"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/440 E., 2022/2673 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/48 E., 2019/551 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali (ödünç verme sözleşmesinden kaynaklanan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalının ekonomik sıkıntılarını gerekçe götererek 2.800.000,00 TL borç para istediğini, bu parayı 20.05.2013 tarihinde ödeyeceğini söylediğini, aralarındaki ... ilişkisine istinaden ihtiyaç duyduğu parayı davalıya borç verdiğini, herhangi bir yazılı sözleşme yapılmadığını, geçen sürede borcun ödenmediğini, davalının dava konusu olan ve takibe dayanak olarak gösterilen iki adet dekont üzerine, her birine 700.000,00 TL yazılmak suretiyle toplamda 1.400.000,00 TL borcu olduğunu ikrar ettiğini, davalının borcu olduğunu kabul etmekle birlikte bu borcu dava dışı şahıslara ödediğini iddia ettiğini ancak borcun kimseye ödenmediğini, ayrıca dava dışı şahıslara ödeme yapılmasına ilişkin talimatının bulunmadığını, davalı aleyhine alacağın tahsili için başlatılan takibe haksız itiraz ettiğini beyan ederek; Bakırköy 13. İcra Müdürlüğünün 2017/16919 Esas sayılı dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, %20'den ... olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; hiçbir suretle davacıdan borç para almadığını, davacının eşi ...'... bir miktar borç para aldığını, borcun tamamını da çek karşılığı ...'a ödediğini, davacının eşine dahi borcu bulunmadığını, davacı ile dünür olduklarını, davacının eşine olan borcunu ödediğine ilişkin belgeyi ısrarla istediğini, bu hususun telefon kayıtları ile ... olduğunu, bahsi geçen dekontları sunduğunu, dekontların üzerine ayrıca davaya konu ibarelerin yazılmasında davacının ısrarcı olduğunu, evrakın hukuki sonuç doğurmayacağı düşüncesi ile dekontların üzerine borcu ödediğine ilişkin beyanlarda bulunduğunu, davacının samimiyeti ile hısımlığına güvenerek hataen dekontları davacıya verdiğini, davacı belirtilen miktarda borç para verdiğini beyan etmiş ise de bu miktarda bir paranın herhangi bir evrak alınmadan verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, borcun vadesinin 2013 tarihi olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Kuveyt Türk'e ait 26.09.2014 tarihli saat 10:49,18 ... tarafından 70.000,00 TL havale üzerine "...'a olan 700.000,00 TL borcu ... ve ...'a ödedim" ibareli, yine Kuveyt Türk'e ait 19.09.2017 tarihli saat 10:48,56 ... tarafından 100.000,00 TL havale üzerine "...'a toplam 700.000,00 TL borcumu ... ve ...'a nakden ödedim" şeklindeki yazılı belgelerin, alacağa ilişkin borç ikrarı olarak kabul edilmediği, söz konusu bu belgelerin, davalı tarafından, daha önce alınan ve davacı alacaklıya ödenen borçların ödendiğine ilişkin verilmiş yazılı belge olduğu, davacı ile davalının dünür oldukları anlaşılmış olup, bu hususta söz konusu bu belgeler nedeniyle özellikle, tanık ...'ın beyanlarına mahkemece itibar edildiği, akrabalar arasındaki bu para alışverişinden dolayı ... bir borcun bulunduğu, bu borç miktarının ise, davalının söz konusu ödeme dekontlar üstünde de birkaç kez aynı ifadeleri yazmış olduğundan da anlaşılacağı üzere, ... bir borç olarak 700.000,00 TL olarak kabul edildiği, bu borç dışında ... tarafından kabul edilmiş başkaca bir borç bulunmadığı, bu borç miktarının ise, davalı tarafından ödenmek suretiyle, davacı tarafa bu belgenin MK 2 nci md uyarınca iyi niyetli olarak verildiğinin anlaşıldığı, davalı tarafın iyi niyetli olduğu anlaşılmakla söz konusu bu belgelerin davacı tarafça da herhangi bir itiraz olmaksızın, ödeme olarak alındığının görüldüğü, aksi taktirde davacı tarafından bu belgeler alınırken ayrıntılı olarak, hangi tarihte ne kadar borç verildiği, davalı tarafından varsa arada yapılan ödemeler ve tarihlerinin ... ... yazılmasını istemesi gerekeceği, bu belgenin veriliş amacının borcun kabul edildiği anlamına gelmediği, davacı alacaklının bu belgeleri alıp saklaması ve sonrasında icra takibine koymasının, mahkemece iyi niyetli olarak kabul edilmediği, alınan tanık beyanlarında da, davalının davacı tarafın hesabına hareket eden, eşi ...'... 350.000,00 TL borç aldığı ve bu borcun da fazlasıyla ...'a ve davacının oğlu ...'a ödendiği, davacı tarafın, davalı taraftan herhangi bir alacağının bulunmadığı'' gerekçesiyle subut bulunmayan davacı tarafın davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı; icra dosyasına dayanak iki adet dekont üzerinde davalının borç ikrarını ve imzasını içeren belgenin yazılı delil olduğunu, belgeler mahkemece yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesine rağmen tarafının tanık beyanlarına itibar edilmeyerek davalı tanığının beyanına itibar edilmesinin yasaya uygun olmadığını, mahkemece yeterli gerekçe kurulmadığını, bilirkişi raporuna uygun hüküm kurulmamakla birlikte bunun sebebinin gerekçede açıklanmadığını, eksik ve hatalı inceleme sonucu verilen gerekçesiz kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''ikrarın senetle ortaya konulması halinde, bu senedin bir kısmını kabul, diğer tarafını reddetmenin mümkün olmadığı, davacı tarafından ortaya konulan makbuzlar aynı zamanda borcun ödendiğini ifade ettiğinden, borcun sona erdiğinin de aynı belge ile ispat edildiği, davacının borcun varlığı için ispat gösterdiği belgede yer ... borcumu ödedim ibaresini görmezlikten gelmesi ve ispatı davalıya yüklemesinin mümkün olmadığı, iddiasını hasmının sözleri ile ispata kalkışan tarafın, bu sözleri bir senet metni gibi bölmeden almak zorunda olduğu, ayrıca Mahkeme dosyasında bulunan 4 dekontta hepsi aynı ifade ve ibareler nedeniyle toplam borç miktarının 700.000,00 TL tutarında ve ... bir borç olduğunun anlaşıldığı, davalı tarafından davacının isteği ve talimatı doğrultusunda, davacının eşi olan ...'a 03.07.2013 tarihinde 400.125,00 TL, 03.10.2014 tarihinde 280.000,00 TL ödeme ile toplam 680.125,00 TL'lik ödeme yapıldığı, davacı tarafın ilişki içerisinde olduğu İMC İnş A.Ş.'ye davacının oğlu olan ... ... hesabına 23.09.2014 tarihinde 100.000,00 TL ve 26.09.2004 tarihinde 70.000,00 TL toplam 170.000,00 TL'lik ödemelerde bulunduğu anlaşılmakla davacının davasının reddinin usul ve yasaya uygun olduğu'' gerekçesiyle İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davacının istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı; İstinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ödünç verme sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesine göre; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190/1 ... maddesine göre de; ispat yükü, kanunda ... bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
3. 6100 sayılı Kanun'un 282 nci maddesine göre hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.
3.Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere göre, davacının davalıya ödünç verdiğini iddia ettiği bir miktar alacak için ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağı olarak sunulan banka dekontlarının incelenmesinde; Kuveyt ... Bankası A.Ş.'ye ait 26.09.2014 işlem, 19.09.2017 düzenleme tarihli ... tarafından IMC İnşaat A.Ş. hesabına gönderilen 70.000,00 TL'lik işlem dekontu üzerine, ... tarafından el yazısı ile "...'a olan 700.000,00 TL borcu ... ve ...'a ödedim" ibaresinin yazılıp imzalandığı, yine Kuveyt ... Bankası A.Ş.'ye ait 23.09.2014 işlem, 19.09.2017 düzenleme tarihli ... tarafından IMC İnşaat A.Ş. hesabına gönderilen 100.000,00 TL'lik işlem dekontu üzerine "...'a toplam 700.000,00 TL borcumu ... ve ...'a ödedim" yazılıp imzalandığı, alacağa dayanak olarak sunulan dekontlar üzerinde yazılı ibarelerin davalının davacıya ödenmemiş bir borcu olduğuna yönelik, borcu ikrar niteliğinde bir belge niteliğinde olmadığı, söz konusu ibarelerin bir borç varsa bile bunun ödendiğini gösterdiği, bu durumda davacı tarafça alacaklı olduğu hususunun usulüne uygun delillerle ispatlanamadığı, hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceğinden genel hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan dava konusu olayda bilirkişi görüşünün esas alınmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.