"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/43 E., 2023/234 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/162 E., 2021/758 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2018/13890 E. sayılı dosyası ile aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, ilamsız takip dayanağının 18.08.2018 tanzim ve 18.08.2018 vade tarihli asıl alacak olarak belirtildiğini, takip ekinde dayanak belge olmadığını belirterek takip dosyasında davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine karar verilerek, davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı ile arasında 2018 ve öncesi ticari ilişki olduğunu, davacının davalı şirkete borçlarını ödemediğini, davacının sahibi olduğu şirkete yönelik ödenmeyen çeklerle ilgili Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2018/13889 E. ile Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2019/1685 E. sayılı takiplerinin başlatıldığını, tahsilde tekerrüre mahal vermemek amacı ile davaya konu icra takibinden vazgeçtiklerini savunarak konusuz kalan davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığındaki tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı alacaklı şirket tarafından davacı borçlu aleyhine, Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2018/13890 E. sayılı dosyasında 28.11.2018 tarihinde takip başlatılarak alacaklı vekilinin, 03.03.2021 ve 16.03.2021 tarihlerinde verdiği beyan dilekçeleri ile aynı alacağı içeren mükerrer icra takipleri bulunduğunun tespit edilmesi üzerine tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek amacıyla takipten vazgeçildiğini bildirdiği, davalının bu durumda dava açılmasına haksız yere sebebiyet verdiği, ayrıca dava konusu takibin, davacı hakkında asıl alacağa ilişkin başkaca icra takipleri varlığına rağmen yapılması dikkate alındığında kötüniyetle yapıldığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, 395.234,59 TL'nin %20'si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili, davacının ticari işletmesi bulunması nedeniyle dava konusu işin, ticari iş olup menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, dava şartı yerine gelmediği için davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, kötüniyet tazminatının yasal şartlarının bulunmadığını, vazgeçilen takip ile davacının sahibi olduğu şirkete yönelik derdest takiplerde tahsilat bulunmaması nedeniyle zarar bulunmadığını, dava dilekçesi ve tensip zaptının kendilerine 05.03.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına karşın söz konusu takipten 03.03.2021 tarihinde davanın varlığını öğrenmeden vazgeçmeleri dikkate alındığında kötüniyetli kabul edilemeyeceklerini, hükümde aleyhine hesaplanan vekalet ücretinin nispi ücret olup maktu ücret olması gerektiğini, kötüniyeti ispat yükünün davacıya ait olup ispatlanamadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığındaki tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, davalının, dava dilekçesi tebliği öncesi davacının şirketi yönünden aynı alacağa yönelik derdest takipler bulunduğunun anlaşılması nedeniyle davacı hakkındaki takipten vazgeçilmiş olduğunu savunarak bu hususu ise söz konusu şirket hakkındaki derdest takip içerikleri ile kanıtladığı anlaşılmakla dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmadığı, bu nedenle davalının tazminata mahkum edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, konusuz kalan dava nedeniyle takipte haksız olduğu tespit edilen davalı aleyhine hukuka uygun nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması, uyuşmazlığın, tarafların sıfatına göre, görüldüğü genel görevli mahkeme itibariyle arabuluculuğa tabi olmaması doğru olup buna yönelik davalının istinaf istemlerinin ise yerinde olmadığı anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun kısmen kabul kısmen reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, konusuz kalan davanın esası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; müvekkile davalı tarafça sadece haksız ve dayanaksız bir icra takibi başlatılmakla kalınmayıp bu dosya üzerinden müvekkile hacze gelinerek, müvekkilin oldukça güç durumlara düşürülmüş olduğu, davalının tacir olduğu ve basiretli davranması gerektiği hususu göz ardı edildiği, kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, takibe dayalı açılan menfi tespit ve kötü niyet tazminatı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. İcra ve İflas Kanunu'nun 72 nci maddesinin beşinci fıkrasında; “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
2. Davalı şirket tarafından davacı borçlu aleyhine, Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2018/13890 E. sayılı dosyasında 28.11.2018 tarihinde takip başlatılarak alacaklı vekilinin, 03.03.2021 ve 16.03.2021 tarihlerinde verdiği beyan dilekçeleri ile aynı alacağı içeren mükerrer icra takipleri bulunduğunun tespit edilmesi üzerine tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek amacıyla takipten vazgeçildiğinin bildirdiği anlaşılmıştır.
3. İlk Derece Mahkemesi tarafından konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, 395.234,59 TL'nin %20'si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmişse de, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak konusuz kalan davanın esası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının kötüniyet tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş olup, davacı vekili yapılan takibin kötü niyetli olduğundan kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
4. Dosyanın incelenmesinde, davalının dava açılmasına haksız yere sebebiyet verdiği, ayrıca dava konusu takibin, davacı hakkında asıl alacağa ilişkin başkaca icra takiplerinin varlığına rağmen yapılması dikkate alındığında kötüniyetle yapıldığı, her ne kadar dava dilekçesi ve tensip zaptının davalıya tebliğinden önce icra takibinden vazgeçilmişse de davalı şirketin tacir olduğu ve basiretli davranması gerektiği, dolayısıyla alacağının tahsili için öncesinde yaptığı icra takiplerini bilmesi gerektiği dikkate alındığında, davalı şirket aleyhine asıl alacağın %20'si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekili tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1. bendinden "kötüniyet tazminatı yönünden kabulüne, sair istinaf sebeplerinin" ibaresinin çıkartılmasına,
2. Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2. bendinin a fıkrasının 2. cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine ''395.234,59 TL'nin %20'si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine
05.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.