Logo

3. Hukuk Dairesi2023/582 E. 2023/2451 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, imar uygulaması sonucu davalıya tescil edilen taşınmaz üzerindeki ev nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek açtığı alacak davasında, dava şartının var olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava konusu taşınmazı fiilen kullandığının tespit edilmesi ve bu nedenle davalının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu tutulamayacağı ve davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davanın usulden reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1584 E., 2022/1424 K.

DAVA TARİHİ : 09.05.2021

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/115 E., 2022/209 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; hissedarı olduğu ... İli Merkez İlçesi ... Mahallesi 44 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerine ev ve benzeri yapılar inşa ettiğini, bahse konu parselin bulunduğu alanda yapılan imar uygulamaları sonucu kendisine ait olan ve kullanımındaki evin adına tescil edilen davalının kullanım alanında kaldığını, yıllardır kullandığı ve harcamalarının bulunduğu evin elinden iradesi dışında çıkması ile zarara uğradığını, davalının sebepsiz olarak zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, dava konu evin bedeli tespit edilerek şimdilik 10.000,00 TL'nin uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 25.04.2022 tarihli ıslah dilekçesinde talebini 180.000,00 TL'ye arttırmıştır.

II. CEVAP

Davalı; davaya konu taşınmazın toplamda 26.142 m² olup bunun 4.500 m²'sinin 1975 yılında ... çalışmalarıyla kendisi tarafından yatırım amaçlı satın alındığını, taşınmazın satın alındığı tarihte kayınbiraderi olan davacının 13 yaşında olduğunu, dava konusu taşınmazda 1978 yılında ev yaptırdığını ve bu evin bir bölümünü de doğrudan dayısı olan kayınpederi ve oğlu olan davacının ikameti için tahsis ettiğini, yine taşınmazın 200 m² kısmını herhangi bir bedel almaksızın 22.08.1984 tarihinde davacıya devir yaptığını, devir tarihi itibariyle üzerinde dava konusu evin bulunduğunu, bu nedenle sebepsiz zenginleşmesinden söz edilemeyeceğini, öte yandan binanın yapıldığı tarih ve tapu devir tarihi dikkate alındığında davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının iddiasını ispata yarar herhangi bir delil sunamadığı, aksine evin 1978 yılında yapıldığının sabit olması ve davacının bu tarihte 16 yaşında lise öğrencisi olması, yemin deliline de başvurmamış olması dikkate alınarak davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle, reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı; dava konusu evin yapıldığı tarihteki yaşı baz alınarak davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira söz konusu taşınmaz üzerinde iki tane ev olduğunu, uzun yıllardır kendisi tarafından kullanılan evin babası tarafından yapıldığını ve sonrasında kendisine bağışlandığını, dava konusu evi kendisinin yaptırdığını iddia eden davalının 1970'li yıllardan itibaren babası tarafından kullanılan sonrasında ise kendisi tarafından kullanılmaya devam edilen eve ilişkin neden bir talepte bulunmadığının Mahkemece sorgulanmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalının neden 50 yıldır fiili kullanıma izin verdiğinin aydınlatılması gerektiğini, dava konusu taşınmazda idarece yapılan tescil sonrasında yaptırmış olduğu ve harcamalarda bulunduğunu, evin iradesi dışında elinden çıktığını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya içeriğinden davacının halen kendisinin yaptırdığı evde zilyet olduğu ve bu evde oturduğunun anlaşıldığı, davacının dava konusu taşınmazda yaptığını iddia ettiği evin bedelini sebepsiz iktisap hükümleri uyarınca davalıdan isteyebilmesi için yaptığı giderlerin mal varlığından çıkmış ve davalı tarafın mal varlığına geçmiş olması gerektiği, davacının 22.08.1994 tarihinde tapuda yapılan resmi satış senedi ile ... İli Merkez İlçesi ... Mahallesi 44 ada 9 parsel sayılı taşınmazdaki 2000/26142 payı davalıdan satın aldığı ve taşınmaza üzerindeki yapılara bu oranda hissedar olduğu, ancak taşınmazın İmar Kanunu'nun 18 inci maddesi uyarınca iki defa imar uygulamasına tabi tutulduğu ve ikinci imar uygulaması sonucunda davacının hissedar olduğu taşınmaz üzerindeki yapının davalı adına tescil edilen aynı yer 3704 /13 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı anlaşılmış ise de; dava tarihinde halen talep konusu yapının bir bölümünün davacının kullanımında olduğu ve dava tarihi itibarıyla davalı yönünden sebepsiz zenginleşme durumunun oluşmadığı, bu halde taşınmazı kullandığı sürece davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114/1-h ve 115 inci maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı; dava konusu taşınmaza şu anda zilyet olmadığını, uzun süre önce dava konusu taşınmazı terk etmiş olup kullanmadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin karar verirken bu hususu göz ardı edip hatalı olarak davanın usulden reddine karar verdiğini, dava şartı hali dava açıldığı anda oluşmasa bile karar aşamasından önce dava şartı yerinde olduğu için davanın usulden reddedilmemesi gerektiğini, kararın usul ekonomisi ilkesine de aykırı olduğunu, davanın esasına yönelik ise istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı; davanın yargılaması sırasında toplanan deliller itibariyle davacının davasını ispat edemediğinin sabit olduğunu, İlk Derece Mahkemesince davanın ispat edilemediği gerekçesine dayalı olarak verilen kararın yerinde olduğunu, somut olayın mahiyeti dikkate alındığında Mahkemenin işin esasına girerek konuya ilişkin esasa dair bir karar vermesinin yasal zorunluluk olduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararına uygun olarak İstinaf Mahkemesi kararının bozularak davanın esastan reddine dair hüküm kurulmasının sağlanmasını, vekalet ücreti hesabının da bu karar doğrultusunda tespitini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77 nci ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkisinden söz edilebilmesi için, bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülemez. Zira, vücuda getiren tarafından kullanılan muhdesatın, diğer kişilere herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Daha açık bir ifadeyle azalma ve çoğalmanın, dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalıya teslim edildiği tarihte gerçekleştiğinin kabulü zorunludur.

3. Değerlendirme

Gerek temyize konu davanın açıldığı tarihte gerekse yargılama sırasında taşınmazın halen davacının kullanımında bulunduğunun tanık beyanlarıyla sabit olduğu, davacının istinaf dilekçesinde dahi bu yönde iddiada bulunduğu, aksine ilişkin dosyaya yansıyan herhangi bir delil bulunmadığı, dolayısıyla Bölge Adliye Mahkemesince davalının sebepsiz zenginleşmediği gerekçesiyle hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş olmasının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.