Logo

3. Hukuk Dairesi2023/564 E. 2023/716 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından ödenen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebi üzerine, davalının parayı davacının kardeşi vasıtasıyla iade ettiğini iddia etmesiyle oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı, ödenen parayı davacının kardeşi vasıtasıyla iade ettiğini iddia etse de, sözleşmenin tarafı olmayan birine yapılan ödemenin geçerli sayılamayacağı ve davalının bu iddiasını ispatlayamaması gözetilerek yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/117 E., 2022/600 K.

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı adına kayıtlı iş makinasını 54.000,00 TL karşılığında satın aldığını, satış bedeline mahsuben 27.000,00 TL'yi davalıya nakit olarak ödediğini, kalanı ise 15.09.2013 tarihinde çekle ödeyeceğini ve çek tahsil edildikten sonra devir işlemlerinin gerçekleştirileceğini kararlaştırdıklarını, ancak bakiye borcunu ödeyemediğini, resmi şekilde yapılmayan araç satış sözleşmesinin geçersiz olduğunu, tüm ihtarına rağmen davalının ödediği bedeli iade etmediğini, sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; ödediği 27.000,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; davacı ile imzaladığı davaya konu sözleşmenin geçerli olduğunu, davacının ödediğini iddia ettiği 27.000,00 TL'nin 4.000,00 TL'sini PTT kanalıyla ödediğini, 23.000,00 TL'sini ise elden oğlu ile davacının ortağı olan kardeşi ...'ye ulaştırdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 04.06.2015 tarihli ve 2014/169 E., 2015/223 K. sayılı kararıyla; dosyada gider avansı bulunmadığından dava dilekçesi ve tensip tutanağının davalıya tebliğ edilemediği gibi yazışmaların da yapılamadığı, davacıya gider avansını yatırması için usulüne uygun muhtıra gönderildiği, ancak verilen kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmadığı, duruşmada da yatıracağına dair beyanda bulunmadığı, gider avansının yatırılmasının dava şartı olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 11.11.2019 tarihli ve 2019/5317 E., 2019/8986 K. sayılı ilamla; "...Somut olayda, davacıya, yukarıda ifade olunduğu üzere avans eksiğini tamamlaması için iki haftalık kesin süre verilmesi gerekirken, dosya kapsamında yer alan davacı asile çıkarılan 14.11.2014 tarihli muhtıra içeriği incelendiğinde hatalı değerlendirme ile HMK'nun 119/2 maddesi uyarınca 1 haftalık kesin süre verildiği ve anılan sürede eksikliğin giderilmemesi nedeni ile davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

O halde, mahkemece, eksik gider avansının yatırılması konusunda, 6100 sayılı HMK'nun 120/2 maddesine uygun şekilde iki haftalık kesin süreyi içeren, usulüne uygun ve gerekli koşulları haiz meşruhatlı davetiyenin davacıya çıkarılması ile sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan davaya konu iş makinasının devrine ilişkin harici satış sözleşmesinin geçersiz olduğu, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tarafların aldıklarını iade ile yükümlü bulundukları, davacı tarafından satış bedeline mahsuben davalıya 27.000,00 TL ödendiği, bu hususun davalının da kabulünde olduğu, her ne kadar davalı ödenen bedeli davacının kardeşine iade ettiğini savunmuş ise de, sözleşmenin tarafı olmayan şahsa yapılan iadenin geçerli olmayacağı, davacının ödediği bedelinin iadesini talep edebileceği, ödenen bedelin iadesi için davalıya gönderilen ihtarnamenin 13.01.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalının işbu tarih itibariyle temerrüde düşürüldüğü gerekçesiyle; davanın kabulü ile 27.000,00 TL'nin 13.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; yargılama sırasında tanık olarak dinlenilen davacının kızı Tuğba'nın beyanından, davacı ile kardeşi olan dava dışı Bekir arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunun sabit olduğunu, bu durumda ortakların birlikte dava açmaları gerektiğini, davacının taraf ehliyetinin bulunmadığını, taraf ehliyetinin kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. İş makineleri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun ( 2918 sayılı Kanun) 22 nci maddesinin c-2 bendi ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 29/a ve 42 nci maddesi uyarınca özel ve tüzel kişilerin üyesi bulunduğu Ticaret ve Sanayi Odalarına tescili zorunlu araçlardandır.

2. Aynı Yönetmeliğin 36 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre; "İş makinelerinin satış ve devirleri ise araç üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak noterler tarafından yapılır."

3. Öte yandan; kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) ‘‘ D.İspat Kuralları/1.İspat yükü " başlıklı 6 ncı maddesi uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun ) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.

4. 6100 sayılı Kanun'un " Senetle ispat zorunluluğu" başlıklı 200 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; " Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukukî işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 4.480 Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir."

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararın bozulması, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı kanun) 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında imzalanan harici sözleşme ile davalıya ait iş makinesinin davacıya satışının kararlaştırıldığı, davacı tarafından satış bedeline mahsuben 27.000,00 TL'nin davalıya nakit olarak ödendiği, bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı gibi sözleşme içeriği itibariyle de sabit olduğu, ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesi istemiyle açılan eldeki davada, davalı ödenen bedeli davacının kardeşine iade ettiğini savunmuş ise de, iddiasını ispat edemediği, kaldı ki sözleşmenin tarafı olmayan şahsa yapılan ifanın geçerli olmadığı anlaşılmıştır.

3. Her ne kadar davalı taraf, davacı ile davacının kardeşi arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu, eldeki davanın her iki ortak tarafından birlikte açılması gerektiğini, davacının tek başına taraf ehliyetinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de; bir malın ortak olarak satın alınması, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin var olduğu anlamını taşımayacaktır.

4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, yukarıda yer verilen hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, dolayısıyla davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebeplerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşılmıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.