Logo

3. Hukuk Dairesi2023/683 E. 2024/426 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kısmi dava sonucunda verilen ve kesinleşen hükmün gerekçesinde belirtilen alacağın bakiye kısmı için başlatılan ilamsız takipte, borçlu tarafından yapılan itirazın iptali talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Kısmi davada hüküm altına alınan miktar dışında kalan kısmın tahsili için yapılan takipte, dayanak gösterilen kısmi davanın hükmünün kesinleşmiş olması ve bu hükme esas teşkil eden olguların, takip konusu alacağın varlığını ve miktarını ispatladığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2473 E., 2022/2207 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 15. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/254 E., 2021/50 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat İpek Eren'in sözlü açıklamaları dinlenildi. İşin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı aleyhine Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/10 E., 2017/134 K. sayılı kararına dayanılarak takip başlatıldığını, bu mahkeme kararının kanun yolu incelemelerinden geçerek kesinleştiğini, bahsi geçen dosyada fazlaya dair haklar saklı tutularak 10.000,00 TL bedel üzerinden açılmış kısmi bir dava olup yargılama sonrasında Mahkemenin, gerçek alacağın 10.353.755,26 TL olduğunu takdir ederek ve bu hususu hükmün gerekçe kısmında açıkça belirtmiş olup taleple bağlılık ilkesi gereği 10.000,00 TL kısmını karar altına aldığını, kararda hükmün gerekçesi olarak kabul edilen gerçek alacağın bakiye kısmı olan 10.343.755,26 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığını, ilamın gerekçesinin kesin delil/kesin hüküm niteliğinde olduğunu, bu alacağın varlığı ve miktarının yeniden yargılama konusu yapılamayacağını ileri sürerek itirazın iptalini ve takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; dava konusu taleplerin tamamının zamanaşımına uğradığını, huzurdaki davanın bir ek dava niteliğinde olduğunu, Bakırköy 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/10 E., 2017/134 K. sayılı dava dosyasında yapılan yargılamada Mahkemece, taraflar arasındaki taşınmaz mal alım ve satımından kaynaklı borcun zamanında ödenip ödenmediği yönünde taraf defter ve kayıtları üzerinde bir araştırma yapılmadığını, müvekkili ile davacı arasında taşınmaz alımına ilişkin sözleşme düzenlendiğini, müvekkilinin borcunu ödediğini, davacıya satış bedelinin ödendiğinin müvekkili Dernek bilançolarının, faaliyet raporlarının ve kamu denetim raporlarının bilirkişi marifetiyle yapılacak inceleme sonucu ispatlanacağını, ispat külfeti üzerinde olan davacının var olduğunu idida ettiği alacağını huzurdaki davada ispat etmesi gerektiğini, ispat yükünün kamu düzeninden olup bu husus Bakırköy 10.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen yargılamada göz önünde bulundurulmadığından huzurdaki davada resen gözetilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 2016/10 E., 2017/134 K. sayılı dosyasındaki ipotek lehtarı olan davacının, karşılanmayan zararına ilişkin açıldığı ve kısmi davanın bakiyesine yönelik olduğu, zararın 10.353.755,26 TL olduğunun hüküm gerekçesinde yazılı bulunduğu, taleple bağlılık gereği karar verildiği, kararın kesinleştiği, dava konusunun incelenen dosya ve bilirkişi raporu içeriğinde belirlenen ve hükmedilip ödenen 10.000,00 TL'lik kısmın mahsubu ile bakiye kısma ilişkin olduğu da dikkate alınarak kısmi dava sonucunda verilen ve kesinleşen kararda, tespite ilişkin bölümün sonradan açılan ek davada kesin delil oluşturduğu, ek dava olarak bakılan işbu davada, kısmi dava sonunda verilen hükmün tespite ilişkin bölümünün bağlayıcı olduğu, resen göz önünde tutulması gerekeceği dikkate alınarak bu konudaki muhtelif YHGK kararları ve daire kararları da değerlendirilip, Yargıtay HGK 2007/15-126 Esas 2007/210 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kısmi davada kesinleşen ve hükme esas alınan rapor tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp, toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde ve bakiye ipotek borcunun bulunmadığına dair savunmalar da incelenip taraflar yönünden yargısal denetim yolları tüketilerek kesinleşmiş ve usuli kazanılmış haklar gerçekleşmiş olduğundan, davalının sorumluluğunun da kesinleşen bu hükümle tespit edildiği ve kesin hüküm oluşturduğu değerlendirilerek, davalının yeniden delil toplanması ve alacağın yeniden belirlenmesine ilişkin savunmasına itibar edilmediği, asıl davanın Yargıtay denetiminden geçmesi ve kesinleşmesi, zamanaşımı savunmasının yine Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin zamanaşımının, ipoteğin kaldırıldığı tarihte başladığı yolundaki belirlemesi de dikkate alınarak davada, ipoteğin İcra Hukuk Mahkemesi kararıyla kaldırıldığı ve kararın kesinleştiği tarih ile kısmi davadaki zararın kesinleştiği tarihe göre zamanaşımının dolmadığının kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davacının %20 icra inkar tazminat talebinin koşullar oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili; icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesinin usul ve esasa aykırı olduğunu alacağın likit olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili; müvekkili tarafından aynı borca ilişkin menfi tespit davası açıldığını, davanın reddine karar verilmiş olmakla birlikte kararın henüz kesinleşmediğini, Mahkemece her iki davanın birleştirilerek tek karar verilmesi gerektiğini, Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/10 Esas sayılı dosyasında müvekkilinin ödeme definde bulunmaması nedeniyle bu konuda inceleme yapılmadığını, ödeme defini ileri sürdükleri bu davada bahsi geçen kararının kesin delil olmayacağını, dava konusu alacağın ödendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; menfi tespit davası ile itirazın iptali davasının, davaların açıldığı tarihler ve yargılama süreçlerinin işleyişine göre birleştirilmesinin mümkün olmadığı, icra inkar tazminatının şartlarının oluşmadığı, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili ve davalı vekili; istinaf dilekçelerinde ileri sürdükleri sebepleri tekrar ederek; kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.12.2022 tarihli, 2021/429 Esas, 2022/1650 Karar sayılı kararı, Dairenin 17.01.2023 tarihli, 2022/8210 E., 2023/137 K. sayılı kararı

3. Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davacı tarafından, ipoteğin kaldırılması nedeniyle uğranılan zararın tahsili için açılan davada, Bakırköy 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/10 E., 2017/134 K. sayılı kararıyla, zararın 10.353.755,26 TL olduğu belirtilerek davanın kabulü ile taleple bağlılık ilkesi gereği 10.000,00 TL’nin tahsiline karar verildiği, kararın kesinleştiği, söz konusu kesinleşen karara dayanılarak bakiye kısmın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, Mahkemenin kısmi davada tespit edilen olgularla bağlı olduğu, kısmi davanın kabulüne ilişkin kararın, alacağının kalan kısmı için açılacak davada kesin delil teşkil edeceği ayrıca takibe dayanak yapılan Bakırköy 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/10 E., 2017/134 K. sayılı kararının takip tarihi itibariyle henüz kesinleşmemiş olduğu, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin koşullarının oluşmadığının anlaşılmasına göre tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.