Logo

3. Hukuk Dairesi2023/684 E. 2024/494 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle davalı eşin, vekalet verdiği demans hastası kocasına ait taşınmazı değerinden düşük fiyata satıp satış bedelini terekeye dahil etmeyerek sebepsiz zenginleştiği iddiasına dayalı tazminat istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin taşınmazı sattığı tarihte Adli Tıp Kurumu raporu, tanık beyanları ve vakıf toplantılarına katılımı gibi delillerle fiil ehliyetine sahip olduğunun, miras üzerindeki tasarruf hakkının bulunduğunun ve davacıların mahfuz hisselerine ilişkin paylarının ödendiğinin tespit edilmesi gözetilerek davacıların temyiz itirazlarının reddine ve İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/237 E., 2022/296 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde taraflardan kimsenin gelmemiş olduğu belirlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; müvekkillerinin murisleri olan dedelerinin, 2008 yılında vefat ettiğini, dedelerinin demans hastası olması nedeni ile davalı olan eşine vekalet verdiğini, davalının vekalet yetkisini kötüye kullanarak yaklaşık 1 milyon dolar değerindeki evi satıp ortak hesaplarına yatırdığını, bu taşınmazın tereke hesabında dikkate alınmasının engellendiğini böylece davalının sebepsiz zenginleştiğini, ayrıca ortak hesaplarındaki paraları kendi hesabına aktardığını ileri sürerek, terekenin yeniden hesaplanarak şimdilik 5.000,00 TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacıların iddialarının haksız olduğunu, murisin veraset vergisi yüksek olacağından ortak hesaptaki paraların kişisel hesabına geçirmesini istediğini, davaya konu taşınmazın muris tarafından 09.10.2006 tarihinde 700.000,00 Dolara satıldığını, hatta taşınmaz satılmadan önce davacılara haber verdiğini, paranın ortak hesapta olduğunu, murisin isteği üzerine murisin sağlığında, kişisel ve ortak hesaptaki paraların davacılara paylaştırıldığını, murisin 2007 yılında Darülaceze Vakfının toplantılarına bizzat katıldığını ve toplantıyı yönettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2017 tarihli ve 2014/442 E., 2017/338 K. sayılı kararıyla; dinlenen tanıklarca 2006 yılı içerisinde murisin herhangi bir noksanlığının bulunmadığının belirtildiği, bu dönemde hesapları ile ilgili olarak murisin kendi başına da işlem yapabilecek durumda olduğu, davaya konu edilen taşınmazın bizzat muris tarafından tapuda satış ve devrinin yapıldığı, banka hesabının ortak hesap olarak açıldığı ve aksine bir düzenleme bulunmadığı için hesabın 1/2'sinin davalıya ait olduğunun kabul edilmesi gerektiği, murisin ölümünden sonra ortak hesaptaki paranın bilirkişi raporunda açıklandığı şekilde mirasçılar arasında pay edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 06.05.2019 tarihli ve 2018/540 E., 2019/1116 K. sayılı kararıyla; tanık beyanlarına göre murisin Darülaceze Vakıf Başkanı olarak 2007 yılında toplantılara katıldığı, dava konusu taşınmazın, resmi satış senediyle 10.10.2006 tarihinde satıldığı, muris ile davalının bankada ortak hesabı olduğu, müşterek hesap üzerinde tarafların eşit oranda pay sahibi oldukları, dosyanın incelenmesinde davalının ortak hesap üzerindeki tasarruf yetkisini kullanarak davacıların aleyhine yarar sağladığı hususunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Dairece verilen 10.06.2021 tarihli ve 2020/6054 E., 2021/6383 K. sayılı ilamla; davacıların sair temyiz itirazları incelenmeksizin, ehliyetsiz olduğu ileri sürülen davacıların murisinin, taşınmazın satım tarihi ile taşınmaz satım bedelinin ortak hesaba aktarıldığı 10.10.2006 tarihinde fiil ehliyetinin olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğinden bahisle, Bölge Adliye Mahkemesi Kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararla; bozma ilamına uyulmak suretiyle alınan Adli Tıp Kurumu raporunda, murisin işlem tarihi itibarıyla fiil ehliyetine sahip olduğunun belirlendiği, yine bu hususun sunulan uzman görüşü, dinlenilen tanık beyanları ve murisin Darülacezedeki görevleri ile de ispatlandığı, buna göre murisin bahsi geçen dönemde hesapları ile ilgili olarak tek başına işlem yapabilecek durumda olduğu, davaya konu edilen taşınmazın bizzat muris tarafından tapuda satış ve devrinin yapıldığı, banka hesabının ortak hesap olarak açıldığı ve aksine bir düzenleme bulunmadığı için hesabın 1/2'sinin davalıya ait olduğunun kabul edilmesi gerektiği, murisin ölümünden sonra ortak hesaptaki paranın bilirkişi raporunda açıklandığı şekilde mirasçılar arasında pay edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; murisin vefatından önce demans hastalığına yakalandığını ve 2007 senesinden vefat ettiği 2008 tarihine kadar evinden dışarı çıkamadığını, gerek özel hayatı gerekse de iş hayatındaki işlerini tek başına yürütemediğini, bu nedenle eşi davalıya vekaletname verdiğini ancak davalının bu yetkiyi kötüye kullanarak murise ait taşınmazı değerinden düşük bedele sattığını ve satış bedelinin terekeye dahil edilmesine engel olduğunu, saklı payları ihlal edilerek paylaştırma yaptığını, Mahkemece taşınmazın gerçek değerinin araştırılması gerektiğini, yine davalının murisin vefatından sonra da haksız ve usulsüz işlemler yapmaya devam ettiğini, vekaletnamenin kapsamının belirlenmesi gerekeceğini, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunun gerekli bilgi ve belgeler celp edilmeden, eksik inceleme ile hazırlandığını ve bu nedenle hatalı değerlendirmeler içerdiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle zarar verildiği iddiasına dayanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504 üncü vd maddeleri

2. 4722 tarihli Türk Medeni Kanunu'nun 505 inci maddesi

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, uyulan bozma kararında belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmiş olmasına ve tapuda satım işleminin bizzat muris tarafından gerçekleştirildiği ve hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile taşınmazın satım tarihi ile taşınmaz satım bedelinin ortak hesaba aktarıldığı tarihlerde davacıların murisinin fiil ehliyetine sahip olduğunun belirlendiği, muristeki mevcut sistemik hastalıkların tek başına fiil ehliyetini etkilemeyeceği, murise ait tüm hasta kayıt dosyalarının celbinin ise ispat edilmek istenen olgu karşısında sonuca etkili olmadığı, bu haliyle mevcut raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu, kaldı ki dinlenen tanık beyanları ve işlem tarihi sonrasında murisin bizzat Vakıf toplantılarına iştirak ettiği hususları da değerlendirildiğinde; murisin işlem tarihinde fiil ehliyetine sahip olduğu yönündeki Mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, ortak hesap olarak açılan banka hesabındaki paranın kural olarak 1/2'sinin davalıya ait olduğu, murisin miras üzerinde 1/2 oranında serbest tasarruf hakkı bulunduğu, alınan bilirkişi raporu ile ekli veraset ilamına göre davacıların mahfuz hisselerine ilişkin paylarının ödenmiş olduğu, bu hususta davacıların iddialarını ispatlayamamış olmaları karşısında, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.