Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5845 E. 2024/3772 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmaz satışında ipoteğin satıcı/emlakçı tarafından bildirilmediği iddiasına dayalı alacak ve tazminat istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu sicilinin aleniyeti ve resmi satış sözleşmesinde ipoteğin varlığının açıkça belirtilmiş olması nedeniyle, davacının ipoteğin varlığını bilerek ve hukuki sonuçlarını kabul ederek taşınmazı satın aldığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/903 E., 2023/927 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 4. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2021/153 E., 2021/506 K.

Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin dava konusu bağımsız bölümü satın almak için davalı emlakçı ... ile tanıştığını, davalı emlakçının diğer davalı ...'e ait taşınmazı tapuda 150.000,00 TL satış bedeli göstererek satmayı teklif ettiğini, tarafların satın alma konusuda anlaştıklarını, satış bedelinin 200.000,00 TL belirlendiğini, 4.000,00 TL emlakçılık ücreti, 4.800,00 TL tapu harcı ve 320,00 TL de diğer masrafların tuttuğunu, ancak taşınmazın üzerinde birinci dereceden rehin bulunduğunun müvekkilinden gizlendiğini, Antalya C.Başsavcılığının 2019/36223 Soruşturma sayılı dosyası ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, müvekkilinin hileye ve hataya düşürüldüğünü ileri sürerek; davalı tarafa ödenen 208.820,00 TL'nin ödeme tarihinden, yaşadığı üzüntü ve stres nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın 25.06.2019 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikten davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili; davacının taşınmazı müvekkilinden üzerindeki hak mahrumiyetleri ile birlikte bilerek ve isteyerek satın aldığını, taşınmazın 200.000,00 TL bedelle satıldığı iddiasının asılsız olduğunu, taşınmaz satışının resmi senette 150.000,00 TL bedel üzerinden gerçekleştirildiğini, taşınmaz karşılığında müvekkiline 185.000,00 TL bedel ödediğini, davacıya satıştan önce taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğu bilgisi verildiğini, satış esnasında işlemi gerçekleştiren tapu memuru tarafından davacıya defalarca hatırlatıldığını, resmi akit tablosunda taşınmazı ipoteği ile birlikte satın aldığını beyan eden davacının hata ve hileye düştüğü iddiasında bulunamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ...; cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Türk Medeni Kanunu'nun 1020 nci maddesi uyarınca tapu sicili aleni olup, hiç kimsenin tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremeyeceği, davacı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kendilerine bildirilmediğini beyan etmiş ise de yazışmalarda davalı tarafın bu hususun tapuda beyan edildiğini belirttiği, satış sonrası evine geldiğinde bu durumu öğrendiğini beyan eden davacının öncesinde de bu araştırmayı yapma özgürlüğüne sahip bulunduğu, tapu sicilinin aleniyeti gereği basit bir araştırma ile tespit edilmesi mümkün olan hususta kendi kusurundan kaynaklanan sebeple hileye maruz bırakıldığının kabul edilemeyeceği, davalıların hileyle bu hususu gizlediği iddiasının ispatlanamadığı, tapu memurları hakkında talep edilen soruşturma izninin verilmediği ve Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesince de ilgili karara itirazın reddedildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; müvekkilinin, davalı ev sahibi ve emlakçı tarafından kandırılarak mağdur edildiğini, dosyaya sundukları mesajlarda dahi davalıların müvekkili mağdur ettiklerini kabul ettiklerini, mesajların dikkate alınmadığını, tapu memurunun da ipoteğe ilişkin bir bilgilendirme yapmadığını, hiç kimsenin 3.600.000,00 TL rehin bulunan taşınmazı satın almayı kabul etmeyeceğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 30 uncu maddesindeki şartların oluştuğunu, güven sağlayan davalıların iyiniyetinden faydalandıklarını ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tapu kayıtları aleni olduğu gibi, resmi satış sözleşmesinde de; taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğu yazılı olup, sözleşmede davacının imzası bulunmadığı, davacının, davaya konu taşınmazı üzerinde ipotek olduğunu bilerek davaya konu taşınmazı satın aldığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 30 ve 36 ncı maddelerinde düzenlenen yasal koşulların mevcut olmadığı, davacı vekili istinaf dilekçesinde, mesaj delillerinin değerlendirilmediğini ileri sürmüş ise de; eldeki davanın taşınmazdaki ipotekten kaynaklı borçtan alıcının sorumlu olmadığı, ipotekten satıcının sorumlu olduğuna yönelik bir dava niteliğinde bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; taşınmaz satışında ipoteğin bildirilmediği iddiasından kaynaklanan hata ve hile hukuki nedenine dayalı alacak ve tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 30 ve 36 ncı maddeleri

3. Değerlendirme

1. Kanunda hilenin tanımına doğrudan yer verilmemiş ise de aldatma (hile); genel olarak, bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı korumak yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır.

2. Görüleceği üzere hatada yanılma, hilede ise kasıtlı olarak yanıltma söz konusudur. Hilede irade sakatlığı iradenin beyanında değil, iradenin oluşumunda meydana gelmektedir. İradenin oluşumundaki sakatlık ise kişinin kendisi dışında başka birinin kasıtlı bir aldatma fiiliyle gerçekleşmektedir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 02.11.2022 tarihli ve 2020/1-128 Esas, 2022/1415 Karar sayılı kararında hilenin; gerçek durumu bilmesi hâlinde bir kimsenin kabul etmeyecek olduğu bir şeyi kabul etmesine diğer bir kimse tarafından yol açılması olduğu vurgulanmıştır.

3. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, tapu sicilinin aleni olduğu, dava konusu resmi senette rehin haklarının varlığını bilerek ve hukuki sonuçlarını kabul ederek bu satışı aynı bedelle kabul edildiğinin ifade edildiği, ipoteğin hileyle gizlendiği iddiasının ispatlanmadığı anlaşılmakla, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğininde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2024 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.