"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2020/300 E., 2021/1226 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Taraflarca Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı ile davalı şirket arasında 21.03.2008 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, Büyükçekmece Karaağaç Köyü 139 ada, 8 parsel sayılı taşınmazda bulunan 74 no'lu villanın 31.12.2009 tarihinde sözleşme ve ekindeki hüküm ve şartlar uyarınca teslimi konusunda anlaştıklarını, sözleşmenin 3 üncü maddesine göre villanın bedelinin 940.000,00 USD olduğunu, 456.000,00 USD'nin 23 adet çek ile 21.03.2008 tarihinde davalı şirkete ödendiğini, kalan bakiyenin de sözleşme gereğince ... ve ... tarafından mal ve hizmet olarak davalı şirkete ödendiğini, fakat davalı tarafın sözleşmeye uymadığını, gayrimenkulün mülkiyetinin devredilmediğini, bunun üzerine 05.08.2010 ve 16.09.2010 ihtarnameler ile gecikme alacağının talep edildiğini ileri sürerek, sözleşmeye konu taşınmazın davacı üzerine tesciline, sözleşmenin 4/a maddesi gereğince 31.04.2010 tarihinden itibaren hesaplanacak aylık 1.000,00 dolar kira tazminatı ödenmesine, bu mümkün olmadığı takdirde ödenmiş olan 940.000,00 USD'nin davalıdan ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın açılabilmesi için öncelikle hukuken ve şeklen geçerli sözleşmenin mevcut olması gerektiğini, yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmayan sözleşmeye dayanılarak açılan tescil davasının kabul edilemeyeceğini, davacının istirdadını talep ettiği 940.000,00 USD'lik miktarı müvekkiline ödemediğini, teslim ettiğini bildirdiği çeklerin sözleşmenin şifahi feshi sebebiyle kendisine iade edildiğini, bakiye tutarın ... ve ...'den mal ve hizmet olarak tahsil edilmediğini, edimini yerine getirmeyen davacının kira tazminatı talep etmesinin dayanaktan yoksun olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte Mahkemece tazminata hükmedilecekse %15'lik oranın fahiş olduğunu, bunun yerine yasal faiz oranının uygulanması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk derece Mahkemesinin 27.01.2016 tarihli ve 2011/354 E., 2016/103 K. sayılı kararıyla; bilirkişi tarafından yalnızca davacıya ait MOS şirketinin defter ve belgelerin incelendiği, ayrıca ihbar olunanlar ... ve ...'ün ortak olduğu Garanti Barter A.Ş. tarafından ibraz edilen belgelerin davalıya gerçek anlamda yapılmış nakit, yahut mal ve hizmet karşılığı bedel olduğu ispat olunamadığı, davacı tarafından ispat edilebilen sadece 118.000 USD değerindeki çekler olup Mahkemece dava tarihi itibariyle bu çeklerin TL cinsinden belirlenen değerinin davacıya davalı tarafından ödenmesi gereken peşinat olduğu, davalı ile ihbar olunanlar arasındaki barter ilişkisinin yargılama dışında kaldığı, mevcut ihtilafın yanlar tarafından bir başka ticari davaya konu edilebileceği sonucuna varıldığı, 6502 sayılı yasa kapsamında ön ödemeli konut satışı olarak değerlendirilen haricen yapılmış satış sözleşmesine uyulmaması nedeniyle davalı tarafından peşinat olarak alındığı kabul edilen miktarın davacıya iadesinin gerekeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 150.380,40 TL'nin 16.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.03.2018 tarihli kararı ile onanmasına karar verilmiştir.
2. Yargıtay ilamına karşı, bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
3. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24.02.2020 tarihli ve 2018/3754 E., 2020/2655 K. sayılı ilamıyla; davacının sair karar düzeltme sebeplerinin bu aşamada incelenmesine gerek görülmediğine karar verildikten sonra; eldeki davanın, davacının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereği tescil talebine, bu mümkün olmadığı takdirde ödediği bedelin iadesi istemine ilişkin olduğu, Büyükçekmece Tapu Müdürlüğüne ait belgeden dava konusu yerle ilgili olarak tescil imkansızlığı olduğunun anlaşıldığı, bilirkişi raporunda davacının ödediği miktarla ilgili tespitler yapılmış ise de, özellikle barter ilişkisi ile ilgili ödeme hususunun davacı ile bağlantısının yeterince araştırılıp değerlendirilmediği, böylece davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerle ilgili olarak açık hesaplanabilir bir sonuca ulaşılamadığının dosya kapsamından anlaşıldığı, hal böyle olunca, barter konusunda uzman bir bilirkişi de eklenerek 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle, taraflar arasındaki sözleşmenin 3 üncü maddesinde geçen ödeme şekli ve özellikle de barter ilişkisi gözetilerek, taraf iddia ve itirazlarını karşılayacak şekilde, uzman bilirkişi heyetinden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulü kararının Dairece zuhulen onandığı anlaşıldığından, Daire onama kararının kaldırılarak, Mahkeme kararının yazılı gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk derece Mahkemesinin yukarıda anılan tarih ve sayılı kararıyla; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmakla, davacı ile davalı şirket arasında barter ilişkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, dosya kapsamında davacının yalnızca 118.000 USD alacaklı olduğu, dava açıldıktan sonra ve Yargıtay bozma ilamından önce bozulan Mahkeme kararı gereği davacıya bir kısım ödemelerin yapıldığı, bu ödemelerin tespiti ve davacının bakiye alacağının tespiti için dosyanın ek rapora gönderildiği, davacının dava dilekçesinde ödemiş olduğu bedeli dolar cinsinden talep etmesi nedeniyle, ödenen bedellerin de dolar cinsinden hesaplanarak davacının bakiye alacağının bilirkişi tarafından 86.352,12 USD olarak hesaplandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 86.352,12 USD'nin 10.02.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek olan temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 31.647,88 USD yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 21.02.2023 tarihli ve 2022/2270 E., 2023/176 K. sayılı ilamıyla; "1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, bozmaya uyularak verilen kararda belirtilen gerekçelere göre;davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece verilen 27.01.2016 tarihli kararda, davanın kısmen kabulüne, 150.380,40 TL'nin 16.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte davalı Güvensa Yapı San. ve Tic. A.Ş.'den alınarak davacıya verilmesine, davacı ile ihbar olunanlar arasındaki ihtilaf hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş olup bu karar davalı tarafından temyiz edilmemiş, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.03.2018 tarihli ve 2016/20389 E., 2018/3654 K. sayılı ilamı ile onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunması üzerine ise Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24.02.2020 tarihli ve 2018/3754 E., 2020/2655 K. sayılı ilamı ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyiz ve karar düzeltme sebepleri arasında hükmün Türk Lirası üzerinden kurulmuş olmasına dair herhangi bir itiraz bulunmamaktadır. O halde bu konu hakkında davalı lehine usuli kazanılmış hak bulunmaktadır. Mahkemece, bozmaya uyulmuş olmasına rağmen bozma kapsamı dışında kalan, davacı tarafından bozma nedeni olarak ileri sürülmeyen ve kesinleşmiş bir husus göz ardı edilerek yazılı şekilde Dolar üzerinden karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." şeklinde bozulmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, taraflar karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
1. Davacı vekili; bilirkişi raporunda davacının ödediği tüm rakamlar tespit edilmesine rağmen, Mahkeme tarafından ödenen miktarların dikkate alınmadığını, davacının sözleşmenin 3 üncü maddesi kapsamında tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalı tarafından da sözleşmenin feshine dair bir bildirimde bulunulmadığı gibi, ihbar olunan vekillerinin duruşmada yaptığı ikrarlar ile davacının üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini ispat ettiğini, davacının davalıya ödediği çekler dışında kalan 470.000 USD’lik borcun, davalı şirkete sözleşmenin 3 üncü maddesi kapsamında ihbar olunan Coşkun, ... tarafından barter çekleriyle ödendiğini, bu durumun ilk bilirkişi raporunda tespit edildiğini, bozma öncesinde ihbar olunanların ticari defterlerinde yapılan incelemede barter ilişkisi kapsamında davalıya sözleşmenin 3 üncü maddesi kapsamında ödenen miktardaki teminatın, davacının ortağı olduğu Mos Elektrik firması tarafından verildiğinin tespit edildiğini, davalı sözleşmeyi kabul ettiği halde tüketici aleyhine verilen kararda kazanılmış hakkın oluşamayacağı Yargıtay kararlarında belirtilmiş olmasına rağmen Yargıtay tarafından davalının bu konudaki temyiz itirazının kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmasının ilgilisi yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmayacağını, karar verildikten sonra dosya alacağının ...’dan ...’e devredildiğini, ancak davacı olarak hala daha ... adının kararda yazıldığını, davacının isminin de düzeltilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.02.2023 tarihli ve 2022/2270 E., 2023/176 K. sayılı ilamı ile davacı tarafın tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmesine rağmen davacı lehine Yargıtay duruşma vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, hükmün bu yönden düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen daire satış sözleşmesince ödendiği iddia edilen bedellerin sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3.Değerlendirme
1. Davacının karar düzeltme itirazları yönünden yapılan incelemede; karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesi ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle bozmaya uygun olarak araştırma yapıldığı, davalıya barter sistemi veya bir başka yoldan ödeme yapıldığının davacı tarafça ispat edilemediğin anlaşıldığı, davacı tarafça alacak üçüncü bir şahsa temlik edilmiş ise de; karar verildikten sonra kararın başlığında davacı tarafın adının değiştirilmesinin mümkün olmadığının anlaşılmasına göre de, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davalı vekilinin karar düzeltme itirazları yönünden yapılan incelemede; Daire bozma ilamında davacı tarafın tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildiği halde, davacı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin yerinde bulunmayan karar düzeltme istemlerinin REDDİNE,
2. Davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle; Dairenin 21.02.2023 tarihli ve 2022/2270 E., 2023/176 K. sayılı ilamında yer alan "8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine," cümlesinin hükümden çıkarılmasına,
Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye karar düzeltme harcının davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyen davalıya iadesine,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.