"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2293 E., 2022/2206 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/470 E., 2022/265 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat... ile davalı vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra, işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı tarafından müvekkili aleyhinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, İktisadi İşletme adresine tebliğ edildiğini, İktisadi İşletme tarafından takibe itiraz edildiğini ve icra müdürlüğünce takibin durdurulduğunu, takibin durdurulmasına binaen davalı tarafça İktisadi İşletme tarafından takibe itiraz edilmeyeceği gerekçesiyle memur muamelesini şikayet yoluna başvurulduğunu, Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi 2018/866 E. ve 2018/774 K. sayılı kararı ile şikayetin kabulüne ve takibin devamına karar verildiğini, müvekkilinin, davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, takibe dayanak tutarın ipotek senedinde belirtilen bedelin vadesi içerisinde ödendiğini, ödenmediği iddia edilen ipotek bedeline ilişkin son vade tarihi olan 17.08.1969 tarihinden takibin açıldığı tarih olan 23.07.2018 tarihine kadar zamanaşımı süresinin de dolduğunu, takip konusu alacak ihtilaflı olup yargılama yapılmasını gerektirdiğini ileri sürerek davalıya Bakırköy 8. İcra Müdürlüğünün 2018/13251 E. sayılı dosyasına ilişkin borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; takibe dayanak yapılan, Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/10 E., 2017/134 K. sayılı dosyadaki kısmi davanın tespite ilişkin bölümünün bu davada kesin hüküm teşkil ettiğini, Mahkemenin kısmi davada, sorumluluğa ilişkin ilamın gerekçesinde belirtilen tespit bölümüyle de bağlı olduğunu, kısmi davada hükme dayanak alınan bilirkişi raporundaki tespit edilen miktarın taraflar arasında kesin ve bağlayıcı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın konusunun daha önce kesinleşen yargı kararı kapsamında miktarı tespit edilen alacağın bakiye kısmına ilişkin borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup kısmi dava sonunca verilen ve kesinleşen kararda zararın tespitine ilişkin hüküm fıkrasında gösterilen bölümünün sonradan açılan davada kesin delil olarak bağlayıcı olduğu, bu nedenle alacağın yeniden belirlenmesi yönünde araştırma ve inceleme yapılmasına gerek olmadığı, takibe konu miktarın kesinleşen hükümdeki bakiye alacak olduğu ve davacının bu miktar kadar borçlu olduğunun açık olduğu, icra takibi kesinleştikten sonra açılan menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararı ile alacağın tahsil edilemediği, dava sonucunda alacaklı davalının haklı olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72/4 maddesi gereğince asıl alacağın %20'si olan 2.068.751,00 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; müvekkili aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davada kazanılmış hak bulunduğu yönündeki tespitin hatalı olduğunu, taşınmaz satımından kaynaklanan borcun senede bağlandığını ve senedin ödendiğini, alacağın zamaşımına uğradığını, senedin ödenmediğini ispat külfetinin davalıya ait olduğunu, dava konusu alacağın defter kayıtlarıyla mahkemece resen araştırılması gerektiğini, mahkemece delillerin gereği gibi toplanmadığını, aynı konuda açılmış ve bağlantılı dosyaların birleştirilerek görülmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/10 E., 2017/134 K. sayılı dosyasında taraflar arasındaki ihtilafla ilgili yargılama yapıldığı, söz konusu dosyada davacının zararının 10.353.755,26 TL olduğu tespit edildiği, taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiği ve kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, dosyanın davacısının bilirkişi tarafından tespit edilen miktarın kalan kısmı için Bakırköy 8.İcra Müdürlüğünün 2018/13251Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibine geçtiği, ödeme emrinin tebliğinden sonra itiraz üzerine takibin durduğu, alacaklı tarafından şikayet yoluyla icra mahkemesinden takibin durdurulmasına ilişkin kararın kaldırılmasının talep edildiği, Bakırköy 5.İcra Mahkemesinin 2018/866 Esas sayılı dosyasında talep kabul edilerek itirazın yetkili kişi tarafından yapılmadığı belirtilerek takibin devamına karar verildiği, bu aşamada iş bu davanın menfi tespit davası olarak icra dosyası borçlusu tarafından açıldığı, icra mahkemesinin söz konusu kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 2019/100 Esas, 2019/1120 Karar sayılı kararıyla; İlk Derecenin kararı kaldırılarak takibin durdurulmasına karar verildiği, bunun üzerine alacaklı vekili tarafından Bakırköy 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/377 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, davanın açılmasında dava tarihi itibariyle davacının hukuki menfaatinin bulunduğu, davacının, davaların temelini teşkil eden ipoteğe konu borcun dayanağı taşınmaz satış bedelinin ödendiğini iddia etmekte ise de bu hususun artık mahkeme kararı, yargıtay incelemesi ve yargılamanın iadesi davaları ile kesinleşmiş olup yeniden yargılama konusu yapılamayacağını, menfi tespit davası ile itirazın iptali davasının, davaların açıldığı tarihler ve yargılama süreçlerinin işlediği tarihlere göre birleştirilmesinin mümkün olmadığının anlaşıldığı, 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca verilen tedbir kararları uyarınca davaya konu alacağa yönelik takibin davacı yanın talebi üzerine bir müddet tedbiren durdurulduğu, böylece alacaklının alacağına kavuşmasının belli bir süre engellendiği, bu sebeple hükmedilen icra tazminatlarının yerinde olduğu, Mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesi,
2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.12.2022 tarihli ve 2021/429 E., 2022/1650 K. sayılı kararı,
3.Dairenin 17.01.2023 tarihli ve 2022/8210 E., 2023/137 K. sayılı kararı
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davalı alacaklı tarafından, ipoteğin kaldırılması nedeniyle uğranılan zararın tahsili için açılan davada, Bakırköy 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/10 E., 2017/134 K. sayılı kararıyla, zararın 10.353.755,26 TL olduğu belirtilerek davanın kabulü ile taleple bağlılık ilkesi gereği 10.000,00 TL’nin tahsiline karar verildiği, kararın kesinleştiği, söz konusu kesinleşen karara dayanılarak bakiye kısmın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, Mahkemenin kısmi davada tespit edilen olgularla bağlı olduğu, kısmi davanın kabulüne ilişkin kararın, alacağının kalan kısmı için açılacak davada kesin delil teşkil edeceği ayrıca Mahkemece, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği ve kararın uygulandığı, bu nedenle 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin dördüncü bendi uyarınca davacı aleyhine tazminata hükmedilmesinde bir usulsüzlük olmadığının anlaşılmasına göre davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.