"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/339 E., 2023/1338 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/199 E., 2022/270 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 2006 yılında davalıya ait Bafra İlçesi ... Köyünde bulunan bir kısmı tapulu bir kısmı ise tapusuz olan 15 dönüm taşınmazı 30.000,00 TL bedelle haricen satın aldığını, satış bedeli peşin ödenmesine rağmen tapuda resmi devrin gerçekleşmediğini, taşınmazın 2006 yılından beri müvekkili adına davalının kardeşi tarafından kullanıldığını, ancak müvekkiline herhangi bir kira bedelinin de ödenmediğini, taşınmazın müvekkiline satıldığına ve o tarihten beri müvekkilinin kullanımında olduğuna dair davalı tarafından daha sonra verilen bir belgenin olduğunu, taşınmazın tapu devrinin yapılması ya da ödenen bedelin iadesinin sağlanması hususunda davalı ile yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, harici sözleşmenin hukuken geçersiz olması nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğini ve müvekkili tarafından ödenen bedelin dava tarihindeki alım gücü belirlenerek iadesinin gerektiğini ileri sürerek, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 30.000,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, mülkiyeti müvekkilinin babasına ait taşınmazın yaklaşık 5 dönümünün tapulu, kalan kısmının ise tapusuz olduğu belirtilerek satış işleminin yapıldığını, aradan 15 yıl geçtikten sonra tapusuz arazinin tapusunun istenmesinin kötüniyetli olduğunu, sözleşme yapıldığı esnada müvekkilinin kardeşi ve babasının davacı ile muhatap olduklarını, müvekkilinin tapu devri taahhüdü olmadığını hatta babasının isteği üzerine eşi ve abisi adına olan araziler de dahil olmak kaydıyla müvekkilinin kardeşi Y.Y.'e ait aynı müşterek arazide bulunan 5 dönüm civarındaki arazi tapusunu davacıya devrettiğini, Y.Y. ile davacı arasında yapılan kira sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere taşınmazın tasarrufunun davacıya ait olduğunu ve davacı tarafından Y.Y.'e kiralandığını, Y.Y.'ın zaman zaman kira bedelini geç ödemesi sebebiyle eldeki davanın açılmış olabileceğini, bölgedeki arazilerin çoğunun zilyetlik esasıyla el değiştirdiğini, dava dilekçesinde geçen 2015 yılında haricen yapılmış bir satış işleminden bahsedildiğini, 2006 yılında satın alınan tapusuz taşınmazın iddia edildiği gibi devri dahi yapılmamış ise, taraflar arasında bu denli husumet ve güven eksikliği var iken aynı kişilerle tekrar 2015 yılında taşınmaz satış işlemi yapıldığı iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, bu çelişkinin davacının tüm iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu ispatladığını, müvekkilinin babasından intikal eden tapusuz taşınmazda ağabeyi A.Y.'ın hisseleri ile birlikte davacıya devir yapıldığı halde sadece müvekkiline dava açılmasının kötüniyeti gösterdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının toplamda 15 dönümlük taşınmaz için davalı ile anlaştığı, bu taşınmazın bir kısmın tapulu bir kısmının tapusuz olduğu, talimat yolu ile dinlenen tanık S.S.Y.'nın taşınmazın davacı tarafından Y.Y.'e kira verildiğinin belirtilmesi, yine dinlenen tanıklar .... ve ....'nın da bu yerin davacının denetiminde (kiralanma yolu ile) Y.Y. tarafından kullanıldığını belirtilmesi, yine keşif mahallinde dinlenen tanığın da benzer mahiyette beyanlarda bulunması, bunun yanı sıra davacı tarafın dava dilekçesinde de taşınmazın davacı adına Y.Y. tarafından kullanıldığının belirtilmesi karşısında, dava konusu taşınmazın fiilen davacıya devredildiği, davacının keşif mahallinde göstermiş olduğu alanın tapusuz kısmı 10.900 metre kare tapulu kısımda hissesine düşen miktar 4.177,807 metre kare olup taşınmaz toplamda 15.077,807 metrekarelik bir alana tekabül etmekte ve davacının 15 dönümlük taşınmaz satışı iddiasını desteklediği, ancak her ne kadar davacı tarafça tapulu taşınmazın satışının resmi şekle uygun yapılmadığı iddiası var ise de, taşınmazın büyük bir kısmın tapu kaydı olmadığı, bu sebeple taşınmazın tapu kaydı bulunmayan kısmı için yukarıda izah edildiği üzere taşınır mal hükümleri uygulanması gerekmekte olup, tapu kaydı bulunan kısım için ise resmi şekilde satışın yapılmasının sözleşmenin geçerlilik koşulu olacağı, bu durumda taşınmazın tapusuz kısmında zilyedliğinin davacıya devredildiği yukarıda açıklandığı üzere dava dilekçesi ve tanık beyanlarından anlaşılmakta olup, bu kısım yönünden taşınır mülkiyetinin devrinin zilyedliğin devri ile mümkün olduğu da gözetilerek mülkiyetin davacıya devredildiğinin kabulünün gerektiği, tapulu kısım için ise incelenen tapu kayıtlarında 1042 parsel sayılı taşınmazın 173/1870 hissesinin (4.177,807 metre kare) 2008 yılında davacıya devredildiği, bu kısım yönünden de geçerli bir satış sözleşmesi ile mülkiyetin davacıya devredildiği, bu durumda tarafların yapmış olduğu sözleşme doğrultusunda davalının üzerine düşsen tüm edimleri yerine getirmiş olduğu, taşınmazdan kira alınıp alınmadığının dava konusu uyuşmazlık ile herhangi bir ilgisi de bulunmadığı gerekçesiyle, şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; tapulu taşınmazın haricen satışının geçersiz olup taraflara hak bahşetmeyeceğini, ... Köyü 1042 ve 1043 parsel sayılı taşınmazlarda müvekkilinin 2008 yılında edinimde bulunduğu gibi davalıdan değil davalının kardeşi Y.Y.'dan bedelini ödemek suretiyle hisse satın aldığını, bu hisselerin davalıdan 2006 yılında haricen satın aldığı yerden ayrı olduğunu, eğer aynı yer olsaydı davalı tarafından imzalanan 01.07.2015 tarihli tutanakta bu durumun belirtilmesi gerektiğini, ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrarlayarak, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, geçersiz taşınmaz satım sözleşmesi nedeniyle ödenildiği ileri sürülen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun başlıklı 6 ve 706 ncı maddeleri,
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi,
3.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 77 ve devamı maddeleri ile 146 ncı maddesi,
4.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkiye yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, davacının taşınmazın tapusuz kısmının mülkiyetini zilliyetliğin devri ile kazandığı, taşınmazın tapulu kısmının ise 2008 yılında resmi şekilde davacıya devredildiği taraflar arasında sözlü olarak yapılan harici satış sözleşmesinin böylelikle ifa edildiği, davacının 2008 yılındaki resmi şekilde yapılan tapu devrinin taşınmazın başka bir kısmına ilişkin olduğu yönündeki iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmakla, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.