"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi
SAYISI : 2022/193 E., 2022/340 K.
Taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar tarafından temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması bir kısım davacılar vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen bir kısım davacılar vekili Avukat ..., davacı asıl ... ile davalı vekili Avukat ...'nin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkilleri ve davalının yapı kooperatifi kurmak amacıyla haricen anlaştıklarını, davalının kendisine arsayı temin etmesini söylemesi üzerine Sahilkent 300 parsel nolu taşınmaz içerisinde bulunan arsayı davacılar adına vekaleten satın alarak inşaata başladığını, arsa üzerine iki adet betonarme binanın zemin+4+çatı olmak üzere başlanıldığını ve inşaatın tamamlanma aşamasına geldiğini, davalının şu anda her iki binanın inşaatının da kendisi tarafından yapılmış gibi tavır ve tutum içerisine girdiğini, davacıların inşaattan paylarına düşen daire ve dükkanları teslim etmeye yanaşmadığını, inşaatın bitirilmesi için gerekli tüm masrafların davacılar tarafından davalıya ödendiğini, davacılar tarafından yapılan ödemelerin arsa bedeli ve inşaatın tamamlanmasına yetecek miktarda olmasına rağmen davalının ilave ücret istemesi üzerine taraflar arasında uyuşmazlıklar meydana geldiğini, arsa üzerine yapılan inşaatlar yönünden taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu ileri sürerek; taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacıların iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taraflar arasında adi ortaklık bulunmadığını, davacıların davalarını yazılı belge ile ispatlamalarının gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.01.2015 tarihli ve 2010/137 E., 2015/55 K. sayılı kararıyla; adi ortaklığın yazılı delille ispatlanmadığı, tanık dinlenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 20.12.2016 tarihli ve 2016/384 E., 2016/15550 K. sayılı ilamıyla; davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, "...Temyize konu uyuşmazlık; taraflar arasında yapı ortaklığı olarak vasıflandırılan adi ortaklık sözleşmesinin kurulup kurulmadığı noktasında toplanmaktadır. Adi ortaklığın amacı da kooperatif örgütlenmesine benzeyen bir şekilde üyelerin ödeyecekleri aidatlar karşılığında inşaatın tamamlanmasının ve bu bağlamda her bir üyeye( adi ortağa) kararlaştırılan dairenin verilmesinin sağlanmasıdır. Üyenin kararlaştırılan dairenin sahibi olabilmesi içinde sözleşmede belirlenen şekilde dairenin maliyetini ödemesi gerekir.
(...)Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; eldeki davada, davacılar, davalı ile aralarında sözlü sözleşmeye dayalı olarak adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, sözleşme gereğince arsa bedeli ve inşaatın tamamlanmasına yetecek miktarda bedeli davalıya verdiklerini iddia etmişlerdir. Davalı savunmasında, ortaklığın varlığını inkar etmiştir. Bu bağlamda; ispat yükü davacı taraftadır.
Davacı taraflar adi ortaklığın varlığına ilişkin delil olarak, davacıların şikayeti üzerine davalı hakkında açılan ceza dosyalarını ve bu dosyalardaki davalı beyanlarını göstermişlerdir. Mahkemece, adi ortaklığın varlığına ilişkin, ceza dosyalarındaki davalı beyanları değerlendirilmemiştir.
Hal böyle olunca Mahkemece, ceza dosyasındaki davalı beyanlarının, davalıyı bağlayacağı değerlendirilerek ve söz konusu dosyalarda bulunan davacı taraflarca yapılan ödemeye ilişkin dekontların da incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. "gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya ve ceza mahkemesindeki beyanlar doğrultusunda tapulu ve tapusuz olan 300 parsel üzerinde iki inşaat bulunduğu, davalının inşaatları yapım işini üstlendiği ve dava konusu 300 parsel ile ilgili olarak kooperatif veya ortaklık kurulduğunu inkar ettiği, anlaşmanın tapusuz yere bina yapıp teslim etmeye ilişkin olduğunu beyan ettiği, bir kısım müşteki beyanlarıyla davalının bu parselde kooperatif kurmadığı, yönetici olmadığı hususunun doğrulandığı, davalı ile davacılar arasındaki akdi ilişkinin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, ortaklığın varlığını ispat külfeti üzerinde olan davacının iddiasını ispat edecek yazılı delil ibraz edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili ile davacı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Bir kısım davacılar vekili; davalının adi ortaklık ilişkisini tevil yoluyla kabul ettiğini, Finike Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/88 E. sayılı dosyası ve öncesindeki soruşturma dosyasında davacıların ortaklığını beyan ettiğini, taahhütname başlıklı belgede de aidat yatıracaklarına dair beyanı bulunduğunu, davalı vekilinin Finike Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/27 Değişik İş dosyasındaki 22.12.1998 havale tarihli dilekçesinde ortaklığa itirazının bulunmadığını, Finike Asliye Ceza Mahkemesinin 1998/61 E. sayılı dosyasının 26.05.1998 tarihli celsesinde "müştekiler paraları bana ödedi" dediğini, bozma ilamına göre yazılı belgelerin incelenmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı ...; davalının bizzat yazdığı anket yazısı ve üyelerin kabulü ile kooperatif kurma konusunda anlaştıklarını, kendisinin ve diğer üyelerin arsa alımı için davalıya taksitler halinde para gönderdiklerini, sözlü mutabakat ile de inşaat için taksitler halinde ödemeye devam edildiğini, davalının ceza mahkemesinde ortaklığa ilişkin ikrarı bulunduğunu, adına abonelik olduğunu, arsa vergilerinin ödetildiğini, davalının imzasını taşıyan harcama bilgileri dökümanı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığın tasfiyesine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 ve devamı maddeleri,
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 188 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1. Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşme olup, adi ortaklık ilişkisi mutlaka sözleşme temeline dayanır. Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir.
2. Her ne kadar adi ortaklık ilişkisi herhangi bir şekle bağlı değilse de, bu kural geçerlilik şekli bakımından söz konusu olup, ihtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer. Diğer bir anlatımla adi ortaklıkta yazılı sözleşme, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracıdır.
3. Çekişmeli vakıaların ispatı için ise delillere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu noktada kesin deliller arasında sayılan “ikrar” kavramı hakkında açıklama yapılmasında yarar vardır.
4. 6100 sayılı Kanun'un 188 inci maddesinde; taraflar veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıaların çekişmeli olmaktan çıkacağı ve ispatının gerekmediği belirtilmiş ancak ikrarın tanımı yapılmamıştır.
5. İkrar, davanın temelini oluşturan bir somut vakıa iddiasının doğru olduğunun, o vakıayı ispat yükünü taşımayan (karşı) tarafça kabul edilmesi olarak tanımlayabiliriz.
6. Eser sözleşmesinde ise yüklenici esas itibariyle bir eser meydana getirmeyi, bir bütün oluşturan çalışma ürünü bir sonuç ortaya koyup, bunu teslim etmeyi borçlanır.
7. Somut olayda; bozma ilamında adi ortaklığın tespitine yönelik ceza dosyasındaki davalı beyanlarının davalıyı bağlayacağı belirtilmiştir. Finike Asliye Ceza Mahkemesinin 1998/61 E. sayılı dosyasında sanık sıfatıyla yargılanan davalının 20.01.1998 tarihli ifadesinde, "1995 yılında 16 üye ile tek bir apartman ve 16 daire olmak üzer kooperatife başladıklarını, bu kooperatifin 1163 sayılı yasa anlamında kurulmuş yasal bir kooperatif olmadığını, arazinin tapusunun kendi adına olduğunu, arkadaşları ile haricen anlaşarak fiili bir kooperatif kurarak inşaata başladıklarını, şikayetçi ...'ın da kooperatife üye olduğunu, başlangıçta 5 milyon TL aylıkla kooperatifin başladığını, şu an ise taksitlerin 30 milyon TL olduğunu, kendisinin şikayetçinin iddiasına katılmadığını, aylık taksitlerin 30 milyon TL olduğunu şuanda kooperatifin yani inşaatın 4. Kata ulaştığını, sadece karkas halinde olduğunu, duvarlarının örülmediğini, şikayetçinin iddia ettiği gibi ..., ..., ...'ın kooperatife üye olmadığını, ayrıca yine şikayetçinin iddia ettiği ve adına Turunova Ticaret Bankası Şubesine 400 milyon TL yatırdığı iddia edilen ...'ı tanımadığını, söz konusu arsayı...'dan 1995 yılında satın aldıklarını, ancak şuanda kaça aldıklarını hatırlamadığını, şikayetçinin yasal üyeliğinin halen devam ettiğini, kooperatifin inşaatının devam ettiğini, en kısa zamanda dairelerin bitirilerek dağıtılacağını" beyan ettiği, davalı vekilinin dilekçesinde ise; "...aralarında müştekilerinde bulunduğu bazı kişilerin kendisinden kooperatif kurmasını istediklerini, müvekkilinin kendisinin bir kooperatifte yöneticilik yaptığını bu nedenle ikinci veya üçüncü bir kooperatif kurucusu olamayacağını kendilerine bildirdiğini, ancak kooperatif gibi kendisine aydan aya para ödemeleri halinde sahibi olduğu iki arsa üzerine inşaat yapabileceğini söylediğini, müştekiler ve diğer kişilerin bunu kabul etmişler ve başlangıçta kararlaştırılan katılım payı ile aydan aya aylıklarını herkes gibi müştekilerde ödemiş olduklarını, ........, Köyü 300 parselde kayıtlı olan ve Finike Kadastro Mahkemesinde davalı olan 1200 m2 1ik yerde yapılan inşaatla ilgili olarak anlaşmanın 1995 yılı ocak ayında yapıldığı ve inşaata da aynı yıl mayıs ayında başlandığını, bu inşaata 10 kişi katıldığını, ve 22 dairelik inşaatın diğer dairelerinin müvekkilin anne baba ve kardeşlerine ait olduğunu, 1996 yılı ekim ayına kadar herkesin üzerine düşen parayı çeşitli yollardan müvekkiline ödediğini, bu tarihte müştekilerden ...........,..........., ..., ..., ... taksitlerini çeşitli bahanelerle ödememiş olduklarını, daha sonra bunların etkisinde kalan ... ...........,..........,l de 1997 yılı mayıs ayından itibaren aylıklarını ödememeye başladıklarını, bunlara rağmen müvekkilinin kendi imkanları ile inşaatı yürüterek bugünkü hale getirdiğini, İnşaatın ........,Köyü 106 ada 8 parsel üzerindeki yapı içinde aynı tarihlerde anlaşma sağlanmış ve 1996 yılmda inşaata başlandığını, inşaatın 16 dairelik olduğu bu inşaata da 15 kişinin ortak olduğunu, bu kişilerden diğer inşaata da katılan ... ve ... sadece müşteki olduklarını ve yukarıda belirtilen aylardan itibaren para yatırmamaya başladıklarını, yine müvekkilinin kendi imkanları ile inşaata devam ettiğini ve devamda etmekte olduğunu,...sorunun kaynağının artan inşaat maliyetleri karşısında ödeme güçlüğü çeken müştekilerin inşaat işinden anlamamaları olduğunu, çok az bir para ile daire sahibi olmayı hayal eden müştekilerin ekonomik olarak inşaat maliyetlerinin artışını hesaba katmayarak bunun acısını müvekkilinden çıkartmak istediklerini" beyan ettiği, Finike Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/88 E. sayılı dosyasında da; davalının 03.02.2003 tarihli ifadesinde; "..iki bina inşaatım vardır. sanıklardan İsmail dışındakilerin üye olduğunu.. " beyan ettiği görülmektedir.
8. Davalıya ait söz konusu ifadelerden, fiili kooperatif örgütlenmesine benzeyen bir şekilde üyelerin ödeyecekleri aidatlar karşılığında inşaatın tamamlanmasının ve bu bağlamda her bir üyeye (adi ortağa) kararlaştırılan dairenin verilmesinin amaçlandığı adi ortaklığın kurulduğu anlaşılmaktadır.
9. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında da; bir kısım davacıların yaptığı ödemelerin belirtildiği, ceza dosyasındaki beyanlardan da belli bir aşamaya kadar ödeme yapıldığının kabul edildiği belirlenmektedir.
10. Hal böyle olunca, Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, ortaklığa katıldığı belirlenen taraflar arasında ortaklığın tasfiyesine karar verilerek, davacıların yaptığı katkının da dikkate alınması ve ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle aktif ve pasif değerlerinin hesaplanması suretiyle, konusunda uzman üç kişilik tasfiye memuru heyetinden tasfiye işlemine dair sonuç bilançosu alınıp, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davacılar yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp vekille temsil edilen bir kısım davacılara verilmesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.