükte olmayan bir kanun maddesine göre değerlendirilemeyeceğinden davanın kısmi dava olarak değerlendirilmesi gerektiğinden zamanaşımınını buna göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca 818 sayılı BK’nın 126 (TBK 147.) maddesinde öngörülen beş yıllık zamanaşımının gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Çünkü zararın öğrenilmesi onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesidir. Zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hâl ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir. Somut olayda zamanaşımı başlangıç tarihinin en geç kısmi davanın açıldığı tarih olduğundan 14.06.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle talep edilen maddi tazminat yönünden zamanaşımı dolmuştur. Bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinde bulunan davalı hastane yönünden kararın bozulması gerektiğinden davalı hastanenin karar düzeltmesinin kabulü ile kararın bozulmasını düşündüğümden çoğunluk görüşüne katılmıyorum.20.02.2024