Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5780 E. 2025/345 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı hakkında başlatılan sahte senetle yapılan icra takibi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Tebliğ işleminin usulüne uygun yapılması ve takibi başlatan icra memurunun tecrübesine rağmen sahte senedi fark edememesinden kaynaklanan kusur nedeniyle yerel mahkemenin Adalet Bakanlığı aleyhine verdiği tazminat kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/150 E., 2023/157 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin Hollanda'da işçi olarak çalıştığını, 2009 yılının Aralık ayında tatilini geçirmek üzere İnegöl İlçesine geldiğinde Ziraat Bankası hesabında en az 50.000,00 Euro para bulunması gerekirken 94.090,00 TL'nin icra takibi neticesinde hesabından haczedildiğini gördüğünü, gerçekleştirilen tüm işlemlerden PTT Müdürlüğü ve İcra Müdürlüğünün sorumlu olduğunu ileri sürerek; 94.090,00 TL'nin maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi itibariyle davalılardan müştereken tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili; takibe konu kambiyo senedinde tanzim tarihinin olmaması nedeniyle adi senet olarak işleme konulduğunu, icra takibinin usulüne uygun yapıldığını, icra takibini açan kişinin vermiş olduğu kimliğin resimli sürücü belgesi olduğunu, resimdeki şahısla alacaklının aynı şahıs olduğunu, günlük çok fazla işlem yapan kurumlarında belgenin sahte olup olmadığının tespit edilmesinin mümkün olmadığını, ödeme emrinin posta müdürlüğü aracılığı ile borçluya tebliğ edildiğini, icra müdürlüğünün tebligatların doğru kişiye yapılıp yapılmadığı hususunda araştırma yetkisi olmadığını, tebligatların usulüne uygun tebliğ edip etmemenin Posta İdaresi ve Posta götüren kişinin sorumluluğunda olduğunu, takibi yapan kişi ile borçlu olarak gösterilen davacı arasında illiyet bağı olduğunun kesin olduğunu, alacaklı olduğu iddia edilen şahsın davacının hangi bankada ne kadar mevduatı olduğunu bildiğini ve o hesabın üzerine haciz konulmasını talep ettiğini, ayrıca böyle bir para akışını ilgili bankanın mutlaka davacıya haber vermesi gerektiğini, böyle bir bildirim yapılmadıysa kusurlu olan bankanın da davaya dahil olması gerektiğini, icra müdürlüğüne ibraz edilen ve takibe konu olan senetteki imzanın kime ait olduğunu veya bu imzanın sahte olup olmadığını, icra müdürünün inceleme yetkisi olmadığını savunarak davanın reddi istenilmiştir.

2. Davalı PTT Genel Müdürlüğü vekili; ödeme emrinin 28.03.2008 tarihinde, tebligatta bildirilen adreste muhatap ... imzasına tebliğ edildiğini, muhatabın tebligatta bildirilen adreste bizzat bulunduğu ve ödeme emrine havi tebligatı imzası ile aldığından başkaca araştırma yapılmasına gerek olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III.MAHKEME KARARI

Mahkenin 06.04.2016 tarihli kararıyla; davanın kısmen kabulü ile 94.090,00 TL maddi ve 7.500,00 TL manevi tazminatın 07.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya ödenmesine

karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemenin 06.04.2016 tarihli tarihli kararının süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince verilen 07.02.2019 tarihli ilamla; eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

2. Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığına tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yapılan tebliğ işleminin tebligat kanununa göre uygun olduğuna, PTT memurunun ve dolayısıyla davalı PTT'nin bir kusurunun bulunmadığı, icra takibinin davacının düzenleyicisi olarak gösterilen sahte bononun dava dışı ... ad ve imzasını taşıyan yine sahte sürücü belgesi ile icra dairesine ibraz edildiği, ibraz edilen sürücü belgesinde bulunan imza ile icra dosyasında bulunan ve bilirkişi raporlarında alıntılanan birden fazla belgedeki imza görüntülerinde tüm imzaların ilk bakışta ayırt edilebilecek şekilde birbirinden farklı olduğu, sürücü belgesinde bulunan imza ile takip talep evrakında bulunan imza arasındaki bariz farklılığın şüphe uyandıracak nitelikte olduğu, kamu görevlisi olan ve tecrübesi bulunan takibi başlatan icra memuru tarafından bu farklılığın tespit edilebileceği, farklılık sebebiyle icra memurunun sürücü belgesi haricinde taraftan nüfus cüzdanı ibrazının istenmesi suretiyle kimlik araştırmasına gidebileceği ancak bunun yapılmadığı ve icra takibine başlanıldığı, bu sebeple 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun (İİK) 5. maddesi kapsamında Adalet Bakanlığının kusurdan sorumlu tutulacağı gerekçesiyle; davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 94.090,00 TL'nin 09.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... Bakanlığından alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 7.500,00 TL manevi tazminatın davalı ... Bakanlığından alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar, davacı vekili ile davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davacının 50.000,00 Euro karşılığı 94.090,00 TL olarak bildirdiği zararının güncel değerinin 1.482.500,00 TL olduğunu, davanın PTT yönünden tamamen ... yönünden kısmen red kararı sebebiyle vekalet ücreti ödediğini, davalı PTT personelinin şahsi kusurundan ziyade sunulan hizmetteki risk nedeni ile PTT'nin sorumlu olduğunu, birikimi eriyen davacının 15.000,00 TL'lik manevi tazminat talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı ... vekili; icra memurlarının imzaların sahteliği yönünde bir denetim yapma görevi ve sorumlulukları bulunmadığını, icra memurunun sadece takibi yapan ile alacaklının aynı kişi olup olmadığını kontrol edebilmek için kimlik kontrolü yaptığını, icra memurunun ehliyet belgesi ibraz eden bir kişiden ikinci bir kimlik belgesi talep edemeyeceğini, ehliyet ile senetteki imzalar arasında raporda belirtildiği biçimde bariz bir farklılık bulunmadığını, davacının dolandırıcılık eyleminin bir parçası olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davacının yaklaşık 1,5 yıl gibi bir süre zarfında banka hesabını kontrol etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davanın İİK’nın 5 inci maddesine dayalı olarak açıldığını, hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda kusur tespiti yapılmamasının bozma ilamına aykırılık teşkil ettiğini, kök raporunda kusur tespiti yapılırken ek raporda ise kusur tespiti yapılmadığını, icra takibinin usulüne uygun yapıldığını, icra takibini açan kişinin resimli sürücü belgesi ile takip başlattığını, resimdeki şahıs ile alacaklının aynı şahıs olduğunu, ödeme emrinin PTT aracılığı ile borçluya tebliğ edildiğini, tebligatların doğru kişiye yapılıp yapılmadığının tespitinin Bakanlığın görev ve yetkisi içerisinde olmadığını, diğer davalı PTT yetkisinde olduğunu, icra dairesince ibraz edilen senette tanzim tarihi bulunmadığını, borçlu 7 gün içerisinde takibe itiraz etmediğinden takip kesinleştiğini, tanzim tarihi olmayan bir senede karşı borçlunun ancak senedin doğru olmadığı veya geçersiz olduğu yönündeki iddialarını mercie itirazda bulunarak yapabileceğini, tanzim tarihi olmayan bir senedin ancak ilamsız takip yolu ile icraya konabileceğini savunarak, kararının bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacı hakkında başlatılan icra takibi nedeniyle uğranılan zarar yönünden maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, özellikle takibi başlatan icra memurunun kamu görevlisi olması ve tecrübesi sebebiyle imzalar arasındaki farklılığı tespit edilebileceğinin anlaşılmasına ve davalı PTT memurunca yapılan tebliğ işleminin kanuna uygun olmasına göre, davacı vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.