Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5278 E. 2024/3610 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında davacı tarafından başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin adi ortaklık olduğu, ortaklığın işin tamamlanmasıyla sona erdiği, davacının alacak miktarının tasfiye raporuna göre belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı ve takip konusu alacağın likit nitelikte olduğu gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2990 E., 2023/2450 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2019/1168 E., 2022/576 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı ile dava dışı ... Hizmetleri A.Ş.(işveren) arasında İstanbul Havalimanı CIP lounge tasarım ve inşaatını gerçekleştirmek üzere ana sözleşme yapıldığını, ana sözleşme kapsamında bir kısım işlerin yapılması için de müvekkili ile davalı arasında 29.08.2018 tarihinde taşeron sözleşmesi imzalandığını ve işlerin yarı yarıya yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkilinin taşeron konumda olması nedeniyle yaptığı iş ve masraflara % 20 kar payı ekleyerek davalı şirkete fatura edildiğini, davalının da işveren şirkete % 20 ekleyerek fatura ettiğini, faturaların karşılığının tamamen ödenmediğini, cari hesap ilişkisi oluştuğunu, proje bitiminde ödeme yapılacağını, işin bitimine yakın dönemde kar hesabı yapılarak 28.02.2019 tarihli 484.567,34 TL kâr faturası çıkarıldığını, proje kapsamında işin bitirildiğini, işveren tarafından ortaklaşa bitirilen proje için ana sözleşme bedelinin ödendiğini, kesilen faturalar ve kar payı faturaları kapsamında cari hesap bakiye borcunun 9 faturaya ilişkin 814.362,38 TL tespit edildiğini, söz konusu bedelin hizmet ve kar payı olduğunu, davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü ihlal ettiğini, başlatılan icra takibine haksız bir şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, lehe icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili: taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğunu, kar paylaşımı ve sözleşme yer alan yükümlülüklerin % 50 şeklinde benimsendiğini, tarafların yaptığı masraf ve harcamaların sermaye koyma borcunu yerine getirmekten ibaret olduğunu, birbirlerine yapılan ödemelerin tasfiye sırasında kar payından mahsup edileceğini, davacının müvekkiline fatura tanzim etmesinin öneminin bulunmadığını, davacının faturalarının sermaye koyma borcunu oluşturduğunu, faturalardan kaynaklanan alacağının olmadığını, davacının iddia ettiği şekilde cari hesap yapılmadığını, tasfiye yapılması için çağrıda bulunulmuş ise de davacının imtina ettiğini, tasfiye neticesinde kar payı olup olmadığının belirleneceğini, vergi yükümlülüğünün eşit dağıtılması gerektiğini, davacının hazırladığı kar/zarar tablosunun hukuki değer taşımadığını, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, tasfiye yapılmadan temerrütten bahsedilemeyeceğini savunarak, davanın reddine, ortaklığın tasfiyesi ile tasfiye payının tespitine, davacının uhdesinde bulunan tasfiye payına dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların arasındaki ilişkinin adi ortaklıktan kaynaklı olduğu, bu nedenle tarafların alacak ve borçlarının adi ortaklığın tasfiyesi sonucunda belirlenebileceği, tasfiye memurları tarafından düzenlenen 24.08.2022 tarihli raporda, ticari defter, kayıt, fatura ve ödemeler kapsamında, davacının adi ortaklıktaki payından kaynaklı 1.288.057,72 TL alacaklı olduğu tespit edildiği, yargılama sırasında gerek davacı gerekse davalı tarafça sözleşme konusu yapılan işlere yönelik herhangi bir itirazda bulunulmadığı, yapılan işin asıl işveren tarafından kabul edilerek bedelinin ödendiği, davalı borçlarının bulunmadığı yönünde icra takibine itirazda bulunmuş ise de bu hususu ispata yarar delil ibraz etmediği, tasfiyesi sonucunda davacı şirketin davalıdan alacaklı olduğunu ispat ettiği, taleple bağlılık ilkesi gereği icra takibine konu faturalardan dolayı 814.362,38 TL alacağının bulunduğu, fatura konusu alacağın likit nitelikte olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalı tarafından 814.362,38 TL asıl alacağa yönelik yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebinde belirtilen şartlarla kaldığı yerden devamına, asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; itirazları üzerine tasfiye davasına dönüştüğünü, Mahkemenin tasfiye memurlarınca hazırlanan ilk raporu nihai tasfiye raporuymuş gibi kabul ederek hüküm tesis ettiğini, itirazların dikkate alınmadığını, her ne kadar davacının, müvekkilinin maliyet faturalarına %20 eklenmesi hususunu bildiğini iddia etmiş ise de iş bu dava ile öğrendiğini, dava dışı şirketle yapılan sözleşmeye göre sadece müvekkilinin % 20 eklemek suretiyle ...’ya fatura düzenleyebileceğini, taraflar arasındaki sözleşmede bu hükmün geçerli olmadığını, ayrıca bir fark ilave etmesinin mümkün olmadığını, davacının hem kendi düzenlediği faturalardan hem de müvekkilinin düzenlediği faturalardan kar aldığını, taraflar arasında dikey yönde (yüklenici – taşeron ilişkisi) bir ticari ilişki varmış gibi cari hesap alacağının bakiye kısmının tahsili şeklinde belirlendiğini, tasfiye kalemlerini ihtiva etmediğini, iş ve işlemlerin teknik analiz ve ölçümlerinin yapılarak faturalarla uyum sağlayıp sağlamadığı yolunda karşılaştırmayı da içeren bir keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması yolundaki davalı itirazlarının da kabul edilmediğini, adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi gerekmesine rağmen itirazın iptaline karar verildiğini, ortada likit olmayan bir alacak iddiası olmasına rağmen mahkemece %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi niteliğinde olduğu, sözleşmede öngörülen amacın gerçekleştiği, dolayısıyla da adi ortaklığın sona erdiği, davacının talebinin, adi ortaklığın tasfiyesi ve payına düşen “tasfiye karı” tutarının ödenmesi olarak anlaşıldığı, davalı tarafın tasfiye raporu ve sürecine ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği, gerekçe hukuka uygun bulunduğu, takip konusu alacak davalı yönünden hesaplanabilir nitelikte olmakla likit kabul edileceğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrarla; tasfiyenin nasıl yapılacağının kararda gösterilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 ve devamı maddeleri,

3. Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, taraflar arasındaki adi ortaklığın işin tamamlanmasıyla sona erdiği, davalı tarafın cevap dilekçesi ve beyanlarında dava konusu faturaların sermaye koyma borcu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade ettiği, tasfiye raporuna göre davacının alacak miktarının belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar tasfiye hükümleri uygulanmış ise de davanın likit fatura alacağından kaynaklandığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.