Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5705 E. 2024/3626 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tüketici kredisi borcuna ilişkin başlatılan icra takibine dayalı menfi tespit davasında, mahkemece verilen kısmi kabul kararında faiz oranının belirtilmemesi ve takip tarihi ile dava tarihine göre ayrı ayrı hesaplama yapılması nedeniyle hükmün infazında tereddüt yaratıp yaratmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmün sonuç kısmında taleplerin her biri hakkında verilen hüküm ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, mahkemece faiz oranının belirtilmeyip takip tarihi ve dava tarihine göre ayrı ayrı menfi tespit hükmü kurulmasının infazda tereddüt yaratacağı gözetilerek temyiz edilen karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2023/125 E., 2023/665 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda verilen kararın Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesince bozulması üzerine Mahkemece direnilmiştir.

Direnme kararının temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, müvekkilinin 2001 yılında Pamukbank A.Ş ile bireysel bankacılık sözleşmesi imzaladığını, borcunu ödememesi nedeniyle 13.10.2001 tarihinde ihtar çekildiğini ve 391.99 TL asıl alacak 559,41 TL faiz 27,97 TL BSMV olmak üzere toplam 979,38 TL üzerinden hakkında icra takibi başlatıldığını takipte yıllık %375 faiz ve %10 avukatlık ücreti talep edildiğini, takibin işlemsiz bırakılmasından sonra 2011 yılında yenilendiğini ve müvekkilinin maaşına 21.284,89 TL haciz konuluğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, aksi kabulde davalının fahiş oranda faiz talep ettiğini, sözleşmedeki faize ilişkin hükümlerin geçersiz olduğunu, faizin TBK 88 ve120 nci maddelerine göre belirlenmesi gerektiğini, belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 141 inci maddesinde zamanaşımı süresinin yirmi yıl olması nedeniyle davacı tarafça ileri sürülen zamanaşımı definin yerinde olmadığını, davacının 2001 yılından beri borcunu ödemediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 18.03.2015 tarihli kararının Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin menfi tespit hükmü kurulması gerekirken olumlu tespit hükmü kurulduğu gerekçesiyle bozulması üzerine Mahkemece bozmaya uyularak verilen 21.02.2017 tarih, 2016/984 esas 2017/147 karar sayılı kararla, davanın kısmen kabulüne "davalının İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2011/2420 sayılı dosyası ile ilgili olarak takip tarihi olan 26/02/2002 tarihi itibariyle 479,55 TL, dava tarihi olan 03/04/2014 tarihi itibariyle 17.002,19 TL davacıya borçlu olmadığının tespitine" karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 20.02.2019 tarih 2017/2599 esas ve 2019/1048 karar sayılı ilamıyla zamanaşımı itirazının alacak ya da itirazın iptali davalarında defi olarak ileri sürülebilir bir itiraz olup, münhasıran menfi tespit davasına dayanak yapılamayacağı, Türk Borçlar Kanununun 88 inci ve 120 nci maddelerinin 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle önceki tarihte doğan hukuki ilişkiye uygulanamayacağı gerekçeleriyle davanın reddi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma Sonrası Verilen Direnme Kararı

1.Mahkemenin 08.12.2020 tarihli kararıyla 21/02/2017 tarih 2016/984 esas 2017/147 karar sayılı kararda direnilmesine, davanın kısmen kabulü ile davacının İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2011/2420 sayılı dosyası ile ilgili olarak takip tarihi olan 26/02/2002 tarihi itibariyle 479,55 TL, dava tarihi olan 03/04/2014 tarihi itibariyle 17.002,19 TL davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

2. Direnme kararına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

3. Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 tarihli ilamıyla davacının tüketici olup, aleyhine hesaplanan faiz miktarının fahiş olduğunu belirterek eldeki davayı açtığı, uygulanacak hukuku belirlemenin mahkemenin görevi olduğu, TBK 'nın 88 ve 120 nci maddelerinin uygulanması mümkün değilse bile Mahkemece 4822 sayılı Kanunla 4077 sayılı Kanuna eklenen geçici 1inci madde hükmü değerlendirilerek faiz hesabı yapılması gerektiği gerekçesiyle direnme kararının değişik gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir.

4. Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davanın kısmen kabulüne "davacının İzmir 2.İcra Müdürlüğü 2011/2420 E. Sayılı takip dosyasında, davalıya 26/02/2002 olan takip tarihi itibariyle 479,55-TL; dava tarihi olan 03/04/2014 tarihi itibariyle 15.997,90-TL borçlu olmadığının TESPİTİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE," karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, tarafların özgür iradeleri ile kendi aralarında akdetmiş oldukları sözleşme uyarınca, davacının temerrüte düşmüş olduğu tarihte bankanın belirlediği cari en yüksek kredi faiz oranına göre icra takibi başlatıldığını, davanın reddedilmesi gerektiğini, diğer taraftan icra takibinden itibaren uygulanması gereken faiz oranının ve işlemiş faizin tespit edilmesi gerekirken, takip tarihi ile dava tarihine göre ayrı ayrı hesaplama yapılmasının tereddüt yarattığını belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 72 nci maddesi kapsamında takip sonrası menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.2004 sayılı İcra İflas Kanunun 72 nci maddesi

2.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun (6100 sayılı Kanun ) 297 nci maddesi

3. Değerlendirme

1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarında yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalının aşağıdaki bendi dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmayıp reddi gerekir.

2. 6100 sayılı Kanunun 297 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

3. Mahkemece, menfi tespit hükmünün takip talebindeki miktarlar üzerinden kurulması ve taraflar arasında özellikle işleyecek faiz oranının çekişme konusu olması karşısında kısmen kabul kararı verildiğine göre hükümde uygulanacak faiz oranının da belirlenmesi gerekirken; bu yapılmayarak infazda tereddüt oluşturacak şekilde hem takip tarihine göre hem de dava tarihine göre menfi tespit hükmü kurulması ve uygulanacak faiz oranının da hükümde açıklanmamış olması belirtilen emredici usul kuralına aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davalı vekilinin sair itirazlarının reddine

2. Temyiz olunan kararın 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncün maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunun 437 inci maddesi gereği BOZULMASINA,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.