"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 16.01.2014
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Taraflarca, Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 19.10.2001 tarihinden itibaren davalının vekilliğini tevkil vekaletnamesiyle yürüttüğünü, tevkil eden avukatın hiç bir duruşmaya girmediğini, dosyaya vekaletname dahi sunmadığını, işin tamamen tarafına bırakıldığını, davalının taraf olduğu ... Kadastro Mahkemesinin 1996/3 E. sayılı dosyasını yaklaşık 12 yıl süreyle takip ettiğini, 28.1.2013 tarihinde haksız olarak azledildiğini, vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürerek, Avukatlık Kanununun 164/4 maddesi gereği fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak dava konusu taşınmazın keşfen belirlenecek rayiç değeri üzerinden %10 dan az %20'den fazla olmamak üzere belirlenecek alacağından şimdilik 100.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 02.11.2015 tarihli dilekçe ile talebini 7.839.270,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davalı şirket ile dava dışı ... Petrolleri A.Ş. arasında 01.12.1996 tarihinde akaryakıt ortaklık anlaşması imzalandığını, anlaşmanın 11.2.2 maddesi ile ... şirketinin yönetici ortak olarak “faaliyetler ile ilgili ortaya çıkan tahkim, dava veya yasal işlemler de dahil olmak üzere ortaklığın işleri ile ilgili konularda gerekli bulduğu temsilcileri, avukatları ve muhasebecileri görevlendirmek” yetki ve sorumluluğunu üstlendiğini, bu madde kapsamında ... arazisi ve buna ilişkin davaların da ... şirketi tarafından görevlendirilecek avukatlara takip ettirildiğini, ... arazisinin şirketi ilgilendiren parseli üzerinde akaryakıt ortaklığının depolama hizmetini veren, şirketin %15, ... şirketinin ise %35 hissedar olduğu ... Depolama Hizmetleri A.Ş.nin terminal tesisleri yer aldığını, bu nedenle ücrete konu dava konusu taşınmazın şirketin faaliyetini etkileyecek nitelikte olduğunu, 28.10.2000 tarihinde ... şirketi ile hukuk müşavirliği sözleşmesi imzalayan davacının aylık ücret karşılığında kendisine verilen dava ve işleri takip etmeyi kabul ettiğini, davacının ... şirketi ile imzaladığı sözleşme kapsamında davayı takip ettiğini, davayla ilgili tüm masrafların da ... şirketi tarafından davacıya ödendiğini, davacının ... şirketi ile sözleşmesinin sona ermesi üzerine davacıyı vekillikten haklı olarak azlettiklerini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
1. Mahkemenin 30.12.2015 tarihli ve 2014/30 E., 2015/633 K. sayılı kararıyla; davacı avukatın, dava dışı ... şirketi ile 28.11.2000 tarihinde avukatlık sözleşmesi imzaladığı, bu sözleşmeden sonra davalı şirketin vekili olarak kendisine, ... 9. Noterliği'nin 19.12.2001 tarihli vekaletnamesi ile uyuşmazlık konusu ... Kadastro Mahkemesinin 1996/3 E. sayılı dosyasına vekaletname ibraz ederek, davalı adına davayı azil tarihine kadar takip ettiği, davanın derdest olduğu ve kararın kesinleşmediği, davalı tarafça davacı avukatın 28.01.2013 tarihinde azledildiği, azilnamede azil gerekçesi olarak görülen lüzum üzerine ifadelerinin kullanıldığı ve başkaca bir açıklama yapılmadığı, davacı avukatın azledilmesini haklı kılacak bir gerekçe gösterilmediği, davacı avukatın tevkil eden avukattan 19.10.2001 tarihinde aldığı vekaletname uyarınca davayı azledildiği tarihe kadar takip ettiği, dosyadaki mevcut 28.12.2001 tarihli sözleşmeden sunulan belgelerden, davacı avukat tarafından dava dışı ... şirketi ile bu şirkete bağlı ortakların, ... ve Marmara bölgesindeki dava ve işlerinin yürütülmesinin üstlenildiği, bu işler için sözleşmede aylık danışmanlık ücreti dışında başka bir ücret talep edilmeyeceğinin davacı avukat tarafından kabul ve taahhüt edildiği, dava dışı ... şirketi ile davalı arasında 1996 yılında Akaryakıt Ortaklık Anlaşması imzalandığı ve ortaklık ilişkisinin bulunduğu, davacı avukatın dava dışı ... şirketi ile 2000 tarihli sözleşmeyi imzaladıktan sonra, davalı şirketin vekaletnamesini 2001 tarihinde alarak, uyuşmazlık konusu davada vekil olarak göreve başladığı, davayı 12 yıl boyunca takip ettiği, davacı avukat ile davalı arasında bu süre zarfında herhangi bir masraf alışverişinin olmadığı, dava masraflarının ve bilgilendirmelerinin, dava dışı ... ile gerçekleştirildiği, davacı avukat ile dava dışı ... şirketi arasındaki 28.11.2000 tarihli avukatlık sözleşmesinin davalı 3. kişi lehine eksik sözleşme olarak kabulü ile taraflar arasındaki ücret uyuşmazlığında 28.11.2000 tarihli sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği, sözleşmenin 2/A son cümlesi ile davacı avukatın dava dışı ... şirketinin ortağı davalıdan vekalet ücreti talebine yönelik şartların oluşmadığı, davacı avukatın davalıdan başka dava dışı ... şirketinden de sözleşmedeki ücretten başka ücret talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin kararına karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 09.05.2018 tarihli ve 2017/9553 E., 2018/5433K. sayılı ilamıyla; "28.11.2000 tarihli Avukatlık Sözleşmesinin dava dışı ... şirketi ile davacı arasında imzalandığı, bu sözleşmenin kapsam başlıklı B/1 maddesinde avukatın, ... bünyesinde yer alan tüm birimlere/ortaklara//iştiraklere ilişkin gereken tüm hukuki işlemlerin ... tarafından talep edildiği takdirde yürütülmesi konularında hizmet vereceği kararlaştırılmıştır. ... şirketi ile davalı şirket arasında imzalanan 01.12.1996 tarihli Akaryakıt Ortaklık Sözleşmesinin 11.2.2 maddesinin i bendinde yönetici ortak (...) “faaliyetler ile ilgili ortaya çıkan tahkim, dava veya yasal işlemler de dahil olmak üzere ortaklığın işleri ile ilgili konularda gerekli bulduğu veya yararlı gördüğü temsilcileri, avukatları veya muhasebecileri görevlendirmek konusunda tüm sorumluluk ve yetkiye sahip olacaktır.” düzenlemesi mevcuttur.
Dosyanın incelenmesinde; mahkemece dava dışı ... şirketi ile davalı şirket arasındaki ortaklık ilişkisinin bu iki şirket arasındaki sözleşmeler de dikkate alınarak devam edip etmediği ya da sona ermiş ise ne zaman bittiği, buna göre tevkil yetkisinin hangi tarihte verildiği değerlendirilmemiştir. İki şirket arasındaki hukuki ilişkinin bitmesinden sonra davacı avukata tevkil yetkisi verilmiş ise dava dışı ... şirketinin 3. kişi olan davalının edimini üstlendiğinden bahsedilemez. Bu durumda mahkemece Avukatlık Kanununun 171 inci maddesi hükümleri de değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir. Mahkemece, vekalet ücretine konu ... Kadastro Mahkemesi'nin 1996/3 E. sayılı dosyası da getirtilerek, şirketler arasındaki ortalık ilişkisinin bitip bitmediği, taşınmazın ortaklığı ilgilendirip ilgilendirmediği hususlarını da değerlendirecek şekilde şirketler hukuku alanında uzman bilirkişilerin de bulunduğu bir heyetten taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3. Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir, şeklinde kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan bilirkişi raporlarının her ikisinde de davacı tarafından hukuki hizmet verilen davanın, davalı şirket ile dava dışı ... arasında ki adi ortaklık kapsamında kaldığı hususunun davalı tarafça ispatının gerektiği, davacının davaya konu ettiği Kadastro Mahkemesi dosyasının dava dışı ... ile davacı arasında yapılan hukuki danışmanlık sözleşmesinin kapsamı dışında kaldığı, bu sebeple de yapılan işin ... şirketi ile davacı vekili arasında imzalanan Avukatlık Ücret Sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacının azlinin haklı nedene dayandığına dair dosyada delil bulunmadığının rapor edildiği, ayrıca bozma ilamında araştırılması gereken hususa ilişkin de davalı şirket ile dava dışı ... arasındaki 01.12.1996 tarihli sözleşmenin 16.12.2000 tarihli yeni sözleşme ile sona erdirildiği, davacının davalı şirket adına vekalet aldığı 19.10.2001 tarihinde ise davalı arasında ortaklık ilişkisinin kalmadığının rapor edildiği, bozma ilamından sonra alınan her iki bilirkişi raporunun da birbirini doğrular mahiyette olduğu, davalı şirket ile dava dışı ... arasındaki ortaklık ilişkisinin davacıya verilen vekaletten önce sona erdiği gibi davacıya verilen vekaletin davacı ile dava dışı ... arasında imzalanan 28.10.2000 tarihli avukatlık sözleşmesi kapsamı dışında kaldığı, davalı tarafça davacı vekilinin haklı nedenle azledildiğine dair ispata yarar bir delil ileri sürülemediği, bu haliyle davacı vekilin davalı tarafından haksız olarak azledildiği, davacı vekilin haksız azli sebebiyle vekalet ücretinin tamamına hak kazanacağı, yapılan keşif ile belirlenen davaya konu taşınmaz değerinin %10'una tekabül eden 7.839.270,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verildiği, vekalet ücretinin KDV ile birlikte tahsili talebinin yönünden ise taraflarca imzalanan avukatlık ücret sözleşmesinin bulunmadığı, dolayısıyla vekalet ücretine KDV'nin de dahil edileceğine ilişkin bir kararlaştırmanın bulunduğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüyle; 7.839.270,00 TL vekalet ücreti alacağının 28.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 05.04.2022 tarihli ve 2021/8770 E., 2022/5849 K. sayılı ilamıyla; " davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, haksız azil iddiasına dayalı akdi vekalet ücreti istemine ilişkin alacak davasıdır. Mahkemece, davacı avukatın haksız azledildiği hususunun kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Avukatlık Kanununun, 174 üncü maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil Avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Somut olayda, davacı avukatın, dava dışı tevkil yetkili avukat tarafından verilen 19.10.2001 tarihli vekaletname ile davalı şirket ile davacı avukat arasında vekalet ilişkisinin kurulduğu, taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığı, ... Kadastro Mahkemesi’nin 1996/3 E. sayılı dosyasında davalı vekili olarak yargılamaya katıldığı, 28.01.2013 tarihli azilname ile davacı avukatın davalı tarafından “görülen lüzum üzerine” ifadesi ile azledildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dairemizce temyiz incelemesinin daha sağlıklı yapılması adına, mahalline müzekkere yazılarak, söz konusu Kadastro Mahkemesi’nin dava dilekçesi, harç makbuzu, taşınmazın değer tespitini gösterir evraklar ile var ise ıslah dilekçesinin Uyap ortamından taranarak gönderilmesi istenmiş, mahallince gönderilen evrakların incelenmesinde ise Kadastro Mahkemesince taşınmazın değer tespitnin yapıldığını gösterir herhangi bir evrağa rastlanmamıştır. Ayrıca Mahallince verilen cevapta, ilgili dosyada herhangi bir ıslah işlemi yapılmadığı, ıslah dilekçesi ve harç makbuzuna rastlanmadığı da bildirilmiştir. Mahkemece, davacı avukat lehine vekalet ücretine hükmedilmeden önce, eldeki dosyada taşınmazın dava tarihi itibariyle değer tespiti yapılmış, tespit edilen değer üzerinden ise, taşınmazın toplam değerinin %10’una tekabül edecek şekilde vekalet ücreti takdir edilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki Avukatlık Kanunu 164 üncü maddesindeki "...Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır." düzenlemesi yer almaktadır. Eldeki davada davacı avukat ile davalı müvekkili arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmamaktadır. O halde, mahkemece, azlin haksız olduğu tespitinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, davacı avukat için takdir edilecek akdi vekalet ücretinin takip edilen davanın harçlandırılmış dava değeri üzerinden hesaplanması gerekmektedir.
Dosya kapsamına ve özellikle getirtilen dava dilekçesine göre vekil olarak takip edilen Kadastro davası 21.02.1963 tarihinde açılmıştır. 2163 sayılı Kanun uyarınca açılan Kadastro (tapulama) davaları harçtan muaf olduğundan davanın harçlandırılmış değeri söz konusu değildir. Bu davaların niteliği itibariyle açıldığı tarihteki taşınmaz değerinin esas alınması gerekir. O halde, Kadastro davasına konu taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değerinin tespiti ile davacı avukat ve davalı müvekkili arasında yazılı avukatlık ücret sözleşmesi bulunmaması dikkate alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Kabule göre de, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 19.10.2001 tarihinde kurulduğunu, anılan tarih itibariyle taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmaması veya ücrete ilişkin kısmın geçersiz sayılması halinde değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde %5 ile %15 arasında ücrete hak kazanılacağının yasal düzenleme gereği olduğunun dikkate alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken %10 vekalet ücret takdiri usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." şeklinde Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, taraflar karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
1. Davacı; bozma ilamı ile usuli muktesep hak kuralının ihlal edildiğini, Yargıtay kararında davalı tarafından yargılamanın hiç bir aşamasında ileri sürülmeyen ve temyiz itirazları arasında da yer almayan bir gerekçe ile bir bozma sebebi oluşturulduğunu, Avukatlık Kanunu'nun 164 üncü maddesinde yapılan 2001 ve 2004 değişikliklerinin yürürlüğünün karıştırıldığını, orana esas olacak dava değeri olan taşınmaz değerinin belirlenmesinde ise, 2001 tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu 164 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında; “ücret anlaşmazlığı tarihindeki dava değeri” esas alınır ilkesinin göz ardı edildiğini, Yargıtay tarafından önceki bozmada ve sonrasındaki yargılama ile son bozma kararında 2001 değişikliğindeki Avukatlık Kanunu 164/4 esas alındığına göre, artık vekalet ücretinin hesaplanmasında ücret anlaşmazlığının çıktığı tarihteki dava değerinin (kabule göre taşınmazın değeri) esas alınması gerektiğini, Avukatlık Kanunu'nda yapılan 2004 değişikliği ile ilamın kesinleştiği tarihteki dava değeri üzerinden %10-20 arası bir ücret takdiri gerekeceği yönünde düzenleme yapıldığını, vekalet ilişkisinin haksız azil ile sona erdiği dikkate alındığında dahi, bozma kararında yazılı olduğu şekilde avukatlık ücretine konu davanın açıldığı tarihteki dava değerinin (taşınmaz değerinin) esas alınmasının olanaksız olduğunu, bozma ilamında birbirine aykırı fıkralar yer aldığını, ücret anlaşmazlığı tarihinin, hak edilmiş ve talebe rağmen ödenmemiş avukatlık ücretinin dava konusu edildiği tarih olduğunu belirterek, karar düzeltme talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı; şirket ile ... arasında 1996 yılında ortaklık sözleşmesi akdedildiğini, 2000 yılında akdedilen sözleşmenin bir tadil sözleşmesi niteliğinde olduğunu ve 1996 tarihli sözleşmeyi ortadan kaldırmadığı ve adi ortaklığın devam ettiğini, bilirkişilerin tespitlerinin yanlış olduğunu, kar dağıtımından yola çıkarak ortaklığın sona erdiği yorumunun mevcut delillerle birlikte değerlendirildiğinde hatalı olduğunu, ortakların bu konuda ki iradelerine itibar edilmesi gerektiğini, vekalet ücretine konu kadastro davasının sürmesi nedeniyle hukuken halihazırda devam ettiğini, davacının takip etmiş olduğu davalara ilişkin tüm raporlamaları ...’ye yaptığını ve masraflarını ...’nin karşıladığı, bu nedenle de davacının şirketten vekalet ücreti talep etmesinin haksız olduğunu, Avukatlık Kanunu 174/4 hükmü gereğince yetkisi belgesi ile dosyayı takip eden avukatın vekalet ücretine hak kazanmadığını, davacının 28.11.2000 tarihinde ... ile imzaladığı “Avukatlık Sözleşmesi” uyarınca ... bünyesinde yer alan tüm birimlere/ortaklıklara/iştiraklere ilişkin gereken tüm hukuki işlemlerin, ... tarafından talep edildiği takdirde yürütülmesi taahhüdünde bulunduğunu, Mobil ile dava dışı ... arasındaki ortaklığın sona ermemiş olması karşısında, bilirkişi raporunda hatalı olarak ifade edildiğinin aksine, davacının yürüttüğü işin davacı ile ... arasındaki vekâlet ilişkisine dayandığını, bu kapsamda davacının sağlamış olduğu hizmetin karşılığının ... tarafından ödenmiş olan ücret dâhilinde ödendiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için davacının haklı olduğu kabul edilse dahi talep edilen vekalet ücretinin fahiş olduğu ve hesaplanacak vekalet ücretinin maktu vekalet ücreti olması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, haksız azil nedeniyle vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 02.05.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4667 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 56 ncı maddesi; "(Ek : 2/5/2001 - 4667/36 md.) Avukatlar veya avukatlık ortaklığı başkasını tevkil etme yetkisini haiz oldukları bütün vekâletnamelerini kapsayacak şekilde bir başka avukata veya avukatlık ortaklığına vekâletname yerine geçen yetki belgesi verebilir. Bu yetki belgesi vekâletname hükmündedir."
Aynı Kanun'un 164 üncü maddesinin dördüncü fıkrası; “…Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu hallerde, değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır. Değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde ise asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın sonucuna ve avukatın emeğine göre değişmek üzere ücret anlaşmazlığı tarihindeki dava değerinin yüzde beşi ile yüzde onbeşi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir…”
Aynı Kanun'un 171 inci maddesi; "(Değişik birinci fıkra : 2/5/2001 - 4667/83 md.) Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.
Avukata verilen vekaletnamede başkasını tevkile yetki tanınmış ise, yazılı sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça, işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Vekaletnamede, bunun düzenlendiği tarihten sonra açılacak veya takip edilecek bütün dava ve işlerde vekalete ve başkasını tevkile genel şekilde yetki verilmişse, avukat, bu tarihten sonraki dava ve işlerde müvekkilinden ayrıca vekalet almaya lüzum kalmaksızın işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir.
İkinci fıkradaki hallerde, avukatın müvekkile karşı sorumluluğu devam eder. Birlikte takibettiği veya işi tamamen devrettiği avukatların kusurlarından ve meydana getirdikleri zarardan dolayı müvekkile karşı hem şahsen hem de diğer avukatla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Şu kadar ki, bu hüküm, 12 nci maddede yazılı bir ... sebebiyle başka bir yerde çalışmak zorunluğunda olduğu için işi tamamen başkasına devreden avukatlar hakkında uygulanmaz. Avukat tarafından işe başka avukatlar teşrik edilmiş ise, avukat bundan dolayı ayrı bir ücret istiyemiyeceği gibi, işi birlikte takip eden avukat da müvekkilden herhangi bir ücret istiyemez. ... tamamen başka bir avukata bırakılmış ise, tevkil eden ve tevkil olunan avukatlar ücret sözleşmesindeki miktarı aşmamak şartiyle, harcadıkları mesaiye karşılık olan ücreti müvekkilden istiyebilirler. Ancak, tevkil eden avukat müvekkilden peşin ücret almışsa, harcadığı mesaiye karşılık olan miktarın fazlasını tevkil ettiği avukata ödemekle yükümlüdür. "
3. Değerlendirme
1. Dava haksız azil nedeniyle takip edilen dava dosyasından kaynaklı vekalet ücreti istemine ilişkindir. Taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın çözümü açısından ücret sözleşmesinin bulunmadığı durumlarda öncelikle hangi tarihteki düzenlemenin uygulanacağı açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu durumda, hukuki yardımın başladığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir. Hukuki yardımın ne zaman başladığı konusu ise değişken olup her işlemin özelliğine göre farklılık gösterebilmektedir. Örnek vermek gerekirse, dava açılmış ise, davanın açıldığı, ya da tespitin yapıldığı tarih, müvekkil aleyhine dava açılmış ise cevap verme tarihi, ya da vekaletnamenin verilme tarihi hukuki yardımın başladığı tarih olarak esas alınmalıdır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2810.2012 tarihli ve 2010/9430 E., 2010/18213 K. sayılı ilamı)
Somut uyuşmazlıkta vekaletnamenin (tevkil yetkisinin) verildiği tarih olan 19.10.2001 tarihinde yürürlükte bulunan 1136 sayılı Yasanın, 2.5.2001 tarihinde 4667 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten sonraki, ancak 13.1.2004 tarihinde 5043 sayılı yasa ile yapılan değişiklikten önceki hükümlerinin esas alınması gereklidir. Anılan yasanın 4467 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten sonraki 164 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında; “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu hallerde değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır. Değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde ise asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın sonucuna ve avukatın emeğine göre değişmek üzere ücret anlaşmazlığı tarihindeki dava değerinin yüzde beşi ile yüzde on beşi arasındaki bir miktar, avukatlık ücreti olarak belirlenir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
2. Dosyada bulunan belgelerin incelenmesinde, davalı ... Şirketi ile dava dışı ... arasında tanzim edilen 1996 tarihli akaryakıt ortaklık sözleşmesinin 16.11.2000 tarihinde tadil edildiği ve Rekabet Kurulunun 12.12.2000 tarihli kararı ile ortaklığın tasfiye edilmesine izin verildiği ve akabinde 19.10.2001 tarihinde de avukatın vekil olarak atandığı, nitekim vekalet ücretine konu ... Kadastro Mahkemesinin 1996/3 E. sayılı dosyasında davacı olarak Mobil Oil Türk A.Ş.nin vekili olarak davacı avukatın yer aldığı da görülmüştür. Bu durumda vekalet ilişkinin taraflar arasında kurulduğu ve davalı şirketin 28.01.2013 tarihinde avukatı haksız olarak azlettiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
3. Dairemizce yapılan geri çevirme neticesinde mahallince gönderilen evrakların incelenmesinde; Kadastro Mahkemesince taşınmazın değer tespitinin yapıldığını gösterir herhangi bir evrak bulunmadığı, dosyada herhangi bir ıslah işlemi yapılmadığı, ıslah dilekçesi ve harç makbuzuna rastlanmadığı da bildirilmiştir. Avukatlık Kanunu'nun 02.05.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4667 sayılı yasa ile değişik 164 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında;“…Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu hallerde, değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır. Değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde ise asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın sonucuna ve avukatın emeğine göre değişmek üzere ücret anlaşmazlığı tarihindeki dava değerinin yüzde beşi ile yüzde onbeşi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir…” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu düzenleme gereğince 19.10.2001 tarihinden sonra hukuki yardıma başlayan avukat emeğine göre yüzde beş ile yüzde onbeş arasındaki bir miktarı ücret olarak hak edecektir. Hukuki hizmet verilen kadastro davası 21.02.1963 tarihinde açılmış olup, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi de mevcut değildir. 2163 sayılı Kanun uyarınca açılan Kadastro (tapulama) davaları harçtan muaf olduğundan davanın harçlandırılmış değeri de söz konusu değildir. Bu davaların niteliği itibariyle açıldığı tarihteki taşınmaz değerinin esas alınması gerekir.
4. Yukarıda açıklanan nedenlerle; karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine dava şartlarına, yargılama ve isbat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre tarafların karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karar düzeltme taleplerinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı karar düzeltme harçlarının ve para cezalarının karar düzeltme isteyenlere yükletilmesine,
16.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.