Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5602 E. 2024/4379 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat davasında, yerel mahkemece hükmedilen vekalet ücretinin miktarının doğru olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/2. maddesi gereğince hükmedilen vekalet ücretinin, kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceği gözetilerek, her bir davacı için ayrı ayrı belirlenen maddi tazminat talebi üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken toplam miktar üzerinden hükmedilmesi hatalı bulunmuş ve bu husus düzeltilerek ilk derece mahkemesi kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1586 E., 2023/1851 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2013/50 E., 2021/139 K.

Taraflar arasındaki maddi manevi tazminat (vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından kaynaklanan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; müvekkili ...'ın hamileliği süresince kontrollerinin davalı Dr.... tarafından yapıldığını, 30.12.2012 günü saat 09.00'da ağrılarının başlaması ile doktorunun yönlendirdiği Özel ... Hastanesine gittiğini, doğumun henüz başlamadığının söylenmesi üzerine evine döndüğünü, aynı gün saat 22.00'de ağrılarının artması üzerine tekrar hastaneye gittiğini, kanamasının başlaması nedeniyle müvekkili ...'ın 02.00'de doğumhaneye alındığını, daha sonra her şeyin normal olduğu söylenerek odaya alındığını, defalarca kez hemşire ve ebeden yardım talep edilmesine ve sezaryenle doğum istemesine rağmen olumlu bir cevap alamadığını, müvekkillerinin saat 02.00'den 07.15'e kadar doktor, hemşire ve ebe olmaksızın odada beklediklerini, 07.15'de doğumhaneye alınan müvekkilline bebeğin kalp atışlarının durduğunun tespit edilmesi üzerine bebeğin normal doğumunun gerçekleştiğini ancak bebeğin doktor, hemşire, yardımcı elemanların ihmali yanlış özensiz ve hatalı uygulamaları nedeni ile vefat ettiğini, müvekkilinin normal doğum için hazır olmadığı bildirmesine ve yaşanan bu durumlara rağmen sezaryen kararı alınmadığını beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkilleri için ayrı ayrı 1.000,00'er TL maddi, 50.000,00'er TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı şirket vekili; davacının Dr. ... tarafından kontrol edildiğini, bebeğin kalp atışlarının normal olduğu ve sezaryen ile doğum yapılmasını gerektirecek bir durum bulunmadığından normal doğum sürecinin başladığını, hastanın 04.00'e kadar ebenin yanında tutulduğunu ve rutin kontrollerinin yapıldığını, saat 07.00'de yeniden muayene edildiğinde bebeğin kalp sesinin alınamadığını ve derhal doktora haber verildiğini, Dr....'nin hemen hastaneye gelerek, gerekli işlemler yapıldıktan sonra normal doğum ile kız bebeğin doğurtulduğunu ve amniyonun kronik mekonyumlu ve kötü kokulu olup kordonun kısa olduğunun görüldüğünü hastanın normal doğum yapabilme şartları varken sezaryen yapılmasının gereklilik olmadığını, davacının kesinlikle kanaması olmadığını ve kimsenin ilgilenmediği iddiasının doğru olmadığını, davalı hastane, doktor ve sağlık ekibinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davalı şirketin sorumlu tutulabilmesi için oluşan zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı ... vekili; davacının hamilelik boyunca tetkiklerinin müvekkili tarafından yapıldığını, hepatit B taşıyıcısı olması ve RH uyuşmazlığı dışında özel bir durumunun tespit edilmediğini, davacının 31.12.2012 tarihinde 00.30 sıralarında Özel ... Hastanesinde müvekkili tarafından muayenesinin yapıldığını, doğum sancılarının başladığını, durumunun normal doğuma uygun olduğunun görüldüğünü, bebeğin kalp sesini kontrol ettikten sonra nöbetçi ebeye teslim ederek hastaneden ayrıldığını, ebenin saat 02.30'da arayarak hastada değişiklik olmadığını, takibe devam ettiklerini bildirdiğini, sabah 08.00'de hastane görevlileri tarafından arandığını ve bebek kalp seslerinin alınamadığının söylendiğini, bunun üzerine hastaneye giderek hayatta olmayan bebeği doğurttuğunu, bebeğin anne karnında ölmesinin sebebinin bilinmediğini, Adli Tıp Raporu ile belirleneceğini, müvekkilinin hamilelik kontrollerinde ve doğum sürecinde doktor olarak üzerine düşen tüm görevleri layıkıyla yerine getirdiğini savunarak davanın reddini istemiş, yargılama sırasında davalının vefatı ve davacılar vekilinin talebi üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların davalı doktor ve davalı hastane işletmecisinin herhangi bir ihmal veya kastının bulunduğunun ispat edemediği, ceza soruşturma dosyasında aldırılan Adlı Tıp Kurumu (ATK) raporlarında doktorun herhangi bir ihmal ve kusurunun bulunmadığı, yapmış olduğu işlemlerin tıp uygulamalarına uygun olduğunun tespit edildiği yine Mahkemece aldırılan bilirkişi kök ve ek raporlarında da dava konusu bebeğin doğumda ölümüyle ilgili olarak doktorun bir kusurunun bulunmadığı, sezaryeni gerektirecek bir endikasyonun söz konusu olmadığı yönünde rapor düzenlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili; sezeryan kararı alınmış olsaydı ölüm olayının önlenebileceğini, küçüğün gerekli müdahale yapılmaması ve yardımcı elemanların özensiz ve hatalı uygulamaları sonucu kendi kakasında boğularak vefat ettiğini, doğum esnasında hastanede acil durumda müvekkiline müdahale edebilecek kadın doğum doktoru ve anestezi uzmanının bulunmadığını, ATK'dan rapor alınması gerektiğini, gerekli tıbbi özenin gösterilmemesi nedeniyle müvekkillerinin maddi ve manevi zararlarının oluştuğunu, yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verildiğini, aleyhe ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalıların murisi olan doktorun uyguladığı tanı ve tedavinin tıbbi kurallara uygun olduğu, meydana gelen sonuçta bir kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece verilen ret yönündeki karar yerinde olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 vd. maddeleri.

2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3, 10 ve 13 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Hükme esas alınan raporların taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, raporda gebelikte yüksek risk olmadığı için devamlı NST takibin gerektirecek tıbbi bir neden olmadığı ve hastaya sezaryen gerektirecek bir endikasyon görülmediğinin bildirildiği anlaşılmakla davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Yukarıda yer verilen AAÜT hükümleri gereği reddedilen manevi tazminat istemi yönünden aleyhe ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve kanuna bir aykırılık bulunmadığı ancak davacılar vekilinin dava dilekçesinde her bir davacı yönünden ayrı ayrı 1.000,00 er TL maddi tazminat isteminde bulunduğu, AAÜT'nin 13/2 nci bendi gereğince hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceğinden, her bir davacı aleyhine reddedilen maddi tazminat talebini geçmeyecek şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken toplam 4.080,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup kararın bozulmasını gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi Kararının hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinin hükümden çıkartılarak yerine ''Davalılar kendilerini farklı vekillerle temsil ettirdikleri ve fakat ortak red nedeniyle, maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükteki AAÜT'ye göre hesap edilen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacı ...'dan, 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacı ...'dan alınarak davalılara verilmesine,'' ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.