"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Elazığ 4. Asliye (Tüketici) Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/47 E., 2023/664 K.
SAYISI : 2022/47 E., 2023/664 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda verilen kararın Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından duruşma talepli olarak temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma talebinin miktardan reddine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, Elazığ ili ... bulunan A blok 17 numaralı dairenin satımına ilişkin olarak müvekkili ile davalı ... arasında sözleşme imzalandığını ancak davalının dava dışı banka tarafından kredi başvurusu reddedilince bu sefer krediyi oğlu olan diğer davalı ...’un çektiğini, bu nedenle dairenin satışının davalı ...'a yapıldığını ve faturanın onun adına kesildiğini ancak davalıların satış bedelinden kalan 48.000,00 TL'yi ödemediklerini, bu nedenle icra takibi başlatıldığını ancak kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiklerini ileri sürerek davalıların takibe itirazlarının reddine, aleyhlerine alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili, davacı ile müvekkili ... arasında sözleşme imzalanmış olsa bile bu sözleşmenin adi yazılı olarak yapıldığını bu nedenle borcun varlığını ispat edemeyeceğini, tarafların satış için anlaşmış olsalar da sonradan sözleşmenin ifa edilemediğini ve dairenin müvekkili ...'e devredilmediğini dolayısıyla müvekkili ...'ten alacak talebinde bulunulamayacağını, diğer müvekkili olan ...’un ise taşınmazı davacıdan değil, üçüncü bir kişiden satın aldığını, tapu senedinde satış bedelinin tamamının bu kişiye ödendiğinin belirtilmiş olduğunu, müvekkili ... ile davacı arasında imzalanmış bir sözleşmenin bulunmadığını savunarak davanın reddine davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiş; 05/01/2016 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ise satış bedelinin 2.000,00 TL sinin peşin olarak, 180.000,00 TL sinin çekilen kredi ile 40.000,00 TLsinin ise müvekkili ...e ait otomobilin 09/11/2012 tarihinde davacı şirket sahibi ...na devri suretiyle kalanının ise elden ödendiğini, satış bedeli tamamen ödendiği için tapuda devir yapıldığını, 240.000,00 TL için kendisinden fatura talep edilince davacının kötüniyetli olarak bu yola başvurduğunu beyan etmiştir.
III.MAHKEME KARARI
Elazığ 4. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 16.02.2016 tarih, 2014/508 esas 2016/31 karar sayılı kararın, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 13.12.2018 tarih, 2017/690 esas 2018/1208 karar sayılı ilamıyla davaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle bozulması üzerine Mahkemenin, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla verdiği 11.07.2019 tarih 2019/105 esas 2019/240 karar sayılı kararıyla, davanın davalı ... yönünden verilen hükmün temyiz edilmeyerek kesinleşmesi nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden "davalının satış sözleşmesinden bakiye kalan borcu ödemediği iddia edilmiş edilmiş ise de, davalı tarafça iddiaların kabul edilmediği, aralarında yapılan sözleşmeye ve alacağa ilişkin herhangi bir senetin dosyaya sunulmadığı, davalı tarafça sözleşme ilişkisi inkar edilip tanık dinlenilmesine muvafakat edilmediği, 6100 sayılı HMK'nın 200. maddesi gereğince davacı tarafça alacak iddiasının senet ile ispat edilmesi gerektiği, davacıya ait ticari defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde 48.000,00 TL alacak olduğu tespit edilmesine karşın alacağa konu dairenin satışına dair yapılan 24/12/2012 tarihli resmi akit senedinde satış bedelinin tamamen ve nakden alındığının belirtildiği, davacı şirket temsilcisi ...'nun sözleşmeyi maliklere vekaleten imzaladığı, ticari defterlerdeki alacak kaydının aksine satış bedelinin tamamen alındığına dair resmi senedin mevcut olduğu, kişinin kendi muvazaasına dayanamayacağı, ticari defterdeki 240.00,00 TL'lik borç kaydının 31/12/2013 tarihli olduğu, dairenin (depo devrinin) 24/12/2012 tarihinde yapıldığı, dava konusu icra takibinin ise 30/12/2013 tarihinde başlatıldığı, bu nedenle ticari kayıtların davacı lehine delil teşkil edemeyeceği, davacı tarafça yemin deliline dayanılmadığı ve bu haliyle davacı tarafça davanın ispatlanamadığı " gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 21.06.2021 tarih, 2020/6308 esas 2021/6920 karar sayılı ilamıyla; davacı müteahhidin arsa malikleri ile arasındaki sözleşmeye göre kendi payına düşen taşınmazı davalıya 240.000,00 TL bedel ile sattığı, tapu devrine ilişkin resmi senette davacının hissedarların vekili olarak bulunduğu, taraflar arasında satış bedelinin 192.000,00 TL'lik kısmının ödendiği yönünde çekişme bulunmadığı, uyuşmazlığın bakiye 48.000,00 TL'nin ödenip ödenmediği noktasında toplandığı, davalının kalan borcu elden ve otomobil devri ile ödediğini iddia ettiğine göre bunu ispatlaması gerektiği, Mahkemece davalının bu yöndeki delilleri değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken muvazaalı satış bedeline ilişkin resmi satış senedindeki bedelin tamamının alındığı beyanına dayanılarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararı ile .... Noterliğinin 09/11/2012 tarih ve 30738 yevmiye numaralı araç satış sözleşmesinde satıcının ..., alıcının ..., kasko bedelinin 34.500,00 TL olduğu, satış bedeli kısmının boş olduğu, ...'nin davacı şirketin ortağı ve yetkili müdürü olduğu taşınmaz satışının yapıldığı tarihte şirketin bir diğer ortağı olan tanığın aracın davacı şirket ortağı Veysiye 40.000,00 TL bedelle dava konusu taşınmazın satışı karşılığı verilmiş olduğuna ilişkin beyanının somut ve davalının beyanlarını doğrular nitelikte olduğu, araç satış sözleşmesinde belirtilen kasko değerinin her zaman aracın gerçek satış bedeli olarak belirlenmediği, tarafların araç kasko değerinden yüksek satış bedeli belirledikleri, tanığın beyanında parasını almasaydık tapuyu devretmezdik dediği, tanık beyanına ve araç satış sözleşmesine göre aracın satış bedelinin 40.000,00 TL olduğunun ve kalan miktarın elden ödenmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, müvekkilinin tanıkla husumetinin bulunduğu için tanığın beyanının hükme esas alınamayacağını Mahkemece itirazlarını ve husumete ilişkin delillerinin dikkate alınmadığını, beyanını kabul etmediklerini, beyanı kabul edilse bile kalan 8.000,00 TL'ye ilişkin davalının bir delilinin bulunmadığını, davalının faturaya itiraz etmediğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bakiye taşınmaz satış bedelinin tahsili amacıyla genel haciz yoluyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.09.05.1960 tarih 21/9 sayılı ve 04.02.1959 tarih ve 13/5 sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararları.
2.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 üncü maddesi
3. Değerlendirme
1.Bozma kararıyla taraflar arasında 240.000,00 TL bedelle taşınmaz satış sözleşmesi yapılarak taşınmaz mülkiyetinin davalıya devredildiği, satış bedelinin 192.000,00 TL'sinin ödendiği konusunda taraflar arasında çekişme bulunmadığı, uyuşmazlığın kalan 48.000,00 TL'nin ödenip ödenmediği noktasında toplandığı, Mahkemece davalının bu yöndeki delilerinin değerlendirilmesi gerektiği belirlenmiştir.
2. Davalı ..., çekişme konusu olan 48.000,00 TL'nin babasına ait 40.000,00TL değerindeki otomobilin davacı şirket ortağına devredilmesi ve elden 8.000,00 TL verilmesiyle ifa ettiğini savunmuştur. Mahkemece araç satışına ilişkin noter senedinde satış bedeli kısmının boş bırakılması ve taşınmaz satışı tarihinde davacı şirketin ortağı olan tanığın beyanını esas alarak davalının ödeme iddiasını ispatladığı kabul edilmişse de; ileri sürülen hukuki işlemin miktar itibariyle senetle ispat sınırının üstünde olması nedeniyle tanıkla ispat edilemeyeceği, davacının tanık dinlenmesine muvafakatinin de bulunmadığı anlaşıldığından davalı ödediğini ispatlayamamıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan kararın 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi gereği BOZULMASINA,
1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere
21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.