Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5252 E. 2024/3903 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Adi ortaklığın tasfiyesinden kaynaklanan alacak ve ortaklığın zararının tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun bozma kararına uygun olarak düzenlendiği, davalı şirket yetkilisinin duruşma talebinin süresinde olmadığı ve karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen sebeplerin Dairece verilen onama kararının düzeltilmesini gerektirmediği gözetilerek karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2017/1158 E., 2022/541 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davalı birleşen davada davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili ile davalının 11.05.2007 tarihinde .... Noterliğinde 16677 yevmiye nolu adi ortaklık sözleşmesi yaptıklarını, kurmuş oldukları ortaklık kapsamında arsa malikleri ile düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi imzaladıklarını, İstanbul İli 1. Bölge ... Mahallesi ... , 303 ada 50 parsel nolu taşınmaza inşaat yapıldığını, sözleşme dahilinde taşınmazların satıldığını, muhasebe kayıtlarının gizlendiğini, bu ortaklıktan hak edilen kazanca müvekkilinin kavuşamadığını, kârdan mahrum edildiğini, satımı yapılan dairelerden elde edilen kazançlar haricinde elde edilen kazançların bir kısmını gösteren 17.07.2010 tarihli sözleşme hükümlerine de uyulmadığını, ortaklık konusu işin ifa edilmiş olması sebebiyle ortaklığın elde etmesi gereken kazanç ve maliyet hesaplarının ancak uzman bilirkişiler tarafından hesaplanmasının mümkün olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000,00 TL belirsiz alacağın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 07.04.2014 tarihli dilekçe ile dava değerini 383.212,92 TL'ye artırmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının ortaklığa taahhütlerini yerine getirmediği için müvekkilinin borçlanmak suretiyle inşaatı tamamlayabildiğini, anlaşmazlıklar nedeniyle en son 17.07.2010 tarihinde tamamlanan inşaat ile ilgili olarak gelir gidere ilişkin taraflar arasında anlaşma yapıldığını, ancak söz konusu hesaplarda da maddi hata bulunduğunun tespit edildiğini ve 34 kalemin hesaplara yansımadığını, yaklaşık 250.000,00 TL zarar bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiş; birleşen davada, adi ortaklık kapsamında yaklaşık 250.000,00 TL zarar olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL'nin davalıdan ticari faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12.02.2015 tarihli ve 2012/66 E., 2015/66 K. sayılı kararıyla; asıl davada davacının adi ortaklığa sermaye olarak koyduğu 468.000,00 TL’nin 249.650,00 TL’lik kısmını davalıdan geri aldığı, sermayeden kaynaklanan alacağın (468.000,00 - 249.650,00 =) 218.350,00 TL olduğu, adi ortaklık faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirilen inşaat işinden dolayı her bir ortağın payına düşen net kâr miktarının 164.862,92 TL olduğu, dava tarihi itibarıyla davacının davalıdan talep edebileceği miktarın; 218.350,00 TL sermaye payı, 164.862,92 TL kâr payı olmak üzere toplamda 383.212,92 TL olacağı, taraflar arasında imzalanan 17.07.2010 tarihli sözleşmede, adi ortaklığın 396.000,00 TL tutarında zarar ettiği belirtilmiş ise de adi ortaklığa ait muhasebe kayıtlarının tamamının davalı şirket üzerinden yürütüldüğü ve davalı şirketin ticari defter kayıtlarında 396.000,00 TL zarar miktarının teyit edilmediği gibi davalı şirketin ticari defter kayıtlarına (vergi incelemesi sonrası düzeltilmiş olan kayıtlara) göre davalı şirketin dava konusu dönemde 329.725,83 TL tutarında net kar elde ettiğinin tespit edildiği, davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre tespit edilen kar rakamına itiraz etmesinin, kendi defter kayıtlarının inkarı anlamına geleceği sonucuna varıldığı gerekçesiyle; asıl davanın kabulüne, ana paradan 218.350,00 TL, kârdan 164.862,92 TL olmak üzere toplam 383.212,92 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 24.01.2017 tarihli ve 2015/16672 E., 2017/521 K. sayılı ilamla; davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; " Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, davalı tarafın ticari defterleri, vergi inceleme raporları doğrultusunda yapılan inceleme sonucu adi ortaklığın paylaşılacak vergi sonrası net karının 329.725,83 TL olduğu, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında davacının herhangi bir sermaye ödemesi görünmediği, 17.07.2010 tarihli sözleşmede davacının ortaklığa 468.000,00 TL para koyduğunun belirtildiği, yine bahsi geçen sözleşmenin (15.) maddesinde davacının ikinci inşaatla ilgili yapılan 153.660,00 TL' masrafı ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, ayrıca yapılan bu tasfiye sözleşmesi sonrasında davacının, 153.660,00 TL ile birlikte toplam 249.650,00 TL'yi davalıdan geri aldığı, davacının koymuş olduğu sermayeden kaynaklanan alacağının 218.350,00 TL olacağı belirtilmiştir. Bilirkişiler tarafından taraflar arasında düzenlenen 17.07.2010 tarihli sözleşmede belirlenen adi ortaklığın zararına ilişkin tespitin davalı şirketin ticari defter kayıtlarına uygun olmadığı belirtilerek dikkate alınmamıştır.

Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında yapılan 17.07.2010 tarihli sözleşmede vergi ve bazı giderler için karşılık ayrıldığı görülmektedir. Tarafların imzası bulunan bu sözleşmedeki karşılık ayrılan maliyet hesaplarına ilişkin bedellerin tasfiyede dikkate alınması gerekmektedir.

Hal böyle olunca, ticari defter kayıtları ile birlikte 17.07.2010 tarihli sözleşme hükümlerinde belirlenen masraflar da değerlendirilmek suretiyle davacı alacağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi için bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Adi ortaklığın tasfiyesinde, borçlar ödendikten sonra kalan ortaklık malvarlığından önce ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç payları oranında ortaklara paylaştırılmalıdır.

Bu husus dikkate alınmadan, davacının ortaklığa koymuş olduğu sermayenin tasfiye yapılırken ortaklık malvarlığından düşülüp sonra kazanç payı belirlenmesi gerekirken sermaye alacağına ve kara ilişkin alacağa ayrı ayrı hükmedilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle, hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; adi ortaklığın zarar ettiğine ilişkin sözleşme maddesinin davalı şirketin ticari defterleri ile uyuşmadığı, kar-zarar durumunun davalı şirketin ticari defterlerinde adi ortaklığa ait olduğu şüphesiz olan kayıtlara göre belirlendiği, kayıtlar davalı şirketin ticari defterleri üzerinden tutulmuş olup ticari defterlerdeki kayıtlardan hangisinin adi ortaklığa ait olduğunu ispat yükünün davalı şirkete ait olduğu, davalı şirketin dava dosyasına sunulan her belgenin inşaat harcaması ile bire bir ilişkilendirilebilecek şekilde tasnif edilerek, tereddüde mahal bırakmayacak şekilde ticari defterler, muavin defterler ve kayıtlarla davalı şirketçe ortaya konması gerektiği, davalı şirketin birleşen dosyadaki gerek vakıa anlatımında gerek ise neticei talep dayanağında bu belirlemeyi tuttuğu defter ve kayıtlara göre kendisinin bile yapamadığı, yargılama aşamasında bir çok dilekçe, dilekçe ekinde belgeler ibraz edildiği, ibraz edilen bu tablolarda dahi, en son heyetin raporunda belirtildiği gibi kendi içinde çelişki oluşturduğu, somut olarak tek tek belirtilen kayıt ve dayanakların sunulması istenmesine rağmen sunulmadığı, istenen belgelerin sunulmaması nedeni olarak geçersiz sebepler sunulduğu, ortaklığın paylaşılacak vergi sonrası net karının 438.632,87 TL olarak hesaplandığı, davacının ortaklığa 468.000 TL para koyduğu, tüm fiili durumda inşaatı yürüten ve diğer yükümlülükler altına giren davalı şirket olduğundan, davalı şirket kayıtlarına göre kar dağıtımı prosedürüne uygun olarak hesaplanan kârın yarısını ve ödediği sermayeden bakiye kalan miktarın davacı tarafından talep edilebileceği, birleşen davada munzam zarar isteminin dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile esas sermayeden 218.350,00 TL, kârdan 270,89 TL olmak üzere toplam 218.620,89 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairece verilen 05.04.2023 tarihli ve 2022/8495 E., 2023/991 K. sayılı ilamla; Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı birleşen davada davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davalı birleşen davada davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime uygun olmadığını, gerekli evrak, banka kayıtları ve vergi yapılandırması belgesinin sunulduğunu, müvekkili şirket adi ortaklık sırasında başkaca iş yapmadığından harcamaların adi ortaklığa ilişkin olduğu tartışmasız olduğu halde bu masraf kalemleri gözetilmeksizin rapor düzenlendiğini, dosyaya kazandırılan raporlar arasındaki çelişkilerin ve raporlara yönelik itirazların giderilmediğini, ortaklık adına yapılan harcamaların ortaklık dışı harcama olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığını, müvekkilinin karantinada olması nedeniyle dosyaya sunulamayan belgeler bulunduğundan raporun eksik ve hatalı olduğunu, 17.07.2010 tarihli sözleşme hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini, tespiti yapılabilecek masraflar yönünden sözleşmede hüküm bulunduğunu, davalı şirket yetkilisinin süresinde verdiği duruşma talepli temyiz talebi yönünden hüküm verilmediğini, müvekkil şirketin zararlarının hesaplanmadığını, 01.03.2019 tarihli bilirkişi heyeti kök raporuna neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını, onama ilamında tüm temyiz nedenlerinin cevapsız bırakıldığını, hükme etkili belgelerin incelenmediğini, onama kararının usul ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl davada adi ortaklığın tasfiyesinden kaynaklanan alacak; birleşen davada, ortaklığın zararının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 622 ve 623 üncü maddeleri,

2. 04.02.1959 tarihli ve 21/9 sayılı ve 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararları.

3. Değerlendirme

Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; yukarıda açıklanan bozma ilamında işaret edildiği şekilde yapılan araştırma sonucu hesaplama yapıldığı, mahkemece bu rapordaki veriler esas alınarak hüküm kurulduğu, gerekçeli karar davalı birleşen davada davacı vekiline 04.12.2022 tarihinde tebliğ edildiği halde davalı şirket yetkilisinin duruşma talebini 19.01.2023 tarihli dilekçesinde ileri sürmesi karşısında duruşma isteminin süresinde olmadığı, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığından, davalı birleşen davada davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinde bildirdiği sebeplerin Dairece verilen onama kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşılmakla, karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı birleşen davada davacı vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,

27.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.