"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2022/370 E., 2023/573 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili tarafında duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; hüküm altına alınan tutarın duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmakla, davalılar vekilinin duruşma isteminin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin Bahçeşehir Üniversitesi Fotoğraf Bölümü 2. sınıf öğrencisi iken davalılara ait İtalyanca dil kursuna katıldığını, eğitimine İtalya'da devam edebileceğinin söylendiğini, transfer işlemlerini davalıların gerçekleştireceklerini, üçüncü sınıftan üniversiteye başlatacakları için sene kaybının da olmayacağını taahhüt ettiklerini ve bu maksatla sözleşme imzaladığını, sözleşmenin lise mezunları için hazırlanmış olduğunu sonradan öğrendiğini, okumakta olduğu üniversiteden kaydını kapattığını, dil öğrenimini geliştirmek için İtalya'da kursa yazıldığını, kaydının yapılması gereken okulda eğitim dönemi 05.11.2013 tarihinde başladığı halde 10.11.2013 tarihinde davalılar tarafından herhangi bir işlemin yapılmadığını öğrendiğini, yabancı bir ülkede tek başına kaldığını, kaydını kapattığı için yurtta da eğitime devam imkanının kalmadığını ileri sürerek; fiili ödeme günlerindeki rayiç değeri üzerinden TL'ye çevrilerek ödetilmesi koşuluğuyla 4.950,00 Euro ve 47.560,76 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 22.03.2016 tarihli ve 2014/1342 E., 2016/812 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile 47.560,76 TL ile 4.950,00 Euro (karar tarihi itibariyle Euro değeri üzerinden 15.894,45 TL) maddi, 2.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06.12.2017 tarihli 2017/7281 E. 2017/12136 K. sayılı ilamıyla; "1-Davacı, davalıların, aralarındaki anlaşma gereği taahhütlerini yerine getirmemeleri nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, dava dilekçesi ile 4.950 Euro ve 47.560,76 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiş; 19.03.2016 tarihli dilekçe ile de dava dilekçesinde maddi hata ile 4.950 Euro istediklerini, taleplerinin aslında 9.450 Euro olduğunu belirterek, buna göre karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 19.03.2016 tarihli dilekçe değerlendirilmeksizin ve hiç dikkate alınmaksızın, dava dilekçesindeki talep gözönünde bulundurularak hüküm tesis edilmiştir. Anılan husus eksiklik olup, davacı tarafından verilen 19.03.2016 tarihli dilekçenin ve bu dilekçedeki taleplerin değerlendirilmesi, geçerli bir talep olarak kabul edilirse sonucuna göre karar verilmesi, talep geçersiz kabul edilirse gerekçesinin açıklanması suretiyle hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 20.02.2020 tarihli ve 2019/1022 E., 2020/198 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile 45.790,12 TL ve 4.950,00 Euro (fiili ödeme günündeki kur üzerinden Türk Lirası'na çevrilmek üzere) maddi tazminatın, 2.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 30.11.2021 tarihli ve 2021/406 E., 2021/12281 K. sayılı ilamıyla; "..bozma sonrası yeni duruşma gününün davalı tarafa tebliğ edilmediği görülmektedir. Bu durumda, davalı tarafa bozma sonrası yeni duruşma günü usulünce tebliğ edilmeden, davalıların iddia hakkını kısıtlar biçimde, yokluğunda yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının İtalya'da eğitim alacağının taahhüt olunduğu ve bu amaçla İstanbul'daki okulundan kaydını sildirdiği, Bahçeşehir Üniversitesinden kaydının silindiğine dair bir belge dosya içerisinde bulunmasa da 27.05.2015 tarihli İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü yazısında 06.04.2013-30.05.2014 tarihleri arasında davacının yurt dışına çıkış ve giriş kayıtları olduğu, davacı vekilinin 19.03.2016 tarihli dilekçesinde maddi hata olduğunu beyan ettiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 45.790,12 TL ve 4.950,00 Euro (fiili ödeme günündeki kur üzerinden Türk Lirasına çevrilmek üzere) maddi tazminatın, 2.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, davalı ...'ın dava konusu olay ve sözleşme ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, yetkisiz mahkemede davanın görüldüğünü, davada aktif ve pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini gerektiğini, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporuna itirazların değerlendirilmediğini, Mahkemenin aydınlatma görevini yerine getirmediğini savunarak, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, paket eğitim programı nedeniyle ayıplı hizmet iddiası ile tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesi,
2. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 141 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece verilen kısa karar (hüküm), bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; gerekçeli kararı, kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, ilamın tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala yasa koyucu ...nun 297. maddesiyle varlık kazandırmıştır.
2. Yine Anayasamızın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinin 3.fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve yasalarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
3.Mahkemece tefhim edilen kararda; hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatların davalıdan tahsiline karar verildiği halde, sonradan yazılan gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair hüküm oluşturulduğu belirtilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4. Kabule göre de; Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davanın kabulüne karar verilme gerekçesinde davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı belirtilmediği gibi tarafların iddia ve savunmalarından hangisine neden itibar edildiği hususu açıklanmamıştır. Hükmün gerekçesiz olması da doğru değildir.
5. Hal böyle olunca; mahkemece, gerekçe ile hüküm arasındaki çelişki giderilecek şekilde vicdani kanaate göre yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
6. Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1)Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince usulen BOZULMASINA,
2) Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
31.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.