Logo

3. Hukuk Dairesi2023/607 E. 2023/1266 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet ücret sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında, davalı vekilinin eksik temyiz harcını süresinde yatırmamasının ve eski hale getirme talebinin hukuki sonuçları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilinin, eksik temyiz harcını süresinde yatırmamasına rağmen ileri sürdüğü eski hale getirme talebinin, HMK’nın eski hale getirme şartlarını karşılamadığı ve Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararının HMK’ya uygun olduğu gözetilerek, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

EK KARAR TARİHİ : 26.12.2022

SAYISI : 2021/3148 E., 2022/2846 K.

DAVA TARİHİ : 04.12.2019

KARAR : Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/942 E., 2021/700 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı ... ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraflar vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi 26.12.2022 tarihli ek karar ile davalının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar vermiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi, ek kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; davalı ...'ın vekilleri olarak Gölbaşı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/320 E. sayılı dosyası ile 18.06.2014 tarihinde tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, 26.11.2014 tarihinde davanın kabulüne karar verildiğini ve bu kararın 29.12.2014 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın 04.03.2015 tarihinde Gölbaşı Tapu Müdürlüğünde yeniden davalı adına tescil edildiğini, davalı ile aralarında 20.06.2014 tarihinde yazılı bir avukatlık ücret sözleşmesinin imzalandığını ve vekalet ücreti olarak davanın kazanılması yani dava konusu taşınmazın yeniden ... adına tescil edilmesi halinde geçerli olmak üzere; dava konusu taşınmazın %3'ünün reel nakti karşılığı olarak tespit edildiğini, dava konusu taşınmaz 04.03.2015 tarihinde davalı adına tescil edildiğinden avukatlık ücretinin ödenmesi için gereken şartın yerine getirildiğini ve müvekkillerin vekalet ücreti alacaklarının muaccel hale geldiğini, davalının avukatlık ücretini ödememesi üzerine Ankara 53. Noterliğince düzenlenen 06.11.2019 tarih ve 32901 yevmiye numaralı ihtarnameyi yolladıklarını, ihtarnamenin davalıya 13.11.2019 tarihinde tebliğ edildiğini ancak herhangi bir ödeme yapmadığını, bilahare Ankara 63. Noterliğince düzenlenen 18.11.2019 tarih ve 37391 yevmiye numaralı azilnameyi gönderdiklerini, avukatlık ücretlerinin 04.03.2015 tarihinde muaccel olduğunu, mahallinde keşif yapılarak sözleşmeye konu taşınmazın değerinin uzman bilirkişiler marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini belirterek bedel artırım hakları saklı kalmak kaydıyla davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü ile ... için şimdilik 500 TL'lik, ... için şimdilik 500 TL'lik vekalet ücreti alacağının davalıdan tahsilini, bu ücret alacaklarına 04.04.2015 tarihinden itibaren faiz işletilmesini istemiş, 01.03.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı ... için dava değerini 364.674,06 TL artırarak 364.674,06 TL'nin 04.03.2015 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacı ...'in davaya konu avukatlık sözleşmesinde imzası bulunmadığı için taraf olmadığını, bu nedenle bu davacı açısından aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ihtarnamelerin ... tarafından çekildiğini ancak ...'in sözleşmeden doğan borçları talep etme yetkisinin olmadığını, bu nedenlerle ihtarnamelerin geçersiz olduğunu, 12.06.2019 tarihli imzalanmayan taslak protokolde ücretin taşınmazın satışı ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını ve taşınmaz henüz satılmadığı için alacağın muaccel olmadığını, dava tarihinden iki gün sonra imzalanan avukatlık ücret sözleşmenin hukuken geçersiz olduğunu, sözleşmenin altındaki imza tarihinin gerçeği yansıtmadığını, imzaların tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihinden 2 sene sonra davacı tarafın ısrarı ile atıldığını, avukatlık hizmetinin sözleşme olmaksızın görülmesi nedeniyle Avukatlık Kanununun 164 üncü maddesinin uygulama alanı bulduğunu, müvekkilin maddi durumunun yerinde olduğunu bilen davacıların yanlış hukuki mütalaa vererek müvekkili yanılttıklarını ve sebepsiz zenginleşmeye çalıştıklarını, sözleşme üzerindeki imzaların hangi yıl atıldığının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasının uygun olduğunu, sözleşme metninde taşınmazın değeri ibaresinin olmadığını ve dava konusu taşınmazın %3'ünün reel nakti karşılığı ibaresinin açıklıktan yoksun muğlak bir ifade olduğunu, avukatlık ücret sözleşmesinde avukata ödenecek değerin belirli net ve anlaşılır olması gerektiğinden sözleşmenin hukuken geçersiz olduğunu, belirtilen %3 değerinin davacılar tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasında harca esas gösterilen değerin yani 1.000 TL'nin %3'ü olabileceğini, Avukatlık Kanunu ve yargı kararlarında yalnızca başarı şartına dayalı yapılan, davanın kaybedilmesi halinde hiçbir ücret ödenmeyeceğini öngören sözleşmelerin geçersizliğinin ortak kabul gören bir durum olduğunu, sözleşmenin geçersiz veya avukatlık sözleşmesinin ücret kısmının kanuna, hukuka veya ahlaka aykırı olduğunun kabul edilmesi halinde Avukatlık Kanununun 164 üncü maddesinin uygulama alanı bulacağını ve tapu iptal ve tescil davasının değeri olan 1.000 TL'nin %10 ile % 20 arası bir değerin avukatlık ücreti olarak belirlenmesi gerektiğini, Yargıtay içtihatlarında bu tür vekalet sözleşmesi alacağından çıkan uyuşmazlıklarda taşınmazın değerinin tapu iptali ve tescili davası açılırken gösterilen değer üzerinden ödenmesi gerektiğinin hükme bağlandığını, Avukatlık Kanununa ve Borçlar Kanununun 147 nci maddesine göre vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacı tarafından belirtildiği üzere vekalet ilişkisinin 18.06.2014 tarihinde tapu iptali ve tescil davasının açılması ile başladığını, bu nedenle vekalet ilişkisinden doğan alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; avukatlık sözleşmesinde ücrete tescil tarihi itibariyle hak kazanılacağının belirtildiği, davacı ...'in davaya konu avukatlık sözleşmesinde imzası bulunmadığından taraf olmadığı ve bu davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığı kanaatine varıldığı, ücretin davalı adına tescil tarihi olan 04.03.2015 tarihinde muaccel olduğu, muacceliyet tarihi ile dava tarihi arasında Türk Borçlar Kanununun 147 nci maddesine göre 5 yıllık zamanaşımı süresi geçmediğinden davalı tarafından yapılan zamanaşımı itirazının reddine karar verildiği, davaya konu avukatlık ücret sözleşmesindeki hukuki yardımın tapu iptal ve tescil davasındaki taşınmazın davalı adına tescil edilmesi olduğu, sözleşmede iki tarafın da imzası bulunduğundan ve davalı taraf aldatma, hile iddialarını tanık delili ile kanıtlayamadığından tarafların karşılıklı anlaşması şartının da gerçekleştiği, avukatlık sözleşmesini bir diğer asli unsuru olan ücret olarak, taşınmazın ... adına tescil edilmesi halinde dava konusu taşınmazın %3'ünün reel nakti karşılığının avukata ödenmesinin kararlaştırıldığı, davaya konu avukatlık ücret sözleşmesinin geçerli olduğu kanaatine varıldığı, 26.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda, davalı adına tescil tarihi itibariyle taşınmazın toplam bedelinin 6.477.580,97 TL olduğunun bildirildiği, tüm dosya kapsamından taşınmazın ... adına tescil edildiği tarihteki taşınmaz değerinin %3'ünün vekalet ücreti olarak davacıya verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın davacı ... açısından kısmen kabulüne, diğer davacı açısından reddine, 194.327,42 TL avukatlık ücret alacağının ihtarnamede belirtilen sürenin dolduğu tarih olan 21.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı ... vekili; yazılı avukatlık ücret sözleşmesi uyarınca tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalının sözleşmeye uygun olarak ödeme yapmadığından ve dava açılmasına sebep olduğundan taşınmazın davanın açıldığı 04.12.2019 tarihindeki gerçek değerinin %3'ünün vekalet ücreti olarak ödenmesi gerektiğini, taşınmazın tescil tarihindeki değerinin esas alınmasının sözleşme uyarınca yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve 4,5 yıl boyunca kendilerini oyalayan davalının ödüllendirilmesi anlamını taşıdığını, bunun da dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davanın 364.174,06 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

Davalı vekili; sözleşmenin geçersiz olduğunu, tanık beyanının dikkate alınmadığını, taşınmaz satılmadığı için borcun muaccel hale gelmediğini, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse dahi geciktirici koşula bağlı bir sözleşme olduğunu, sözleşmenin avukatlık hizmetinin bitmesinden çok sonra imzalandığını, sözleşmenin imzalandığı tarihte ifa imkansızlığının mevcut olduğunu, sözleşme yazılı olarak yapılmadan hizmet alındığından Avukatlık Kanunu'nun 164 üncü maddesinin uygulanmasının gerektiğini, davacıların kendisini korkutup, yanlış bilgi vererek sözleşme imzalattığını, azlin haklı olduğunu, davacılar tarafından takip edilen davada harca esas değerin 1.000 TL olup hesaplamaların bu miktar üzerinden yapılması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı, mevcut delil durumu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının yeterli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygun olması, sözleşmenin geçerli olması, irade sakatlığının ispat edilememesi, sözleşme gereğince taşınmazın tescil tarihi olan 04.03.2015 tarihindeki değeri üzerinden vekalet ücreti hesaplanmasının yerinde olması, davacı tarafın sözleşme gereğince edimlerini yerine getirmiş olup aksinin iddia ve ispat edilmemiş olması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından tarafların istinaf başvurularının HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

2. Kararın davalı vekili tarafından temiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 26.12.2022 tarihli ek kararı ile; dairece verilen kararın davalı tarafa 12.12.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 08.12.2022 tarihinde temyiz başvuru dilekçesi gönderildiği, ancak başvuru için gerekli nispi temyiz harcı olan 3.318,62 TL'nin yatırılmadığı anlaşıldığından, davalı tarafa eksikliğin giderilmesi için muhtıranın 14.12.2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı tarafça gerekli nispi harcın verilen 1 haftalık kesin süre içerisinde yatırılmadığı anlaşıldığından HMK'nın 366'ncı maddesi yollaması ile aynı Kanunun 344 üncü maddesi gereğince davalının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili, ek karara karşı ise davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı ... vekili; istinaf sebeplerini tekrarlayarak, yapılan keşif sonunda düzenlenen bilirkişi raporunda, taşınmazın 04.03.2015 tescil tarihindeki değerinin 194.327,42 TL, taşınmazın 04.12.2019 dava tarihindeki değerinin 364.174,06 TL olduğunun belirtildiğini, bunun üzerine taraflarınca 01.03.2021 tarihli dilekçe

ile müvekkillerden ... için bedel artırımı talep edilip davanın 364,174,06 TL üzerinden kabulüne karar verilmesini istediklerini, mahkemece dava dilekçelerindeki taleplerine aykırı olarak, taşınmazın davalı adına tescil edildiği 04.03.2015 tarihindeki taşınmazın değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedildiğini, davalı sözleşmeye uygun olarak ödeme yapmadığından ve dava açılmasına sebep olduğundan, taşınmazın davanın açıldığı 04.12.2019 tarihindeki gerçek değerinin %3’ünün vekâlet ücreti olarak ödenmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı vekili; her ne kadar kararda 14.12.2022 tarihinde taraflarına harçların yatırılması için 1 haftalık süre verildiğine dair muhtıra tebliğ edildiği yazılmışsa da taraflarına herhangi bir muhtıra tebliği yapılmadığını, ne kadarlık bir harcı yatırmaları gerektiğini bilmelerinin mümkün olmadığını, muhtıra verilebilmesi için temyiz süresinin geçmesinin beklenmesi gerektiğini, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen gerekçeli kararın taraflarına 13.12.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, durum böyle olunca tebliğden 5 gün sonrası yani 18.12.2022 tarihinden itibaren 2 haftalık temyiz süresi hesaplandığında 01.01.2023 tarihinin karşılarına çıktığını, sürenin son günü hafta sonuna denk geldiğinden sürenin 02.01.2022'ye kadar uzadığını, böylece temyiz başvurusu yapmak için son günün 02.01.2023 tarihi olacağını, mahkeme tarafından temyiz karar harcı ve temyiz harçlarının yatırılmamasından bahisle 1 haftalık kesin süre verilebilmesi için temyiz başvuru süresinin geçmesinin beklenmesi gerektiğini, aksi halde 2 haftalık istinaf başvuru süresi içerisinde mahkeme tarafından 1 haftalık kesin süre verilmesinin hakkın yerine getirilmesinin engellenmesi anlamına geleceğini, böylelikle temyiz dilekçesini erken vermelerinin hak kaybı yaşamalarına sebep olduğunu, mahkemenin temyiz süresinin işlemeye başlamasının hemen ardından istinaf harcının yatırılması için 1 haftalık kesin süre veremeyeceğini, HMK'nın 344 ve 345 inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde 1 haftalık kesin sürenin temyiz süresinin bitiminden önce verilmesinin hukuk mantığı ile çeliştiğini, hakkaniyete, hukuka ve ahlaka uygun olan HMK 345 inci maddede belirtilen 2 haftalık hak düşürücü sürenin bitmesinden sonra halen daha temyiz harçlarının yatırılmadığı anlaşılırsa 344 üncü maddeye göre 1 haftalık kesin süre verilmesi gerektiğini belirterek bölge adliye mahkemesince verilen temyiz taleplerinin yapılmamış sayılmasına dair kararın bozulmasını, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince, temyiz dilekçesi verilirken eksik ödenen temyiz harç ve giderlerinin muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren bir haftalık kesin süre içerisinde ödenmesi gerekir. 6100 sayılı Kanunun anılan hükümleri gereğince, verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, temyiz başvurusu yapılmamış sayılır.

2. 6100 sayılı HMK'nın 95 inci maddesinde; "Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hâkimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski hâle getirme talebinde bulunabilir. Süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hâle getirme dışında, başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa, eski hâle getirme talebinde bulunulamaz.", 96 ncı maddesinde; "Eski hâle getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir. İlk derece ve istinaf yargılamalarında, en geç nihai karar verilinceye kadar eski hâle getirme talebinde bulunmak mümkündür. Ancak, nihai karar bir tarafın yokluğunda verilmişse, tahkikat aşamasında kaçırılan süreler için kararın verilmesinden sonra da eski hâle getirme talebinde bulunulabilir." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun müteakip 97 nci maddesinde ise; eski hale getirme dilekçesinde talebin dayandığı sebepler ile bunların delil veya emarelerinin gösterileceği belirlenmiş, 98 nci maddesinde ise, temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesi hâlinde ise eski hale getirmenin Yargıtaydan talep edileceği öngörülmüştür.

3.1136 sayılı Avukatlık Kanununun 163 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında; "Avukatlık ücret tavanını aşan sözleşmeler, bu Kanunda belirtilen tavan miktarında geçerlidir. İfa edilmiş sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemez. Yokluk halleri hariç, avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz.

" denilmiştir.

4. Avukatlık Kanununun 164 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında; "Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.", 3 üncü fıkrasında ise; "İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz." düzenlemesi mevcuttur.

3.Değerlendirme

1. Davalı vekili, Bölge Adliye Mahkemesinin verdiği 26.12.2022 tarihli ek karardan hemen sonra verdiği 27.12.2022 tarihli dilekçesiyle; söz konusu harcın yatırılmamış olmasının sebebinin, yargılama sırasında davalıyı temsil eden vekillerden ...'ın, hastalığı sebebiyle Prof. Dr. Ömer Karakür'ün muayenehanesinde tedavi altında olması, 19.12.2022 tarihinde muayenehaneye giriş yapması, kalp rahatsızlığı sebebiyle sürekli olarak müşahade altında tutulmasının ve tetkiklerden geçmesinin gerektiği belirtilerek; geç de olsa yatırdıkları temyiz harcının dikkate alınması ile eski hale getirme ve temyiz başvurusunun kabulü talebinde bulunmuştur.

Davalı vekili, her ne kadar rahatsızlığı sebebiyle eksik temyiz harcının süresinde yatıramadığını belirtmişse de, davalı asilin, vekili ... dışında tebligatın çıktığı aynı adreste olan Av. ... tarafından da işbu dava dosyasında temsil edildiği görüldüğünden elde olmayan nedenlerle kanunda belirtilen ya da hakim tarafından kesin olarak belirlenen süre içinde gerekli işlemin yapılamadığı kanıtlanamamıştır.

Hal böyle olunca, davalı vekili tarafından HMK'nın 95 inci maddesinde değinildiği üzere, elde olmayan nedenlerle kanunda belirtilen süre içinde gerekli temyiz işleminin yapılamadığı kanıtlanamadığına göre, 6100 sayılı HMK'nın 95 ve devamı maddelerinde sınırlı bir şekilde belirtilen eski hale getirme koşulları somut olayda oluşmadığından, eski hale getirme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Temyiz istemi, başvuru için gerekli harç ve giderlerin eksik ödendiği gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin 26.12.2022 tarihli ek kararına ilişkindir.

Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince eksik ödenen temyiz harç ve giderlerinin bir haftalık kesin sürede ödenmesi için usulüne uygun olarak düzenlenen muhtıra, davalı vekiline 12.12.2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. Temyiz harç ve giderleri, davalı vekili tarafından bir haftalık yasal süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılmamıştır.

Temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar yukarıda anılan Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekir.

3. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre, davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davalı vekilinin eski hale getirme talebinin reddine,

2.Bölge Adliye Mahkemesince verilen 26.12.2022 tarihli ek kararın ONANMASINA,

3. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, fazla alınan temyiz harcının da istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.